İşlerin kötüye gitmemesi bazılarını kahrediyor…
06 Eylül 2016 - yeni Şafak
İtiş kakış ortamını özleyen kaosseverler için dün üst üste kara haberlerin geldiği bir gün oldu. Sadece bir gün değil, son zamanlarda dünyanın en zor işlerinden biri olan, yeniden inşa süreçlerinin doğru yönetilebileceğinin işaretleri ardı ardına verilmeye başlandı.
Ordudan, polisten, yargıdan, eğitim dünyasından açığa alınmalar başladığında ortalığın karışacağını var sayarak mal bulmuş mağribi gibi sevinenler, sevindiklerini gizleme gereği bile duymadan uluorta yorumlarla seslendirenler, hem Çin'den hem Suriye'den ve hem de PKK terörünün yuvalarından gelen haberler karşısında moralleri yerlerde sürünüyor olmalı.
İhracat 28 ayın zirvesinde. Boru değil, Ağustos ayında 52 ilimiz ihracatını artırmış. Ağustos ayında ihracat yüzde 6,9 artışla 11 milyar 157 milyon Dolar olmuş.
Başbakan önceki gün Diyarbakır'da 'Doğu ve Güneydoğu Yatırım Destek Hamlesi Tanıtım Programı'nı açıklamış ve 23 ildeki cazibe merkezlerinin hayata geçirilmesiyle bölge ekonomisinin neleri nasıl kazanacağı sorularının yanıtları verilmiş, 'yeniden imar'ın yakın tarihler içinde gerçekleşeceğine olan inançlar tazelenmiş.
Dün açıklanan enflasyon rakamlarıyla TÜFE Ağustos'ta yüzde 0,29 düşüş gösterirken, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüze 0,08 artmış. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 8,05, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 3,03 olmuş. Ekonomi Bakanı Sayın Zeybekci, enflasyonun Ağustos'ta düşme göstermesinin nedeninin gıda enflasyonu ile giyim ve ayakkabı kalemindeki fiyat azalışlarından kaynaklandığını açıklamış.
Ekonomideki stabil durum bir yana, Fırat Kalkanı'nın ikinci cephesinde, Çobanbey'de ilerleme sağlamışız ve TSK'nın tanklarla desteklediği operasyonda Özgür Suriye Ordusu birlikleri Azez-Cerablus bağlantısı kurularak IŞİD'i sınırdan silmişiz.
Polis, yargı, Milli Eğitim soysuzların beklentisinin tersine iflas etmemiş. İşler aslanlar gibi yürüyor… Hatta eskisinden daha hızlı ve etkili yürüyor…
Bazılarını kahredercesine…
Diriliş tüm kuşaklara kalacak bir başyapıttır
Bölük pörçük bir iki bölümüne bakmıştım. Çok hamasi gelmişti ilk bakışta. TRT'nin Diriliş (Ertuğrul) dizisini bu yaz ilk bölümünden başlayarak teker teker izledim. Bir başlayınca bir türlü bırakamadım zaten.
Amacım iletişimci bakış açısıyla bir mini laboratuvar çalışması yapmaktı. Türkiye'de tüm zamanların en çok izlenen dizilerinden birini kendimce mikroskop altına alacak, izleyiciyi böylesine avucunun içine alan her ne ya da neler ise keşfettiklerimi alt alta sıralayıp, hepsindeki ortak özellikleri anlamaya, anlatmaya çalışacaktım.
Öyle ya iletişimin amacı neydi? Bir düşünce, bir ürün ya da hizmeti geniş kitlelerin benimseyip 'satın almaları' için ikna edilmeleri değil miydi?Ertuğrul'dan daha iyi vaka analizi mi olurdu?
Öncelikle dizinin adı dikkatimi çekti. Asıl adı Diriliş idi. Altında da hayli küçük puntolarla Ertuğrul yazıyordu… Oysa herkes Ertuğrul, diyordu diziye… Diriliş, dediğiniz zaman, ne dediğinizi anlamayanlara bile rastlayabiliyordunuz…
Dizideki tüm oyuncular başarıyla seçilmişti. Ancak Ertuğrul rolündeEngin Altan Düzyatan olağanüstü bir performans sergiliyordu. Bir de tabii rolüyle köklerimizi simgeliyor, Osmanlı'nın kuruluş öyküsünün genetik yapısını sergiliyordu kişiliğinde…
Kısa sürede hayli uzun uykusuz gecelerden sonra 47'inci bölüme kadar geldim. Ve şuna karar verdim: Tamamını dijital ortamda saklayacağım. Kimin için? Şu an 5,5 yaşında olan, savaş sahneleri dışında diğer bölümlerine benimle beraber göz atan oğlum Alinihat için… Diğer çocuklarım nasılsa şu sıra benim gibi izleyebilirler.
Çocuklarımız izlemeliler ki, nereden geldiğimiz hakkında bir fikirleri olsun. Belki o zaman nereye gideceğimiz konusunda da fikirleri olabilir. Belki o zaman 15 Temmuz direnişini ve Dirilişini daha iyi anlayabilirler…
Ertuğrul'daki ihanet, entrika, fitne ve melanet boyutlarını görürüler de, bugün yaşananları yadırgamazlar…
Bir ara şöyle düşündüm: Bu dizi FETÖ ihanetinden sonra çekilseydi farklı mı olurdu acaba, diye. Yanıt çok basitti. Aynen böyle çekilirdi…
Bugün Türkiye'yi çevrelemeye, boğmaya çalışan ihanet şebekeleri neredeyse birebir oranında Ertuğrul'da var. Kayı boyu veDodurgalılar'ı çevreleyen düşman ve ihanet çemberi nasıl kırıldıysa bugün de o çember aynı şekilde kırılıyor…
Neredeyse ilk kez dinî itikadın gençlere nasıl verilebileceğini bu dizide gördüğümü söylesem, abartmış olmam. Muhyiddin İbnü'l-Arabî'nin şahsında verilen dini öğreti, her türlü zorlama ve yabancılaştırma efektinden uzak, son derece samimi… Aynı şekilde Mahmut Hoca'nın kısacık vaazları insanın içini ısıtıyor. Çocuklara İslam dinini öğretmek için bu diziden daha iyi ne olabilirdi acaba…
Batılı'nın 'edutainment' dediği eğlendirerek öğretmeye bundan mükemmel bir örnek şu sıra bulmak zor. Tarihi, geleneklerimizi, değerler sistemimizi, genlerimizi doldurmuş olan davranış kalıplarımızı eğlenerek,öğrenmeden öğrenmek… İşte Ertuğrul'un başardığı müthiş bir üretim…
İzleyici de karşılığın veriyor hemen… Heyecanla yeni bölümler bekleniyor… Yeni şeyler öğrenmek ve eğlenmek için…
Eğlenmenin, aşkın bir kültür meselesi olduğunu de bu dizide bulmak mümkün…
Dizi müziği ile de 10 numara bir iş yapıyor. Jenerik müziğinin Sayın Cumhurbaşkanı'nın sahneye çıkacağı ve sahneden ineceği anlarda kullanılması son derece yerinde bir karar. O müzik dizinin bütün duygusal, düşünsel ve felsefi mesajlarını bir çırpıda aktarıyor karşıdaki kitleye…
Tüm gençlere ve tüm genç anne, babalara kendileri ve gelecek kuşakları için Diriliş'i arşivlerine katmalarını tavsiye ediyorum. TRT'ye de bu diziye bir başyapıt olarak gereken değer ve ehemmiyeti vermeyi…
Ordudan, polisten, yargıdan, eğitim dünyasından açığa alınmalar başladığında ortalığın karışacağını var sayarak mal bulmuş mağribi gibi sevinenler, sevindiklerini gizleme gereği bile duymadan uluorta yorumlarla seslendirenler, hem Çin'den hem Suriye'den ve hem de PKK terörünün yuvalarından gelen haberler karşısında moralleri yerlerde sürünüyor olmalı.
İhracat 28 ayın zirvesinde. Boru değil, Ağustos ayında 52 ilimiz ihracatını artırmış. Ağustos ayında ihracat yüzde 6,9 artışla 11 milyar 157 milyon Dolar olmuş.
Başbakan önceki gün Diyarbakır'da 'Doğu ve Güneydoğu Yatırım Destek Hamlesi Tanıtım Programı'nı açıklamış ve 23 ildeki cazibe merkezlerinin hayata geçirilmesiyle bölge ekonomisinin neleri nasıl kazanacağı sorularının yanıtları verilmiş, 'yeniden imar'ın yakın tarihler içinde gerçekleşeceğine olan inançlar tazelenmiş.
Dün açıklanan enflasyon rakamlarıyla TÜFE Ağustos'ta yüzde 0,29 düşüş gösterirken, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüze 0,08 artmış. Yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 8,05, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 3,03 olmuş. Ekonomi Bakanı Sayın Zeybekci, enflasyonun Ağustos'ta düşme göstermesinin nedeninin gıda enflasyonu ile giyim ve ayakkabı kalemindeki fiyat azalışlarından kaynaklandığını açıklamış.
Ekonomideki stabil durum bir yana, Fırat Kalkanı'nın ikinci cephesinde, Çobanbey'de ilerleme sağlamışız ve TSK'nın tanklarla desteklediği operasyonda Özgür Suriye Ordusu birlikleri Azez-Cerablus bağlantısı kurularak IŞİD'i sınırdan silmişiz.
Polis, yargı, Milli Eğitim soysuzların beklentisinin tersine iflas etmemiş. İşler aslanlar gibi yürüyor… Hatta eskisinden daha hızlı ve etkili yürüyor…
Bazılarını kahredercesine…
Diriliş tüm kuşaklara kalacak bir başyapıttır
Bölük pörçük bir iki bölümüne bakmıştım. Çok hamasi gelmişti ilk bakışta. TRT'nin Diriliş (Ertuğrul) dizisini bu yaz ilk bölümünden başlayarak teker teker izledim. Bir başlayınca bir türlü bırakamadım zaten.
Amacım iletişimci bakış açısıyla bir mini laboratuvar çalışması yapmaktı. Türkiye'de tüm zamanların en çok izlenen dizilerinden birini kendimce mikroskop altına alacak, izleyiciyi böylesine avucunun içine alan her ne ya da neler ise keşfettiklerimi alt alta sıralayıp, hepsindeki ortak özellikleri anlamaya, anlatmaya çalışacaktım.
Öyle ya iletişimin amacı neydi? Bir düşünce, bir ürün ya da hizmeti geniş kitlelerin benimseyip 'satın almaları' için ikna edilmeleri değil miydi?Ertuğrul'dan daha iyi vaka analizi mi olurdu?
Öncelikle dizinin adı dikkatimi çekti. Asıl adı Diriliş idi. Altında da hayli küçük puntolarla Ertuğrul yazıyordu… Oysa herkes Ertuğrul, diyordu diziye… Diriliş, dediğiniz zaman, ne dediğinizi anlamayanlara bile rastlayabiliyordunuz…
Dizideki tüm oyuncular başarıyla seçilmişti. Ancak Ertuğrul rolündeEngin Altan Düzyatan olağanüstü bir performans sergiliyordu. Bir de tabii rolüyle köklerimizi simgeliyor, Osmanlı'nın kuruluş öyküsünün genetik yapısını sergiliyordu kişiliğinde…
Kısa sürede hayli uzun uykusuz gecelerden sonra 47'inci bölüme kadar geldim. Ve şuna karar verdim: Tamamını dijital ortamda saklayacağım. Kimin için? Şu an 5,5 yaşında olan, savaş sahneleri dışında diğer bölümlerine benimle beraber göz atan oğlum Alinihat için… Diğer çocuklarım nasılsa şu sıra benim gibi izleyebilirler.
Çocuklarımız izlemeliler ki, nereden geldiğimiz hakkında bir fikirleri olsun. Belki o zaman nereye gideceğimiz konusunda da fikirleri olabilir. Belki o zaman 15 Temmuz direnişini ve Dirilişini daha iyi anlayabilirler…
Ertuğrul'daki ihanet, entrika, fitne ve melanet boyutlarını görürüler de, bugün yaşananları yadırgamazlar…
Bir ara şöyle düşündüm: Bu dizi FETÖ ihanetinden sonra çekilseydi farklı mı olurdu acaba, diye. Yanıt çok basitti. Aynen böyle çekilirdi…
Bugün Türkiye'yi çevrelemeye, boğmaya çalışan ihanet şebekeleri neredeyse birebir oranında Ertuğrul'da var. Kayı boyu veDodurgalılar'ı çevreleyen düşman ve ihanet çemberi nasıl kırıldıysa bugün de o çember aynı şekilde kırılıyor…
Neredeyse ilk kez dinî itikadın gençlere nasıl verilebileceğini bu dizide gördüğümü söylesem, abartmış olmam. Muhyiddin İbnü'l-Arabî'nin şahsında verilen dini öğreti, her türlü zorlama ve yabancılaştırma efektinden uzak, son derece samimi… Aynı şekilde Mahmut Hoca'nın kısacık vaazları insanın içini ısıtıyor. Çocuklara İslam dinini öğretmek için bu diziden daha iyi ne olabilirdi acaba…
Batılı'nın 'edutainment' dediği eğlendirerek öğretmeye bundan mükemmel bir örnek şu sıra bulmak zor. Tarihi, geleneklerimizi, değerler sistemimizi, genlerimizi doldurmuş olan davranış kalıplarımızı eğlenerek,öğrenmeden öğrenmek… İşte Ertuğrul'un başardığı müthiş bir üretim…
İzleyici de karşılığın veriyor hemen… Heyecanla yeni bölümler bekleniyor… Yeni şeyler öğrenmek ve eğlenmek için…
Eğlenmenin, aşkın bir kültür meselesi olduğunu de bu dizide bulmak mümkün…
Dizi müziği ile de 10 numara bir iş yapıyor. Jenerik müziğinin Sayın Cumhurbaşkanı'nın sahneye çıkacağı ve sahneden ineceği anlarda kullanılması son derece yerinde bir karar. O müzik dizinin bütün duygusal, düşünsel ve felsefi mesajlarını bir çırpıda aktarıyor karşıdaki kitleye…
Tüm gençlere ve tüm genç anne, babalara kendileri ve gelecek kuşakları için Diriliş'i arşivlerine katmalarını tavsiye ediyorum. TRT'ye de bu diziye bir başyapıt olarak gereken değer ve ehemmiyeti vermeyi…