‘İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar’…
09 Temmuz 2016 - Yeni Şafak
O insancıklar Yahya Kemal Beyatlı'nın bu veciz mısraını yazıp duvarlarına assalardı o heykellere saldırmazlardı…
Bursa'nın Nilüfer ilçesinde Vietnamlı Van Hoang Huynh'un kente armağan ettiği 'Özgür Olmak' adlı heykelini siyah boya ile mahvetmişler. Sabah gazetesinin haberine göre, bu, ilçede üç ay içindeki ikinci saldırıymış. Nisan ayında da Ukraynalı heykeltıraş Gutyrya Vyacheslav tarafından Bursa'ya armağan edilen 'Adem ile Havva'heykeline saldırıda bulunmuşlar. Bu heykeller, 2011'de düzenlenenUluslararası Kuzgun Acar Heykel Sempozyumu için Türkiye'ye getirilmiş ve o zamandan beri Konak Kültürevi önünde sergileniyormuş.
Sâiki ne olursa olsun ülkemizin marka değerine ciddi hasar veren böylesi saldırılarda ister istemez saldırganın kimliği ile birlikte bu kimliğin çocukluğunu düşünürüm. Anneannelerimizden, dedelerimizden tevarüs ettiğimiz aile terbiyesinden başlayarak, 'kitap okunan, masal anlatılan bir ev' fotoğrafından yoksunluğun bir insana neler yaptırabileceğini de…
Zihnimizdeki görüntülere araştırma ve ölçümleme sonuçları eşlik ettiğinde ülkemizin gerçekliğinden işaretler almaya başlamışız demektir:
PISA (Programme International Student Assessment) araştırma programı, OECD tarafından üç yılda bir 15 yaş grubundaki öğrencilerin kazanmış oldukları bilgi ve becerileri değerlendiriyormuş. Milli Eğitim Bakanlığı'nın verilerine dayanarak yapılan bu araştırmada bizim çocuklarımız “Matematik'te, Fen'de ve okuduğunu anlama”da dünyada ilk 40'ta yokmuş.
Hemen ekonomide, alt yapıdaki gücümüzle dünyanın ilk 20 ülkesinden biri olduğumuzu hatırlıyoruz. G20'deyiz ama çocuklarımız ilk 40'da yok…
İntel'in mayıs ayında yayınladığı Hayal Haritası ve Girişimcilik DNA'sı adlı araştırmaya göre; çocukların yarısı hayal kurmuyormuş. Yetişkinlerin de sadece yüzde 14'ü hayal kuruyormuş. Hayallerin büyük kısmı, ev sahibi olmak, iş sahibi olmak, öğretmenlik, polislikmiş.
Türkiye'de ilk kez yapılan ve 10 şehirden 8-55 yaş arası yaklaşık 2 bin kişi ile görüşme sonucunda ortaya konan bu araştırmaya göre girişimcilik fikirlerine dönüşebilecek 'üretken' hayal kurabilenlerimizin oranı yalnızca yüzde 15'miş.
Hayal kurmanın ve yılmadan bu hayallerin peşinden koşmanın çocuklara ve gençlere yıkıcı emeklere mal olacağını ve çocuklarımızın insanca bir hayatı ıskalayabileceğini sananlarla mutabık olmadığımızı baştan belirtelim. (Başarıya ulaşmayı bir 'tasallut' olarak çocuklarına yansıtan ve onları birer 'proje' gibi ele alan 'gözü dönmüş' aileleri bu konunun içinde değerlendirmiyoruz.)
Alt yapıda, ekonomideki gücümüzün kültürel üstyapıda karşılığını bulması ve örneğin Soft Power İndeksi'nde aşağıda görülebileceği üzere son sıralarda yer alan ülkemizi; sanattan spora, müzikten sinemaya, tıptan mimarlığa, özetle hayal kurma yetisine son derece bağlı 'yumuşak güç' dediğimiz bu çok geniş alanda söz sahibi kılmaya başladığımızda, dünyadan haklı olarak beklediğimiz saygıyı da elde edebileceğiz.
Öte yandan dünyada 'birinci' olduğumuz bir konu var: Sormuşlar: “Başarı (ya da başarısızlık) bizim içimizdeki mi dışımızdaki mi faktörlerden kaynaklanır?”
“Dışımızdaki faktörlerden” diyenlerin başında bizim ülkemiz insanları geliyormuş. %75 ile birinci sıradayız… Japonya, İspanya, Rusya, Fransa, İsrail, İngiltere, ABD gibi ülkeler ise tablodaki sıralamada sonlarda görünüyor.
“Dışımızdaki faktörlerden” diyenlerin başında bizim ülkemiz insanları geliyormuş. %75 ile birinci sıradayız… Japonya, İspanya, Rusya, Fransa, İsrail, İngiltere, ABD gibi ülkeler ise tablodaki sıralamada sonlarda görünüyor.
Bu tabloda sonuncu olduğumuz gün yukarıda sıraladığımız araştırma sonuçları da değişecek ve de sanat eserlerine zarar vermemeye, karşımızdaki, farklı düşünse de onu düşman gibi görmemeye ve büyük hayaller kurmaya, bunun sonucunda katma değerli ürünler üretmeye, ihraç etmeye, 10 bin dolarda takılı kalmış GSMYH'mizi yukarı doğru çekmeye başlayacağız, demektir.