Şifo’ya sahip çıkan kazanır
14 AĞUSTOS 2006
Dünya medyası yaklaşık 1 haftadır Danone’nin Zidane’a yaptığı teklifi konuşuyor. Danone’nin Başkanı, Zidane’a “Gel, yönetim kurul üyemiz ol” demiş.. Danone, 11 yıldır sponsorluğunu üstlendiği Zidane’ın final maçında attığı kafayı –topa değil rakip oyuncuya- hiç de önemsemiyor.
Bu durum bana Şifo Mehmet’i hatırlattı.. İkisi de kendilerince ülkelerinin en kariyerli futbolcuları.. İkisinin de kariyeri film gibi bitti. Biri kafayla diğeri de tekmeyle son noktayı koydular..
Oysa Zidane gibi Şifo da krizi kolay atlatabilme kapasitesine sahip olmalıydı. İtibar böyle bir şeydir. Doğru yönetilirse Zidane’ın elde ettiği sonuçlara götürür. Haksız bile olsanız, sizin için hafifletici sebepler bulurlar. Bugün bir araştırma yapsalar, herkesin çoktan Zidane’ın yanına geçtiği görülür. Oysa kusuru, Zidane’dan çok daha küçük olmasına rağmen Şifo’ya kimse sahip çıkmadı. Bu nedenle burada büyük bir iletişim fırsatı var. Şifo’ya sahip çıkan kuruluş, iletişim adına malı götürür... 4 Lig, 4 Türkiye Kupası, 4 de Cumhurbaşkanlığı Kupası kazanmış, 13 yıl Beşiktaş formasını giymiş, 135 gol atmış dünya efendisi Şifo’nun en az Zidane kadar iletişim değeri var.
Diva böyle olunur
Elinizin altında internet varsa şu adrese mutlaka girin: www.ajdapekkan.net... Bu Ajda Pekkan’ın resmi sitesi. Bu siteyi gördükten sonra bir kez daha emin oldum: İstanbul Erkek Lisesi’nde daimi yatılı öğrenci iken o, bizim Diva’mızdı, aradan 4 yıl geçti o hâlâ Diva.. Ajda Hanım 90 yaşına da gelse starlığını bir şekilde hâlâ sürdürmeyi başarıyor olacak...
Girin bakın. Diğer pop müzik sanatçılarının siteleriyle kıyaslayın; bana hak vereceksiniz... Başlangıcından bugüne çıkardığı bütün plaklar, kasetler, CD’ler... Video Klipler.. CD satışları.. Fan Club...
Bir de Radyo Diva var ki.. Anlatmak değil dinlemek lazım. Web sitesine özel yapılmış bir radyo yayını gibi düzenlenmiş bir link bu. Ajda’nın eski parçaları çalıyor.. Çalışırken bağlandınız mı, siz sıkılana kadar Ajda..
Çevrenize bir bakın. 60’larına gelmiş ve teknolojiyi reddetmeyen, tersine onu kendi işi için mükemmel düzeyde kullanan kaç kadın tanıyorsunuz? Bırakın 60’ları, daha 30’larının baharında, kedi uzanamadığı ciğere mındar dermiş, misali teknolojyi aşağılayan tutucu entel kadın kuruları dolu etraf.. Onlara bakınca Ajda Pekkan’a olan takdir duygularım bir kat daha artıyor..
Karantina bahane miydi?
Biz de o civarda oturuyoruz. İki de köpeğimiz var. Haberi duyunca biraz endişelenmedik desek yalan olur. Kemerburgaz’ın hemen yanındaki yerleşim bölgesi Göktürk, karantinaya alınmıştı. 6 ay sürecek olan karantina Kemerburgaz, Kilyos, Şile, Halkalı ve bir kaç yeri daha içine almıştı..
Rivayet muhtelifti. Tilkinin biri gelip Kemer Country’deki bir köpeği ısırmıştı.. Tilki kuduzdu.. Zaten yolumuz oradan geçiyor. Baktık. Karantina falan göstermelik. Uyduruk bir levha. Ne kontrol var ne de denetleme..
Alınan önlemler, medyadaki haberlerin verilişi, yaratılan korku ortamı; sokak hayvanlarını, daha doğrusu ‘Aslolan hayattır’ sloganıyla bütün canlıları insanlardan korumayan çalışan STK’ların haklı olduklarına işaret ediyordu sanki. Ne demişlerdi bu gruplar: “Yetkililer yeni bir katliama hazırlanıyor. Onun için halkta panik yaratıp, katliamlarına doğal destek ortamı yaratacaklar!”
Buna ‘Public Diplomacy’ deniyor. Aksiyon almadan kamuoyu yaratmak yani... ABD Irak’a özgürlük ve barış için giriyor; İsrail kaçırılan askerlerini kurtarmak için hem Güney’e hem de Kuzey’e giriyor, ABD’de bazı çevreler güvenlik için Müslümanların özel işaret taşımasını istiyorlar vb...
‘Kuduz” tehlikesine vurgu yapan gazete manşetlerinden bu yana aradan neredeyse bir ay geçti. Bu konuda ilgili kurumlardan tek satırlık bir açıklama yok. Şimdi yetkililere düşen görev, kamuoyunu aydınlatmak ve kamu vicdanını rahatlatmaktır. Kim kimi ısırmış?.. Kaç köpek nereden toplanmış, nereye götürülmüş, bunların başına ne gelmiş?.. Karantinanın sonucu ne olmuş? Bütün bu soruların yanıtını hemen vermezlerse, ‘hayvan katili’ suçlaması ile karşılaşmalarına kimse engel olamaz.
Bu durum bana Şifo Mehmet’i hatırlattı.. İkisi de kendilerince ülkelerinin en kariyerli futbolcuları.. İkisinin de kariyeri film gibi bitti. Biri kafayla diğeri de tekmeyle son noktayı koydular..
Oysa Zidane gibi Şifo da krizi kolay atlatabilme kapasitesine sahip olmalıydı. İtibar böyle bir şeydir. Doğru yönetilirse Zidane’ın elde ettiği sonuçlara götürür. Haksız bile olsanız, sizin için hafifletici sebepler bulurlar. Bugün bir araştırma yapsalar, herkesin çoktan Zidane’ın yanına geçtiği görülür. Oysa kusuru, Zidane’dan çok daha küçük olmasına rağmen Şifo’ya kimse sahip çıkmadı. Bu nedenle burada büyük bir iletişim fırsatı var. Şifo’ya sahip çıkan kuruluş, iletişim adına malı götürür... 4 Lig, 4 Türkiye Kupası, 4 de Cumhurbaşkanlığı Kupası kazanmış, 13 yıl Beşiktaş formasını giymiş, 135 gol atmış dünya efendisi Şifo’nun en az Zidane kadar iletişim değeri var.
Diva böyle olunur
Elinizin altında internet varsa şu adrese mutlaka girin: www.ajdapekkan.net... Bu Ajda Pekkan’ın resmi sitesi. Bu siteyi gördükten sonra bir kez daha emin oldum: İstanbul Erkek Lisesi’nde daimi yatılı öğrenci iken o, bizim Diva’mızdı, aradan 4 yıl geçti o hâlâ Diva.. Ajda Hanım 90 yaşına da gelse starlığını bir şekilde hâlâ sürdürmeyi başarıyor olacak...
Girin bakın. Diğer pop müzik sanatçılarının siteleriyle kıyaslayın; bana hak vereceksiniz... Başlangıcından bugüne çıkardığı bütün plaklar, kasetler, CD’ler... Video Klipler.. CD satışları.. Fan Club...
Bir de Radyo Diva var ki.. Anlatmak değil dinlemek lazım. Web sitesine özel yapılmış bir radyo yayını gibi düzenlenmiş bir link bu. Ajda’nın eski parçaları çalıyor.. Çalışırken bağlandınız mı, siz sıkılana kadar Ajda..
Çevrenize bir bakın. 60’larına gelmiş ve teknolojiyi reddetmeyen, tersine onu kendi işi için mükemmel düzeyde kullanan kaç kadın tanıyorsunuz? Bırakın 60’ları, daha 30’larının baharında, kedi uzanamadığı ciğere mındar dermiş, misali teknolojyi aşağılayan tutucu entel kadın kuruları dolu etraf.. Onlara bakınca Ajda Pekkan’a olan takdir duygularım bir kat daha artıyor..
Karantina bahane miydi?
Biz de o civarda oturuyoruz. İki de köpeğimiz var. Haberi duyunca biraz endişelenmedik desek yalan olur. Kemerburgaz’ın hemen yanındaki yerleşim bölgesi Göktürk, karantinaya alınmıştı. 6 ay sürecek olan karantina Kemerburgaz, Kilyos, Şile, Halkalı ve bir kaç yeri daha içine almıştı..
Rivayet muhtelifti. Tilkinin biri gelip Kemer Country’deki bir köpeği ısırmıştı.. Tilki kuduzdu.. Zaten yolumuz oradan geçiyor. Baktık. Karantina falan göstermelik. Uyduruk bir levha. Ne kontrol var ne de denetleme..
Alınan önlemler, medyadaki haberlerin verilişi, yaratılan korku ortamı; sokak hayvanlarını, daha doğrusu ‘Aslolan hayattır’ sloganıyla bütün canlıları insanlardan korumayan çalışan STK’ların haklı olduklarına işaret ediyordu sanki. Ne demişlerdi bu gruplar: “Yetkililer yeni bir katliama hazırlanıyor. Onun için halkta panik yaratıp, katliamlarına doğal destek ortamı yaratacaklar!”
Buna ‘Public Diplomacy’ deniyor. Aksiyon almadan kamuoyu yaratmak yani... ABD Irak’a özgürlük ve barış için giriyor; İsrail kaçırılan askerlerini kurtarmak için hem Güney’e hem de Kuzey’e giriyor, ABD’de bazı çevreler güvenlik için Müslümanların özel işaret taşımasını istiyorlar vb...
‘Kuduz” tehlikesine vurgu yapan gazete manşetlerinden bu yana aradan neredeyse bir ay geçti. Bu konuda ilgili kurumlardan tek satırlık bir açıklama yok. Şimdi yetkililere düşen görev, kamuoyunu aydınlatmak ve kamu vicdanını rahatlatmaktır. Kim kimi ısırmış?.. Kaç köpek nereden toplanmış, nereye götürülmüş, bunların başına ne gelmiş?.. Karantinanın sonucu ne olmuş? Bütün bu soruların yanıtını hemen vermezlerse, ‘hayvan katili’ suçlaması ile karşılaşmalarına kimse engel olamaz.