Adadan çıkaracak dersler var
28 AĞUSTOS 2006
Gazetelere her gün bakıyorum. 2500 nüfuslu Bozcaada ile ilgili amma çok haber çıkıyor. Türkiye’nin böylesine küçük hangi yerleşim bölgesi hakkında bu kadar çok haber, yazı okuyorsunuz?..
Bunun nedenini anlamak için önce şu verilere bakmakta yarar var: 1. 80 metre kareden büyük ev yapılamıyor. 2. Arsa 1,500 metre kareden küçük olamıyor. 3. Adanın tamamı sit alanı. 4. Oto kontrol çok yaygın. Herkes birbirini kontrol ediyor. 5. Denizinde hafif serin su akıntısı var. Hamam suyu gibi denizi sevenler adaya adım atmıyor. 6. Odandan çık cup denize, durumu yok. Araçla 5-6 km yol gideceksin deniz için. 7. Hedef kitle ‘haydi hoppala’ türü olmadığı için, adaya ‘bütün eller havaya’ takımından türkücü şarkıcı uğramıyor. İki tane makul disko – bar dışında başka gürültü merkezi açılamıyor.
Bozcaada’yı Bozcaada yapan sadece bu 7 madde değil. Kent markasını geliştirmeyi kafaya koymuş birkaç tane de ‘deli’ var burada. Bugünlük ikisinden söz edelim: Mimar Reşit Soley ve Mühendis Hakan Gürüney. İkisi de ‘İkinci Hayatlar’ı için Ada’yı seçmişler.
ODTÜ mezunu Hakan Bey Bozcaada Yerel Tarih Araştırma Merkezi diye bir yer açmış. Adaya inince önce oraya gidin. Yıllarını vermiş. Bozcaada ile ilgili inanılmaz belge ve eşya toplamış. “Hafızası olmayanların geleceği de olmaz” sözünün canlı kanıtı gibi.
Önceleri, “Deli bu, yapamaz, edemez, paraları sokağa atıyor” dedikleri Reşit Soley ise Ada’nın en önemli özelliğinin ıslah edilmesine muhteşem bir örnekle ön ayak olmuş. Dünyanın dört bir yanından getirdiği uzmanlarla üzüm ve şarap meselesine el atmış. Corvus bağları, Corvus Şarapları.. Artık Türkiye’nin çeşitli merkezlerinde de satışa sunulmuş olan 6 çeşit şarap, Türkiye değil dünya çapında üst sıralara oynamaya aday. Çünkü tüm alt yapı dünya standartları düzeyine getirilmiş. Adadaki tüm diğer şarap üreticileri de neyin nasıl olacağını görmüşler böylece.. Yakında adanın tüm şarapçıları önemli kalite sıçramaları yapacak. Belli..
Biri adanın hafızasını diğer adanın varoluş eksenini yaşatmaya çalışan iki ilginç adam. Adayı ve onları gördüğünüzde kendi toplumsal yaşam pratiğiniz için çok önemli dersler çıkaracaksınız..
Fırça yemek iyi geldi
Dönüş yoluna geçtik. Yakında İstanbul’da olacağız. Bu kez Bozcaada’da çok önemli bir şeyi bırakıp dönüyorum. Sigarayı.. Üç hafta oldu ondan ayrılalı. Doktorlarım Prof. Dr. Ercüment Yılmaz, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Prof. Dr. Levent Tabak, Prof. Dr. Ali Çetin Sarıoğlu, Dr. Sabri Derman hemfikirlerdi: “Senin ciddi bir tehdit görmeden sigarayı bırakman zor. Allah korusun, o arada başına bir iş gelmezse ne âlâ!..”
Dedikleri doğruydu. Sigara etkisini anında gösteren bir şey değil ki.. Bıçak gibi.. Sürt eline.. Kanasın.. Hayır yıllar sonra çıkıyordu zararı. Anfizem, nefes darlığı, kalp damar hastalıkları. Bazen bırakmakta geç bile kalındığı oluyordu. Hiç içmemişlerle aynı düzeye gelmenin 15 yıl alacağı ‘vaadi’ bile moral bozucuydu. Ercüment Bey’in koyduğu üç tane stant ve iki gün yoğun bakım da, bana mısın dememişti. Pekiyi niye bıraktım günde içtiğim, 3 paket sigaraya bedel 40 cigarillos’u? Nefes almakta zorlandığım için mi? Hayır. Kendimi üçüncü sınıf insanmış gibi hissettiğim için mi? Hayır.. Belki hepsi birden.. Ama son noktayı ne koydu?..
Bozcaada’da hemşire EKG’mi çekip tansiyonumu ölçüyordu. O sırada telefonda Ercüment Bey’le konuşuyordu. Gecenin üçü.. Sesini cep telefonundan duydum: “Sigarayı bırakmazsa bir daha bana gelmesin!” İşte bu laf.. Sanki şöyle demek istiyordu: “Yolun sonuna geldi. Sebeb-i mefti ben olmak istemiyorum!..”
Bir doktorun hastasına böyle demesi için çok şey gerekir herhalde..
Eğer tütün bağımlısı iseniz, benden size tavsiye.. Hayat size fırça atmadan, fırçasıyla sizi kendinize getirecek bir doktor bulun.. İşe yarıyor..
Sosyal sorumluluk zor iş..
Mükemmel bir proje. Halkın yararına. Devlet özel sektör işbirliği var. İletişimi başarıyla yönetilmiş. Koç’un yakıt istasyonları zinciri Opet’in.. PR şirketi Pro İletişim.. Herkes görevini mükemmel yapmış. Ama devletin bir başka bürokratik kanadı projenin hayata geçmemesi içi adeta yırtınmış..
Opet’in ‘Tarihe Saygı’ adını verdiği proje çerçevesinde Gelibolu’ya bağlı pek çok köyün çehresini değiştirmiş. 5 milyon dolardan fazla para harcamış. Köyler tanınmaz hale gelmiş.
Buraya kadar gayet iyi. Herkesin kazançlı çıktığı, en çok da halkın yararlandığı işlerdir bu sosyal sorumluluk projeleri.. Şimdi gelelim perde arkasına..
Proje çerçevesinde getirip Kilitbahir’e pırıl pırıl portatif tuvaletler koymuşlar. Ben çok geçtim oralardan. Durum vahimdi.. O modern tuvaletler konduktan sonra bakın neler olmuş: Muhtarlık, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan 28 Mart'ta izin istemiş. Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü, Kilitbahir için bir koruma planı hazırlandığı ve bu aşamada hiçbir yenilemeye izin vermeme kararı bulunduğu gerekçesiyle dilekçeyi kurula göndermemiş. Kilitbahir Muhtarlığı da yaz mevsiminde her gün yüzlerce ziyaretçinin köye gelmesi ve tuvalet ihtiyacının had safhaya ulaşmasını dikkate alarak seyyar tuvaletleri geçici olarak meydana koymuş. Ancak bir süre sonra seyyar tuvaletlerin köy meydanına izinsiz yerleştirildiği şikâyeti gelince, kurul tuvaletlerin kaldırılmasını istemiş ve savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Bunun üzerine bir OPET ekibi, tuvaletleri TIR'larla Elazığ'a götürmüş..
İyi mi?.. Akıl alır gibi değil.. Hangi özel şirketi bu tür işlere kalkışsın?
Bunun nedenini anlamak için önce şu verilere bakmakta yarar var: 1. 80 metre kareden büyük ev yapılamıyor. 2. Arsa 1,500 metre kareden küçük olamıyor. 3. Adanın tamamı sit alanı. 4. Oto kontrol çok yaygın. Herkes birbirini kontrol ediyor. 5. Denizinde hafif serin su akıntısı var. Hamam suyu gibi denizi sevenler adaya adım atmıyor. 6. Odandan çık cup denize, durumu yok. Araçla 5-6 km yol gideceksin deniz için. 7. Hedef kitle ‘haydi hoppala’ türü olmadığı için, adaya ‘bütün eller havaya’ takımından türkücü şarkıcı uğramıyor. İki tane makul disko – bar dışında başka gürültü merkezi açılamıyor.
Bozcaada’yı Bozcaada yapan sadece bu 7 madde değil. Kent markasını geliştirmeyi kafaya koymuş birkaç tane de ‘deli’ var burada. Bugünlük ikisinden söz edelim: Mimar Reşit Soley ve Mühendis Hakan Gürüney. İkisi de ‘İkinci Hayatlar’ı için Ada’yı seçmişler.
ODTÜ mezunu Hakan Bey Bozcaada Yerel Tarih Araştırma Merkezi diye bir yer açmış. Adaya inince önce oraya gidin. Yıllarını vermiş. Bozcaada ile ilgili inanılmaz belge ve eşya toplamış. “Hafızası olmayanların geleceği de olmaz” sözünün canlı kanıtı gibi.
Önceleri, “Deli bu, yapamaz, edemez, paraları sokağa atıyor” dedikleri Reşit Soley ise Ada’nın en önemli özelliğinin ıslah edilmesine muhteşem bir örnekle ön ayak olmuş. Dünyanın dört bir yanından getirdiği uzmanlarla üzüm ve şarap meselesine el atmış. Corvus bağları, Corvus Şarapları.. Artık Türkiye’nin çeşitli merkezlerinde de satışa sunulmuş olan 6 çeşit şarap, Türkiye değil dünya çapında üst sıralara oynamaya aday. Çünkü tüm alt yapı dünya standartları düzeyine getirilmiş. Adadaki tüm diğer şarap üreticileri de neyin nasıl olacağını görmüşler böylece.. Yakında adanın tüm şarapçıları önemli kalite sıçramaları yapacak. Belli..
Biri adanın hafızasını diğer adanın varoluş eksenini yaşatmaya çalışan iki ilginç adam. Adayı ve onları gördüğünüzde kendi toplumsal yaşam pratiğiniz için çok önemli dersler çıkaracaksınız..
Fırça yemek iyi geldi
Dönüş yoluna geçtik. Yakında İstanbul’da olacağız. Bu kez Bozcaada’da çok önemli bir şeyi bırakıp dönüyorum. Sigarayı.. Üç hafta oldu ondan ayrılalı. Doktorlarım Prof. Dr. Ercüment Yılmaz, Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, Prof. Dr. Levent Tabak, Prof. Dr. Ali Çetin Sarıoğlu, Dr. Sabri Derman hemfikirlerdi: “Senin ciddi bir tehdit görmeden sigarayı bırakman zor. Allah korusun, o arada başına bir iş gelmezse ne âlâ!..”
Dedikleri doğruydu. Sigara etkisini anında gösteren bir şey değil ki.. Bıçak gibi.. Sürt eline.. Kanasın.. Hayır yıllar sonra çıkıyordu zararı. Anfizem, nefes darlığı, kalp damar hastalıkları. Bazen bırakmakta geç bile kalındığı oluyordu. Hiç içmemişlerle aynı düzeye gelmenin 15 yıl alacağı ‘vaadi’ bile moral bozucuydu. Ercüment Bey’in koyduğu üç tane stant ve iki gün yoğun bakım da, bana mısın dememişti. Pekiyi niye bıraktım günde içtiğim, 3 paket sigaraya bedel 40 cigarillos’u? Nefes almakta zorlandığım için mi? Hayır. Kendimi üçüncü sınıf insanmış gibi hissettiğim için mi? Hayır.. Belki hepsi birden.. Ama son noktayı ne koydu?..
Bozcaada’da hemşire EKG’mi çekip tansiyonumu ölçüyordu. O sırada telefonda Ercüment Bey’le konuşuyordu. Gecenin üçü.. Sesini cep telefonundan duydum: “Sigarayı bırakmazsa bir daha bana gelmesin!” İşte bu laf.. Sanki şöyle demek istiyordu: “Yolun sonuna geldi. Sebeb-i mefti ben olmak istemiyorum!..”
Bir doktorun hastasına böyle demesi için çok şey gerekir herhalde..
Eğer tütün bağımlısı iseniz, benden size tavsiye.. Hayat size fırça atmadan, fırçasıyla sizi kendinize getirecek bir doktor bulun.. İşe yarıyor..
Sosyal sorumluluk zor iş..
Mükemmel bir proje. Halkın yararına. Devlet özel sektör işbirliği var. İletişimi başarıyla yönetilmiş. Koç’un yakıt istasyonları zinciri Opet’in.. PR şirketi Pro İletişim.. Herkes görevini mükemmel yapmış. Ama devletin bir başka bürokratik kanadı projenin hayata geçmemesi içi adeta yırtınmış..
Opet’in ‘Tarihe Saygı’ adını verdiği proje çerçevesinde Gelibolu’ya bağlı pek çok köyün çehresini değiştirmiş. 5 milyon dolardan fazla para harcamış. Köyler tanınmaz hale gelmiş.
Buraya kadar gayet iyi. Herkesin kazançlı çıktığı, en çok da halkın yararlandığı işlerdir bu sosyal sorumluluk projeleri.. Şimdi gelelim perde arkasına..
Proje çerçevesinde getirip Kilitbahir’e pırıl pırıl portatif tuvaletler koymuşlar. Ben çok geçtim oralardan. Durum vahimdi.. O modern tuvaletler konduktan sonra bakın neler olmuş: Muhtarlık, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'ndan 28 Mart'ta izin istemiş. Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü, Kilitbahir için bir koruma planı hazırlandığı ve bu aşamada hiçbir yenilemeye izin vermeme kararı bulunduğu gerekçesiyle dilekçeyi kurula göndermemiş. Kilitbahir Muhtarlığı da yaz mevsiminde her gün yüzlerce ziyaretçinin köye gelmesi ve tuvalet ihtiyacının had safhaya ulaşmasını dikkate alarak seyyar tuvaletleri geçici olarak meydana koymuş. Ancak bir süre sonra seyyar tuvaletlerin köy meydanına izinsiz yerleştirildiği şikâyeti gelince, kurul tuvaletlerin kaldırılmasını istemiş ve savcılığa suç duyurusunda bulunmuş. Bunun üzerine bir OPET ekibi, tuvaletleri TIR'larla Elazığ'a götürmüş..
İyi mi?.. Akıl alır gibi değil.. Hangi özel şirketi bu tür işlere kalkışsın?