AK Parti inlemiyor.. Seçmen dinlemiyor..
24 TEMMUZ 2006
Dünkü gazetelerde vardı. TNS Piar haziran ayında araştırma yapmış. AK Parti’nin oylarında son genel seçimlerden bu yana düşüş yok. Tersine artış gözüküyor: 38.6..
Dün de sözünü ettik. İnsanlar geçmişe değil geleceğe bakıyorlar artık. Ne satın alırlarsa alsınlar; ürün, hizmet, fikir... Gelecek vaadi ön planda...
AK Parti’ye bir türlü alternatif çıkamayışını bu çerçevede anlamak mümkün. Hem de AK Parti biteviye kendi ayağına ateş edip dururken. Siyasi adabı (yabancılar buna etik diyor) zayıf olmasına rağmen... Adap ile edep arasındaki bağlantıyı zaman zaman kaçırmalarına rağmen...
Sadece rakibi kötüleyerek mal satmak mümkün mü? Değil! Pekiyi sadece iktidar partisini eleştirerek oy niye alınsın ki?.. Ne vaadi sağlam ve farklı bir lider çıkarabiliyorsun; ne de ülkenin geleceği için farklı bir program ortaya koyuyorsun.. Muhalefetten en az üç liderle yüz yüze görüştüm. “Hazırlanıyoruz!” diyorlar. Ne hazırlıkmış!.. Bu arada varsa yoksa Zapsu, Arınç, Başbakan, diğer bakanlar, iktidar milletvekilleri, belediye başkanları... Vur vur inlesin... Türkiye dinlesin... İnlemiyor da, dinlemiyor da işte...
Başkalarının ‘edepsizlikleri, adapsızlıkları’ üzerine siyasi ikbal kurulamıyor. Birileri çıkıp kendi adapları, kendi gelecek tasarımları, kendi marka vaatlerini, farklılık noktalarını adam gibi anlatmadıkça da tablo değişecek gibi değil. Sadece “Cumhuriyet elden gidiyor” söylemiyle gelinen nokta ortada: 38.6..
Yoksa biz İtalyan mıyız?
Türk Dil Kurumu (TDK), işyeri isimlerinin Türkçe olması için TBMM'ye yasa teklifi vermiş. Aferin. Çok iyi yapmış. Sonuç?.. Bu, kadınları aşağılayan deyişleri TDK sözlüklerinden çıkarmaya benziyor.
70’li yıllarda Boğaziçi Üniversitesi’ndeki bir seminerde, Üstün Barışta, tahtaya önce bir cümle yazmış, ardından silmiş; sonra da sınıfa dönüp sormuştu: “Ben şimdi bunu sildim mi?”..
Türkiye’de özellikle tekstil ürünlerine verilen marka adlarının tamamına yakını İtalyanca... Adeta İtalya’daymışız gibi... Gazete bayilerinin önünde durun. Dergi adlarına bakın. Yüzde 80’i yabancı dilde.. Türkiye hâlâ kimliğini tartışıyor. Üzülmeyin, ABD de tartışıyor. Huntington’un son kitabının adı, Biz kimiz? (Who are we?).. İçinde Türkiye de var. Okuyun. İlginç..
Katılımlı bir ulusal kültür seferberliği başlamadıkça, TDK’nın iyi niyetli girişimleri, iyi niyetli girişimler olarak kalır...
Çekirdek aile çöküyor
Dün bizim gazetenin gündemi geldi: “Kamu ihalelerine giremeyecek firmalar ya da ‘vergi yüzsüzleri’ gibi, çapkınlar da artık teşhir ediliyor. Aldatılan sevgililerin kurduğu ‘onunlaaslabulusma.com’ adlı sitede müzmin aldatıcılar sergileniyor.”
Bir başka site adı ‘boynuz.org’.. Magazin basınının şöhretler konusunda verdiği ‘eşsiz hizmeti’ sade vatandaşlar odağında sunuyorlar.
Bu arada bir iş adamı dostumuz farklı bir site adresi göndermiş: alibinetwork.com Bir hizmet sitesi. Aldatmak isterseniz, size yardımcı oluyorlar. Sahte toplantı düzenlemekten, o akşam nerede olduğunuza dair bahane yaratıp içinde rol almaya kadar, onlarca hizmet sıralanmış..
Almanya’da boşanma oranı %50’lere dayanmış. Türkiye ortalaması bunun çok altında. Ama büyük şehirlerimizde de neredeyse 3 kişiden biri boşanıyormuş. Yani çekirdek aile çatlıyor.. En iyisi görücü usulüyle ya da uzun yıllar iyice tanıdıktan sonra evlenmek.. Kültür ve değerlerle uyuşma, garantili olarak öyle sağlanabiliyor çünkü.
Şu kitaplara göz atın
Pembe Candaner’den “Devenin Kirpiği Ne Zaman İşe Yarar?”, MESS yayınlarından Harvard Business Review dizisi içinde çıkmış “Kendinizi Yönetmek” ve Cem Topçuoğlu’nun şirin bir notla yolladığı, Türkiye’nin en başarılı ajanslarından TBWA\İstanbul çalışanlarının hazırladığı “Ajans Dışındaysa Çalıntıdır” adını verdikleri Ajans Tanıtım Kitabı..
Pembe Candaner kısa süre öncesine kadar insan kaynakları şirketi Adecco’nun genel müdürüydü. Şirkete çağ atlatmıştı. Yazılarını da ilgiyle takip ederdim. İş dünyasına beşeri bir pencere açmak adına Candener’in sıcak bilgeliğini yaşamak keyifli olabilir.
İş dünyasının çağdaş yorumu ilginizi çekiyor, geleceğinizi planlamak size bir şey ifade ediyorsa, MESS’in çıkardığı kitapları edinin.
TBWA\İstanbul dört dörtlük bir yayın çıkarmış. Reklam meselesine kafayı takanların mutlaka göz atması gerek.
Dün de sözünü ettik. İnsanlar geçmişe değil geleceğe bakıyorlar artık. Ne satın alırlarsa alsınlar; ürün, hizmet, fikir... Gelecek vaadi ön planda...
AK Parti’ye bir türlü alternatif çıkamayışını bu çerçevede anlamak mümkün. Hem de AK Parti biteviye kendi ayağına ateş edip dururken. Siyasi adabı (yabancılar buna etik diyor) zayıf olmasına rağmen... Adap ile edep arasındaki bağlantıyı zaman zaman kaçırmalarına rağmen...
Sadece rakibi kötüleyerek mal satmak mümkün mü? Değil! Pekiyi sadece iktidar partisini eleştirerek oy niye alınsın ki?.. Ne vaadi sağlam ve farklı bir lider çıkarabiliyorsun; ne de ülkenin geleceği için farklı bir program ortaya koyuyorsun.. Muhalefetten en az üç liderle yüz yüze görüştüm. “Hazırlanıyoruz!” diyorlar. Ne hazırlıkmış!.. Bu arada varsa yoksa Zapsu, Arınç, Başbakan, diğer bakanlar, iktidar milletvekilleri, belediye başkanları... Vur vur inlesin... Türkiye dinlesin... İnlemiyor da, dinlemiyor da işte...
Başkalarının ‘edepsizlikleri, adapsızlıkları’ üzerine siyasi ikbal kurulamıyor. Birileri çıkıp kendi adapları, kendi gelecek tasarımları, kendi marka vaatlerini, farklılık noktalarını adam gibi anlatmadıkça da tablo değişecek gibi değil. Sadece “Cumhuriyet elden gidiyor” söylemiyle gelinen nokta ortada: 38.6..
Yoksa biz İtalyan mıyız?
Türk Dil Kurumu (TDK), işyeri isimlerinin Türkçe olması için TBMM'ye yasa teklifi vermiş. Aferin. Çok iyi yapmış. Sonuç?.. Bu, kadınları aşağılayan deyişleri TDK sözlüklerinden çıkarmaya benziyor.
70’li yıllarda Boğaziçi Üniversitesi’ndeki bir seminerde, Üstün Barışta, tahtaya önce bir cümle yazmış, ardından silmiş; sonra da sınıfa dönüp sormuştu: “Ben şimdi bunu sildim mi?”..
Türkiye’de özellikle tekstil ürünlerine verilen marka adlarının tamamına yakını İtalyanca... Adeta İtalya’daymışız gibi... Gazete bayilerinin önünde durun. Dergi adlarına bakın. Yüzde 80’i yabancı dilde.. Türkiye hâlâ kimliğini tartışıyor. Üzülmeyin, ABD de tartışıyor. Huntington’un son kitabının adı, Biz kimiz? (Who are we?).. İçinde Türkiye de var. Okuyun. İlginç..
Katılımlı bir ulusal kültür seferberliği başlamadıkça, TDK’nın iyi niyetli girişimleri, iyi niyetli girişimler olarak kalır...
Çekirdek aile çöküyor
Dün bizim gazetenin gündemi geldi: “Kamu ihalelerine giremeyecek firmalar ya da ‘vergi yüzsüzleri’ gibi, çapkınlar da artık teşhir ediliyor. Aldatılan sevgililerin kurduğu ‘onunlaaslabulusma.com’ adlı sitede müzmin aldatıcılar sergileniyor.”
Bir başka site adı ‘boynuz.org’.. Magazin basınının şöhretler konusunda verdiği ‘eşsiz hizmeti’ sade vatandaşlar odağında sunuyorlar.
Bu arada bir iş adamı dostumuz farklı bir site adresi göndermiş: alibinetwork.com Bir hizmet sitesi. Aldatmak isterseniz, size yardımcı oluyorlar. Sahte toplantı düzenlemekten, o akşam nerede olduğunuza dair bahane yaratıp içinde rol almaya kadar, onlarca hizmet sıralanmış..
Almanya’da boşanma oranı %50’lere dayanmış. Türkiye ortalaması bunun çok altında. Ama büyük şehirlerimizde de neredeyse 3 kişiden biri boşanıyormuş. Yani çekirdek aile çatlıyor.. En iyisi görücü usulüyle ya da uzun yıllar iyice tanıdıktan sonra evlenmek.. Kültür ve değerlerle uyuşma, garantili olarak öyle sağlanabiliyor çünkü.
Şu kitaplara göz atın
Pembe Candaner’den “Devenin Kirpiği Ne Zaman İşe Yarar?”, MESS yayınlarından Harvard Business Review dizisi içinde çıkmış “Kendinizi Yönetmek” ve Cem Topçuoğlu’nun şirin bir notla yolladığı, Türkiye’nin en başarılı ajanslarından TBWA\İstanbul çalışanlarının hazırladığı “Ajans Dışındaysa Çalıntıdır” adını verdikleri Ajans Tanıtım Kitabı..
Pembe Candaner kısa süre öncesine kadar insan kaynakları şirketi Adecco’nun genel müdürüydü. Şirkete çağ atlatmıştı. Yazılarını da ilgiyle takip ederdim. İş dünyasına beşeri bir pencere açmak adına Candener’in sıcak bilgeliğini yaşamak keyifli olabilir.
İş dünyasının çağdaş yorumu ilginizi çekiyor, geleceğinizi planlamak size bir şey ifade ediyorsa, MESS’in çıkardığı kitapları edinin.
TBWA\İstanbul dört dörtlük bir yayın çıkarmış. Reklam meselesine kafayı takanların mutlaka göz atması gerek.