Ali Koç ‘ecnebi’ değildir
04 AĞUSTOS 2006
Koç Topluluğu üst yönetiminin Holding’in Kurumsal İletişim Başkanlığı görevine Ali Koç’u ataması, son derece önemlidir. Neden önemli olduğunu şöyle açabiliriz:
1. Ali Koç, Koç ailesinin bir ferdi olmasından çok pazarlama iletişimi konusunda ciddi bilgi ve tecrübe birikiminden geçtikten sonra bu göreve getirilmiştir. Çocuklarını gökten zembille indirip reklam ve pazarlama işlerinin başına geçiren ailelerin, Ali Koç’un serüvenini izlemelerinde yarar vardır.
2. Bu atama Koç Topluluğu üst yönetimi ve ailenin, kurumsal iletişime verdiği önemin bir göstergesidir. ‘İtibarın delege edilemeyeceği’ bilinciyle Koç markası, en üst düzeyde ve yetkinliğini kanıtlamış bir aile ferdine teslim edilmiştir. Pek çok aile şirketinde olduğu gibi “Bizim oğlan sıkılmasın, ayak altında dolaşmasın, biraz oyalansın” gerekçesiyle değil.
3. Ali Koç’un eğitimi şöyledir: Lise: Harrow School, Londra; Üniversite: Rice Üniversitesi İşletme Fakültesi, Houston, Texas; Yüksek Lisans (Master): Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesi, Boston, Massachusetts. (bkz. www.biyografi.net).. 11 yıl yurt dışında eğitim görmüş olmasına rağmen, ulusal değerlere yakınlığı ile bilinir ve Türk halkının kolektif davranış biçimlerine Koç Topluluğu içinde belki de en aşina olan yöneticilerden biridir. Yani yurt dışında eğitim görmesine rağmen ecnebi değildir.
Anlaşamadığımız hususlar vardır ama birbirimizi severiz. Uzlaşamadığımız ise tek konu var: O hasta Fenerbahçelidir, ben ise makul bir Galatasaraylı..
Bilgi Grubu Başkanlığı görevini de yürütmeye devam edecek olan Ali Koç, kendisini tanıdığımız kadarıyla pazarlama iletişimine odaklanacaktır..
Ali Koç ile 1999 başlarında tanışmıştık. O zaman da iletişime odaklıydı. KOÇSİM (Koç Stratejik İletişim Modeli) adı verilen ve 4 yıl süren olan bir projenin içinde hasbelkader biz de vardık. O da, zamanın Halkla İlişkiler Koordinatörü Can Çağdaş ve Endüstri ve Halkla İlişkiler Başkanı Tuğrul Kudatgobilik’in (şimdilerde MESS ve TİSK Başkanı) yönettikleri bu çalışma grubuna liderlik ediyordu.
‘Hiper aktiflik’ sınırına dayanan enerjisi, her türlü eyyamcılığı (oportünizm) reddeden ilişki biçimi, kılı kırk yaran ve zor beğenen talepkâr yapısıyla, bugüne kadar da başarıyla yönetilmiş olan Koç iletişimine yeni bir ivme getirecektir.
Bu arada Ali Bey’in işi kolay değil tabii. Hem hesap veren durumunda olacak, hem de hesap soran. Diğer Başkanlık görevinden antrenmanlı olsa da tüm topluluğu kapsayan iletişim meselesi, onu boyutları, kapsamı farklı, daha karmaşık sorunlarla karşı karşıya getirecektir. Dengeleri nasıl kuracağını hep birlikte göreceğiz...
N’olacak bu memleketin hali?
Bu hafta başında Leicester Üniversitesi analitik sosyal psikoloji uzmanı Adrian White’ın 'Dünyanın ilk mutluluk haritası' olarak nitelendiren bir araştırmasından söz etmiştik. Sağlık, refah ve eğitim parametrelerinden yola çıkılarak yapılan sorgulamada Türkiye, dünyada 133’üncü sırada geliyordu. Biz demiştik ki, “Bu verilerden muhalefet için büyük fırsat doğar! Bırak AK Partiye, ‘Cumhuriyet elden gidiyor’ diye saldırmayı, seçmene söyleyecek orijinal çözümler üretip onunla çıkın halkın karşısına. Halkı mutlulukta 133’üncü sırada olan bir ülkede siyaset sadece iktidara saldırılarak yapılmaz!”
AK Parti’nin puanlarının erimemesinden biraz da iletişimi beceriksizce yöneten muhalefetin sorumlu olduğunu iddia eden yazılarımıza CHP sıralarından “Sen git AK Parti’ye üye ol!” şeklinde ‘veciz’ yanıtlar gelirken, dün de sevgili dostumuz Erkan Mumcu aradı. Biz fırça beklerken “Tamamen haklısın!” demez mi!.. “Benzer bir araştırmayı biz de yaptırdık. Bırak mutsuzluğu, millet cinnet geçirme aşamasında. Uzağa gitme. Senin gazetenin üçüncü sayfasına bak, yeter!”
Mumcu’nun ofisinden araştırmanın soru formunu gönderdiler. Tipik bir ‘ortak ruhi şekillenme’ araştırması olduğu belli. Sonuçları yakında açıklayacaklarmış. Nihayet birileri, Şeriat, Zapsu, Unakıtan, kadrolaşma dışına çıkıp, sadece neyin nasıl olmayacağını değil, nasıl olacağını da anlatacak galiba..
1. Ali Koç, Koç ailesinin bir ferdi olmasından çok pazarlama iletişimi konusunda ciddi bilgi ve tecrübe birikiminden geçtikten sonra bu göreve getirilmiştir. Çocuklarını gökten zembille indirip reklam ve pazarlama işlerinin başına geçiren ailelerin, Ali Koç’un serüvenini izlemelerinde yarar vardır.
2. Bu atama Koç Topluluğu üst yönetimi ve ailenin, kurumsal iletişime verdiği önemin bir göstergesidir. ‘İtibarın delege edilemeyeceği’ bilinciyle Koç markası, en üst düzeyde ve yetkinliğini kanıtlamış bir aile ferdine teslim edilmiştir. Pek çok aile şirketinde olduğu gibi “Bizim oğlan sıkılmasın, ayak altında dolaşmasın, biraz oyalansın” gerekçesiyle değil.
3. Ali Koç’un eğitimi şöyledir: Lise: Harrow School, Londra; Üniversite: Rice Üniversitesi İşletme Fakültesi, Houston, Texas; Yüksek Lisans (Master): Harvard Üniversitesi İşletme Fakültesi, Boston, Massachusetts. (bkz. www.biyografi.net).. 11 yıl yurt dışında eğitim görmüş olmasına rağmen, ulusal değerlere yakınlığı ile bilinir ve Türk halkının kolektif davranış biçimlerine Koç Topluluğu içinde belki de en aşina olan yöneticilerden biridir. Yani yurt dışında eğitim görmesine rağmen ecnebi değildir.
Anlaşamadığımız hususlar vardır ama birbirimizi severiz. Uzlaşamadığımız ise tek konu var: O hasta Fenerbahçelidir, ben ise makul bir Galatasaraylı..
Bilgi Grubu Başkanlığı görevini de yürütmeye devam edecek olan Ali Koç, kendisini tanıdığımız kadarıyla pazarlama iletişimine odaklanacaktır..
Ali Koç ile 1999 başlarında tanışmıştık. O zaman da iletişime odaklıydı. KOÇSİM (Koç Stratejik İletişim Modeli) adı verilen ve 4 yıl süren olan bir projenin içinde hasbelkader biz de vardık. O da, zamanın Halkla İlişkiler Koordinatörü Can Çağdaş ve Endüstri ve Halkla İlişkiler Başkanı Tuğrul Kudatgobilik’in (şimdilerde MESS ve TİSK Başkanı) yönettikleri bu çalışma grubuna liderlik ediyordu.
‘Hiper aktiflik’ sınırına dayanan enerjisi, her türlü eyyamcılığı (oportünizm) reddeden ilişki biçimi, kılı kırk yaran ve zor beğenen talepkâr yapısıyla, bugüne kadar da başarıyla yönetilmiş olan Koç iletişimine yeni bir ivme getirecektir.
Bu arada Ali Bey’in işi kolay değil tabii. Hem hesap veren durumunda olacak, hem de hesap soran. Diğer Başkanlık görevinden antrenmanlı olsa da tüm topluluğu kapsayan iletişim meselesi, onu boyutları, kapsamı farklı, daha karmaşık sorunlarla karşı karşıya getirecektir. Dengeleri nasıl kuracağını hep birlikte göreceğiz...
N’olacak bu memleketin hali?
Bu hafta başında Leicester Üniversitesi analitik sosyal psikoloji uzmanı Adrian White’ın 'Dünyanın ilk mutluluk haritası' olarak nitelendiren bir araştırmasından söz etmiştik. Sağlık, refah ve eğitim parametrelerinden yola çıkılarak yapılan sorgulamada Türkiye, dünyada 133’üncü sırada geliyordu. Biz demiştik ki, “Bu verilerden muhalefet için büyük fırsat doğar! Bırak AK Partiye, ‘Cumhuriyet elden gidiyor’ diye saldırmayı, seçmene söyleyecek orijinal çözümler üretip onunla çıkın halkın karşısına. Halkı mutlulukta 133’üncü sırada olan bir ülkede siyaset sadece iktidara saldırılarak yapılmaz!”
AK Parti’nin puanlarının erimemesinden biraz da iletişimi beceriksizce yöneten muhalefetin sorumlu olduğunu iddia eden yazılarımıza CHP sıralarından “Sen git AK Parti’ye üye ol!” şeklinde ‘veciz’ yanıtlar gelirken, dün de sevgili dostumuz Erkan Mumcu aradı. Biz fırça beklerken “Tamamen haklısın!” demez mi!.. “Benzer bir araştırmayı biz de yaptırdık. Bırak mutsuzluğu, millet cinnet geçirme aşamasında. Uzağa gitme. Senin gazetenin üçüncü sayfasına bak, yeter!”
Mumcu’nun ofisinden araştırmanın soru formunu gönderdiler. Tipik bir ‘ortak ruhi şekillenme’ araştırması olduğu belli. Sonuçları yakında açıklayacaklarmış. Nihayet birileri, Şeriat, Zapsu, Unakıtan, kadrolaşma dışına çıkıp, sadece neyin nasıl olmayacağını değil, nasıl olacağını da anlatacak galiba..