Allah’ın sopası yok
22 aralık 2015 yeni şafak
FIFA Etik Komitesi, FIFA Başkanı Sepp Blatter ile UEFA BaşkanıMichel Platini'ye 8 yıl futbol dünyasından men cezası verdi. İkisi de 8 yıl boyunca futbolla ilgili en ufak bir organizasyonda dahi yer alamayacaklarmış. Soruşturmanın akıbetini açıklanamayan 2 milyon dolar belirlemiş. Blatter'in Platini'ye verdiği 2 milyon doların sebebi ve kaynağı konusunda yapılan tüm savunmalar, inandırıcı bulunmamış.
Hakikaten Allah'ın sopası yok. Batı, kendi keline süreceği merhemden yoksunken Türkiye'ye etik dersi vermekten de bıkıp usanmaz. Çifte standartın alâsını yaparlar ve ne hikmetse bu türden hesaplaşmalar bizim sosyal demokratlarımız tarafından hayranlıkla karşılanır ve Avrupa ya da Amerika için “Helal olsun; kendilerine karşı da acımasızlar. Adalet ve demokrasi söz konusu olduğunda kendi yolsuzluklarının üzerine de aynı dikkatle giderler” deyiverirler.
Der Spiegel bir tweet atmış; “Türk Ordusu 70 kadar PKK Savaşçısı'nı öldürdü.” diyor. “Kürt Savaşçıları değil, silahla cevap veren PKK teröristlerini öldürüyor” diyenlere de Twitter'den bu kez Spiegel değil, bizimkiler “Türk Ordusu Kürt halkını öldürüyor” diye tweet atıyorlar. Siyasi arenada da PKK'lılara hâlâ 'terörist' yerine 'gerilla' demeyi ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile PKK'yı eşit güçler olarak konumlandırmayı marifet belleyenlerin algılamada 'samimiyet' sorunu yaşayacaklarını bu köşeden yazar dururuz. Twitter'daki 'savaşçılar'ın ise takipçileri tarafından nasıl algılandıkları umurlarında değil zaten. 'Körlerle sağırlar birbirini ağırlar' muhabbeti içinde içlerinden nasıl gelirse öyle yazmaya devam ediyorlar.
Twitter'e göre strateji kurulmaz elbette, ancak o alan da boş bırakılmaz. Kamu Diplomasisi'ne iş düşüyor. Çözüm süreciyle birlikte çok büyük mesafe kat edilen güneydoğu sorununda bugün gelinen noktada, Silopi'de, Cizre'de, Nusaybin'de olup bitenleri içeride, dışarıda ve başka ülkelerin halklarına anlatmak, Kamu Diplomasisi'nin görevlerinden biri. Batı'ya, uluslar arası kamuoyuna, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin PKK teröristlerine karşı verdiği mücadelenin, kültürel ve iletişim boyutunda anlatılması gerekiyor.
Mercedes-Benz Türk'e kadın eli değmiş
Haber, dün bizim gazetenin ekonomi sayfasında yer aldı: “Türkiye'de kamyon ve otobüs üreten Mercedes-Benz Türk'e kadın eli değecek”
Pek çok gazetede de haberi gördüm. Otomotiv editörleriyle sohbet eden Mercedes-Benz Türk Direktörler Kurulu Başkanı Britta Seeger, aynı zamanda Türkiye'nin ilk kadın otomotiv CEO'su. Geçtiğimiz Ağustos ayında göreve başlamış. Gelecek dönemde marka olarak yatırımlarını artıracaklarmış. Britta Hanım, “Ar-ge ve IT'de Türk becerilerini, yetkin yetenek havuzunu iyi kullanmak istiyorum” demiş.
Mercedes şu ana kadar Türkiye'ye 885 milyon avro yatırmış. En büyük 500 sanayi kuruluşu arasında 12. sıradalarmış. Önümüzdeki dönemde pek çok alanda yatırım yapacaklarmış. Yeni, niş, tamamen yenilenmiş ürünler görecekmişiz. Bu ürünler Türkiye pazarına getirilecekmiş.
Mercedes'in Türkiye satışlarına gelince… Satış adedi olarak dünyada 14'üncü, Avrupa'da ise İtalya ve İspanya'nın hemen ardından 6'ncı sıradalarmış.
Türk otomotiv sanayisine katkıları yan sanayi anlamında da kayda değer bir önem taşıyor. Tedarikçilerden Almanya'daki üretim için de alımlar yapılıyormuş. (Mercedes-Benz 2014 yılında Türkiye'de ki üretimi için 320 milyon avroluk tedarik alımı yapmış.)
Kamyonların, otobüslerin içinde, erkek egemen bir sektörde, bir kadının, dünyanın en önemli markalarından birinin üretildiği kritik ülkelerden birindeki sisteminin en başına getirilmesinin birkaç açıdan önemi vardır:
Bir: Markanın itibarı. İki: Türkiye'deki kadınlara mesaj. Üç: Erkeklere mesaj. Mercedes için bundan daha hoş bir
iletişim olamazdı…
Hakikaten Allah'ın sopası yok. Batı, kendi keline süreceği merhemden yoksunken Türkiye'ye etik dersi vermekten de bıkıp usanmaz. Çifte standartın alâsını yaparlar ve ne hikmetse bu türden hesaplaşmalar bizim sosyal demokratlarımız tarafından hayranlıkla karşılanır ve Avrupa ya da Amerika için “Helal olsun; kendilerine karşı da acımasızlar. Adalet ve demokrasi söz konusu olduğunda kendi yolsuzluklarının üzerine de aynı dikkatle giderler” deyiverirler.
Der Spiegel bir tweet atmış; “Türk Ordusu 70 kadar PKK Savaşçısı'nı öldürdü.” diyor. “Kürt Savaşçıları değil, silahla cevap veren PKK teröristlerini öldürüyor” diyenlere de Twitter'den bu kez Spiegel değil, bizimkiler “Türk Ordusu Kürt halkını öldürüyor” diye tweet atıyorlar. Siyasi arenada da PKK'lılara hâlâ 'terörist' yerine 'gerilla' demeyi ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile PKK'yı eşit güçler olarak konumlandırmayı marifet belleyenlerin algılamada 'samimiyet' sorunu yaşayacaklarını bu köşeden yazar dururuz. Twitter'daki 'savaşçılar'ın ise takipçileri tarafından nasıl algılandıkları umurlarında değil zaten. 'Körlerle sağırlar birbirini ağırlar' muhabbeti içinde içlerinden nasıl gelirse öyle yazmaya devam ediyorlar.
Twitter'e göre strateji kurulmaz elbette, ancak o alan da boş bırakılmaz. Kamu Diplomasisi'ne iş düşüyor. Çözüm süreciyle birlikte çok büyük mesafe kat edilen güneydoğu sorununda bugün gelinen noktada, Silopi'de, Cizre'de, Nusaybin'de olup bitenleri içeride, dışarıda ve başka ülkelerin halklarına anlatmak, Kamu Diplomasisi'nin görevlerinden biri. Batı'ya, uluslar arası kamuoyuna, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin PKK teröristlerine karşı verdiği mücadelenin, kültürel ve iletişim boyutunda anlatılması gerekiyor.
Mercedes-Benz Türk'e kadın eli değmiş
Haber, dün bizim gazetenin ekonomi sayfasında yer aldı: “Türkiye'de kamyon ve otobüs üreten Mercedes-Benz Türk'e kadın eli değecek”
Pek çok gazetede de haberi gördüm. Otomotiv editörleriyle sohbet eden Mercedes-Benz Türk Direktörler Kurulu Başkanı Britta Seeger, aynı zamanda Türkiye'nin ilk kadın otomotiv CEO'su. Geçtiğimiz Ağustos ayında göreve başlamış. Gelecek dönemde marka olarak yatırımlarını artıracaklarmış. Britta Hanım, “Ar-ge ve IT'de Türk becerilerini, yetkin yetenek havuzunu iyi kullanmak istiyorum” demiş.
Mercedes şu ana kadar Türkiye'ye 885 milyon avro yatırmış. En büyük 500 sanayi kuruluşu arasında 12. sıradalarmış. Önümüzdeki dönemde pek çok alanda yatırım yapacaklarmış. Yeni, niş, tamamen yenilenmiş ürünler görecekmişiz. Bu ürünler Türkiye pazarına getirilecekmiş.
Mercedes'in Türkiye satışlarına gelince… Satış adedi olarak dünyada 14'üncü, Avrupa'da ise İtalya ve İspanya'nın hemen ardından 6'ncı sıradalarmış.
Türk otomotiv sanayisine katkıları yan sanayi anlamında da kayda değer bir önem taşıyor. Tedarikçilerden Almanya'daki üretim için de alımlar yapılıyormuş. (Mercedes-Benz 2014 yılında Türkiye'de ki üretimi için 320 milyon avroluk tedarik alımı yapmış.)
Kamyonların, otobüslerin içinde, erkek egemen bir sektörde, bir kadının, dünyanın en önemli markalarından birinin üretildiği kritik ülkelerden birindeki sisteminin en başına getirilmesinin birkaç açıdan önemi vardır:
Bir: Markanın itibarı. İki: Türkiye'deki kadınlara mesaj. Üç: Erkeklere mesaj. Mercedes için bundan daha hoş bir
iletişim olamazdı…