Aman, dağ fare doğurmasın!..
10 mayıs 2014
CHP'de Kılıçdaroğlu başkanlığı döneminde (2010 Mayıs'ından bu yana) son Merkez Yürütme Kurulu revizyonu ile birlikte 6 kez 'A takımı değişikliği' olmuş.
Şu sıra ise 'CHP'de güçlü Genel Sekreterlik dönemi geliyor'dan başlayarak partinin Cumhurbaşkanlığı seçimine yepyeni bir vizyonla gireceğine dair Hıristiyan Batı'nın 'wishful thinking' dediği 'temenni' yüklü tespitler dolanıyor ortalıkta. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da A Takımı'ndaki bu seferki değişikliği 'yeniden yapılanma' olarak sunuyor.
Kılıçdaroğlu'nun, Cüneyt Özdemir'in sorusu üzerine ekranda yaptığı Cumhurbaşkanının nasıl biri olacağı konusundaki 'tarif' bana şu meşhur fıkrayı hatırlattı:
Büyük Sahra'nın tam ortasında bir safari ekibinin araçları bozulur. Günlerce sağa sola koşturduktan sonra yolunu kaybeden ekip elemanları, susuz ve yiyeceksiz kalmak üzeredir. Umutlarını yitirecek haldeyken birden üstlerinde bir helikopter belirir. Helikopter daireler çizerek etraflarında bir süre dolaşır. İnsanlar heyecanla ellerini kollarını sallarlar. Sonra gökyüzünden bir paket atılır. İnsanlar pakete doğru koşuştururken helikopter uzaklaşır. Paketten çıkan mektupta şunlar yazmaktadır:
'Enleminiz: 24°35'24.65'Kuzey, boylamınız 13°12'10.21'Doğu... Burası Sahra çölünün ortasıdır. En yakın yerleşim merkezine uzaklığınız 428 kilometredir. Normal koşullarda yaşama şansınız yüzde 3.75 olarak hesaplanmıştır. Güneş ışınlarına direkt bakmayınız. Bol bol önleyici krem ve suyunuzu idareli kullanınız... Belki başarırsınız. Şansınız açık olsun!'
Mektubu okuduktan sonra ekipten biri düşünceli bir yüzle etrafına bakıp sakalını sıvazlarken mırıldanır:
'Bunlar yüzde yüz danışman!'
Bir diğeri, 'Nereden bildin?' diye sorar. Beriki yanıtlar:
'Nereden mi biliyorum. Mevcut durumu gayet güzel tespit ettiler, ancak ellerini taşın altına koyup çözüm yolu üretmedikleri gibi, hepimiz birden saldırırız diye korkup aşağıya inmediler.'
CHP'nin MYK'da birkaç isim değişikliğini 'Yeniden Yapılanma' (Restructuring) olarak algılayabilmemiz için, aynı zamanda yürütülmesi gereken 'Yeniden Konumlandırma'yı da (Repositioning) görmemiz gerekirdi. Biri olmadan, diğeri çalışmaz çünkü. Dünya görüşü temelinde bakış açısı farklılığı gerektiren böylesi bir 'yapılanma' ve 'konumlandırma' değişiminin ihtiyaç haline gelmesi, mevcut yapınızda zamanın ruhuna (Zeitgeist) uygun gitmeyen, çarkların dönmesini engelleyen bir terslik ya da uygunsuzluğun tespitiyle başlar. Çarkı döndürecek ve zamanın ruhuna uygun akacak bir çalışma döngüsüne kavuşabilme ihtiyacı ve beklentisiyle ortaya konacak strateji benimsense, belki buna uygun 'insan değişikliği'yle süreç yoluna koyulabilirdi. Tersi durumunda değil...
Cumhurbaşkanının nasıl bir adam olması gerektiği tanım ve tespitini, danışmanlar yapar. Alt kadrolar yapar. Başkan değil. Başkan ise, istişare sonrası adayı tespit eder.
Eski hamam eski tas algısı devam ederse ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seçmenlere bir kez daha düş kırıklığı yaşatılırsa, Ana muhalefet'in Türkiye koşullarında etkin varoluş için gerekli olan 'Büyük Fikir, Büyük Lider ve Büyük Teşkilat' üçlüsüne yaklaşma umudu zayıflar. O zaman da iktidara ortak olma şansı zayıflar...
Dağlar üstüste fare doğurdukça, algılamada bırakılan olumsuz izler de derinleşir.
Başarılı PR işlerini bekleyen tehdit
Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı'nın düzenlediği SÜGAV 2. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi, beslenme alanında uluslararası üne sahip bilim insanlarını İstanbul'da buluşturdu.
Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil'in de bir sunum yaptığı zirveye iki bakanımız katıldı: Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu. Prof. Dr. James Blundell ve Prof. Dr. Ronald Maughan'ın katıldığı etkinliğin sunucusu Jülide Ateş'di.
Genellikle bu tür başarılı işler, sürdürülebilirlik, devamlılık noktasında çakılırlar. Umalım ki, Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı, gelecek zirveye kadar beklemeden iletişimi sürdürür, kendisini ifade etmeye devam eder ve bu mükemmel PR fikrini böylelikle taçlandırmış olur.
Başarılı PR çalışmalarını bekleyen temel tehlike, bir kere yapıp sonra üstüne yatılmasıdır... Bu SÜGAV'ın ikinci zirvesiymiş. 1 ile 2 arasında bu değerli vakfımız hakkında başkaca bir haber duyanınız var mıdır? Demek istediğimiz budur...
Şu sıra ise 'CHP'de güçlü Genel Sekreterlik dönemi geliyor'dan başlayarak partinin Cumhurbaşkanlığı seçimine yepyeni bir vizyonla gireceğine dair Hıristiyan Batı'nın 'wishful thinking' dediği 'temenni' yüklü tespitler dolanıyor ortalıkta. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da A Takımı'ndaki bu seferki değişikliği 'yeniden yapılanma' olarak sunuyor.
Kılıçdaroğlu'nun, Cüneyt Özdemir'in sorusu üzerine ekranda yaptığı Cumhurbaşkanının nasıl biri olacağı konusundaki 'tarif' bana şu meşhur fıkrayı hatırlattı:
Büyük Sahra'nın tam ortasında bir safari ekibinin araçları bozulur. Günlerce sağa sola koşturduktan sonra yolunu kaybeden ekip elemanları, susuz ve yiyeceksiz kalmak üzeredir. Umutlarını yitirecek haldeyken birden üstlerinde bir helikopter belirir. Helikopter daireler çizerek etraflarında bir süre dolaşır. İnsanlar heyecanla ellerini kollarını sallarlar. Sonra gökyüzünden bir paket atılır. İnsanlar pakete doğru koşuştururken helikopter uzaklaşır. Paketten çıkan mektupta şunlar yazmaktadır:
'Enleminiz: 24°35'24.65'Kuzey, boylamınız 13°12'10.21'Doğu... Burası Sahra çölünün ortasıdır. En yakın yerleşim merkezine uzaklığınız 428 kilometredir. Normal koşullarda yaşama şansınız yüzde 3.75 olarak hesaplanmıştır. Güneş ışınlarına direkt bakmayınız. Bol bol önleyici krem ve suyunuzu idareli kullanınız... Belki başarırsınız. Şansınız açık olsun!'
Mektubu okuduktan sonra ekipten biri düşünceli bir yüzle etrafına bakıp sakalını sıvazlarken mırıldanır:
'Bunlar yüzde yüz danışman!'
Bir diğeri, 'Nereden bildin?' diye sorar. Beriki yanıtlar:
'Nereden mi biliyorum. Mevcut durumu gayet güzel tespit ettiler, ancak ellerini taşın altına koyup çözüm yolu üretmedikleri gibi, hepimiz birden saldırırız diye korkup aşağıya inmediler.'
CHP'nin MYK'da birkaç isim değişikliğini 'Yeniden Yapılanma' (Restructuring) olarak algılayabilmemiz için, aynı zamanda yürütülmesi gereken 'Yeniden Konumlandırma'yı da (Repositioning) görmemiz gerekirdi. Biri olmadan, diğeri çalışmaz çünkü. Dünya görüşü temelinde bakış açısı farklılığı gerektiren böylesi bir 'yapılanma' ve 'konumlandırma' değişiminin ihtiyaç haline gelmesi, mevcut yapınızda zamanın ruhuna (Zeitgeist) uygun gitmeyen, çarkların dönmesini engelleyen bir terslik ya da uygunsuzluğun tespitiyle başlar. Çarkı döndürecek ve zamanın ruhuna uygun akacak bir çalışma döngüsüne kavuşabilme ihtiyacı ve beklentisiyle ortaya konacak strateji benimsense, belki buna uygun 'insan değişikliği'yle süreç yoluna koyulabilirdi. Tersi durumunda değil...
Cumhurbaşkanının nasıl bir adam olması gerektiği tanım ve tespitini, danışmanlar yapar. Alt kadrolar yapar. Başkan değil. Başkan ise, istişare sonrası adayı tespit eder.
Eski hamam eski tas algısı devam ederse ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seçmenlere bir kez daha düş kırıklığı yaşatılırsa, Ana muhalefet'in Türkiye koşullarında etkin varoluş için gerekli olan 'Büyük Fikir, Büyük Lider ve Büyük Teşkilat' üçlüsüne yaklaşma umudu zayıflar. O zaman da iktidara ortak olma şansı zayıflar...
Dağlar üstüste fare doğurdukça, algılamada bırakılan olumsuz izler de derinleşir.
Başarılı PR işlerini bekleyen tehdit
Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı'nın düzenlediği SÜGAV 2. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi, beslenme alanında uluslararası üne sahip bilim insanlarını İstanbul'da buluşturdu.
Harvard Üniversitesi Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil'in de bir sunum yaptığı zirveye iki bakanımız katıldı: Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ve Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu. Prof. Dr. James Blundell ve Prof. Dr. Ronald Maughan'ın katıldığı etkinliğin sunucusu Jülide Ateş'di.
Genellikle bu tür başarılı işler, sürdürülebilirlik, devamlılık noktasında çakılırlar. Umalım ki, Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı, gelecek zirveye kadar beklemeden iletişimi sürdürür, kendisini ifade etmeye devam eder ve bu mükemmel PR fikrini böylelikle taçlandırmış olur.
Başarılı PR çalışmalarını bekleyen temel tehlike, bir kere yapıp sonra üstüne yatılmasıdır... Bu SÜGAV'ın ikinci zirvesiymiş. 1 ile 2 arasında bu değerli vakfımız hakkında başkaca bir haber duyanınız var mıdır? Demek istediğimiz budur...