Anneler hakkında ne biliyoruz ki?
18 Kasım 2014
Herkes içinde yaşadığı toplumun kültür ve değerlerini bildiğini zanneder. Ya da en azından bu konuda bir fikrimiz vardır. Sonra bazı araştırma sonuçları yayımlanır ve hiç de tahmin etmediğimiz rakamlarla karşılaştığımızda da ‘inkârcı zihnimiz’ devreye girer ve örneğin “Türkiye’de üniversite mezunlarının oranı %12’dir” gibi bir sonuca, bizzat o yüzde 12 içinde bulunan arkadaşlarımız tarafından ciddî bariyerler konur ve pek çok şeyi bize aslında ‘konuşan’ bu temel tespiti görmezden geliveririz.
Memleket hakkında sandığımız kadar çok şey bilinmediğinin önemli kanıtlarından biri de şudur: Siyaset dünyamızın muhalif oyuncuları araştırma ve ölçümlemelerin halkın nabzını tutabileceğine, stratejilerini inşa etmelerine yarayacak bir ‘navigasyon aleti’ olduğuna dair inançsızlıklarını kimseden gizlemezler. Kerameti kendinden menkul şahsi düşüncelerinin mutlakiyetini de bu şekilde korumuş olurlar. Araştırma yapmazsan, tavana bakar fikir söylersin; kimse de itiraz edemez. CHP’nin durumu aşağı yukarı böyledir. Sıkışırsan da “O, arkadaşın şahsi fikridir; partiyi bağlamaz” der geçersin.
Hayli yaygın bir muhalif taban memleket hakkında bir şey bilmiyor bilmesine de, acaba ailemizin temel direği olan, en yakınımızdaki, çevremizdeki annelerimizin duygu ve düşünceleri, toplum içindeki yerleri, çalışma hayatına katılımları vs. gibi temel konular hakkında kim, ne kadar bilgi sahibi acaba? Kentli ya da kırsal kesimdeki anneler...
Kentli anneler için yeni bir çalışma yapılmış. Türkiye’deki annelerin gündelik hayata bakışını analiz etmek için ADHOC Türkiye tarafından yapılan Annemetre Araştırması hayli çarpıcı sonuçlar çıkarıyor karşımıza. (Her yıl 4 araştırma ile kentli annelerin gündemlerini mercek altına almayı hedeflemişler ve Eylül 2014’de tamamlanan ilk araştırmada 0-15 yaş arasında çocuğu olan 1500 anne ile görüşmeler yapılmış. Bu araştırmanın sonuçlarına bakarken özellikle ‘modernizm’ üzerine bol keseden ahkam kesenlerin ülkemize dair şu temel gerçekliklerden haberleri var mıdır, diye düşünmeden edemedik:
-Annelerin yaklaşık %20’si çalışıyormuş.
-%60’ı mecbur kalmadıkça çalışmayı düşünmüyormuş. (Kariyer de yaparım çocuk da, diyenler neredeler dersiniz? Cevabı hazır: Çalışan annelerin %20’sinin kariyer hedefi varmış. Yani %20’nin %20’si.)
-Üniversite mezunu olan annelerin %40’ı çalışmıyormuş.
-15 milyon anne 24 milyon çocuğun hayatını yönetiyormuş.
-“Önce çocuğum!” diyerek eşini, eğitimini, kariyerini, dış görünüşünü ikinci, üçüncü plana atan annelerin oranı %89. (En fecisi de bizce bu... Sonun başlangıcı sanki...)
-Annelerin %60’ı kendini yorgun ve stresli, %90’ı mutlu hissediyormuş.
-Annelerin %43’ü gelecekten umutlu, %24’ü değişim beklemiyormuş.
-Annelerin %85’i spor yapmıyormuş. (Bir başka felaket de bu.)
- 15 milyon anne her gün ailesi ve kendisi için 74 milyon TL’lik harcama yapıyormuş. Bu rakam yılda 27 milyar TL’ye ulaşırken annelerin tüketim kararları yaklaşık 55 milyon kişiyi etkiliyormuş. Anne başına ortalama günlük harcama ise sadece 5 liraya denk geliyormuş. (Vah ki vah!)
-Her 4 anneden biri obezmiş.
-Her 3 anneden 1’i sigara içiyormuş.
-Her 3 anneden 2’si çocuğu için iyi bir iş istiyormuş...
Bu araştırmanın sadece İstanbul’da yaşayan pahalı markaların, pahalı kozmetiklerin, pahalı restoranların, pahalı spor kulüplerinin, dedikodu dergilerinin müşterilerini kapsamadığını söyleyebiliriz. Ve tabii bu araştırmadan çıkan sonuçlara bakarak, feodal, sanayi ve bilgi toplumlarının özelliklerini günümüzde hepsini birden iç içe yaşadığımız yönündeki temel tesbitimizi, ‘Kentli kadının gündemi’ içinde de gözlemlediğimizi belirtmek isteriz.
Son söz: Türkiye’nin annelerini tanımazsan, Türkiye’yi tanıyamazsın.
Hangi markalar annelerin gündeminde?
ADHOC Türkiye tarafından yapılan Annemetre Araştırması’nda ilginç başlıklardan biri de “Anneler markaları anlatıyor?” başlıklı bölümü.
Bu sonuçlara baktığımızda gıdada liderliği Ülker(%23) ve Eti (%20) ilk iki sırayı paylaşmış görünüyor. (Sırada %10 ile Sütaş, %9 ile Pınar ve %3 ile Torku var.)
Alkolsüz içecekte %9.4 ile Dimes, %7.5 ile Sütaş ilk iki sırada. (Devamında %7.5 ile Cappy, %7.4 ile Coca Cola ve %7.2 ile Ülker)
Beyaz eşyada %36 ile Arçelik açık ara lider. Ardından %20 ile Bosh, %15 ile Beko, %8 ile Vestel, %7 ile Siemens geliyor.
Temizlik ürünlerinde %13 ile Domestos birinci. (%10 Ariel, %9 Omo, %9 Bingo, %8 Cif)
Perakende lideri %22 ile Bim olmuş. (%18 ile Migros, %12 ile Carrefour, %6 ile Şok, %5 ile A101)
Tekstil perakendesinde %20 ile LC Waikiki birinci. %14 ile Koton, %8 ile Defacto, %6 ile Zara ve %5 ile Mango)
Annelerin satın alma davranışını değiştirmek kolay değil elbette. ADHOC Türkiye Yönetici Ortağı Ebru Bakkaloğlu Tüzecan’ın dediği gibi, “Türkiye’de herkesin annelere söylemek istediği bir şey var...”
O zaman yine Ebru Hanım’ın analiz ettiklerini söylediği şu parametreleri siyasilerden marka yöneticilerine herkesin dikkatle takip etmesinde yarar var:
“Anneler kimdir? Değerleri, siyasi gündeme bakışları, aile ve çocuklarıyla ilişkileri, sektörler hakkındaki kanaatleri ve markalara bakışı nasıldır?...”
İkna sanatında gidilecek yollar çok... Yeter ki ‘ikna’nın olmazsa olmazı “Algılama Yönetimi”ni, kara propaganda ve fırdöndü PR’cılıkla karıştırıp “Algı Operasyonu” diye dışlamaktan vazgeçelim.
Memleket hakkında sandığımız kadar çok şey bilinmediğinin önemli kanıtlarından biri de şudur: Siyaset dünyamızın muhalif oyuncuları araştırma ve ölçümlemelerin halkın nabzını tutabileceğine, stratejilerini inşa etmelerine yarayacak bir ‘navigasyon aleti’ olduğuna dair inançsızlıklarını kimseden gizlemezler. Kerameti kendinden menkul şahsi düşüncelerinin mutlakiyetini de bu şekilde korumuş olurlar. Araştırma yapmazsan, tavana bakar fikir söylersin; kimse de itiraz edemez. CHP’nin durumu aşağı yukarı böyledir. Sıkışırsan da “O, arkadaşın şahsi fikridir; partiyi bağlamaz” der geçersin.
Hayli yaygın bir muhalif taban memleket hakkında bir şey bilmiyor bilmesine de, acaba ailemizin temel direği olan, en yakınımızdaki, çevremizdeki annelerimizin duygu ve düşünceleri, toplum içindeki yerleri, çalışma hayatına katılımları vs. gibi temel konular hakkında kim, ne kadar bilgi sahibi acaba? Kentli ya da kırsal kesimdeki anneler...
Kentli anneler için yeni bir çalışma yapılmış. Türkiye’deki annelerin gündelik hayata bakışını analiz etmek için ADHOC Türkiye tarafından yapılan Annemetre Araştırması hayli çarpıcı sonuçlar çıkarıyor karşımıza. (Her yıl 4 araştırma ile kentli annelerin gündemlerini mercek altına almayı hedeflemişler ve Eylül 2014’de tamamlanan ilk araştırmada 0-15 yaş arasında çocuğu olan 1500 anne ile görüşmeler yapılmış. Bu araştırmanın sonuçlarına bakarken özellikle ‘modernizm’ üzerine bol keseden ahkam kesenlerin ülkemize dair şu temel gerçekliklerden haberleri var mıdır, diye düşünmeden edemedik:
-Annelerin yaklaşık %20’si çalışıyormuş.
-%60’ı mecbur kalmadıkça çalışmayı düşünmüyormuş. (Kariyer de yaparım çocuk da, diyenler neredeler dersiniz? Cevabı hazır: Çalışan annelerin %20’sinin kariyer hedefi varmış. Yani %20’nin %20’si.)
-Üniversite mezunu olan annelerin %40’ı çalışmıyormuş.
-15 milyon anne 24 milyon çocuğun hayatını yönetiyormuş.
-“Önce çocuğum!” diyerek eşini, eğitimini, kariyerini, dış görünüşünü ikinci, üçüncü plana atan annelerin oranı %89. (En fecisi de bizce bu... Sonun başlangıcı sanki...)
-Annelerin %60’ı kendini yorgun ve stresli, %90’ı mutlu hissediyormuş.
-Annelerin %43’ü gelecekten umutlu, %24’ü değişim beklemiyormuş.
-Annelerin %85’i spor yapmıyormuş. (Bir başka felaket de bu.)
- 15 milyon anne her gün ailesi ve kendisi için 74 milyon TL’lik harcama yapıyormuş. Bu rakam yılda 27 milyar TL’ye ulaşırken annelerin tüketim kararları yaklaşık 55 milyon kişiyi etkiliyormuş. Anne başına ortalama günlük harcama ise sadece 5 liraya denk geliyormuş. (Vah ki vah!)
-Her 4 anneden biri obezmiş.
-Her 3 anneden 1’i sigara içiyormuş.
-Her 3 anneden 2’si çocuğu için iyi bir iş istiyormuş...
Bu araştırmanın sadece İstanbul’da yaşayan pahalı markaların, pahalı kozmetiklerin, pahalı restoranların, pahalı spor kulüplerinin, dedikodu dergilerinin müşterilerini kapsamadığını söyleyebiliriz. Ve tabii bu araştırmadan çıkan sonuçlara bakarak, feodal, sanayi ve bilgi toplumlarının özelliklerini günümüzde hepsini birden iç içe yaşadığımız yönündeki temel tesbitimizi, ‘Kentli kadının gündemi’ içinde de gözlemlediğimizi belirtmek isteriz.
Son söz: Türkiye’nin annelerini tanımazsan, Türkiye’yi tanıyamazsın.
Hangi markalar annelerin gündeminde?
ADHOC Türkiye tarafından yapılan Annemetre Araştırması’nda ilginç başlıklardan biri de “Anneler markaları anlatıyor?” başlıklı bölümü.
Bu sonuçlara baktığımızda gıdada liderliği Ülker(%23) ve Eti (%20) ilk iki sırayı paylaşmış görünüyor. (Sırada %10 ile Sütaş, %9 ile Pınar ve %3 ile Torku var.)
Alkolsüz içecekte %9.4 ile Dimes, %7.5 ile Sütaş ilk iki sırada. (Devamında %7.5 ile Cappy, %7.4 ile Coca Cola ve %7.2 ile Ülker)
Beyaz eşyada %36 ile Arçelik açık ara lider. Ardından %20 ile Bosh, %15 ile Beko, %8 ile Vestel, %7 ile Siemens geliyor.
Temizlik ürünlerinde %13 ile Domestos birinci. (%10 Ariel, %9 Omo, %9 Bingo, %8 Cif)
Perakende lideri %22 ile Bim olmuş. (%18 ile Migros, %12 ile Carrefour, %6 ile Şok, %5 ile A101)
Tekstil perakendesinde %20 ile LC Waikiki birinci. %14 ile Koton, %8 ile Defacto, %6 ile Zara ve %5 ile Mango)
Annelerin satın alma davranışını değiştirmek kolay değil elbette. ADHOC Türkiye Yönetici Ortağı Ebru Bakkaloğlu Tüzecan’ın dediği gibi, “Türkiye’de herkesin annelere söylemek istediği bir şey var...”
O zaman yine Ebru Hanım’ın analiz ettiklerini söylediği şu parametreleri siyasilerden marka yöneticilerine herkesin dikkatle takip etmesinde yarar var:
“Anneler kimdir? Değerleri, siyasi gündeme bakışları, aile ve çocuklarıyla ilişkileri, sektörler hakkındaki kanaatleri ve markalara bakışı nasıldır?...”
İkna sanatında gidilecek yollar çok... Yeter ki ‘ikna’nın olmazsa olmazı “Algılama Yönetimi”ni, kara propaganda ve fırdöndü PR’cılıkla karıştırıp “Algı Operasyonu” diye dışlamaktan vazgeçelim.