“Asrın iftirası, Balyoz Davası” üzerine...
07 nisan 2015 yeni şafak
Sadece üzerlerindeki kara bulutlar dağıtılmaya başlandıktan sonra değil, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) saldırı başladığı ilk günlerden bu yana Yeni Şafak'ta bu sütunlarda özü itibariyle hep aynı noktaların altını çizmeye çalışıyorum… Hatırlamak için özetle yineleyeyim:
1. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni değerlendirmede ecnebi aydınlarımızın her bir üst yapı kurumu için kullandıkları “Batı'da böyle, bizde de öyle olsun" yaklaşımı burada geçerliliğini yitirir… TSK ne Avrupa ülkeleri ordularının konumlanmalarıyla kıyaslanabilir (benchmark) ne de bölge ülkelerinden herhangi birinin silahlı kuvvetleriyle… Ülkenin konumu; siyasi misyonu; söz konusu iç ve dış tehditler onun konumlanması ve algısının, itibarının en üst düzeyde tutulmasını zorunlu kılar. Mustafa Kemal Atatürk'ün,"Biz bize benzeriz" sözü tüm boyutlarıyla kavranılmalıdır.
2. Hal böyleyken, orduyu hem itibar hem de moral açısından çöküntüye uğratmak, sadece TSK'ya zarar vermekle kalmaz, vesayet rejimini ortadan kaldıralım bahanesinin çok ötesine geçerek, ülkenin savunma sisteminin zaafa uğratılmasına; 'ısı kalkanlarının' parçalanmasına, milli katılım ve kararlılığın hasar görmesine ve nihayet ülke üzerine yapılan bütün hesapların bambaşka bir mecraya yönelmesine neden olabilir.
3. Allah'tan TSK hâlâ Türkiye'nin en itibarlı kurumudur. Ancak son 5 yılda ülkede bütün kurumların itibar düzeyleri (kurumlara halkın duyduğu güven) düşüşte olduğundan TSK'nın da puanı (her ne kadar son bir yılda tekrar yükselişe geçmiş olsa da), yüz üzerinden 90'lardan 70'lere gerilemiştir. Bir puanlık düşüşün bile kritik olarak kabul edildiği bir skalada, durum ciddiyetini korumaktadır. (Bu arada Cumhurbaşkanlığı da en üst sıralarda yer alırken, medya, siyasiler ve araştırma şirketleri son sıraları paylaşmaktadırlar)… Son dönemde ciddi süreç düzeltmeleri sağlamış olan TSK'nın ve tüm diğer ilgili devlet birimlerinin iletişim meselesini bir stratejik hedef olarak ele almaları ve 'algı operasyonu' gibi iletişimi aşağılayan kavramlardan bir an önce uzaklaşmaları yerinde olacaktır.
4. İade-i itibar, sadece TSK ve şerefli üyeleri için değil, başta Meclis olmak üzere halk geneline 'dokunan' ve son dönemde ciddi oranda yıpratılmış olan Meclis, Yargı ve Polis teşkilatı gibi yapılarda ve de Prof. Dr. Altan Günalp döneminde güven yıldızının ne kadar parlak olduğu hafızalara kazınmış olan ÖSYM gibi kurumlar için de devreye sokulmalı; özel stratejik iletişim yaklaşım, plan ve süreçleri bir an önce yönetilmelidir.
5. Özellikle, beraat etmiş ve yaşamlarını kaybetmiş olan TSK mensupları ve aileleriyle ilgili olarak haklarının bir yasa ile iadesinde ve özgün bir stratejik iletişim planının geliştirilmesinde yarar vardır.
İlk dört maddeye ilişkin çok sayıda yazı ve yorum bu sütunlarda yer almıştır. Bugün aynı konuya bir kez daha değinmek istememdeki neden, bu süreçte hayatlarını, yakınlarını kaybeden insanların acılarına ortak olmak, Balyoz davası beraatları sonrasında atılacak iletişim adımlarına gönderme yapmak için mağdurların ve kamu vicdanının ortak talebi olduğuna inandığım “Adaletin tam olarak yerine gelmesi için milli ordusuna bu kumpası planlayıp uygulayanların, işbirliği yapanların belirlenip adalete teslim edilmesi ve adil bir yargılama ile cezalandırılmaları" talebini vurgulamaktır.
Yeni Şafak'ın başarısı
Sağ olsun, MGmedia'dan İnci Akkoyun Hanımefendi bize arada sırada araştırma sonuçlarını yollar… Araştırmalardan biri de BİAK Basın Okurluk Raporu ile ilgiliydi… Sonuçlar, özellikle de 2013 – 2014 karşılaştırması çok ilginç. Bakın 'Tüm Okurlarda' gazetelerde nasıl bir değişim yaşanmış:
Son bir yıl içinde 'Tüm Okurlarda' tirajlarını olumlu yönde geliştirmiş olan gazeteler şöyle sıralanmış: 1. Takvim %27; 2. Sözcü %22 3. Yeni Şafak ve Cumhuriyet %19; 5. Fanatik%13
Aynı dönemde yine tüm kişilerde en çok tiraj kaybedenlerde durum şu: 1. Zaman -%48; 2. Vatan -%45; 3. Yeni Asır -%30; 4. Milliyet -%22; 3. Habertürk -%18; 4. Bugün -%14; 5. Hürriyet -%7…
Bir de Sosyoekonomik Statü (SES) olarak A ve B gruplarındaki satışların bir yıl içindeki değişimini vermiş BİAK. Buna göre tablo şöyle:
AB SES grubunda tirajlarını artıran ve düşüren gazeteler ise şöyle sıralanmış:
Kazananlar: 1. Fanatik %43; 2. Yeni Şafak %41; 3. Sözcü %38; 4. Fotomaç %29; 5. Güneş %28
Kaybedenler: 1. Vatan -%60 2. Zaman -%57; 3. Bugün -%28; 4. Milliyet -%26; 5. Yeni Asır -%22
Reklam veren açısından bu eğilimler son derece önemlidir ve bu çerçevede Yeni Şafak'ın izlediği yolun da hayli başarılı olduğu söylenebilir. AB SES grubunda bir spor gazetesi olan Fanatik hariç tutulacak olursa, Yeni Şafak'ın günlük gazeteler arasında tirajını en çok artırmış yayın olduğu tespit edilebilir. Arkadaşlarımızı kutluyoruz...
1. Türk Silahlı Kuvvetleri'ni değerlendirmede ecnebi aydınlarımızın her bir üst yapı kurumu için kullandıkları “Batı'da böyle, bizde de öyle olsun" yaklaşımı burada geçerliliğini yitirir… TSK ne Avrupa ülkeleri ordularının konumlanmalarıyla kıyaslanabilir (benchmark) ne de bölge ülkelerinden herhangi birinin silahlı kuvvetleriyle… Ülkenin konumu; siyasi misyonu; söz konusu iç ve dış tehditler onun konumlanması ve algısının, itibarının en üst düzeyde tutulmasını zorunlu kılar. Mustafa Kemal Atatürk'ün,"Biz bize benzeriz" sözü tüm boyutlarıyla kavranılmalıdır.
2. Hal böyleyken, orduyu hem itibar hem de moral açısından çöküntüye uğratmak, sadece TSK'ya zarar vermekle kalmaz, vesayet rejimini ortadan kaldıralım bahanesinin çok ötesine geçerek, ülkenin savunma sisteminin zaafa uğratılmasına; 'ısı kalkanlarının' parçalanmasına, milli katılım ve kararlılığın hasar görmesine ve nihayet ülke üzerine yapılan bütün hesapların bambaşka bir mecraya yönelmesine neden olabilir.
3. Allah'tan TSK hâlâ Türkiye'nin en itibarlı kurumudur. Ancak son 5 yılda ülkede bütün kurumların itibar düzeyleri (kurumlara halkın duyduğu güven) düşüşte olduğundan TSK'nın da puanı (her ne kadar son bir yılda tekrar yükselişe geçmiş olsa da), yüz üzerinden 90'lardan 70'lere gerilemiştir. Bir puanlık düşüşün bile kritik olarak kabul edildiği bir skalada, durum ciddiyetini korumaktadır. (Bu arada Cumhurbaşkanlığı da en üst sıralarda yer alırken, medya, siyasiler ve araştırma şirketleri son sıraları paylaşmaktadırlar)… Son dönemde ciddi süreç düzeltmeleri sağlamış olan TSK'nın ve tüm diğer ilgili devlet birimlerinin iletişim meselesini bir stratejik hedef olarak ele almaları ve 'algı operasyonu' gibi iletişimi aşağılayan kavramlardan bir an önce uzaklaşmaları yerinde olacaktır.
4. İade-i itibar, sadece TSK ve şerefli üyeleri için değil, başta Meclis olmak üzere halk geneline 'dokunan' ve son dönemde ciddi oranda yıpratılmış olan Meclis, Yargı ve Polis teşkilatı gibi yapılarda ve de Prof. Dr. Altan Günalp döneminde güven yıldızının ne kadar parlak olduğu hafızalara kazınmış olan ÖSYM gibi kurumlar için de devreye sokulmalı; özel stratejik iletişim yaklaşım, plan ve süreçleri bir an önce yönetilmelidir.
5. Özellikle, beraat etmiş ve yaşamlarını kaybetmiş olan TSK mensupları ve aileleriyle ilgili olarak haklarının bir yasa ile iadesinde ve özgün bir stratejik iletişim planının geliştirilmesinde yarar vardır.
İlk dört maddeye ilişkin çok sayıda yazı ve yorum bu sütunlarda yer almıştır. Bugün aynı konuya bir kez daha değinmek istememdeki neden, bu süreçte hayatlarını, yakınlarını kaybeden insanların acılarına ortak olmak, Balyoz davası beraatları sonrasında atılacak iletişim adımlarına gönderme yapmak için mağdurların ve kamu vicdanının ortak talebi olduğuna inandığım “Adaletin tam olarak yerine gelmesi için milli ordusuna bu kumpası planlayıp uygulayanların, işbirliği yapanların belirlenip adalete teslim edilmesi ve adil bir yargılama ile cezalandırılmaları" talebini vurgulamaktır.
Yeni Şafak'ın başarısı
Sağ olsun, MGmedia'dan İnci Akkoyun Hanımefendi bize arada sırada araştırma sonuçlarını yollar… Araştırmalardan biri de BİAK Basın Okurluk Raporu ile ilgiliydi… Sonuçlar, özellikle de 2013 – 2014 karşılaştırması çok ilginç. Bakın 'Tüm Okurlarda' gazetelerde nasıl bir değişim yaşanmış:
Son bir yıl içinde 'Tüm Okurlarda' tirajlarını olumlu yönde geliştirmiş olan gazeteler şöyle sıralanmış: 1. Takvim %27; 2. Sözcü %22 3. Yeni Şafak ve Cumhuriyet %19; 5. Fanatik%13
Aynı dönemde yine tüm kişilerde en çok tiraj kaybedenlerde durum şu: 1. Zaman -%48; 2. Vatan -%45; 3. Yeni Asır -%30; 4. Milliyet -%22; 3. Habertürk -%18; 4. Bugün -%14; 5. Hürriyet -%7…
Bir de Sosyoekonomik Statü (SES) olarak A ve B gruplarındaki satışların bir yıl içindeki değişimini vermiş BİAK. Buna göre tablo şöyle:
AB SES grubunda tirajlarını artıran ve düşüren gazeteler ise şöyle sıralanmış:
Kazananlar: 1. Fanatik %43; 2. Yeni Şafak %41; 3. Sözcü %38; 4. Fotomaç %29; 5. Güneş %28
Kaybedenler: 1. Vatan -%60 2. Zaman -%57; 3. Bugün -%28; 4. Milliyet -%26; 5. Yeni Asır -%22
Reklam veren açısından bu eğilimler son derece önemlidir ve bu çerçevede Yeni Şafak'ın izlediği yolun da hayli başarılı olduğu söylenebilir. AB SES grubunda bir spor gazetesi olan Fanatik hariç tutulacak olursa, Yeni Şafak'ın günlük gazeteler arasında tirajını en çok artırmış yayın olduğu tespit edilebilir. Arkadaşlarımızı kutluyoruz...