Ben tatmin oldum!..
27 NİSAN 2011
Neden tatmin oldum?
Bir kere, işin özün bir iletişim meselesi olduğu konusunda tatmin oldum.
Müphemiyeti sürdürdükçe, belirsizliği artırdıkça kendi krizinizi giderek büyüttüğünüzü gördüm.
İkincisi: İşin yasal boyutunun, yani savcının araştırmasının sürmesin aksiyon almaya engel teşkil etmemesi gerektiği konusunda ikna ve tatmin oldum. Savcı ortada kriminal bir vaka, suç işlenmiş mi işlenmemiş mi, ona bakarken sizin kendinizi her türlü şaibeden koruyacak adımlar atmanızı engelleyen biri durumun olmadığını gördüm.
Üçüncüsü: Kriz iletişiminde en önemli unsurun zamanı doğru kullanmak olduğu konusunda tatmin oldum. Algılama Yönetiminde olduğu gibi kriz iletişiminde de bazen bir günün hatta bir saatin kritik rolü olabiliyor.
Dördüncü tatmin olduğum noktaya ise, “Bunlar, bürokratlarla, adalet sisteminin meselesidir; bizi bağlamaz” tavrının siyasi sorumluluktan arınmaya yetmediğini fark ettiğimde ulaştım (!)… Seçim dönemi olmasa hayat daha rahat olabilirdi. Ancak seçime çeyrek kala hiçbir “ufak sineğin, mide bulandırmasına” izin verilmemeli…
Beşinci ve sonuncu ikna ve tatmin olduğum noktaya gelince, hasar meselesidir. Ne demiştik? “Majör hata yapmadıkça iktidar tek parti olarak AK Parti’nindir”. Ben demiyorum, araştırmalar diyor… Majör hata veya kriz ve gereken iletişim stratejisinin uygulanıp uygulanmayacağı nasıl anlaşılır?
Tek cevabı vardır bu sorunun: Hasardan anlaşılır. Hasarı nasıl tespit edersiniz? Seçmen tercihlerini olumsuz yönde etkileyip etkilemediğine bakarak? Hükümete yakın çevreleri içinde kriz iletişimine ne zaman başlanması gerektiğini bilen çok sayıda arkadaş var. Onlara sorsalar; kendilerine hemen 5 maddelik ‘yapılacaklar – yapılmayacaklar’ listesini vereceklerdir. (Benim bir süre önce yayınladığım listeye de bakabilirler, isterlerse)…
Bu krizden güçlenerek çıkma, fırsat yaratma şansı dahi vardır. Bence hâlâ var…
Nihat Gökyiğit’ten iletişim dostlarına...
TEMA Kurucu Başkanlarından ve Tekfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Gökyiğit “Çok değerli iletişim dostları” diye söze başlamış… Üstat, bizim İletişim Enstitüsü’ndeki “Yaşam Kalitesi ve Başarı” başlıklı konferansında dostlarına verdiği tavsiyeleri de... Nihat Bey herkesin kıssadan hisse çıkarabileceği hayat derslerine bir göz atalım.
“Elti, görümce, bacanak, yenge, enişte, damat vs.’ gibi başka dillerde rastlanması zor sözcükler kullanabilme marifetini göstermiş bir millet olarak, geleneklerimizin güzelliklerine yaşamımızda yer vermeliyiz. Yaşamda yerini almasını arzu ettiği konulardan biri de “üşenme duygusu” ile ilgili. Türkçede ‘Üşenme, erinme, yüksünme’ gibi üç ayrı güzel sözcük varken başka lisanlarda bu sözcüklere tek karşılık bulamadım.
Hatırı sayılır değerde bir hayat dersi daha var:
”TEMA Vakfı, hangi siyasi görüşte ya da içtihat ve inanışta olursa olsun Vakfa hizmet vermek isteyen herkesi ayrım yapmadan kucaklamıştır.”
Küskünler yaratmadan yoluna devam etmiş Nihat Bey.
“1.Her ne yaparsanız yapın, eylem planınızı ve verim artırmayı ihmal etmeyin. 2. Karamsarlık yerine ümitli ve özgüvenli olmak yaşam azmi verir. 3. Daha iyisini yapma gayreti er geç fark edilir ve ödüllendirilir. 4. Doğruluk yaşamdaki en önemli değerdir. Doğru olmayan mutlu olabilir mi? 5. Sosyal sorumluluk alanlarında görev yapma hazzını tatmak lazım. 6. Tüketimde doğayla dost olan bir yaşam kültürü edinmeye bakın. Kullandığınız her ürünün doğaya ne derece dost olduğunu sorgulayın.”
‘İletişim dostları’, Nihat Bey’i şükranla dinlediler.
Bir kere, işin özün bir iletişim meselesi olduğu konusunda tatmin oldum.
Müphemiyeti sürdürdükçe, belirsizliği artırdıkça kendi krizinizi giderek büyüttüğünüzü gördüm.
İkincisi: İşin yasal boyutunun, yani savcının araştırmasının sürmesin aksiyon almaya engel teşkil etmemesi gerektiği konusunda ikna ve tatmin oldum. Savcı ortada kriminal bir vaka, suç işlenmiş mi işlenmemiş mi, ona bakarken sizin kendinizi her türlü şaibeden koruyacak adımlar atmanızı engelleyen biri durumun olmadığını gördüm.
Üçüncüsü: Kriz iletişiminde en önemli unsurun zamanı doğru kullanmak olduğu konusunda tatmin oldum. Algılama Yönetiminde olduğu gibi kriz iletişiminde de bazen bir günün hatta bir saatin kritik rolü olabiliyor.
Dördüncü tatmin olduğum noktaya ise, “Bunlar, bürokratlarla, adalet sisteminin meselesidir; bizi bağlamaz” tavrının siyasi sorumluluktan arınmaya yetmediğini fark ettiğimde ulaştım (!)… Seçim dönemi olmasa hayat daha rahat olabilirdi. Ancak seçime çeyrek kala hiçbir “ufak sineğin, mide bulandırmasına” izin verilmemeli…
Beşinci ve sonuncu ikna ve tatmin olduğum noktaya gelince, hasar meselesidir. Ne demiştik? “Majör hata yapmadıkça iktidar tek parti olarak AK Parti’nindir”. Ben demiyorum, araştırmalar diyor… Majör hata veya kriz ve gereken iletişim stratejisinin uygulanıp uygulanmayacağı nasıl anlaşılır?
Tek cevabı vardır bu sorunun: Hasardan anlaşılır. Hasarı nasıl tespit edersiniz? Seçmen tercihlerini olumsuz yönde etkileyip etkilemediğine bakarak? Hükümete yakın çevreleri içinde kriz iletişimine ne zaman başlanması gerektiğini bilen çok sayıda arkadaş var. Onlara sorsalar; kendilerine hemen 5 maddelik ‘yapılacaklar – yapılmayacaklar’ listesini vereceklerdir. (Benim bir süre önce yayınladığım listeye de bakabilirler, isterlerse)…
Bu krizden güçlenerek çıkma, fırsat yaratma şansı dahi vardır. Bence hâlâ var…
Nihat Gökyiğit’ten iletişim dostlarına...
TEMA Kurucu Başkanlarından ve Tekfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Gökyiğit “Çok değerli iletişim dostları” diye söze başlamış… Üstat, bizim İletişim Enstitüsü’ndeki “Yaşam Kalitesi ve Başarı” başlıklı konferansında dostlarına verdiği tavsiyeleri de... Nihat Bey herkesin kıssadan hisse çıkarabileceği hayat derslerine bir göz atalım.
“Elti, görümce, bacanak, yenge, enişte, damat vs.’ gibi başka dillerde rastlanması zor sözcükler kullanabilme marifetini göstermiş bir millet olarak, geleneklerimizin güzelliklerine yaşamımızda yer vermeliyiz. Yaşamda yerini almasını arzu ettiği konulardan biri de “üşenme duygusu” ile ilgili. Türkçede ‘Üşenme, erinme, yüksünme’ gibi üç ayrı güzel sözcük varken başka lisanlarda bu sözcüklere tek karşılık bulamadım.
Hatırı sayılır değerde bir hayat dersi daha var:
”TEMA Vakfı, hangi siyasi görüşte ya da içtihat ve inanışta olursa olsun Vakfa hizmet vermek isteyen herkesi ayrım yapmadan kucaklamıştır.”
Küskünler yaratmadan yoluna devam etmiş Nihat Bey.
“1.Her ne yaparsanız yapın, eylem planınızı ve verim artırmayı ihmal etmeyin. 2. Karamsarlık yerine ümitli ve özgüvenli olmak yaşam azmi verir. 3. Daha iyisini yapma gayreti er geç fark edilir ve ödüllendirilir. 4. Doğruluk yaşamdaki en önemli değerdir. Doğru olmayan mutlu olabilir mi? 5. Sosyal sorumluluk alanlarında görev yapma hazzını tatmak lazım. 6. Tüketimde doğayla dost olan bir yaşam kültürü edinmeye bakın. Kullandığınız her ürünün doğaya ne derece dost olduğunu sorgulayın.”
‘İletişim dostları’, Nihat Bey’i şükranla dinlediler.