Beyaz Saray’ın ihtiyaçlarına göre…
20 şubat 2016 yeni şafak
ABD Başkanı Barack Obama'nın, Ortadoğu politikalarını istihbarat yalanlarıyla yürüttüğü yolunda Çarşamba günü bizim gazetede çıkan haberin üzerine dikkatlice düşünmek gerekiyor.'Aldatma ustası' başlıklı bu haberi hatırlatalım: Kaynak, The Daily Beast gazetesinin haberine göre ABD istihbaratının Obama yanlısı uzmanlar tarafından maniple edildiği ve IŞİD ile mücadelede 'Beyaz Saray'ın ihtiyaçlarına göre' istihbarat servis ettiği belirtiliyor. Haberde deniliyor ki:
“ABD Ortadoğu ve Orta Asya Bölge Komutanlığı'nda (CENTCOM) görevli analistler 2015 yılında konu hakkında şikâyetlerde bulundu ve bu şikâyetler üzerine Savunma Bakanlığı'ndan, IŞİD raporlarını teftiş etmek için özel müfettişler görevlendirdi. Ayrıca, ABD'de sivil ve askeri bütün istihbaratın toplandığı Ulusal İstihbarat Dairesi Başkanı'nın (Office of the Director of National Intelligence - ODNI) makamına da çeşitli şikâyetler ulaştı. Bu şikâyetlere göre, IŞİD'e karşı verilen askerî mücadelenin raporları, bizzat Amerikan ordusunda görevli komutanlarca çarpıtıldı ve mücadelenin ilerleme kat ettiği yönünde bir kamuoyu oluşması sağlandı.”
Sahte bilgiler içerdiği ileri sürülen raporlar hakkında ODNI BaşkanıJames Clapper'a, geçen Eylül ayında sorular yöneltilmiş ve bu beyefendi de “İstihbaratta herhangi bir siyasi amaçlı çarpıtma olamaz” diyerek, konuyu kapatmayı veya bir başka deyişle sorunu es geçmeyi uygun görmüş.
Haber burada bitmiyor:
“ODNI çalışanları arasında yapılan bir soruşturmada ise, uzmanlar amirlerinin, ABD'nin IŞİD'e karşı yürüttüğü saldırıların başarılı olup olmadığı ile ilgili raporların içeriğini değiştirerek veya bu raporları inkâr ederek, askerî bilgileri çarpıttıklarını ifade etti. CENTCOM istihbarat yetkililerini de suçlayan çalışanlar, CENTCOM istihbarat yetkililerinin, yaptıkları çarpıtmaların kanıtlarını içeren e-postaları ve raporları da ortadan kaldırdıklarını belirtti. ODNI, 2002 yılında ABD'nin Irak işgalini meşrulaştırmak için servis edilen uydurma kitle imha silahları raporlarının ardından kurulmuştu.”
Bu haberi neden böyle didikleyerek hatırlatmaya çalışıyoruz. Nedeni şu: PYD'nin terör örgütü olduğuna dair iddialara ABD'nin, hangi sağlıklı istihbarata dayanarak karşı çıkmış olabileceğini bir kez daha düşünmemiz için…
Homeland dizisini takip etmiş olanlar, istihbarat çorbasının içinden 'ayıkla pirincin taşını' dedirtecek kadar çok sayıda çelişkinin, envai çeşit merkezden gelen çarpıtmaların içinde heder olan ajanların, kullanılıp sonra gözden çıkarılmaktan, kaderiyle baş başa bırakılmaktan, ölüme terk edilme kaygısından yılmış istihbaratçıların hikâyelerini de gayet iyi hatırlayacaklardır.
Bir Amerikalı olsak, Algılama Yönetimi'nin ve Kamu Diplomasisi'nin neredeyse alfabesi haline getirdikleri bu tür çarpıtma, yönlendirme ve yanıltmacaların ABD çıkarlarına hizmet ettikleri sürece baş tacı edilmelerinin gayet doğal olduğunu kabul eder; hatta ODNI ve CENTCOM'la gurur duyardık. Ama biz Amerikalı değiliz…
Başbakan Davutoğlu, önceki gün Ankara saldırısının faili YPG mensubu Salih Neccar'ın ve 9 kişinin gözaltına alındığını açıkladığında, pek bir şaşıran ya da garabet ötesi bir yaklaşımla 'kurgu' olduğunu ileri sürecek kadar izan yoksunu olanlar için yapılabilecek hiçbir şey yoktur. PYD lideri Salih Müslim'in, terörist saldırının faili olarak açıklanan Neccar'ı tanımadıklarını söylemesini kanıt olarak gönülden kabullenenler için de.
İstanbul ve Ankara'da her türlü boydan ve soydan istihbarat mensubunun cirit attığını düşünmek bile meseleye daha gerçekçi bakabilmenin kapılarını pekâlâ açabilir.
Gerçekçi baksak da, bakmayı beceremesek de, Çarşamba akşamı 28 vatandaşımızın canını verdiği menfur saldırıyla millet olarak yaşadığımız büyük acı, daha öncekiler gibi derin izler bırakarak hafızalarımızda yer etmiştir. Sorumlularının adalet önüne bir gün mutlaka çıkacağını ümit etmek hepimizin hakkıdır.
Keşke Türkiye de, Algılama Yönetimi'nin en can alıcı bahislerinden biri olan Kamu Diplomasisi'ni ve istihbaratı aynen ODNI gibi usülü veçhile uygulasa da, Türkiye hakkında bugün dünyanın pek çok ülkesinde söz konusu olan, bütün gerçek dışı ve olumsuz algılama ve kara propagandanın üstesinden gelebilsek.
Bir iletişim fırsatı: Apple, FBI'a karşı…
Geçen yılsonunda ABD'nin California eyaletindeki San Bernardino'da engellilere hizmet veren bir merkeze saldıran bir sapık cani (bunlardan ABD'de mebzul miktarda bulunduğu sanılıyor), 14 kişiyi öldürmüştü.
FBI, saldırganın üzerinden çıkan kilitli iPhone'un şifresini kırdırabilmek için Apple'a başvurmuş. Apple CEO'su Tim Cook da bu başvuruyu reddetmiş. Reddetmekle kalmayıp kullanıcılarına açık bir mektup yazarak telefonun şifresini kırmayacaklarına dair söz de vermiş.
Cook, bu talebin kabul edilmesinin iPhone'lara erişim sağlayabilecek kapıyı açacağı görüşünde. Tim Cook, FBI'a talebini yeniden gözden geçirme çağrısında bulunmuş ve kullanıcıları tarafından da alkışlanmış.
Kriminal bir vaka söz konusu olduğu için FBI, bu telefonun şifresini ne yapıp eder kırdırır. Cep telefonlarıyla, uzaktan kumandayla bomba patlatanların, adına 'yeni sürüm terör' dedikleri vahşet örneklerine bakarak, önümüzdeki yıllarda böyle sınırsız sorumsuz bir dijital dünyanın olamayacağını şimdiden görmek mümkün. Diğer yandan Apple CEO'sunun bu olaydan çıkardığı konu yönetimi odaklı iletişim değerini de küçümsememek lazım. FBI'a karşı Apple'ın gösterdiği dirence Google CEO'su da destek çıkmış. Belli ki bu iletişim değerinden onlar da paylarına düşebilecek muhtemel rolü kapmak istemiş.
En stresli meslekler
ABD'de her yıl olduğu gibi, CareerCast İK şirketi, bu yıl da En Stresli 10 Mesleği seçmiş. Bizdeki durum da çok farklı değildir. Aşağıdakiler dışında kalan mesleklerden gelenlerin sızlanmalarını pek ciddiye almamak gerekiyor demek ki…
Listedeki en ilginç iki meslek hiç beklenmedik şekilde etkinlik yöneticileri ile halkla ilişkilerciler… İlki 5'inci, ikincisi 6'ncı sırada. Halkla ilişkilerciler, üst üste son 4 yıldır listeye giriyormuş.
Yanlarında stres skorları yazan mesleklerin listesi şöyle: 1. Gönüllü askerî personel (84.72), 2. General ve Amiraller (65.54), 3. İtfaiyeciler (60.45), 4. Yolcu uçağı pilotları (60.28), 5. Etkinlik koordinatörleri (49.93); 6. Halkla ilişkiler yöneticileri (48.52), 7. Şirket yöneticileri (47.46), 8. Gazete muhabirleri (46.75), 9. Polisler (46.66), 10. Taksi şoförleri (46.18)…
“ABD Ortadoğu ve Orta Asya Bölge Komutanlığı'nda (CENTCOM) görevli analistler 2015 yılında konu hakkında şikâyetlerde bulundu ve bu şikâyetler üzerine Savunma Bakanlığı'ndan, IŞİD raporlarını teftiş etmek için özel müfettişler görevlendirdi. Ayrıca, ABD'de sivil ve askeri bütün istihbaratın toplandığı Ulusal İstihbarat Dairesi Başkanı'nın (Office of the Director of National Intelligence - ODNI) makamına da çeşitli şikâyetler ulaştı. Bu şikâyetlere göre, IŞİD'e karşı verilen askerî mücadelenin raporları, bizzat Amerikan ordusunda görevli komutanlarca çarpıtıldı ve mücadelenin ilerleme kat ettiği yönünde bir kamuoyu oluşması sağlandı.”
Sahte bilgiler içerdiği ileri sürülen raporlar hakkında ODNI BaşkanıJames Clapper'a, geçen Eylül ayında sorular yöneltilmiş ve bu beyefendi de “İstihbaratta herhangi bir siyasi amaçlı çarpıtma olamaz” diyerek, konuyu kapatmayı veya bir başka deyişle sorunu es geçmeyi uygun görmüş.
Haber burada bitmiyor:
“ODNI çalışanları arasında yapılan bir soruşturmada ise, uzmanlar amirlerinin, ABD'nin IŞİD'e karşı yürüttüğü saldırıların başarılı olup olmadığı ile ilgili raporların içeriğini değiştirerek veya bu raporları inkâr ederek, askerî bilgileri çarpıttıklarını ifade etti. CENTCOM istihbarat yetkililerini de suçlayan çalışanlar, CENTCOM istihbarat yetkililerinin, yaptıkları çarpıtmaların kanıtlarını içeren e-postaları ve raporları da ortadan kaldırdıklarını belirtti. ODNI, 2002 yılında ABD'nin Irak işgalini meşrulaştırmak için servis edilen uydurma kitle imha silahları raporlarının ardından kurulmuştu.”
Bu haberi neden böyle didikleyerek hatırlatmaya çalışıyoruz. Nedeni şu: PYD'nin terör örgütü olduğuna dair iddialara ABD'nin, hangi sağlıklı istihbarata dayanarak karşı çıkmış olabileceğini bir kez daha düşünmemiz için…
Homeland dizisini takip etmiş olanlar, istihbarat çorbasının içinden 'ayıkla pirincin taşını' dedirtecek kadar çok sayıda çelişkinin, envai çeşit merkezden gelen çarpıtmaların içinde heder olan ajanların, kullanılıp sonra gözden çıkarılmaktan, kaderiyle baş başa bırakılmaktan, ölüme terk edilme kaygısından yılmış istihbaratçıların hikâyelerini de gayet iyi hatırlayacaklardır.
Bir Amerikalı olsak, Algılama Yönetimi'nin ve Kamu Diplomasisi'nin neredeyse alfabesi haline getirdikleri bu tür çarpıtma, yönlendirme ve yanıltmacaların ABD çıkarlarına hizmet ettikleri sürece baş tacı edilmelerinin gayet doğal olduğunu kabul eder; hatta ODNI ve CENTCOM'la gurur duyardık. Ama biz Amerikalı değiliz…
Başbakan Davutoğlu, önceki gün Ankara saldırısının faili YPG mensubu Salih Neccar'ın ve 9 kişinin gözaltına alındığını açıkladığında, pek bir şaşıran ya da garabet ötesi bir yaklaşımla 'kurgu' olduğunu ileri sürecek kadar izan yoksunu olanlar için yapılabilecek hiçbir şey yoktur. PYD lideri Salih Müslim'in, terörist saldırının faili olarak açıklanan Neccar'ı tanımadıklarını söylemesini kanıt olarak gönülden kabullenenler için de.
İstanbul ve Ankara'da her türlü boydan ve soydan istihbarat mensubunun cirit attığını düşünmek bile meseleye daha gerçekçi bakabilmenin kapılarını pekâlâ açabilir.
Gerçekçi baksak da, bakmayı beceremesek de, Çarşamba akşamı 28 vatandaşımızın canını verdiği menfur saldırıyla millet olarak yaşadığımız büyük acı, daha öncekiler gibi derin izler bırakarak hafızalarımızda yer etmiştir. Sorumlularının adalet önüne bir gün mutlaka çıkacağını ümit etmek hepimizin hakkıdır.
Keşke Türkiye de, Algılama Yönetimi'nin en can alıcı bahislerinden biri olan Kamu Diplomasisi'ni ve istihbaratı aynen ODNI gibi usülü veçhile uygulasa da, Türkiye hakkında bugün dünyanın pek çok ülkesinde söz konusu olan, bütün gerçek dışı ve olumsuz algılama ve kara propagandanın üstesinden gelebilsek.
Bir iletişim fırsatı: Apple, FBI'a karşı…
Geçen yılsonunda ABD'nin California eyaletindeki San Bernardino'da engellilere hizmet veren bir merkeze saldıran bir sapık cani (bunlardan ABD'de mebzul miktarda bulunduğu sanılıyor), 14 kişiyi öldürmüştü.
FBI, saldırganın üzerinden çıkan kilitli iPhone'un şifresini kırdırabilmek için Apple'a başvurmuş. Apple CEO'su Tim Cook da bu başvuruyu reddetmiş. Reddetmekle kalmayıp kullanıcılarına açık bir mektup yazarak telefonun şifresini kırmayacaklarına dair söz de vermiş.
Cook, bu talebin kabul edilmesinin iPhone'lara erişim sağlayabilecek kapıyı açacağı görüşünde. Tim Cook, FBI'a talebini yeniden gözden geçirme çağrısında bulunmuş ve kullanıcıları tarafından da alkışlanmış.
Kriminal bir vaka söz konusu olduğu için FBI, bu telefonun şifresini ne yapıp eder kırdırır. Cep telefonlarıyla, uzaktan kumandayla bomba patlatanların, adına 'yeni sürüm terör' dedikleri vahşet örneklerine bakarak, önümüzdeki yıllarda böyle sınırsız sorumsuz bir dijital dünyanın olamayacağını şimdiden görmek mümkün. Diğer yandan Apple CEO'sunun bu olaydan çıkardığı konu yönetimi odaklı iletişim değerini de küçümsememek lazım. FBI'a karşı Apple'ın gösterdiği dirence Google CEO'su da destek çıkmış. Belli ki bu iletişim değerinden onlar da paylarına düşebilecek muhtemel rolü kapmak istemiş.
En stresli meslekler
ABD'de her yıl olduğu gibi, CareerCast İK şirketi, bu yıl da En Stresli 10 Mesleği seçmiş. Bizdeki durum da çok farklı değildir. Aşağıdakiler dışında kalan mesleklerden gelenlerin sızlanmalarını pek ciddiye almamak gerekiyor demek ki…
Listedeki en ilginç iki meslek hiç beklenmedik şekilde etkinlik yöneticileri ile halkla ilişkilerciler… İlki 5'inci, ikincisi 6'ncı sırada. Halkla ilişkilerciler, üst üste son 4 yıldır listeye giriyormuş.
Yanlarında stres skorları yazan mesleklerin listesi şöyle: 1. Gönüllü askerî personel (84.72), 2. General ve Amiraller (65.54), 3. İtfaiyeciler (60.45), 4. Yolcu uçağı pilotları (60.28), 5. Etkinlik koordinatörleri (49.93); 6. Halkla ilişkiler yöneticileri (48.52), 7. Şirket yöneticileri (47.46), 8. Gazete muhabirleri (46.75), 9. Polisler (46.66), 10. Taksi şoförleri (46.18)…