Bir Erzurum hamamı hikâyesi...
19 AĞUSTOS 2014 YENİ ŞAFAK
Bilinen fıkradır; en azından ben sık sık anlatırım. Detay ve bütün arasındaki çelişkiyi bundan daha iyi anlatabilen başka bir metafor bilmiyorum:
Hikâye o ki; Erzurum'da bir hamam yapmışlar; ancak bir türlü ısıtamıyorlarmış. Yöneticilerini değiştirmişler ancak yeni yönetim de hamamı ısıtamamış. Tellakları değiştirmişler, ısınmamış. Kapıdaki adamlarını değiştirmişler ama yine sonuç alınamamış. İmam gelmiş, dualar okumuş. Tık yok. Sonra vestiyerdeki havlucu çocuk, çekine çekine 'Efendim, afedersiniz acaba bir de bir mimar çağırsak mı?' diyecek olmuş, önce hemen susturmuşlar. Başarısız denemeleri tekrar tekrar uygulayıp yine de sonuç alamayınca havlucunun dediğini yapmaya karar vermişler. Mimar gelmiş; iki üç basit gözlem, ölçme biçme sonucunda dönmüş demiş ki:
'Beyler, bu hamamın altından buz gibi yer altı suları akıyor. Bunun temelini değiştirmedikçe ne yapsanız nafile...'
Büyük emeklerle hamamın yeri değiştirilmiş ve temeli sağlamlaştırılınca sorun çözülmüş...
CHP'nin durumu da budur.
'O gitsin, bu gelsin. Başbakan'a en çok söven başkan olsun. Beyinler aynı olabilir; kadroları gençleştirelim, çarşaflı kadınlara rozet takalım, olmadı işçilerle buluşalım, çok laik olduk biraz az laik olalım, Ekmel Bey'i çağıralım, biraz daha tanısınlar, sorumluluğu ben alayım; hayır sorumluluk plajlarda boy verenlerde olsun, 65 yıldır kaldığımız gibi muhalefete kalalım ve asıl şimdi çok iyi muhalefet yapalım, Selocan sol tabanımızı oyuyor aman dikkat edelim, ulusalcılarla buluşalım; onlarcası ile buluştuk bir işe yaramadı; ulusalcı ithal edelim, aman PR yapmayalım, reklam kokan hareketlerden kaçalım ama birileri bizi ve hedeflerimizi anlatsın, iktidara getirsin...'
İşte size Erzurum hamamı...
Oysa olağanüstü bir fırsat var. Neden karşı çıktıklarını bilmeden muhalefet ettikleri 'Yeni Türkiye'yi anlamak... 'Yeni Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve kültürel üç alanından bir tanesinin tamamen boş olduğunu görüp o alanı doldurabilmek... 'O büyük eski CHP'yi görmek istiyoruz' derken Sayın Deniz Baykal'ın 'eski' vurgusunu nereye yaptığını anlamakta güçlük çeken halkın bir kez daha 'Yahu bunlar hâlâ kırklı yıllarda kalmış' deme ihtimalini engellemek...
AK Parti içinde de, 'Yeni Türkiye'nin üçüncü alanı, yani 'Milli Kültür meselesi' memleketimizde tamamen ihmal edilmiştir. Hangisi 'elhem'dir, hangisi 'mühim'? Ekonomi mi, sosyal değişimler mi; yoksa bütün bunları bir arada tutacak yapıştırıcısı, 'devletin temeli' milli kültür mü?
Milli ve manevi değerlerimizle ilgili Hollywood'un Hıristiyan kültürü üzerine yaptığı filmler kadar film yapıp, yaptıklarının kalitesi ve içeriğini dünyaya kabul ettiremedikçe,
Hollywood'un 240 senelik Amerikan tarihinin en az yarısı kadar bizim tarihimizle ilgili Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı'nın kuruluşu, Cumhuriyet'in inşası, çok partili döneme geçiş filmi yapıp, dünyada gişe rekorları kırmadıkça,
Yeterince sahip çıkmadığımız, hatta yüzüne bakmadığımız 'Türk Beşleri' gibi büyük müzisyenlerimize yenilerini katmadıkça ve bunları yenileriyle birlikte tüm dünyada hayranlık uyandıracak şekilde sunmadıkça,
Mevlâna gibi, Yunus Emre gibi, Mehmet Akif gibi her biri bir gezegen olan sayısız kıymetimizin eserlerini, nice Anadolu, Mezopotamya kültürlerinin içinden geçen Türkiye'nin dününden yarına kalacak olan mesellerini, müziğini ve bunlardan oluşacak örneğin müzikalleri, filmleri, edebi çalışmaları dünyanın beğenisine sunmadıkça,
Halit Refiğ'in Kemal Tahir'e atfen deyişiyle 'Anadolu insanı'nı 'acı çeken büyük insanlığı'yla anlatan edebiyatını dünyaya ezberletmedikçe,
Olimpiyat madalyalarını çoğaltmadıkça, şampiyonluklar almadıkça,
birinci ve ikinci alanda, yani ekonomi ve sosyal alanda pek çok şey yapabilirsiniz ancak bunu sürdürmezsiniz.
Osmanlı İmparatorluğu'nu 600 küsur yıl ayakta tutan ne fetihlerdi ne de yeniçeriler... Onca asır imparatorluğu ayakta tutan sonradan yavaş yavaş yitirdiği milli ve manevi değerleri, ilim ve irfana verdiği büyük önemdi.
İşte Erzurum'daki hamamın temelinde yatan da budur.
Bunu ya görürsünüz ya görmezsiniz.
Size ekonomik zaferler, orta vadede başarı getirir; sosyal reformların, değişimlerin tümü kısa sürede 'Yapacaklar tabii ki ne var ki?' algısı yaratır ama sizi ancak o üçüncü sihirli alan sonsuza kadar ayakta tutar.
CHP'nin bu üç alanın üçünde de boşluğu var... Bu boşluk da zaten oy değil boy verdiriyor.
Hikâye o ki; Erzurum'da bir hamam yapmışlar; ancak bir türlü ısıtamıyorlarmış. Yöneticilerini değiştirmişler ancak yeni yönetim de hamamı ısıtamamış. Tellakları değiştirmişler, ısınmamış. Kapıdaki adamlarını değiştirmişler ama yine sonuç alınamamış. İmam gelmiş, dualar okumuş. Tık yok. Sonra vestiyerdeki havlucu çocuk, çekine çekine 'Efendim, afedersiniz acaba bir de bir mimar çağırsak mı?' diyecek olmuş, önce hemen susturmuşlar. Başarısız denemeleri tekrar tekrar uygulayıp yine de sonuç alamayınca havlucunun dediğini yapmaya karar vermişler. Mimar gelmiş; iki üç basit gözlem, ölçme biçme sonucunda dönmüş demiş ki:
'Beyler, bu hamamın altından buz gibi yer altı suları akıyor. Bunun temelini değiştirmedikçe ne yapsanız nafile...'
Büyük emeklerle hamamın yeri değiştirilmiş ve temeli sağlamlaştırılınca sorun çözülmüş...
CHP'nin durumu da budur.
'O gitsin, bu gelsin. Başbakan'a en çok söven başkan olsun. Beyinler aynı olabilir; kadroları gençleştirelim, çarşaflı kadınlara rozet takalım, olmadı işçilerle buluşalım, çok laik olduk biraz az laik olalım, Ekmel Bey'i çağıralım, biraz daha tanısınlar, sorumluluğu ben alayım; hayır sorumluluk plajlarda boy verenlerde olsun, 65 yıldır kaldığımız gibi muhalefete kalalım ve asıl şimdi çok iyi muhalefet yapalım, Selocan sol tabanımızı oyuyor aman dikkat edelim, ulusalcılarla buluşalım; onlarcası ile buluştuk bir işe yaramadı; ulusalcı ithal edelim, aman PR yapmayalım, reklam kokan hareketlerden kaçalım ama birileri bizi ve hedeflerimizi anlatsın, iktidara getirsin...'
İşte size Erzurum hamamı...
Oysa olağanüstü bir fırsat var. Neden karşı çıktıklarını bilmeden muhalefet ettikleri 'Yeni Türkiye'yi anlamak... 'Yeni Türkiye'nin ekonomik, sosyal ve kültürel üç alanından bir tanesinin tamamen boş olduğunu görüp o alanı doldurabilmek... 'O büyük eski CHP'yi görmek istiyoruz' derken Sayın Deniz Baykal'ın 'eski' vurgusunu nereye yaptığını anlamakta güçlük çeken halkın bir kez daha 'Yahu bunlar hâlâ kırklı yıllarda kalmış' deme ihtimalini engellemek...
AK Parti içinde de, 'Yeni Türkiye'nin üçüncü alanı, yani 'Milli Kültür meselesi' memleketimizde tamamen ihmal edilmiştir. Hangisi 'elhem'dir, hangisi 'mühim'? Ekonomi mi, sosyal değişimler mi; yoksa bütün bunları bir arada tutacak yapıştırıcısı, 'devletin temeli' milli kültür mü?
Milli ve manevi değerlerimizle ilgili Hollywood'un Hıristiyan kültürü üzerine yaptığı filmler kadar film yapıp, yaptıklarının kalitesi ve içeriğini dünyaya kabul ettiremedikçe,
Hollywood'un 240 senelik Amerikan tarihinin en az yarısı kadar bizim tarihimizle ilgili Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı'nın kuruluşu, Cumhuriyet'in inşası, çok partili döneme geçiş filmi yapıp, dünyada gişe rekorları kırmadıkça,
Yeterince sahip çıkmadığımız, hatta yüzüne bakmadığımız 'Türk Beşleri' gibi büyük müzisyenlerimize yenilerini katmadıkça ve bunları yenileriyle birlikte tüm dünyada hayranlık uyandıracak şekilde sunmadıkça,
Mevlâna gibi, Yunus Emre gibi, Mehmet Akif gibi her biri bir gezegen olan sayısız kıymetimizin eserlerini, nice Anadolu, Mezopotamya kültürlerinin içinden geçen Türkiye'nin dününden yarına kalacak olan mesellerini, müziğini ve bunlardan oluşacak örneğin müzikalleri, filmleri, edebi çalışmaları dünyanın beğenisine sunmadıkça,
Halit Refiğ'in Kemal Tahir'e atfen deyişiyle 'Anadolu insanı'nı 'acı çeken büyük insanlığı'yla anlatan edebiyatını dünyaya ezberletmedikçe,
Olimpiyat madalyalarını çoğaltmadıkça, şampiyonluklar almadıkça,
birinci ve ikinci alanda, yani ekonomi ve sosyal alanda pek çok şey yapabilirsiniz ancak bunu sürdürmezsiniz.
Osmanlı İmparatorluğu'nu 600 küsur yıl ayakta tutan ne fetihlerdi ne de yeniçeriler... Onca asır imparatorluğu ayakta tutan sonradan yavaş yavaş yitirdiği milli ve manevi değerleri, ilim ve irfana verdiği büyük önemdi.
İşte Erzurum'daki hamamın temelinde yatan da budur.
Bunu ya görürsünüz ya görmezsiniz.
Size ekonomik zaferler, orta vadede başarı getirir; sosyal reformların, değişimlerin tümü kısa sürede 'Yapacaklar tabii ki ne var ki?' algısı yaratır ama sizi ancak o üçüncü sihirli alan sonsuza kadar ayakta tutar.
CHP'nin bu üç alanın üçünde de boşluğu var... Bu boşluk da zaten oy değil boy verdiriyor.