Biraz gaflet, biraz dalalet ve...
16 ARALIK 2006
Ne demiş TRT’deki programında Banu Avar? Çok net üç mesajı varmış: “1. Nobel ödül sistemi ABD’nin küresel güç olma yolundaki politikalarına hizmet eder... 2. İsveçliler 1980’lere kadar Sami ve Romanlara soykırım yapmışlar... 3. Pamuk’a Nobel kendi kimliğini reddettiği için verilmiştir.”
Sen misin, TRT’nin en onurlu programlarından Sınırlar Arasında’da bunları dile getiren. İsveç’in Ankara’daki Büyükelçisi Christer Asp hop oturup hop kalkmış. Asp, Dışişleri Bakanlığımız nezdinde girişimde bulunmuş. Eğer planlanmış olan tekrar yayın gerçekleşseymiş, TRT’yi basacakmış...
Buraya kadar olan biteni anlamak mümkün. Orta ve Kuzey Avrupa kültürü içinde yıllarım geçti. Demokrasi havarisi geçinip her türlü antidemokratikliği kendilerine reva görmekle maluldürler... Şaşırmadım...
Anlayamadığım bizimkiler... Dışişlerinin devreye girmesi... TRT’nin tekrarı durdurması... ‘Bir kısım’ medyamızın olayı ‘skandal’ olarak vermesi... Banu Avar’ı eleştirir tutum alması... Ve nihayet asaletten anlamayanların karşısında Banı Hanım’ın, belki de TRT’yi zor durumda bırakmamak adına, asil bir suskunluk içine girmesi...
Her zaman gerçek yabancılardan çok, içimizdeki ‘zihinleri vaftizlenmiş’ ecnebilerden rahatsız olmuşumdur. Bu kez de öyle oldu. Aynen Nobel ödülünün kime ve neye verildiği konusundaki yorumlarda olduğu gibi. Ödül töreninde İsveç Akademisi'nin Sürekli Sekreteri Horace Engdahl, Orhan Pamuk Bey’i takdim konuşmasında son derece açık ve net bir şekilde durumu ortaya koydu. Hepimiz dinledik. Engdahl, Türkçe olarak bitirdiği konuşmasında dedi ki: “Bu ödül bir dile ya da ülkeye verilmez. Kişi başka ülkelerde bulunabilir; başka dillerde yazabilir. Ödül yazara verilmektedir!..” Evet bu kadar net...
Peki, sonra ne oldu. Başta Orhan Pamuk Bey ve pek çok ‘aydın’ gazetecimiz, bu ödülün Türk diline ve Türkiye’ye verildiğini iddia edip durdular. Acaba ben başka bir ödül töreni mi izledim diye şaşırıp çevremdekilere sordum. Onlar da aynı şeyleri duymuşlar...
Bana Avar olayı ile Engdahl olayı arasında öz itibariyle bir benzerlik var gibi geliyor. Siz ne dersiniz? Her iki olayda da bir tutam gaflet, bir tutam dalalet var sanki. Üçüncüsü var mı yok mu; bu sorunun yanıtını size bırakıyorum...
Mutsuzum, mutsuzsun, mutsuz!..
Dünkü Akşam’da vardı. Ünlü ABD İnsan Kaynakları şirketi Kelly Services tarafından 28 ülkede 70 bin çalışanla yapılan araştırmada Türk çalışanları en mutsuzlar arasında yer almış (26’ıncı)...
Bu bizi hiç şaşırtmadı. İki nedenden...
Bir: 30 Temmuz’da burada yazmıştık. Leicester Üniversitesi analitik sosyal psikoloji uzmanı Adrian White, 'dünyanın ilk mutluluk haritası' olarak nitelendiren bir araştırma yayınlamıştı.
178 ülkeden verilerin yanı sıra, Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü'nün yaptıkları da dahil 100 küresel çalışmaya dayandırılan araştırmaya göre, Danimarkalılar mutlulukta birinci gelmişti. Onu İsviçre, Avusturya, İzlanda ve Bahamalar izliyordu. En mutsuz üç ülke ise Kongo, Zimbabve ve Burundi idi...
ABD mutluluk sıralamasında 23., İngiltere 41., Almanya 35. ve Fransa 62. sırada yer alıyordu. Adrian White, Asya ülkelerinin çok alt sıralarda yer almasına şaşırdıklarını ifade ederek, sıralamada Çin'in 82., Japonya'nın 90. ve Hindistan'ın 125. gelmesine dikkat çekiyordu.
Pekiyi Türkiye haritada kaçıncı sıradaydı? Hayli altlarda... Tam 133’üncü sıraya demir atmıştık.
İki: Türkiye’de son günlerin en popüler iki şarkısını hatırlıyor musunuz? “Allah Belanı Versin! Allah Seni Kahretsin!”... “Ölsem, ölsem hemen şimdi!” Peki şu sıra en popüler TV starı kim? Gaffur... Hangi tür filmlerden sinemalardan geçilmiyor? Korku filmlerinden...
Peki, durum bu iken, hangi siyasi parti bu vahim çelişkiyi ele alıp çözüm yolları öneriyor dersiniz? Ben bilmiyorum... Varsa hemen bana gösterin. Bir de şu küresel ısınmaya karşı bir tavrı varsa, oyum hemen ona gidecektir. Kimsenin şüphesi olmasın...
Sen misin, TRT’nin en onurlu programlarından Sınırlar Arasında’da bunları dile getiren. İsveç’in Ankara’daki Büyükelçisi Christer Asp hop oturup hop kalkmış. Asp, Dışişleri Bakanlığımız nezdinde girişimde bulunmuş. Eğer planlanmış olan tekrar yayın gerçekleşseymiş, TRT’yi basacakmış...
Buraya kadar olan biteni anlamak mümkün. Orta ve Kuzey Avrupa kültürü içinde yıllarım geçti. Demokrasi havarisi geçinip her türlü antidemokratikliği kendilerine reva görmekle maluldürler... Şaşırmadım...
Anlayamadığım bizimkiler... Dışişlerinin devreye girmesi... TRT’nin tekrarı durdurması... ‘Bir kısım’ medyamızın olayı ‘skandal’ olarak vermesi... Banu Avar’ı eleştirir tutum alması... Ve nihayet asaletten anlamayanların karşısında Banı Hanım’ın, belki de TRT’yi zor durumda bırakmamak adına, asil bir suskunluk içine girmesi...
Her zaman gerçek yabancılardan çok, içimizdeki ‘zihinleri vaftizlenmiş’ ecnebilerden rahatsız olmuşumdur. Bu kez de öyle oldu. Aynen Nobel ödülünün kime ve neye verildiği konusundaki yorumlarda olduğu gibi. Ödül töreninde İsveç Akademisi'nin Sürekli Sekreteri Horace Engdahl, Orhan Pamuk Bey’i takdim konuşmasında son derece açık ve net bir şekilde durumu ortaya koydu. Hepimiz dinledik. Engdahl, Türkçe olarak bitirdiği konuşmasında dedi ki: “Bu ödül bir dile ya da ülkeye verilmez. Kişi başka ülkelerde bulunabilir; başka dillerde yazabilir. Ödül yazara verilmektedir!..” Evet bu kadar net...
Peki, sonra ne oldu. Başta Orhan Pamuk Bey ve pek çok ‘aydın’ gazetecimiz, bu ödülün Türk diline ve Türkiye’ye verildiğini iddia edip durdular. Acaba ben başka bir ödül töreni mi izledim diye şaşırıp çevremdekilere sordum. Onlar da aynı şeyleri duymuşlar...
Bana Avar olayı ile Engdahl olayı arasında öz itibariyle bir benzerlik var gibi geliyor. Siz ne dersiniz? Her iki olayda da bir tutam gaflet, bir tutam dalalet var sanki. Üçüncüsü var mı yok mu; bu sorunun yanıtını size bırakıyorum...
Mutsuzum, mutsuzsun, mutsuz!..
Dünkü Akşam’da vardı. Ünlü ABD İnsan Kaynakları şirketi Kelly Services tarafından 28 ülkede 70 bin çalışanla yapılan araştırmada Türk çalışanları en mutsuzlar arasında yer almış (26’ıncı)...
Bu bizi hiç şaşırtmadı. İki nedenden...
Bir: 30 Temmuz’da burada yazmıştık. Leicester Üniversitesi analitik sosyal psikoloji uzmanı Adrian White, 'dünyanın ilk mutluluk haritası' olarak nitelendiren bir araştırma yayınlamıştı.
178 ülkeden verilerin yanı sıra, Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü'nün yaptıkları da dahil 100 küresel çalışmaya dayandırılan araştırmaya göre, Danimarkalılar mutlulukta birinci gelmişti. Onu İsviçre, Avusturya, İzlanda ve Bahamalar izliyordu. En mutsuz üç ülke ise Kongo, Zimbabve ve Burundi idi...
ABD mutluluk sıralamasında 23., İngiltere 41., Almanya 35. ve Fransa 62. sırada yer alıyordu. Adrian White, Asya ülkelerinin çok alt sıralarda yer almasına şaşırdıklarını ifade ederek, sıralamada Çin'in 82., Japonya'nın 90. ve Hindistan'ın 125. gelmesine dikkat çekiyordu.
Pekiyi Türkiye haritada kaçıncı sıradaydı? Hayli altlarda... Tam 133’üncü sıraya demir atmıştık.
İki: Türkiye’de son günlerin en popüler iki şarkısını hatırlıyor musunuz? “Allah Belanı Versin! Allah Seni Kahretsin!”... “Ölsem, ölsem hemen şimdi!” Peki şu sıra en popüler TV starı kim? Gaffur... Hangi tür filmlerden sinemalardan geçilmiyor? Korku filmlerinden...
Peki, durum bu iken, hangi siyasi parti bu vahim çelişkiyi ele alıp çözüm yolları öneriyor dersiniz? Ben bilmiyorum... Varsa hemen bana gösterin. Bir de şu küresel ısınmaya karşı bir tavrı varsa, oyum hemen ona gidecektir. Kimsenin şüphesi olmasın...