Bu kadar zulmü hak etmiyor!
16 AĞUSTOS 2006
Bizim milletimiz hep mağdurdan yana olmuştur. Medyamız henüz tam ayırdında olmasa da, kamu vicdanında şu sıra sempati ibresi çoktan Pınar Altuğ’un tarafına dönmeye başladı. Bu yeni bir şey değil. Medya kamu vicdanının hangi siyasi partiyi desteklediğini ne zaman önden kestirebildi ki?.. Kestirebilseydi ibresini çok önceden o yöne döndürürdü; seçimlerden sonra değil..
Bu nedenle siz, medyamızın Altuğ’un iki tane daha bikinili fotoğrafını kullanmak adına ahlak bekçisi rolünü sürdürmesine, hâlâ “Bu kadın 'aldatmak' için yaratılmış!” türünden başlıklar atmasına bakmayın.. Yakında Pınar Altuğ’un yanına geçiverir ve şu az görülmüş çifte standarta son verirler: Bir yanda Kaya Çilingiroğlu önüne geleni ipe dizerken ‘ağır abi’ muamelesi görsün, beri yanda vurun Pınar Altuğ’a.. Böyle bir vicdansız ‘medya linçi’ çok uzun sürmez..
Peki, hırsızın hiç mi kabahati yok? Var tabii ki. Hem de diz boyu.. Sen kalk internetten tanıştığın biriyle fingirde.. Olacak iş mi? Bu internet kuşlarının aslında ‘analog’ hayatta insanlarla ilişki kurmayı beceremeyen kompleks kumkuması, ruh hastalığına çeyrek adımları kalmış ‘toplum tortuları’ olduklarını Mısır’daki sağır sultan bile duydu.. Pınar Hanım’ın da duymuş olması lazım. O halde?.. O halde, hafif bir kaşınma durumu var galiba?.. Ya da merak.. Ah o merak.. İnsanı ne hallere sokar..
Pınar Hanım’ın ikinci zaafı ise daha vahim. İletişimini yönetememek.. Etrafına bir baksın yeter. Kendisinden çok daha gaddar krizlerle karşılaşmış olanlar bugün büyük itibar görürken, o itibarını ‘patlayıp patlamama’ noktasında yönetmeye çalışıp, yerlerde süründürüyor. Yazık!.. Oysa Pınar Hanım bu kadar zulmü kesinlikle hak etmiyor..
Helal olsun Terim’e
Bu yazıyı, Fatih Terim’le iş ilişkimiz sürüyor olsaydı, zor yazardım.. Siz yine de okurken, önyargılı olabileceğim gerçeğini göz ardı etmeyin.. Ona verdiğimiz iletişim hizmeti çerçevesinde onca yıl pek çok anlaşamadığımız konu olmuştur. Son sözü o söylemiştir hep. Bazı söylediği son sözler, iletişim stratejisi ve tekniğine ters düşmüştür. Olsun. Ama her zaman kendisini derinden sevmişizdir; saymışızdır. O nedenle Fatih Terim’le ilgili önyargılı olabiliriz..
Aurellio konusunda dünkü çıkışını gazetelerde okurken, yine bir hayli heyecanlandım. Tartışmalara son noktayı koyma biçimi bir iletişim klasiğiydi.. Ben yanında olsaydım daha heyecan verici bir mesaj oluşturamazdım: “Ne mutlu Türküm diyene!” dersi ancak böyle verilebilirdi.. Hele Türkiye’de algılama dalgalarının, milli duyguları yalayarak yükseldiği şu günlerde..
Benim tam da tersim konumda olup, Terim’i önyargıyla eleştirenlerin “Ne var yani bunda. En bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir!” türünden kelamlarla, olayı rastlantıya bağlamaya çalıştıklarını duyar gibi oluyorum. Ama hayır. Fatih Terim iletişim açısından bence olgunluk çağını yaşamaktadır ve liderlik iletişimi adına pek çok iş ve siyaset insanının ondan öğreneceği çok şey vardır..
Bu nedenle siz, medyamızın Altuğ’un iki tane daha bikinili fotoğrafını kullanmak adına ahlak bekçisi rolünü sürdürmesine, hâlâ “Bu kadın 'aldatmak' için yaratılmış!” türünden başlıklar atmasına bakmayın.. Yakında Pınar Altuğ’un yanına geçiverir ve şu az görülmüş çifte standarta son verirler: Bir yanda Kaya Çilingiroğlu önüne geleni ipe dizerken ‘ağır abi’ muamelesi görsün, beri yanda vurun Pınar Altuğ’a.. Böyle bir vicdansız ‘medya linçi’ çok uzun sürmez..
Peki, hırsızın hiç mi kabahati yok? Var tabii ki. Hem de diz boyu.. Sen kalk internetten tanıştığın biriyle fingirde.. Olacak iş mi? Bu internet kuşlarının aslında ‘analog’ hayatta insanlarla ilişki kurmayı beceremeyen kompleks kumkuması, ruh hastalığına çeyrek adımları kalmış ‘toplum tortuları’ olduklarını Mısır’daki sağır sultan bile duydu.. Pınar Hanım’ın da duymuş olması lazım. O halde?.. O halde, hafif bir kaşınma durumu var galiba?.. Ya da merak.. Ah o merak.. İnsanı ne hallere sokar..
Pınar Hanım’ın ikinci zaafı ise daha vahim. İletişimini yönetememek.. Etrafına bir baksın yeter. Kendisinden çok daha gaddar krizlerle karşılaşmış olanlar bugün büyük itibar görürken, o itibarını ‘patlayıp patlamama’ noktasında yönetmeye çalışıp, yerlerde süründürüyor. Yazık!.. Oysa Pınar Hanım bu kadar zulmü kesinlikle hak etmiyor..
Helal olsun Terim’e
Bu yazıyı, Fatih Terim’le iş ilişkimiz sürüyor olsaydı, zor yazardım.. Siz yine de okurken, önyargılı olabileceğim gerçeğini göz ardı etmeyin.. Ona verdiğimiz iletişim hizmeti çerçevesinde onca yıl pek çok anlaşamadığımız konu olmuştur. Son sözü o söylemiştir hep. Bazı söylediği son sözler, iletişim stratejisi ve tekniğine ters düşmüştür. Olsun. Ama her zaman kendisini derinden sevmişizdir; saymışızdır. O nedenle Fatih Terim’le ilgili önyargılı olabiliriz..
Aurellio konusunda dünkü çıkışını gazetelerde okurken, yine bir hayli heyecanlandım. Tartışmalara son noktayı koyma biçimi bir iletişim klasiğiydi.. Ben yanında olsaydım daha heyecan verici bir mesaj oluşturamazdım: “Ne mutlu Türküm diyene!” dersi ancak böyle verilebilirdi.. Hele Türkiye’de algılama dalgalarının, milli duyguları yalayarak yükseldiği şu günlerde..
Benim tam da tersim konumda olup, Terim’i önyargıyla eleştirenlerin “Ne var yani bunda. En bozuk saat bile günde iki defa doğruyu gösterir!” türünden kelamlarla, olayı rastlantıya bağlamaya çalıştıklarını duyar gibi oluyorum. Ama hayır. Fatih Terim iletişim açısından bence olgunluk çağını yaşamaktadır ve liderlik iletişimi adına pek çok iş ve siyaset insanının ondan öğreneceği çok şey vardır..