CHP’nin yeni stratejisi belli oldu
19 ocak 2016 yeni şafak
CHP Kurultayı'ndan ne kaldı akıllarda dersiniz?.. Bana değil, CHP'lilere sorun bu soruyu… “Artık iktidara yürüyebilecek değişimi hazmetmiş, dipdiri bir anlayışla donanmış zıpkın gibi bir parti” mi? “Yepyeni bir zihniyeti benimsemiş bir liderlik” mi?.. Yoksa “Eski tas eski hamam ve kapkara bir ümitsizlik” mi?..
Bir de tabii, Cumhurbaşkanı'na ağır küfür ve hakaretlerle saldırı mı?
Sayın Kılıçdaroğlu “Daha sert muhalefet yapacağız!” demişti… Biz de böyle bir şey bekliyorduk zaten. Cumhurbaşkanını daha galiz ve saldırgan sözlerle hedef almak; AK Parti'nin bir şeyler söylemesini ve yapmasını bekleyip, yapılanlara da 'şiddetle' karşı çıkmak…
Kılıçdaroğlu işte bu 'yepyeni'(!) siyasetin ilk işaretlerini verdi…
Bravo doğrusu… Bu siyaseti zaten yıllardır uyguluyorsunuz ve hiçbir işe yaramadığını, kitleleri de inandıramadığınızı hâlâ göremediğinize inanmak zor…
İçinizde inananlar var. Onları da bir türlü değiştirmeye yanaşmadığınız Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu sayesinde engelliyorsunuz zaten… Yaptığınızın MHP'den farkı yok… Onlar sizden biraz daha hoyratça yapıyor iç muhalefeti ezme işini. O kadar…
Siz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a saldırdıkça, onun halk nezdinde sempatisi ve oylarının arttığını hiçbir araştırmacı söylemiyor mu size?..
AK Partililerin kendi aralarında, “Madem ülkede muhalefet yok, biz kendi içimizde biraz muhalefet yapalım!” diye espri yaptıkları hiç mi gelmedi kulaklarınıza?..
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım“Bu kongrede Kılıçdaroğlu eleştirmedi küfretti, hakaret etti. Kime hakaret etti Cumhur'un reisine yani milletin başkanına hakaret etti. Aslında bütün millete onun nezdinde hakaret etmiş oldu. Bir siyasi parti genel başkanının yapmaması gereken bir iştir. Esasında eleştiri sonuna kadar siyasette de var, günlük hayatta da var. Kılıçdaroğlu Atatürk'ün partisinin başında olduğuyla hep övünür; Atatürk'ten de örnek aldığı yok. Atatürk'ün siyasi nezaketi kitaplara konu olmuştur. Mevlana, 'Her lafa verilecek cevap var; lakin önce lafa bakarım laf mı, bir de söyleyene bakarım adam mı' der. Herkes ne yaptıysa seçimlerde sonucunu alıyor” demiş… Araştırmalara falan itibar etmiyorsanız, şu sözlere bir kulak kabartın hiç değilse… Türkiye'de demokrasinin işlemediğini iddia ediyorsanız, bunun sorumluluğunun ne kadarının kendinizde olduğunu bir sorgulasanız'a…
Belki işe yarar…
'Zorlu' bu filmle kalırsa zorlanır!..
Zorlu Holding'in özellikle kurumun 'varoluş nedenini' temel alan son kurumsal tanıtım filmini izleyeli yıllar olmuş… Demek ihtiyaç duyulmamış… Daha çok ürün ve hizmetlere odaklanılmış… Ormandan çok ağaçlarla uğraşılmış… Büyük resmin aslında küçük resimler üzerinde de çok etkili olabildiğini düşünmüş olmalılar ki, dün akşam yayına giren tanıtım filmini hayata geçirmişler…
Kıymetli iki meslektaşım Zorlu'nun Kurumsal İletişim Genel Müdürü Aslı Alemdaroğlu ve Kurumsal İletişim Grup Yöneticisi Dicle Karaozan hanımlar, başarılı PR ajansları Medya Evi'nden Barış kardeşim ile birlikte lutfedip ziyaretimize geldiler. Son derece etkileyici tanıtım filminin çevresinde CEO Ömer Yüngül'ün onayı ile oluşturdukları, çalışandan başlayarak dışarıya yönelecek 360 derecelik stratejilerini anlattılar…
Beş ana faaliyet alanında, 60'ı aşkın şirket ve 27 bine yaklaşan çalışanı varmış Holding'in... 150'den fazla ülkeye de ihracat yapıyorlarmış. Kampanyanın özünü hayli sofistike bir yaklaşım anlatıyor: Marka sloganını biraz da Ahmet Zorlu'nun yaşam öyküsünden hareketle“Hayallerine Hayat Ver” diye belirlemişler. Filmin adını da“Düşün/Düşle” koymuşlar…
Uzun uzun anlatılan stratejinin özünü üç kelime özetliyor aslında:Hayal et. Kendine güven. Cesaret et!..
Kurumsal film bir ölçüde tüm Türkiye'ye şu mesajı da veriyor: “Biz başardık, ülkece de başarabiliriz!”
“Düşün-düşle” kelimelerinin hayatımızda yarattığı farkı vurucu bir dille anlatan film Publicis Yorum tarafından hazırlanmış. Yönetmeni ise bir İtalyan: Riccardo Paoletti. Müzikler Hollywood filmlerinde de çalışmış olan Rahman Altın'a ait… Filmin temel mesajına uygun olarak cesur bir iş yapılmış: Kontrbas çalmayı hayal eden genç kadın rolü, gerçek bir kontrbas sanatçısına verilmiş. Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bade Bayazıtoğlu, orijinal besteleri çekimlerde canlı olarak çalmış.
Emeği geçen herkesi kutluyorum. Çok etkilendim filmden… Zorlu'nun kabuğu kırdığının resmidir bu yaklaşım…
Gelelim küçük uyarılara… Bir sanat eserini andıran bu filmin Zorlu'nun milyonlarla ifade edilen halk genelindeki hedef kitlesinin bir hayli üzerinden geçebilir… Ve hatırlarda kalsa da, beğenilse de 'Love Mark' etkisine hizmet etmeyebilir. O nedenle bu 'güzelliğin', bildiğimiz, hedef kitleyi 12'den vuran kendilerinin 30 derece dedikleri PR çalışmaları, liderlik iletişimi ve son derece yalın, kolay anlaşılır kampanyalarla desteklenmesi gerekir…
Bir de tabii, Cumhurbaşkanı'na ağır küfür ve hakaretlerle saldırı mı?
Sayın Kılıçdaroğlu “Daha sert muhalefet yapacağız!” demişti… Biz de böyle bir şey bekliyorduk zaten. Cumhurbaşkanını daha galiz ve saldırgan sözlerle hedef almak; AK Parti'nin bir şeyler söylemesini ve yapmasını bekleyip, yapılanlara da 'şiddetle' karşı çıkmak…
Kılıçdaroğlu işte bu 'yepyeni'(!) siyasetin ilk işaretlerini verdi…
Bravo doğrusu… Bu siyaseti zaten yıllardır uyguluyorsunuz ve hiçbir işe yaramadığını, kitleleri de inandıramadığınızı hâlâ göremediğinize inanmak zor…
İçinizde inananlar var. Onları da bir türlü değiştirmeye yanaşmadığınız Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu sayesinde engelliyorsunuz zaten… Yaptığınızın MHP'den farkı yok… Onlar sizden biraz daha hoyratça yapıyor iç muhalefeti ezme işini. O kadar…
Siz Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a saldırdıkça, onun halk nezdinde sempatisi ve oylarının arttığını hiçbir araştırmacı söylemiyor mu size?..
AK Partililerin kendi aralarında, “Madem ülkede muhalefet yok, biz kendi içimizde biraz muhalefet yapalım!” diye espri yaptıkları hiç mi gelmedi kulaklarınıza?..
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım“Bu kongrede Kılıçdaroğlu eleştirmedi küfretti, hakaret etti. Kime hakaret etti Cumhur'un reisine yani milletin başkanına hakaret etti. Aslında bütün millete onun nezdinde hakaret etmiş oldu. Bir siyasi parti genel başkanının yapmaması gereken bir iştir. Esasında eleştiri sonuna kadar siyasette de var, günlük hayatta da var. Kılıçdaroğlu Atatürk'ün partisinin başında olduğuyla hep övünür; Atatürk'ten de örnek aldığı yok. Atatürk'ün siyasi nezaketi kitaplara konu olmuştur. Mevlana, 'Her lafa verilecek cevap var; lakin önce lafa bakarım laf mı, bir de söyleyene bakarım adam mı' der. Herkes ne yaptıysa seçimlerde sonucunu alıyor” demiş… Araştırmalara falan itibar etmiyorsanız, şu sözlere bir kulak kabartın hiç değilse… Türkiye'de demokrasinin işlemediğini iddia ediyorsanız, bunun sorumluluğunun ne kadarının kendinizde olduğunu bir sorgulasanız'a…
Belki işe yarar…
'Zorlu' bu filmle kalırsa zorlanır!..
Zorlu Holding'in özellikle kurumun 'varoluş nedenini' temel alan son kurumsal tanıtım filmini izleyeli yıllar olmuş… Demek ihtiyaç duyulmamış… Daha çok ürün ve hizmetlere odaklanılmış… Ormandan çok ağaçlarla uğraşılmış… Büyük resmin aslında küçük resimler üzerinde de çok etkili olabildiğini düşünmüş olmalılar ki, dün akşam yayına giren tanıtım filmini hayata geçirmişler…
Kıymetli iki meslektaşım Zorlu'nun Kurumsal İletişim Genel Müdürü Aslı Alemdaroğlu ve Kurumsal İletişim Grup Yöneticisi Dicle Karaozan hanımlar, başarılı PR ajansları Medya Evi'nden Barış kardeşim ile birlikte lutfedip ziyaretimize geldiler. Son derece etkileyici tanıtım filminin çevresinde CEO Ömer Yüngül'ün onayı ile oluşturdukları, çalışandan başlayarak dışarıya yönelecek 360 derecelik stratejilerini anlattılar…
Beş ana faaliyet alanında, 60'ı aşkın şirket ve 27 bine yaklaşan çalışanı varmış Holding'in... 150'den fazla ülkeye de ihracat yapıyorlarmış. Kampanyanın özünü hayli sofistike bir yaklaşım anlatıyor: Marka sloganını biraz da Ahmet Zorlu'nun yaşam öyküsünden hareketle“Hayallerine Hayat Ver” diye belirlemişler. Filmin adını da“Düşün/Düşle” koymuşlar…
Uzun uzun anlatılan stratejinin özünü üç kelime özetliyor aslında:Hayal et. Kendine güven. Cesaret et!..
Kurumsal film bir ölçüde tüm Türkiye'ye şu mesajı da veriyor: “Biz başardık, ülkece de başarabiliriz!”
“Düşün-düşle” kelimelerinin hayatımızda yarattığı farkı vurucu bir dille anlatan film Publicis Yorum tarafından hazırlanmış. Yönetmeni ise bir İtalyan: Riccardo Paoletti. Müzikler Hollywood filmlerinde de çalışmış olan Rahman Altın'a ait… Filmin temel mesajına uygun olarak cesur bir iş yapılmış: Kontrbas çalmayı hayal eden genç kadın rolü, gerçek bir kontrbas sanatçısına verilmiş. Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bade Bayazıtoğlu, orijinal besteleri çekimlerde canlı olarak çalmış.
Emeği geçen herkesi kutluyorum. Çok etkilendim filmden… Zorlu'nun kabuğu kırdığının resmidir bu yaklaşım…
Gelelim küçük uyarılara… Bir sanat eserini andıran bu filmin Zorlu'nun milyonlarla ifade edilen halk genelindeki hedef kitlesinin bir hayli üzerinden geçebilir… Ve hatırlarda kalsa da, beğenilse de 'Love Mark' etkisine hizmet etmeyebilir. O nedenle bu 'güzelliğin', bildiğimiz, hedef kitleyi 12'den vuran kendilerinin 30 derece dedikleri PR çalışmaları, liderlik iletişimi ve son derece yalın, kolay anlaşılır kampanyalarla desteklenmesi gerekir…