“Der neue Feind: Islam!” (Yeni Düşman: İslamiyet)…
21 kasım 2015 yeni şafak
Pek yakın bir zamana kadar kimseler beni inandıramazdı…
Müslümanlar böylesine vahşi, gaddar, insafsız, vicdansız olacaklar… Bir gün gelecek sözde devletler kurup diğer kendi inançlarında olmayanları ve de bilhassa Müslümanları doğrayacaklar… Zaten Hristiyan âleminin 'Deccal' olarak nitelediği ve Yahudi cemaatleri başta olmak üzere, dünyanın büyükçe bir kesimi tarafından düşman olarak görülüp gösterilmeye çalışılan İslamiyet'in algısını daha da aşağılara çekmeye çalışanların ekmeğine yağ sürecek büyük terör eylemlerini tetikleyecekler…
Herhalde bunları söyleyen birini İslamofobinin bir numaralı destekleyicisi olarak görürdüm…
Artık şaşırmıyorum…
Ne zamandan beri?..
Alman Der Spiegel dergisi, komünizm tehlikesinin ve dolayısıylaSoğuk Savaş sonuna gelindiğinde, yani 11 Eylül'ün çok öncesinde, sadece gözleri hayal meyal gözüken, kara çarşaflar içinde bir kadını kapak yapıp şu manşeti attığından bu yana: “Der neue Feind: Islam!” (Yeni Düşman: İslamiyet)…
Yani İslamofobinin miladı benim için 11 Eylül değil; soğuk savaşın bitmesi ve kapitalizmin kendisine yeni bir düşman yaratmak zorunda kaldığının resmen kabul ve ilan edildiği o kapaktır…
Önce Boko Haram dediler. Hani Nijerya'da 219 gencecik kız çocuğunu kaçırmış, onları zorla evlendirmiş olan acayip örgüt… Sonra anlaşıldı ki, dünkü Mali (Bamako) saldırısını El Kaide bağlantılı El Murabitun örgütü üstlenmişmiş… Hiç önemli değil hangisinin üstlendiği. Abdülrezzak Örgütü de üstlenmiş olabilirdi (!)..
Ardından, ayrı siyasî görüşlerde olsak da dünya görüş ve duruşuna, analizlerine büyük saygı duyduğum, benim için popüler kültür dünyasının en başarılı isimlerinden biri olan (İncesaz'ı onun sayesinde tanıyıp sevmiştim) Rıza Okçu kardeşimle dünkü kısa mesajlaşmamız sırasında ortaya çıkan sorular her şeyin yanıtını veriyordu neredeyse:
Suruç, Paris, Mali saldırılarından kim yarar sağladı? Kim zarar gördü?.. Kim kimin taşeronluğunu yapıyor? Ne için?..
IŞİD'in en çok 'ölümcül eylem koyduğu' ilk 10 ülkenin neden 8'i Müslümanların yaşadığı ülkeler?.. 1. Yemen, 2. Afganistan, 3. Türkiye,4. Rusya, 5. Libya, 6. Suudi Arabistan, 7. İsrail, 8. Somali, 9. Bangladeş, 10. Mısır…
Can Pazarına dönen Ortadoğu'dan ve açlık sınırının altında yaşayan yoksul Afrika'dan zengin Kuzey'e göçlerin başlamasıyla bu saldırıların yoğunlaşmasının hiç mi ilişkisi yok?
ABD göçmen girişlerini giderek zorlaştıran, neredeyse imkânsız hale getiren bir yasayı çıkarıverdi hemen… Gerekçe ortadaydı. Ayrı bir bahane yaratmaya gerek yoktu… AB benzer önlemler almaya hazırlanıyor.
Kapitalizm iflasın eşiğinde. Son sahneleri oynuyor. Giderken dünyayı da götürecek. “İnsana en uygun sistem” diyorlardı ya… İnsanı da yok ederek (Küresel ısınma ve iklim değişikliği, CO2 salınımını sınırlandırmayı büyük devletlerin bir türlü kabul etmeyişi) kendi sonunu hazırlıyor…
Sanayi devriminin ardından geriye dönüp bir kıyaslama yapanlar kapkara bir resimle baş başa kalıyorlar. Öncesiyle kıyaslandığında, eskiden pıtrak gibi sanat ve düşünce adamının fışkırdığı Rusya'dan son 100 yılda kaç yazar, kaç besteci çıkmış; pek çok konuda sanat ve düşünce dünyasını belirlemiş olan Almanya'dan kaç yazar, besteci, filozof, sanat insanı; İngiltere'de, Fransa'da durum nasıl? Avrupa sineması son 50 yılda nereden nereye geldi… Eskiden insanlık kültür mirasına zenginlik katmış olan Hollywood sinemasına hangi tür filmler hâkim? ABD neden 'tüymek için' uzayda koloni kurulacak yeni yerleşim gezegenleri arıyor?
Varsa yoksa teknolojik gelişim… İrfandan yoksun ilim… O da ancak kapitalizm destekli ve onun ihtiyaçlarına yönelik, tüketim odaklı…
Bütün bu soruları tartışmaktansa bir ortak düşmana karşı zengin kuzeyi, Hıristiyan Batı'yı birleştirmek, gündemi oraya çekmek çok daha akılcı değil mi?..
Ve İslam âlemi ne yazık ki bu oyunu bozamıyor. Esas kahredici olan budur…
Rusya ve Esed Suriye'sinin IŞİD bahanesiyle Türkmenleri hallaç pamuğu gibi attığı; içimizi parçalayan haberlerle sarsılırken kaleme
aldığımız bu yazıyı Rıza Bey kardeşimizin yolladığı son mesajla noktalayalım...
“İslam toplumları, hızla, kendileri ve diğer insanlıkla barışık, demokratik- vizyonlar geliştirmezlerse, sadece bu senarist-yönetmenlerin amacına hizmet ediyor olacaklar…”
Müslümanlar böylesine vahşi, gaddar, insafsız, vicdansız olacaklar… Bir gün gelecek sözde devletler kurup diğer kendi inançlarında olmayanları ve de bilhassa Müslümanları doğrayacaklar… Zaten Hristiyan âleminin 'Deccal' olarak nitelediği ve Yahudi cemaatleri başta olmak üzere, dünyanın büyükçe bir kesimi tarafından düşman olarak görülüp gösterilmeye çalışılan İslamiyet'in algısını daha da aşağılara çekmeye çalışanların ekmeğine yağ sürecek büyük terör eylemlerini tetikleyecekler…
Herhalde bunları söyleyen birini İslamofobinin bir numaralı destekleyicisi olarak görürdüm…
Artık şaşırmıyorum…
Ne zamandan beri?..
Alman Der Spiegel dergisi, komünizm tehlikesinin ve dolayısıylaSoğuk Savaş sonuna gelindiğinde, yani 11 Eylül'ün çok öncesinde, sadece gözleri hayal meyal gözüken, kara çarşaflar içinde bir kadını kapak yapıp şu manşeti attığından bu yana: “Der neue Feind: Islam!” (Yeni Düşman: İslamiyet)…
Yani İslamofobinin miladı benim için 11 Eylül değil; soğuk savaşın bitmesi ve kapitalizmin kendisine yeni bir düşman yaratmak zorunda kaldığının resmen kabul ve ilan edildiği o kapaktır…
Önce Boko Haram dediler. Hani Nijerya'da 219 gencecik kız çocuğunu kaçırmış, onları zorla evlendirmiş olan acayip örgüt… Sonra anlaşıldı ki, dünkü Mali (Bamako) saldırısını El Kaide bağlantılı El Murabitun örgütü üstlenmişmiş… Hiç önemli değil hangisinin üstlendiği. Abdülrezzak Örgütü de üstlenmiş olabilirdi (!)..
Ardından, ayrı siyasî görüşlerde olsak da dünya görüş ve duruşuna, analizlerine büyük saygı duyduğum, benim için popüler kültür dünyasının en başarılı isimlerinden biri olan (İncesaz'ı onun sayesinde tanıyıp sevmiştim) Rıza Okçu kardeşimle dünkü kısa mesajlaşmamız sırasında ortaya çıkan sorular her şeyin yanıtını veriyordu neredeyse:
Suruç, Paris, Mali saldırılarından kim yarar sağladı? Kim zarar gördü?.. Kim kimin taşeronluğunu yapıyor? Ne için?..
IŞİD'in en çok 'ölümcül eylem koyduğu' ilk 10 ülkenin neden 8'i Müslümanların yaşadığı ülkeler?.. 1. Yemen, 2. Afganistan, 3. Türkiye,4. Rusya, 5. Libya, 6. Suudi Arabistan, 7. İsrail, 8. Somali, 9. Bangladeş, 10. Mısır…
Can Pazarına dönen Ortadoğu'dan ve açlık sınırının altında yaşayan yoksul Afrika'dan zengin Kuzey'e göçlerin başlamasıyla bu saldırıların yoğunlaşmasının hiç mi ilişkisi yok?
ABD göçmen girişlerini giderek zorlaştıran, neredeyse imkânsız hale getiren bir yasayı çıkarıverdi hemen… Gerekçe ortadaydı. Ayrı bir bahane yaratmaya gerek yoktu… AB benzer önlemler almaya hazırlanıyor.
Kapitalizm iflasın eşiğinde. Son sahneleri oynuyor. Giderken dünyayı da götürecek. “İnsana en uygun sistem” diyorlardı ya… İnsanı da yok ederek (Küresel ısınma ve iklim değişikliği, CO2 salınımını sınırlandırmayı büyük devletlerin bir türlü kabul etmeyişi) kendi sonunu hazırlıyor…
Sanayi devriminin ardından geriye dönüp bir kıyaslama yapanlar kapkara bir resimle baş başa kalıyorlar. Öncesiyle kıyaslandığında, eskiden pıtrak gibi sanat ve düşünce adamının fışkırdığı Rusya'dan son 100 yılda kaç yazar, kaç besteci çıkmış; pek çok konuda sanat ve düşünce dünyasını belirlemiş olan Almanya'dan kaç yazar, besteci, filozof, sanat insanı; İngiltere'de, Fransa'da durum nasıl? Avrupa sineması son 50 yılda nereden nereye geldi… Eskiden insanlık kültür mirasına zenginlik katmış olan Hollywood sinemasına hangi tür filmler hâkim? ABD neden 'tüymek için' uzayda koloni kurulacak yeni yerleşim gezegenleri arıyor?
Varsa yoksa teknolojik gelişim… İrfandan yoksun ilim… O da ancak kapitalizm destekli ve onun ihtiyaçlarına yönelik, tüketim odaklı…
Bütün bu soruları tartışmaktansa bir ortak düşmana karşı zengin kuzeyi, Hıristiyan Batı'yı birleştirmek, gündemi oraya çekmek çok daha akılcı değil mi?..
Ve İslam âlemi ne yazık ki bu oyunu bozamıyor. Esas kahredici olan budur…
Rusya ve Esed Suriye'sinin IŞİD bahanesiyle Türkmenleri hallaç pamuğu gibi attığı; içimizi parçalayan haberlerle sarsılırken kaleme
aldığımız bu yazıyı Rıza Bey kardeşimizin yolladığı son mesajla noktalayalım...
“İslam toplumları, hızla, kendileri ve diğer insanlıkla barışık, demokratik- vizyonlar geliştirmezlerse, sadece bu senarist-yönetmenlerin amacına hizmet ediyor olacaklar…”