Erdoğan, Türk lirasına yakışmaz mı(!)
18 AĞUSTOS 2006
Dört yıldır iddiam şuydu: AK Parti kendi kendisini devirmedikçe bu dağınık, ne istediğini bir türlü söyleyemeyen ve tek işi AK Parti’ye saldırmak gibi duran muhalefet bir şey yapamaz.. Haberi duyunca dedimdi ki, “İşte sonun başlangıcı!”..
Ne kadar doğru laftır: Şeyh uçmazmış, müritleri onu uçururmuş. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, AK Parti Başkanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ve partisine iletişim adına daha büyük bir kötülük etmek isteseydi, zorlanırdı doğrusu. Kötülüğün bu kadar kalıcısını bulmak kolay olmazdı.. Havaalanından kente, kentten havaalanına akın akın giden binlerce insan, her gün Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı’ndan geçecek ve geçerken söylenecek... “İnsan hayattayken kendisini böyle pohpohlatır mı?..”
İletişimde en büyük zararı, hedef kitlenin kültür ve değerlerine ters düştüğünüzde görürsünüz.. İsmet Paşa fotoğrafını Türk parasının üstüne koydurdu diye, ölene kadar eleştirilmişti. Bizim halkımız aile büyüğünün resmini bile vefat etmeden büyütüp baş köşeye asmaz, asanı da yadırgar (bkz. Maslak Princess ve Ceylan Intercontinental Otelleri girişlerindeki patron resimleri..) Dışarıya dağıtılan kurum dergilerini patron fotoğraflarıyla doldurmayı, “kendin pişir kendin ye!” tavrı olarak algılar..
Kim tutar sizi Melih Bey... Bir teklif de Meclis’e göndertin... Erdoğan fotoğraflarından birini, mesela kara gözlüklü olanından, Türk parasının üstüne koysunlar.. Yakışmaz mı, yani?.. Bulvar için ileri sürdüğünüz gerekçe, rahatlıkla Türk parası için de ileri sürülebilir.. Neden olmasın?..
PR’cılar sınavı geçti
İletişimin rekabet avantajı sağlamada, itibarı geliştirmede, dolayısıyla ekonomik sonuçları olumlu yönde etkileme konusunda çok önemli bir unsur olduğunu keşfedenler zaman zaman sorarlar: Hangi PR (ya da moda deyişle İletişim Danışmanlığı) ajansı ile çalışalım?..
Gelişmiş ülkelerde çalışılacak ajansı bulma konusunda hizmet veren şirketler var. Bizde yok. Pekiyi ne yapacağız? İki yol var. Biri, kulaktan dolma referanslara, eş dost tavsiyesine itibar edip karar vermek; ikincisi ise uluslararası hizmet standartları konusunda denetim sertifikası aramak... İki yol da işe yarayabilir..
Aklı daha çok ikinci yola yatanlar için şimdi net bir adres var: ICCO ve onun Türkiye ayağı İDA.. İDA, iletişim danışmanlığı hizmeti veren şirketlerin (şahısların değil) üye oldukları şemsiye dernek, ICCO da onun uluslararası planda çatı kuruluşu.. ICCO’nun onayladığı bir standart var. Adı ‘Uluslararası İletişim Danışmanlığı Yönetim Standartı’ . Türkiye’de IDA’ya üye 8 şirket geçen ay ilgili denetimden geçip bu standart belgesini almaya hak kazanmış: Bersay, BG İletişim, Excel, Global, Grup 7, NPR, MPR, Zarakol...
Slogan makinesi bulundu
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi 3’üncü sınıftan öğrencim Atilla İlhan, ilginç bir web adresi göndermiş. Bu arada adı rahmetli Attilâ İlhan ile karıştırılıyor diye kendisine “Senin adın Mustafa Atilla İlhan olsun” diye takılanlar oluyormuş. Bence üzülmesine hiç gerek yok. Rahmetlinin adı iki T ile yazılırdı. Sondaki A’nın üzerinde ise düzeltme imi (şapka) vardı. Rahmetli adını böyle yazmayanlara da fena halde bozulurdu.
Evet, bizim Atilla İlhan’ın gönderdiği adres şöyle: www.thesurrealist.co.uk/slogan.cgi.. Sitenin adı ise çok şey vaat ediyor: The Advertising Slogan Generator... Yani Reklam Sloganı Üreticisi... Herhangi bir kavram yazıyorsunuz, o da size anında reklam sloganınızı söylüyor. Yani hedef kitle segmentasyonuna hiç gerek yok(!).. İş hedefine bağlı stratejiyi kurmak için uğraşmaya da lüzum yok(!).. Hedef kitle ve sosyal paydaşlar nezdinde yürütülecek bir araştırma da fuzuli(!)... Yaz kavramı al sloganı.. Türkçesi de yakında çıkabilir..
Bana her hafta onlarca e-posta gelir: “Şahane bir reklam filmi senaryosu yazdım. Buna uygun bir ürün bulmama yardımcı olur musunuz?” Slogan makinesini gördükten sonra bizim halkımıza kızgınlığım geçti. Bizim Anadolu’nun tamamı senaryo makinesi aslında..
Ne kadar doğru laftır: Şeyh uçmazmış, müritleri onu uçururmuş. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, AK Parti Başkanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ve partisine iletişim adına daha büyük bir kötülük etmek isteseydi, zorlanırdı doğrusu. Kötülüğün bu kadar kalıcısını bulmak kolay olmazdı.. Havaalanından kente, kentten havaalanına akın akın giden binlerce insan, her gün Recep Tayyip Erdoğan Bulvarı’ndan geçecek ve geçerken söylenecek... “İnsan hayattayken kendisini böyle pohpohlatır mı?..”
İletişimde en büyük zararı, hedef kitlenin kültür ve değerlerine ters düştüğünüzde görürsünüz.. İsmet Paşa fotoğrafını Türk parasının üstüne koydurdu diye, ölene kadar eleştirilmişti. Bizim halkımız aile büyüğünün resmini bile vefat etmeden büyütüp baş köşeye asmaz, asanı da yadırgar (bkz. Maslak Princess ve Ceylan Intercontinental Otelleri girişlerindeki patron resimleri..) Dışarıya dağıtılan kurum dergilerini patron fotoğraflarıyla doldurmayı, “kendin pişir kendin ye!” tavrı olarak algılar..
Kim tutar sizi Melih Bey... Bir teklif de Meclis’e göndertin... Erdoğan fotoğraflarından birini, mesela kara gözlüklü olanından, Türk parasının üstüne koysunlar.. Yakışmaz mı, yani?.. Bulvar için ileri sürdüğünüz gerekçe, rahatlıkla Türk parası için de ileri sürülebilir.. Neden olmasın?..
PR’cılar sınavı geçti
İletişimin rekabet avantajı sağlamada, itibarı geliştirmede, dolayısıyla ekonomik sonuçları olumlu yönde etkileme konusunda çok önemli bir unsur olduğunu keşfedenler zaman zaman sorarlar: Hangi PR (ya da moda deyişle İletişim Danışmanlığı) ajansı ile çalışalım?..
Gelişmiş ülkelerde çalışılacak ajansı bulma konusunda hizmet veren şirketler var. Bizde yok. Pekiyi ne yapacağız? İki yol var. Biri, kulaktan dolma referanslara, eş dost tavsiyesine itibar edip karar vermek; ikincisi ise uluslararası hizmet standartları konusunda denetim sertifikası aramak... İki yol da işe yarayabilir..
Aklı daha çok ikinci yola yatanlar için şimdi net bir adres var: ICCO ve onun Türkiye ayağı İDA.. İDA, iletişim danışmanlığı hizmeti veren şirketlerin (şahısların değil) üye oldukları şemsiye dernek, ICCO da onun uluslararası planda çatı kuruluşu.. ICCO’nun onayladığı bir standart var. Adı ‘Uluslararası İletişim Danışmanlığı Yönetim Standartı’ . Türkiye’de IDA’ya üye 8 şirket geçen ay ilgili denetimden geçip bu standart belgesini almaya hak kazanmış: Bersay, BG İletişim, Excel, Global, Grup 7, NPR, MPR, Zarakol...
Slogan makinesi bulundu
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi 3’üncü sınıftan öğrencim Atilla İlhan, ilginç bir web adresi göndermiş. Bu arada adı rahmetli Attilâ İlhan ile karıştırılıyor diye kendisine “Senin adın Mustafa Atilla İlhan olsun” diye takılanlar oluyormuş. Bence üzülmesine hiç gerek yok. Rahmetlinin adı iki T ile yazılırdı. Sondaki A’nın üzerinde ise düzeltme imi (şapka) vardı. Rahmetli adını böyle yazmayanlara da fena halde bozulurdu.
Evet, bizim Atilla İlhan’ın gönderdiği adres şöyle: www.thesurrealist.co.uk/slogan.cgi.. Sitenin adı ise çok şey vaat ediyor: The Advertising Slogan Generator... Yani Reklam Sloganı Üreticisi... Herhangi bir kavram yazıyorsunuz, o da size anında reklam sloganınızı söylüyor. Yani hedef kitle segmentasyonuna hiç gerek yok(!).. İş hedefine bağlı stratejiyi kurmak için uğraşmaya da lüzum yok(!).. Hedef kitle ve sosyal paydaşlar nezdinde yürütülecek bir araştırma da fuzuli(!)... Yaz kavramı al sloganı.. Türkçesi de yakında çıkabilir..
Bana her hafta onlarca e-posta gelir: “Şahane bir reklam filmi senaryosu yazdım. Buna uygun bir ürün bulmama yardımcı olur musunuz?” Slogan makinesini gördükten sonra bizim halkımıza kızgınlığım geçti. Bizim Anadolu’nun tamamı senaryo makinesi aslında..