Eurovision Tarkan'a birkaç numara küçük gelir
21 Ağustos 2009 Akşam Gazetesi
Kırk yıl düşünsem, Tarkan'ın Eurovision Şarkı Yarışması'na katılacağı aklıma gelmezdi. Hala da inanasım yok. Kendi ağzından duymadıkça da zor ikna olurum.
Bu, sadece Tarkan'ın -haydi gereken hamasetle söyleyelim- 'bir milli görevi' yerine getirip getirmeme meselesi değildir. Bu, kurumsal, bireysel ve ürün düzeyinde çağdaş kapitalizmin gereği yönetilmek durumunda olan tüm markalar için geçerlidir.
Sık sık burada söz ediyoruz. Tekrarlamakta hiç sakınca yok: Hangi marka hangi markaların yanında duracak? Bunun getireceği kazanç ne, kaybettireceği puan ne kadar?.. Arada bir bedel ödenecekse, bunu kim ödeyecek?..
Tarkan, Türkiye'nin popüler kültür alanında yetiştirdiği, dünya çapında adından söz ettirebilmiş olan ender starlarından biridir. 'Tek starıdır!' gibi iddialı bir laf edip gereksiz agresyon almayalım diye böyle diyoruz... Son şansını denemeye çalışan bir-iki tane uluslararası pop star eskisi dışında, Tarkan bu yarışmaya katılmış yerli ve yabancı tüm starlardan marka değeri açısından fersah fersah öndedir...
O yarışma, bugüne kadar uluslararası kariyer adına Abba dışında kime ne getirmiştir?.. Yarışmanın ana konsepti çok açıktır: 'Çok güçlü bir beste + yetenekli, gelecek vaat eden starletler (genç starlar)'...
Tarkan'ın bir de dönüp geçmişe Türkiye bazında bakmasında yarar vardır. Kim katılmış, hangileri Türkiye elemelerini geçmiş; bu elemeleri geçenler esas yarışmada ne yapmışlar, sonrasında ne olmuş?.. Bu araştırmaya bir kez birincilik almış olan Sertab Erener de dahil edilebilir...
Uzun boylu kafa patlatmaya gerek de yoktur. Ben özetleyebilirim istenirse: Öncesinde zaten şöhreti yakalamış olan pop yıldızlarımız için sonuç tek kelimeyle hüsran olmuştur...
Ayrıca Tarkan Eurovision'da birinci gelse ne olacaktır ki? Marka değerinin en önemli ölçütü piyasa değeridir. Tarkan şu anda bile, gerek konserleri gerekse ekstraları için Türkiye'de astronomik sayılabilecek rakamlar almaktadır. Uluslararası piyasalar için ise Eurovision'un hiçbir marka kaldıraç (shifting) değeri yoktur.
O halde Eurovision Tarkan'a birkaç numara küçük gelir...
'Milli görev' falan gibi hamasi talepler gelirse, bizce her türlü desteği verebilir. Markasını riske atmadan arka planda kalarak her tür prodüksiyon hizmeti üretebilir. Hiçbir zararı olmaz. Ama hepsi o kadar...
Bizden söylemesi...
Sezen çözümün parçası olma yolunda
'Madem milli mutabakat meselesidir, devletin konusudur; ortak akıl, ortak vicdan, huzur, barış, kardeşlik gibi kavramlar gündemdedir; o halde mutlaka popüler kültür taşıyıcılarını da bir araya getirmek; onlarla birlikte yola çıkmak gerekir. Bu alanda da ilk istişare edilmesi gereken kişi Sezen Aksu'dur!'...
Başbakan'ın liderliğinde hükümet üyeleriyle birlikte müthiş bir iş çıkarmak üzere olduklarına inandığım İçişleri Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay'a yukarıdaki cümleyi sarf edeli 10 gün geçmedi. Sezen Aksu Başbakan'ı aramış ve tüm desteğinin bu projenin yanında olduğunu söylemiş... Hatta işe müthiş bir duygusallık katıp ikisi de öğretmen olan anne ve babasının 'icazetini' aldığını da eklemeyi unutmamış.
Sezen 32 yıllık kad”m dostumdur. Sınanmış bir ilişkimiz vardır... Keşke bu fikri ona ben verebilmiş olsaydım. Hayır. O benden önce davranmış. Sadece benden mi? Hayır! Tüm 'refiklerin'den önce davranmış ve projeye desteğini ilan etmiş...
Şimdi Sezen'e bir adım daha atmak düşüyor. Beşir Atalay'ın tüm ziyaret ettiği kurum, kişi ve kuruluşlardan istediğini, sanatçı çevresinden de oluşturulmasını desteklemek.
Nedir? Mümkün olduğu kadar geniş bir sanatçı kitlesini toplamak. Yarım günlük bir ortak akıl toplantısı sonucunda 3-5 kişilik bir 'reporter' ekibine görüşleri kaleme aldırmak sonra da bu görüşleri, projenin Atalay'ın başkanlığında teşkil edilmiş olan koordinasyon kuruluna ulaştırılmasını sağlamak...
Mutlaka bu proje için beste de yapabilir; konser de verebilir. Ancak yukarıda ifade etmeye çalıştığımız katma değer, belki daha az yorucudur ancak hepsinden daha kıymetlidir. Çünkü katılım ve kararlılığın altını çizer. Bu arada yıllardır, 'Bu işin çözümü silahtan çok siyasettedir' diye bağıran Silahlı Kuvvetler'e de güçlü bir destek verilmiş olunur.
Kırk yıl düşünsem, Tarkan'ın Eurovision Şarkı Yarışması'na katılacağı aklıma gelmezdi. Hala da inanasım yok. Kendi ağzından duymadıkça da zor ikna olurum.
Bu, sadece Tarkan'ın -haydi gereken hamasetle söyleyelim- 'bir milli görevi' yerine getirip getirmeme meselesi değildir. Bu, kurumsal, bireysel ve ürün düzeyinde çağdaş kapitalizmin gereği yönetilmek durumunda olan tüm markalar için geçerlidir.
Sık sık burada söz ediyoruz. Tekrarlamakta hiç sakınca yok: Hangi marka hangi markaların yanında duracak? Bunun getireceği kazanç ne, kaybettireceği puan ne kadar?.. Arada bir bedel ödenecekse, bunu kim ödeyecek?..
Tarkan, Türkiye'nin popüler kültür alanında yetiştirdiği, dünya çapında adından söz ettirebilmiş olan ender starlarından biridir. 'Tek starıdır!' gibi iddialı bir laf edip gereksiz agresyon almayalım diye böyle diyoruz... Son şansını denemeye çalışan bir-iki tane uluslararası pop star eskisi dışında, Tarkan bu yarışmaya katılmış yerli ve yabancı tüm starlardan marka değeri açısından fersah fersah öndedir...
O yarışma, bugüne kadar uluslararası kariyer adına Abba dışında kime ne getirmiştir?.. Yarışmanın ana konsepti çok açıktır: 'Çok güçlü bir beste + yetenekli, gelecek vaat eden starletler (genç starlar)'...
Tarkan'ın bir de dönüp geçmişe Türkiye bazında bakmasında yarar vardır. Kim katılmış, hangileri Türkiye elemelerini geçmiş; bu elemeleri geçenler esas yarışmada ne yapmışlar, sonrasında ne olmuş?.. Bu araştırmaya bir kez birincilik almış olan Sertab Erener de dahil edilebilir...
Uzun boylu kafa patlatmaya gerek de yoktur. Ben özetleyebilirim istenirse: Öncesinde zaten şöhreti yakalamış olan pop yıldızlarımız için sonuç tek kelimeyle hüsran olmuştur...
Ayrıca Tarkan Eurovision'da birinci gelse ne olacaktır ki? Marka değerinin en önemli ölçütü piyasa değeridir. Tarkan şu anda bile, gerek konserleri gerekse ekstraları için Türkiye'de astronomik sayılabilecek rakamlar almaktadır. Uluslararası piyasalar için ise Eurovision'un hiçbir marka kaldıraç (shifting) değeri yoktur.
O halde Eurovision Tarkan'a birkaç numara küçük gelir...
'Milli görev' falan gibi hamasi talepler gelirse, bizce her türlü desteği verebilir. Markasını riske atmadan arka planda kalarak her tür prodüksiyon hizmeti üretebilir. Hiçbir zararı olmaz. Ama hepsi o kadar...
Bizden söylemesi...
Sezen çözümün parçası olma yolunda
'Madem milli mutabakat meselesidir, devletin konusudur; ortak akıl, ortak vicdan, huzur, barış, kardeşlik gibi kavramlar gündemdedir; o halde mutlaka popüler kültür taşıyıcılarını da bir araya getirmek; onlarla birlikte yola çıkmak gerekir. Bu alanda da ilk istişare edilmesi gereken kişi Sezen Aksu'dur!'...
Başbakan'ın liderliğinde hükümet üyeleriyle birlikte müthiş bir iş çıkarmak üzere olduklarına inandığım İçişleri Bakanı Prof. Dr. Beşir Atalay'a yukarıdaki cümleyi sarf edeli 10 gün geçmedi. Sezen Aksu Başbakan'ı aramış ve tüm desteğinin bu projenin yanında olduğunu söylemiş... Hatta işe müthiş bir duygusallık katıp ikisi de öğretmen olan anne ve babasının 'icazetini' aldığını da eklemeyi unutmamış.
Sezen 32 yıllık kad”m dostumdur. Sınanmış bir ilişkimiz vardır... Keşke bu fikri ona ben verebilmiş olsaydım. Hayır. O benden önce davranmış. Sadece benden mi? Hayır! Tüm 'refiklerin'den önce davranmış ve projeye desteğini ilan etmiş...
Şimdi Sezen'e bir adım daha atmak düşüyor. Beşir Atalay'ın tüm ziyaret ettiği kurum, kişi ve kuruluşlardan istediğini, sanatçı çevresinden de oluşturulmasını desteklemek.
Nedir? Mümkün olduğu kadar geniş bir sanatçı kitlesini toplamak. Yarım günlük bir ortak akıl toplantısı sonucunda 3-5 kişilik bir 'reporter' ekibine görüşleri kaleme aldırmak sonra da bu görüşleri, projenin Atalay'ın başkanlığında teşkil edilmiş olan koordinasyon kuruluna ulaştırılmasını sağlamak...
Mutlaka bu proje için beste de yapabilir; konser de verebilir. Ancak yukarıda ifade etmeye çalıştığımız katma değer, belki daha az yorucudur ancak hepsinden daha kıymetlidir. Çünkü katılım ve kararlılığın altını çizer. Bu arada yıllardır, 'Bu işin çözümü silahtan çok siyasettedir' diye bağıran Silahlı Kuvvetler'e de güçlü bir destek verilmiş olunur.