Gaziantep kent markası 'prototip' olabilir
18 EKİM 2014
'Tasarım kavramı sanayi devriminden sonra çıkmıştır. Tasarımcılar ürün tasarlarlar, bu ürünler arasında yollar, köprüler, mobilyalar tasarlarlar. 20. yüzyıldan bu yana bütün tasarımlar tasarım dünyasında küçük kaldı. Günümüzde tasarım sanayi, siyaset, ekonomi, sosyolojiye yön verir oldu.'
Bu tespit, Tasarım Vakfı Başkanı ve Koleksiyon Mobilya'nın kurucusu Mimar Faruk Malhan'a ait. Başkanı olduğu Vakfın davetiyle dün çok ilginç bir toplantıya katıldım. Toplantının onur konuğu ise Kadın ve Aileden Sorumlu eski Devlet Bakanımız ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkanı Fatma Şahin hanımdı. Konu, Gaziantep'in kentsel dönüşümü özelinde Hışva Hanı'nın uluslararası cazibe merkezi olması ve Gaziantep'in kent markasının yönetilmesi için atılacak adımlardı.
Sayın Şahin'i uzun zamandır yakından izlerim. İşleri sahiplenişine yansıyan samimi sorumluluk duygusuna hayranlığımı da gizlemem. Bu nedenle Gaziantep kent markası ve Hışva Hanı için gelecek tasarımını gördüğümde ve sayın Başkan'ın kararlılığına tanık olduğumda, bir de buna baba tarafımın Kilis ve Antep kökenli olduğu gerçeğini eklediğimde anladım ki, bu projeye 'dışarıdan' ve 'soğukkanlı' bir tutumla bakmam kolay değil.
Pek çok tasarımcı ve mimar akademisyenin bu arada Güngör Uras ağabeyimizin de hazır bulunduğu geniş katılımlı toplantıda dikkatimi çeken kişilerden biri de Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültürel İrtibat Noktası Sorumlularından Hakan Tanrıöver'di. Kendisi iki nedenle dikkatimi çekti:
Birincisi, tabii ki üstyapı konularındaki derinliği ve ülkemizin gelecek tasarımında temel eksikliklerinden biri olan kültür, sanat ve çevre konularındaki yaklaşımı; ikincisi ise unvanı. Tekrarlayayım: 'Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültürel İrtibat Noktası Sorumlusu'... Böyle bir unvanı bakanlığa getiren zihniyetin sırtı yere gelir mi? Bu çerçevede hem Sayın Bakan Ömer Çelik'i hem de 'bilge' müsteşarı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun beyi yürekten kutluyorum. Türkiye'deki kentlere marka yönetimi konusunda örnek teşkil edecek boyuttaki Gaziantep yaklaşımını ve Hışva Hanı projesini desteklemelerini de, ülkemizde bir türlü oluşturulamayan 'Milli Kültür Politikası'nın ufukta artık görünmeye başladığının en önemli kanıtlarından biri olabilir mi, diye düşünmekten kendimizi alamadık.
Toplantıda Faruk Malhan'ın yaptığı kent markası üzerine genel sunum ve ardından Doç. Dr. Abdullah Erençin'in Hışva Hanı'nın 3D yansılarla proje sunumu, Türkiye'nin bütün kentlerine örnek olabilecek nitelikteydi. Tüm belediye başkanlarına bu projeyi yakından izlemelerini ve sonuçlandığında da Sayın Fatma Şahin'den tüm sürecin anlatıldığı bir sunumu talep etmelerini salık veriririz.
'Yap acılı Adana, şalgam olsun yanında'...
Michelle Obama'nın elinde şalgamla dans edişini siz de gördünüz mü? ABD Başkanı'nın eşi elinde şalgamla dans ediyor... First lady'nin, bu kısa klibi (Vine.co video hizmeti) Beyaz Ev'in internet hesabında yayımlandı ve CNN de dünyaya duyurdu. İnternette tıklayan tıklayana...
Barack Obama ile yapılan 'online' (eş zamanlı) konferans sırasında Amerikalı aktör Iman Crosson, sosyal medyada first lady'nin bahçıvanlık tutkusuna gönderme yaparak 'Kazarken kaç kalori yakıyorsunuz?' diye soruyor. Michelle Obama da elinde şalgamla hip hop dansı yaptığı kliple yanıt veriyor. Sorudaki, turn up (kazmak) ile turnip (şalgam) sözcükleriyle kelime oyunu yapıyor. Öylesine vasat bir espri ama Amerikalılar için pekala sempatik bulunabilen bir hoşluk...
Benim içinse bu 'hoşluk', Türkiye hakkında herhangi bir fikri beyan ederken bizim halkımızın kültürel kodlarını deşifre etme zahmetine hiç mi hiç katlanmadan 'Ama Batı'da şöyle, ama Batı'da böyle' deyip duran 'ecnebi Türk aydınlarımızı' anımsatmaya yeterli oluyor.
Aslında burada mükemmel bir ders var... Ordumuzun Danimarka ordusu gibi olmasını, milletvekillerimizin Meclis'imizde İngiliz Parlamentosu'ndaymış gibi davranmasını, sinemamızın Hollywood gibi filmler çekmesini, gazetelerimizin New York Times gibi olmasını isteyenler'e Amerikan first lady'si Michelle Obama, bu kısa klipiyle 'Nasıl sizler gibi olamam'ın / 'olamayız'ın şahane bir örneğini vermiş.
Bizim first lady'mizi, sosyal medyada, elinde şalgam 'Yap Acılı Adana, şalgam olsun yanında' türküsüyle dans ettiğini düşünebilir misiniz? Olacak iş mi?
Tabii ki değil. Ama Michelle Obama yapıyor.
Michelle Hanımefendi bir keresinde de bizim Acun Ilıcalı'ya tekabül eden ünlü bir televizyon starıyla canlı yayında çuval yarışı yapıp, Beyaz Ev'in salonlarından birini boşalttırıp bir köşeden ötekine zıp zıp zıplayarak koşturmuştu.
Onlar için sempatik, bizim için ise 'zıpırlık'!
Nasıl bizim first lady'imiz için böyle bir zıpırlık düşünülemezse, örneğin Türk Silahlı Kuvvetleri de o çok takdir edilen –örneğin- Danimarka, Hollanda, İsveç Ordusu gibi hareket edemez. Örnekleri çoğaltabiliriz. Ecnebi aydınlarımızın başını çektiği bu kibirli 'yukardan bakış'ın bizim memleket için neden 'sahici bir bakış' olmadığını, bir dokuz seçim daha bu muhalefetin iktidara tek başına neden gelemeyeceğini sezebilmek için, bu 'yanlış okumalar'ın farkına varılması için şu 'Şalgam Dansı' bir örnek olsa, ne büyük katma değer getirirdi bir bilseniz...
Bu tespit, Tasarım Vakfı Başkanı ve Koleksiyon Mobilya'nın kurucusu Mimar Faruk Malhan'a ait. Başkanı olduğu Vakfın davetiyle dün çok ilginç bir toplantıya katıldım. Toplantının onur konuğu ise Kadın ve Aileden Sorumlu eski Devlet Bakanımız ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Başkanı Fatma Şahin hanımdı. Konu, Gaziantep'in kentsel dönüşümü özelinde Hışva Hanı'nın uluslararası cazibe merkezi olması ve Gaziantep'in kent markasının yönetilmesi için atılacak adımlardı.
Sayın Şahin'i uzun zamandır yakından izlerim. İşleri sahiplenişine yansıyan samimi sorumluluk duygusuna hayranlığımı da gizlemem. Bu nedenle Gaziantep kent markası ve Hışva Hanı için gelecek tasarımını gördüğümde ve sayın Başkan'ın kararlılığına tanık olduğumda, bir de buna baba tarafımın Kilis ve Antep kökenli olduğu gerçeğini eklediğimde anladım ki, bu projeye 'dışarıdan' ve 'soğukkanlı' bir tutumla bakmam kolay değil.
Pek çok tasarımcı ve mimar akademisyenin bu arada Güngör Uras ağabeyimizin de hazır bulunduğu geniş katılımlı toplantıda dikkatimi çeken kişilerden biri de Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültürel İrtibat Noktası Sorumlularından Hakan Tanrıöver'di. Kendisi iki nedenle dikkatimi çekti:
Birincisi, tabii ki üstyapı konularındaki derinliği ve ülkemizin gelecek tasarımında temel eksikliklerinden biri olan kültür, sanat ve çevre konularındaki yaklaşımı; ikincisi ise unvanı. Tekrarlayayım: 'Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültürel İrtibat Noktası Sorumlusu'... Böyle bir unvanı bakanlığa getiren zihniyetin sırtı yere gelir mi? Bu çerçevede hem Sayın Bakan Ömer Çelik'i hem de 'bilge' müsteşarı Prof. Dr. Ahmet Haluk Dursun beyi yürekten kutluyorum. Türkiye'deki kentlere marka yönetimi konusunda örnek teşkil edecek boyuttaki Gaziantep yaklaşımını ve Hışva Hanı projesini desteklemelerini de, ülkemizde bir türlü oluşturulamayan 'Milli Kültür Politikası'nın ufukta artık görünmeye başladığının en önemli kanıtlarından biri olabilir mi, diye düşünmekten kendimizi alamadık.
Toplantıda Faruk Malhan'ın yaptığı kent markası üzerine genel sunum ve ardından Doç. Dr. Abdullah Erençin'in Hışva Hanı'nın 3D yansılarla proje sunumu, Türkiye'nin bütün kentlerine örnek olabilecek nitelikteydi. Tüm belediye başkanlarına bu projeyi yakından izlemelerini ve sonuçlandığında da Sayın Fatma Şahin'den tüm sürecin anlatıldığı bir sunumu talep etmelerini salık veriririz.
'Yap acılı Adana, şalgam olsun yanında'...
Michelle Obama'nın elinde şalgamla dans edişini siz de gördünüz mü? ABD Başkanı'nın eşi elinde şalgamla dans ediyor... First lady'nin, bu kısa klibi (Vine.co video hizmeti) Beyaz Ev'in internet hesabında yayımlandı ve CNN de dünyaya duyurdu. İnternette tıklayan tıklayana...
Barack Obama ile yapılan 'online' (eş zamanlı) konferans sırasında Amerikalı aktör Iman Crosson, sosyal medyada first lady'nin bahçıvanlık tutkusuna gönderme yaparak 'Kazarken kaç kalori yakıyorsunuz?' diye soruyor. Michelle Obama da elinde şalgamla hip hop dansı yaptığı kliple yanıt veriyor. Sorudaki, turn up (kazmak) ile turnip (şalgam) sözcükleriyle kelime oyunu yapıyor. Öylesine vasat bir espri ama Amerikalılar için pekala sempatik bulunabilen bir hoşluk...
Benim içinse bu 'hoşluk', Türkiye hakkında herhangi bir fikri beyan ederken bizim halkımızın kültürel kodlarını deşifre etme zahmetine hiç mi hiç katlanmadan 'Ama Batı'da şöyle, ama Batı'da böyle' deyip duran 'ecnebi Türk aydınlarımızı' anımsatmaya yeterli oluyor.
Aslında burada mükemmel bir ders var... Ordumuzun Danimarka ordusu gibi olmasını, milletvekillerimizin Meclis'imizde İngiliz Parlamentosu'ndaymış gibi davranmasını, sinemamızın Hollywood gibi filmler çekmesini, gazetelerimizin New York Times gibi olmasını isteyenler'e Amerikan first lady'si Michelle Obama, bu kısa klipiyle 'Nasıl sizler gibi olamam'ın / 'olamayız'ın şahane bir örneğini vermiş.
Bizim first lady'mizi, sosyal medyada, elinde şalgam 'Yap Acılı Adana, şalgam olsun yanında' türküsüyle dans ettiğini düşünebilir misiniz? Olacak iş mi?
Tabii ki değil. Ama Michelle Obama yapıyor.
Michelle Hanımefendi bir keresinde de bizim Acun Ilıcalı'ya tekabül eden ünlü bir televizyon starıyla canlı yayında çuval yarışı yapıp, Beyaz Ev'in salonlarından birini boşalttırıp bir köşeden ötekine zıp zıp zıplayarak koşturmuştu.
Onlar için sempatik, bizim için ise 'zıpırlık'!
Nasıl bizim first lady'imiz için böyle bir zıpırlık düşünülemezse, örneğin Türk Silahlı Kuvvetleri de o çok takdir edilen –örneğin- Danimarka, Hollanda, İsveç Ordusu gibi hareket edemez. Örnekleri çoğaltabiliriz. Ecnebi aydınlarımızın başını çektiği bu kibirli 'yukardan bakış'ın bizim memleket için neden 'sahici bir bakış' olmadığını, bir dokuz seçim daha bu muhalefetin iktidara tek başına neden gelemeyeceğini sezebilmek için, bu 'yanlış okumalar'ın farkına varılması için şu 'Şalgam Dansı' bir örnek olsa, ne büyük katma değer getirirdi bir bilseniz...