'Halkla devleti barıştırmak' vaadi
9 Kasım 2013 - Yeni Şafak Gazetesi
Gündem hızla tüketiyoruz.
30 Eylül'de Başbakan'ın açıkladığı ve Ekim ayında da üzerinde çokca konuştuğumuz 'Demokratikleşme Paketi' farkındaysanız neredeyse 'eski gündem' haline geliverdi. 'Kızlı erkekli öğrenci evleri' meselemiz, yaşları ve damarlarından akan kandaki doğal hız nedeniyle olmalı; hemen sahiplenildi.
Hayata gömülü (embedded), bizzat içinde olmaları gerektiği halde, 'detached' (bağımsız, kopuk, çözük) olduklarını kendilerine takılarak, şaka yollu ifade ettiğimiz çevremizdeki gençler ve öğrencilerimizin gündemleri de birden değişiverdi. Bakıyorum da genellikle spor, sinema, mizah, popüler kültüre dair konularda sohbet ederlerken, bu kez medya ve siyaset dünyasının gündemindeki ilk konuya onlar da yakalandılar ve bugünlerde onlar da şaka tonunda 'kızlı erkekli' ifadesini çok sık kullanır oldular.
İletişimciler, halkın gündemi ile medyanın (ve siyasilerin) gündemi arasındaki uyumsuzluğu gayet iyi bilirler. 'Halkın gündemi' malum şu konular arasında döner dolaşır: İşsizlik, geçim derdine bağlı olarak ekonomik sorunlar, hayat pahalılığı, gelir yetersizliği... Eskiden 'Terör' meselesi de, halkın gündeminin arasında yerini alırdı. Medyanın ve siyasetçilerin gündeminde ise, halkın gündemindeki sıralamada sonlara kalmış olan 'Demokrasi, insan hakları ve özgürlükler' gibi konu başlıkları dün olduğu gibi bugün de ilk sıralarda yerini alıyor.
Ekim ayında çokça tartıştığımız 'Demokratikleşme Paketi', Türkiye kamuoyunca nasıl algılandı? Metropoll araştırmasının sonuçları bu soruya açık yanıtlar getirebiliyor.
Metropoll'ün araştırması; Türkiye genelinde 31 ilde 8 - 21 Ekim 2013 tarihleri arasında toplam 1200 kişi ile gerçekleştirilmiş.
Türkiye'nin 'iyi'ye veya 'kötü'ye gittiğine ilişkin algıda önemli bir değişiklik yok. Toplumun % 45'i gidişatı 'iyiye', % 40'ı ise 'kötüye' doğru görüyor. Beklendiği üzre AK Parti'nin seçmenleri gidişatı iyi görürken CHP ve MHP seçmeninin büyük çoğunluğu da 'kötü' görüyor. BDP'lilerin durumu hayli ilginç. % 48'i Türkiye'nin 'iyiye', % 38'i 'kötüye' doğru gittiği kanısında.
Paketin en çok tartışılan başlıklarından biri olan 'Andımız'la ilgili olarak Toplumun % 59'luk bölümü bu kararı 'doğru bulmadığını' söylerken doğru bulanların oranı % 33. Andımız'ın kaldırılmasını AK Parti seçmeninin % 37'sinin doğru bulmaması da ilginç. (CHP ve MHP seçmeninde bu oran % 90'a ulaşıyor.)
Uygulamasına da başlanan kamu kurumlarında çalışan kadınlar için başörtüsü yasağının kaldırılması kararını onaylayanların oranı %76. CHP seçmeninin de yasağın kaldırılması kararına onayı % 42'e ulaşmış görünüyor.
Perşembe günkü yazımızda şöyle demiştim: 'Sayın Başbakan'ın vurgulayarak ifade ettiği 'muhafazakâr ve demokrat' gibi iki sağlam kavrama dayanan bir iletişim stratejisinin aksiyonları, kültür ve değerler açısından farklı renkler sunan dünya görüşleri tablosunun harmonisine ne kadar hizmet edeceği, o iddia ve siyaset sahibinin vereceği kararlarla şekillenir.'
Araştırma sonuçlarını bir 'yol haritası, seyir' (navigasyon) olarak değerlendiren ve bu tür ölçümlemelerin sonuçlarına göre hükümeti de partisini de güncellemeye özen gösteren her lider gibi Başbakan, 'Demokratikleşme Paketi'nin nasıl algılandığını da çok yakından takip ediyordur. Bu paketin içindeki kararlar uygulanırken, özellikle hükümet politikalarının temelini oluşturan 'Halkla devleti barıştıracağız' vaadine uygun bir iletişim stratejisinin de yürürlüğe girmesi gerektiğini bu vesileyle ifade etmekte yarar ovar.
Koç, meslek liselerini bırakmıyormuş
İletişim dünyamızda 'Sosyal sorumluluk projesi' denildiğinde ilk akla gelecek örneklerden biri olan ve Koç Holding'in 2006 yılından bu yana yürüttüğü Meslek Lisesi Memleket Meselesi (MLMM) projesi 'Bizim Hikayemiz' / Meslek Eğitiminde Bir Kuşağın Öyküsü' adıyla kitaba ve filme dönüştürülmüş. Kitabın içeriği için 5 bin 800 kilometre yol kat edilmiş. 264 meslek lisesini, çeşitli sektörlerdeki 20 Koç Topluluğu şirketini ve 580 gönüllü çalışanı, burs alan 8 bin meslek lisesi öğrencisi kapsayan röportajlar yapılmış.
Koç Holding'in Milli Eğitim Bakanlığı ve Vehbi Koç Vakfı'nın işbirliğinde 7. yılını tamamlayan projeyle neler başarılmış? 81 ildeki 264 meslek lisesinde, 8 bin öğrenciye burs imkânı sağlanmış. 8 Koç Topluluğu şirketi ile 5 sektörde, 29 laboratuvar, 7 eğitim merkezi, 1 meslek lisesi ve 1 meslek yüksekokulu kurulmuş. Meslek Lisesi mezunlarının birer nitelikli teknik eleman olarak getirecekleri katmadeğerin ülke ekonomisi açısından önemine dikkat çekmeyi amaçlayarak başlatılan bu proje, kitabın önsözünde Mustafa Koç'un da belirttiği gibi, 'hedeflediği etkinin çok ötesine erişen bir başarıya ulaşıldığı'nın altını çizmiş.
Bu olağanüstü projenin 'Meslek Lisesi Koçluğu Programı' adıyla Özel Sektör Gönüllüleri Derneği (ÖSGD) öncülüğünde iş dünyasına devredilmesi sırasında 'iletişimde sürdürülebilirlik' adına itirazımı dile getirdiğim, Koç Holding'in bu devir işlemiyle projeden tamamen elini çektiği algısını yaratabileceğini söyleyip, bunun 'yazık' olacağını belirttiğim günleri hatırlıyorum. 'Haklıymışım' demek, dünyanın en sevimsiz işidir ama gelinen noktada Koç Holding'in, işi yarım bırakmamış olmasını görmek, olayın sürdürüleceğini bizzat Yönetim Kurulu Başkanı'nın ağzından duymak, çok sevindirici...
Gündem hızla tüketiyoruz.
30 Eylül'de Başbakan'ın açıkladığı ve Ekim ayında da üzerinde çokca konuştuğumuz 'Demokratikleşme Paketi' farkındaysanız neredeyse 'eski gündem' haline geliverdi. 'Kızlı erkekli öğrenci evleri' meselemiz, yaşları ve damarlarından akan kandaki doğal hız nedeniyle olmalı; hemen sahiplenildi.
Hayata gömülü (embedded), bizzat içinde olmaları gerektiği halde, 'detached' (bağımsız, kopuk, çözük) olduklarını kendilerine takılarak, şaka yollu ifade ettiğimiz çevremizdeki gençler ve öğrencilerimizin gündemleri de birden değişiverdi. Bakıyorum da genellikle spor, sinema, mizah, popüler kültüre dair konularda sohbet ederlerken, bu kez medya ve siyaset dünyasının gündemindeki ilk konuya onlar da yakalandılar ve bugünlerde onlar da şaka tonunda 'kızlı erkekli' ifadesini çok sık kullanır oldular.
İletişimciler, halkın gündemi ile medyanın (ve siyasilerin) gündemi arasındaki uyumsuzluğu gayet iyi bilirler. 'Halkın gündemi' malum şu konular arasında döner dolaşır: İşsizlik, geçim derdine bağlı olarak ekonomik sorunlar, hayat pahalılığı, gelir yetersizliği... Eskiden 'Terör' meselesi de, halkın gündeminin arasında yerini alırdı. Medyanın ve siyasetçilerin gündeminde ise, halkın gündemindeki sıralamada sonlara kalmış olan 'Demokrasi, insan hakları ve özgürlükler' gibi konu başlıkları dün olduğu gibi bugün de ilk sıralarda yerini alıyor.
Ekim ayında çokça tartıştığımız 'Demokratikleşme Paketi', Türkiye kamuoyunca nasıl algılandı? Metropoll araştırmasının sonuçları bu soruya açık yanıtlar getirebiliyor.
Metropoll'ün araştırması; Türkiye genelinde 31 ilde 8 - 21 Ekim 2013 tarihleri arasında toplam 1200 kişi ile gerçekleştirilmiş.
Türkiye'nin 'iyi'ye veya 'kötü'ye gittiğine ilişkin algıda önemli bir değişiklik yok. Toplumun % 45'i gidişatı 'iyiye', % 40'ı ise 'kötüye' doğru görüyor. Beklendiği üzre AK Parti'nin seçmenleri gidişatı iyi görürken CHP ve MHP seçmeninin büyük çoğunluğu da 'kötü' görüyor. BDP'lilerin durumu hayli ilginç. % 48'i Türkiye'nin 'iyiye', % 38'i 'kötüye' doğru gittiği kanısında.
Paketin en çok tartışılan başlıklarından biri olan 'Andımız'la ilgili olarak Toplumun % 59'luk bölümü bu kararı 'doğru bulmadığını' söylerken doğru bulanların oranı % 33. Andımız'ın kaldırılmasını AK Parti seçmeninin % 37'sinin doğru bulmaması da ilginç. (CHP ve MHP seçmeninde bu oran % 90'a ulaşıyor.)
Uygulamasına da başlanan kamu kurumlarında çalışan kadınlar için başörtüsü yasağının kaldırılması kararını onaylayanların oranı %76. CHP seçmeninin de yasağın kaldırılması kararına onayı % 42'e ulaşmış görünüyor.
Perşembe günkü yazımızda şöyle demiştim: 'Sayın Başbakan'ın vurgulayarak ifade ettiği 'muhafazakâr ve demokrat' gibi iki sağlam kavrama dayanan bir iletişim stratejisinin aksiyonları, kültür ve değerler açısından farklı renkler sunan dünya görüşleri tablosunun harmonisine ne kadar hizmet edeceği, o iddia ve siyaset sahibinin vereceği kararlarla şekillenir.'
Araştırma sonuçlarını bir 'yol haritası, seyir' (navigasyon) olarak değerlendiren ve bu tür ölçümlemelerin sonuçlarına göre hükümeti de partisini de güncellemeye özen gösteren her lider gibi Başbakan, 'Demokratikleşme Paketi'nin nasıl algılandığını da çok yakından takip ediyordur. Bu paketin içindeki kararlar uygulanırken, özellikle hükümet politikalarının temelini oluşturan 'Halkla devleti barıştıracağız' vaadine uygun bir iletişim stratejisinin de yürürlüğe girmesi gerektiğini bu vesileyle ifade etmekte yarar ovar.
Koç, meslek liselerini bırakmıyormuş
İletişim dünyamızda 'Sosyal sorumluluk projesi' denildiğinde ilk akla gelecek örneklerden biri olan ve Koç Holding'in 2006 yılından bu yana yürüttüğü Meslek Lisesi Memleket Meselesi (MLMM) projesi 'Bizim Hikayemiz' / Meslek Eğitiminde Bir Kuşağın Öyküsü' adıyla kitaba ve filme dönüştürülmüş. Kitabın içeriği için 5 bin 800 kilometre yol kat edilmiş. 264 meslek lisesini, çeşitli sektörlerdeki 20 Koç Topluluğu şirketini ve 580 gönüllü çalışanı, burs alan 8 bin meslek lisesi öğrencisi kapsayan röportajlar yapılmış.
Koç Holding'in Milli Eğitim Bakanlığı ve Vehbi Koç Vakfı'nın işbirliğinde 7. yılını tamamlayan projeyle neler başarılmış? 81 ildeki 264 meslek lisesinde, 8 bin öğrenciye burs imkânı sağlanmış. 8 Koç Topluluğu şirketi ile 5 sektörde, 29 laboratuvar, 7 eğitim merkezi, 1 meslek lisesi ve 1 meslek yüksekokulu kurulmuş. Meslek Lisesi mezunlarının birer nitelikli teknik eleman olarak getirecekleri katmadeğerin ülke ekonomisi açısından önemine dikkat çekmeyi amaçlayarak başlatılan bu proje, kitabın önsözünde Mustafa Koç'un da belirttiği gibi, 'hedeflediği etkinin çok ötesine erişen bir başarıya ulaşıldığı'nın altını çizmiş.
Bu olağanüstü projenin 'Meslek Lisesi Koçluğu Programı' adıyla Özel Sektör Gönüllüleri Derneği (ÖSGD) öncülüğünde iş dünyasına devredilmesi sırasında 'iletişimde sürdürülebilirlik' adına itirazımı dile getirdiğim, Koç Holding'in bu devir işlemiyle projeden tamamen elini çektiği algısını yaratabileceğini söyleyip, bunun 'yazık' olacağını belirttiğim günleri hatırlıyorum. 'Haklıymışım' demek, dünyanın en sevimsiz işidir ama gelinen noktada Koç Holding'in, işi yarım bırakmamış olmasını görmek, olayın sürdürüleceğini bizzat Yönetim Kurulu Başkanı'nın ağzından duymak, çok sevindirici...