Her türlü şüpheden ari bir Sezen
26 Temmuz 2009 Akşam Gazetesi
Dünkü yazımın 'Bugüne kadarki en iyi Sezen Aksu konseri' başlığı yanlış olmuş. Gördüğümü değil duyduğumu yazmıştım. Gittim gördüm. En iyi Sezen Aksu konseri değil; tüm zamanların en iyi gösterisiydi. O yıldızlar geçidini bu kadar muhteşem bir iç tutarlılıkla Sezen Aksu'dan başkası bir araya getiremezdi: Fahir Atakoğlu, Erkan Oğur, Aykut Gürel ve Seden Gürel, Orhan Topçuoğlu, Fatih Ahıskalı, Özer Arkun, Serdar Barçın, Göksun Çavdar, Cem Tuncer, Murat Yeter...
Konserin sonunda Proje Koordinatörü Rıza Okçu ile sohbet ettik. Rıza Okçu'yu daha önce İncesaz aracılığıyla tanımıştım. Konser sonrasındaki sohbetimizle farkına vardığım şu özelliği nedeniyle Okçu'yu daha çok sevdim: Yaptığı iş ile yaptığı işin fikriyatı arasında irtibat arayan ender prodüktörlerden biriydi. 1977 yılında benim de muhabir olarak çalıştığım Hey Dergisi ciltleri arasında bulup da okuduğu bir Sezen Aksu röportajını hatırlattı. 32 yıl önce Sezen demiş ki: 'Bir gün hafif müzik ile Türk müziğinin makam çizgisini birleştireceğim.'
Pop müziğinde henüz varlık göstermeye başlamış o yaştaki bir genç kızın böylesine yüksek bir hedef koyması gerçekten de şaşırtıcıydı. Laf, Sezen Aksu'ya zaman zaman çeşitli cephelerden gelip de saman alevi gibi sönen saldırılara geldi. Sezen'in hiçbir zaman bir Maria Callas, Ima Sumak ya da Kiri Te Kanawa türünde sadece sesine odaklı bir sanatçı olmayı hedeflemediğini ve ömrünü Türk popüler müziğini geleceğe taşıyacak olan farklı üslup denemelerine vakfettiğini konuştuk. Hal böyleyken Sezen Aksu'ya neden yüklenildiğini anlamak zordu. Akla tek bir açıklama geliyordu: Sezen Aksu'nun bu arkadaşları rahatsız etmesi.
Söz, Rıza Okçu'nun 'Sezen Aksu ve Arkadaşları' konserini değerlendirmesine geldi: 'Son otuz yılın soundtrack'i bu. Sezen'in klasikleşmiş, pop klasiği olarak anılan yüzden fazla bestesi var. Kendisini ve pek çok şarkıcıyı şöhrete kavuşturmuş olan toplam dokuz yüze yakın eser sahibi.'
Gerçekten de bu konser, Sezen Aksu dünyasının ve bu dünyadaki yıldızların bir resmi geçidiydi. Rıza'nın Sezen için Avrupa'da düşündüğü kariyer yolu da mantıki gözüktü.
Gelelim Sezen'den vazgeçmiş olanlara ya da Sezen'e yolu hiç düşmemiş olanlara... İstenildiği kadar saldırılsın; o her türlü şüpheden ari bir vatandaş haline gelmiştir. Bakınız: Elio Petri'nin ünlü filmi.
Dünkü yazımın 'Bugüne kadarki en iyi Sezen Aksu konseri' başlığı yanlış olmuş. Gördüğümü değil duyduğumu yazmıştım. Gittim gördüm. En iyi Sezen Aksu konseri değil; tüm zamanların en iyi gösterisiydi. O yıldızlar geçidini bu kadar muhteşem bir iç tutarlılıkla Sezen Aksu'dan başkası bir araya getiremezdi: Fahir Atakoğlu, Erkan Oğur, Aykut Gürel ve Seden Gürel, Orhan Topçuoğlu, Fatih Ahıskalı, Özer Arkun, Serdar Barçın, Göksun Çavdar, Cem Tuncer, Murat Yeter...
Konserin sonunda Proje Koordinatörü Rıza Okçu ile sohbet ettik. Rıza Okçu'yu daha önce İncesaz aracılığıyla tanımıştım. Konser sonrasındaki sohbetimizle farkına vardığım şu özelliği nedeniyle Okçu'yu daha çok sevdim: Yaptığı iş ile yaptığı işin fikriyatı arasında irtibat arayan ender prodüktörlerden biriydi. 1977 yılında benim de muhabir olarak çalıştığım Hey Dergisi ciltleri arasında bulup da okuduğu bir Sezen Aksu röportajını hatırlattı. 32 yıl önce Sezen demiş ki: 'Bir gün hafif müzik ile Türk müziğinin makam çizgisini birleştireceğim.'
Pop müziğinde henüz varlık göstermeye başlamış o yaştaki bir genç kızın böylesine yüksek bir hedef koyması gerçekten de şaşırtıcıydı. Laf, Sezen Aksu'ya zaman zaman çeşitli cephelerden gelip de saman alevi gibi sönen saldırılara geldi. Sezen'in hiçbir zaman bir Maria Callas, Ima Sumak ya da Kiri Te Kanawa türünde sadece sesine odaklı bir sanatçı olmayı hedeflemediğini ve ömrünü Türk popüler müziğini geleceğe taşıyacak olan farklı üslup denemelerine vakfettiğini konuştuk. Hal böyleyken Sezen Aksu'ya neden yüklenildiğini anlamak zordu. Akla tek bir açıklama geliyordu: Sezen Aksu'nun bu arkadaşları rahatsız etmesi.
Söz, Rıza Okçu'nun 'Sezen Aksu ve Arkadaşları' konserini değerlendirmesine geldi: 'Son otuz yılın soundtrack'i bu. Sezen'in klasikleşmiş, pop klasiği olarak anılan yüzden fazla bestesi var. Kendisini ve pek çok şarkıcıyı şöhrete kavuşturmuş olan toplam dokuz yüze yakın eser sahibi.'
Gerçekten de bu konser, Sezen Aksu dünyasının ve bu dünyadaki yıldızların bir resmi geçidiydi. Rıza'nın Sezen için Avrupa'da düşündüğü kariyer yolu da mantıki gözüktü.
Gelelim Sezen'den vazgeçmiş olanlara ya da Sezen'e yolu hiç düşmemiş olanlara... İstenildiği kadar saldırılsın; o her türlü şüpheden ari bir vatandaş haline gelmiştir. Bakınız: Elio Petri'nin ünlü filmi.