(İktidar, Köşk) ve muhalefet
19.04.2014 Yeni Şafak
CHP'de belli ki rahatsızlıklar artmış. Önce İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 'CHP'de mutfak yok' dedi:
'Düşünün ki bir partinin 18 genel başkan yardımcısı var. Böyle şey olur mu? Ben 15 yıldır buradayım hâlâ genel başkan yardımcılarının bazılarını tanımıyorum. Örgütteki arkadaş nasıl tanısın?'
Ardından Deniz Baykal, 'CHP çılgınca hatalar yaptı. Boş lafa doyduk. Ciddi bir tabloyu boş lafla izah etmesin kimse. Tazelenmeye ihtiyaç var.' dedi.
Önceki akşam da Aziz Kocaoğlu'nu haklı çıkartırcasına 'kendisini neden daha önce tanıyamadık?' diye düşündüğümüz CHP Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı'yı ekranda izledik. Perihan Hanım, tüm eleştirilere karşı gayet soğukkanlı, güzel güzel her sorunun yanıtını verdi. Ancak izleyenleri ne kadar ikna etiğini anlamakta zorlandık. Şahane konuşup, meselenin özüne bir türlü temas etmeyen bir konuşma üslubu...
Pek çok muhalif görüşün aynı muhalefet partisi içinde bir arada yaşayabilme şansı ve aynı zamanda riskini doğru yönetebilmenin yolu Sayın Kocaoğlu'ndan esinlenerek ifade edelim ki, 'üç mutfak'tan geçiyor:
Kendi mutfakları, halkın mutfağı ve siyasetin mutfağı...
Üçünün bir arada çalışacağı 'Büyük Mutfak'a girmeden 'Büyük Fikir', 'Büyük Lider' ve 'Büyük Teşkilat'ın filizlenemeyeceği kesin.
Halkın seçimiyle daha da güçlenecek Köşk'ün ve iktidarın birlikte oturacağı terazinin diğer kefesinde muhalefet ağırlığının önemini anlayabiliyor muyuz? Hafif çeken muhalefet, kendisinden daha çok iktidara zarar verir. Bu arada hâlâ muhalefetin Cumhurbaşkanı
adayı yok. İlginç değil mi?
'Biri var halimden anlayan...'
VakıfBank'ın 60. Yılı reklamı, bugünün dillere pelesenk olmuş 'sosyal sorumluluk' kavramını asırlar önce keşfeden Osmanlı'nın vakıf geleneğine bir selam çakıyor. '60 yıldır yüzlerce yıllık bir kültürü gururla yaşatıyoruz' diyorlar.
Reklam ajansı Alaadin Adworks başarılı bir iş çıkarmış. Asırlar öncesinin 'Soğuk Su Dağıtan Vakıf', ardından 'Kuş Sarayı Yaptıran Vakıf' ve 1800'lü yıllara gelince de 'Fabrika Kuran Vakıf' olarak sıraladığı hizmet geleneğini, günümüzde 'Burası sizin yeriniz' dediği VakıfBank'la bütünleştirmesi, 'sürdürülebilirlik' vurgusu anlamında da iyi bir kurgu.
Pazarlama dünyasında sürekli geçmişini anlatan bir ürün lansmanı sözkonusu olduğunda aklımıza 'İnsanlar geçmişi satar, geleceği satın alırlar' ünlü özdeyişi gelir. Reklamda dün ve bugün var. Gelecek yok. Kusur mu? Değil. Reklam, finalindeki o efsunlu ses, 'Biri var halimden anlayan' dediği anda gönüllerdeki yolculuk başlıyor zaten. Beste ve söz Can Çelebi'ye ait. Şarkıyı seslendirenin ismini de artık çok duyarız harhalde: Gülşah Çubukçuoğlu.... Bu sesle artık geleceğe mi gidersiniz, anılarınıza mı dönerseniz bilemeyiz. Malum şefkat, zamanlar üstüdür. İstisnasız herkese iyi gelir.
'Tut kelin perçeminden'(!)...
Bu seferki pişti bir garip. Bu hafta iki ayrı markadan birden Hollywood yıldızı Jessica Alba'nın ünlü olarak seçildiği iki kampanyanın basın bülteni geldi. Birini Excel İletişim Danışmanlığı yollamış. Magnum dondurması için... Diğerini de Medyaevi ajansı göndermiş; Braun marka epilasyon makinası için...
Magnum bülteninde deniyor ki: 'Tüm dünyanın yakından takip ettiği, Hollywood yıldızı ve moda ikonu Jessica Alba, haz tutkunlarının vazgeçilmezi Magnum'un 25. yıl marka yüzü oldu. Magnum için kamera karşısına geçen Alba, reklam filminin yanı sıra markanın yenilikçi dijital çalışmalarında da yer alacak.'
Bültendeki bilgiler, 'Türkiye'deki reklam kampanyalarıyla haz peşindekileri her yıl, Elizabeth Hurley, Eva Longoria, Josh Holloway ve Orlando Bloom gibi dünyaca ünlü isimlerle buluşturan Magnum, '25. yılını' Hollywood yıldızı Jessica Alba ile kutluyor' diye devam ediyor...
Yani bir 'hazdır' gitmiş...
Braun ise haber özetinde şöyle demiş: 'Özgür Olun (Break Free) Kampanyası ile Jessica Alba ve Braun, Tüm Kadınları Birbirlerini Cesaretlendirmeye Çağırıyor.'
Rahmetli annem, 'Tut kelin perçeminden' derdi bu gibi durumlarda...
Efendim, Chapel Hill'da bulunan Kuzey Carolina Üniversitesi, Beşeri Bilimler Fakültesi Emekli Profesörü Dr. Julia T. Wood demiş ki:'Başka kadınların bizim hakkımızda söyledikleri, kadınlar olarak kendimizle ilgili nasıl hissettiğimizi etkiliyor. Bize benzeyen insanların bize yönelttiği yargılar, ya kendimize dair şüphelerimizi güçlendiriyor; ya da kendimize güvenmemizi sağlıyor.'
Global Braun Pazarlama Direktörü Alessandra Dolfini hanım da: 'Haydi, yakın arkadaşlar arasında durdurulamayacak bir hareket başlatalım. Bugün hayranlık duyduğunuz kadını düşünün ve bunu ona söyleyin!' diye buyurmuş...
Pişti olmalarının yanı sıra her iki ürünün, hedef kitlelerine, yani geniş anlamda Türk kadınına yani onun 'Kültür ve Değerlerine' uzaklığını şaşkınlıkla izlememek elde değil. 'Algılama Yönetimi' adlı kitabımızın ana iddiası, iletişimin milli boyutta ele alınması gereken bir uygulamalı disiplin olduğudur...
Siyasi iletişim için de geçerlidir bu, ticari iletişim için de...
Geniş kitlelere satamayanlarla, o geniş kitlelerden oy alamayanların dramı da budur zaten: Ecnebîlik... Topluma yabancılaşma!.. Tercüme iletişim yaklaşımları...
'Düşünün ki bir partinin 18 genel başkan yardımcısı var. Böyle şey olur mu? Ben 15 yıldır buradayım hâlâ genel başkan yardımcılarının bazılarını tanımıyorum. Örgütteki arkadaş nasıl tanısın?'
Ardından Deniz Baykal, 'CHP çılgınca hatalar yaptı. Boş lafa doyduk. Ciddi bir tabloyu boş lafla izah etmesin kimse. Tazelenmeye ihtiyaç var.' dedi.
Önceki akşam da Aziz Kocaoğlu'nu haklı çıkartırcasına 'kendisini neden daha önce tanıyamadık?' diye düşündüğümüz CHP Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı'yı ekranda izledik. Perihan Hanım, tüm eleştirilere karşı gayet soğukkanlı, güzel güzel her sorunun yanıtını verdi. Ancak izleyenleri ne kadar ikna etiğini anlamakta zorlandık. Şahane konuşup, meselenin özüne bir türlü temas etmeyen bir konuşma üslubu...
Pek çok muhalif görüşün aynı muhalefet partisi içinde bir arada yaşayabilme şansı ve aynı zamanda riskini doğru yönetebilmenin yolu Sayın Kocaoğlu'ndan esinlenerek ifade edelim ki, 'üç mutfak'tan geçiyor:
Kendi mutfakları, halkın mutfağı ve siyasetin mutfağı...
Üçünün bir arada çalışacağı 'Büyük Mutfak'a girmeden 'Büyük Fikir', 'Büyük Lider' ve 'Büyük Teşkilat'ın filizlenemeyeceği kesin.
Halkın seçimiyle daha da güçlenecek Köşk'ün ve iktidarın birlikte oturacağı terazinin diğer kefesinde muhalefet ağırlığının önemini anlayabiliyor muyuz? Hafif çeken muhalefet, kendisinden daha çok iktidara zarar verir. Bu arada hâlâ muhalefetin Cumhurbaşkanı
adayı yok. İlginç değil mi?
'Biri var halimden anlayan...'
VakıfBank'ın 60. Yılı reklamı, bugünün dillere pelesenk olmuş 'sosyal sorumluluk' kavramını asırlar önce keşfeden Osmanlı'nın vakıf geleneğine bir selam çakıyor. '60 yıldır yüzlerce yıllık bir kültürü gururla yaşatıyoruz' diyorlar.
Reklam ajansı Alaadin Adworks başarılı bir iş çıkarmış. Asırlar öncesinin 'Soğuk Su Dağıtan Vakıf', ardından 'Kuş Sarayı Yaptıran Vakıf' ve 1800'lü yıllara gelince de 'Fabrika Kuran Vakıf' olarak sıraladığı hizmet geleneğini, günümüzde 'Burası sizin yeriniz' dediği VakıfBank'la bütünleştirmesi, 'sürdürülebilirlik' vurgusu anlamında da iyi bir kurgu.
Pazarlama dünyasında sürekli geçmişini anlatan bir ürün lansmanı sözkonusu olduğunda aklımıza 'İnsanlar geçmişi satar, geleceği satın alırlar' ünlü özdeyişi gelir. Reklamda dün ve bugün var. Gelecek yok. Kusur mu? Değil. Reklam, finalindeki o efsunlu ses, 'Biri var halimden anlayan' dediği anda gönüllerdeki yolculuk başlıyor zaten. Beste ve söz Can Çelebi'ye ait. Şarkıyı seslendirenin ismini de artık çok duyarız harhalde: Gülşah Çubukçuoğlu.... Bu sesle artık geleceğe mi gidersiniz, anılarınıza mı dönerseniz bilemeyiz. Malum şefkat, zamanlar üstüdür. İstisnasız herkese iyi gelir.
'Tut kelin perçeminden'(!)...
Bu seferki pişti bir garip. Bu hafta iki ayrı markadan birden Hollywood yıldızı Jessica Alba'nın ünlü olarak seçildiği iki kampanyanın basın bülteni geldi. Birini Excel İletişim Danışmanlığı yollamış. Magnum dondurması için... Diğerini de Medyaevi ajansı göndermiş; Braun marka epilasyon makinası için...
Magnum bülteninde deniyor ki: 'Tüm dünyanın yakından takip ettiği, Hollywood yıldızı ve moda ikonu Jessica Alba, haz tutkunlarının vazgeçilmezi Magnum'un 25. yıl marka yüzü oldu. Magnum için kamera karşısına geçen Alba, reklam filminin yanı sıra markanın yenilikçi dijital çalışmalarında da yer alacak.'
Bültendeki bilgiler, 'Türkiye'deki reklam kampanyalarıyla haz peşindekileri her yıl, Elizabeth Hurley, Eva Longoria, Josh Holloway ve Orlando Bloom gibi dünyaca ünlü isimlerle buluşturan Magnum, '25. yılını' Hollywood yıldızı Jessica Alba ile kutluyor' diye devam ediyor...
Yani bir 'hazdır' gitmiş...
Braun ise haber özetinde şöyle demiş: 'Özgür Olun (Break Free) Kampanyası ile Jessica Alba ve Braun, Tüm Kadınları Birbirlerini Cesaretlendirmeye Çağırıyor.'
Rahmetli annem, 'Tut kelin perçeminden' derdi bu gibi durumlarda...
Efendim, Chapel Hill'da bulunan Kuzey Carolina Üniversitesi, Beşeri Bilimler Fakültesi Emekli Profesörü Dr. Julia T. Wood demiş ki:'Başka kadınların bizim hakkımızda söyledikleri, kadınlar olarak kendimizle ilgili nasıl hissettiğimizi etkiliyor. Bize benzeyen insanların bize yönelttiği yargılar, ya kendimize dair şüphelerimizi güçlendiriyor; ya da kendimize güvenmemizi sağlıyor.'
Global Braun Pazarlama Direktörü Alessandra Dolfini hanım da: 'Haydi, yakın arkadaşlar arasında durdurulamayacak bir hareket başlatalım. Bugün hayranlık duyduğunuz kadını düşünün ve bunu ona söyleyin!' diye buyurmuş...
Pişti olmalarının yanı sıra her iki ürünün, hedef kitlelerine, yani geniş anlamda Türk kadınına yani onun 'Kültür ve Değerlerine' uzaklığını şaşkınlıkla izlememek elde değil. 'Algılama Yönetimi' adlı kitabımızın ana iddiası, iletişimin milli boyutta ele alınması gereken bir uygulamalı disiplin olduğudur...
Siyasi iletişim için de geçerlidir bu, ticari iletişim için de...
Geniş kitlelere satamayanlarla, o geniş kitlelerden oy alamayanların dramı da budur zaten: Ecnebîlik... Topluma yabancılaşma!.. Tercüme iletişim yaklaşımları...