'İktidar' ve 'muktedir olmak'...
01.04.2014 Yeni Şafak
Aslında 1 Nisan şakası gibi...
- 2011'de CHP ne almıştı?
- 25.94...
- Şimdi kaç aldı?
- 29.6...
- Puanını artırmış mı CHP?
- Artırmış...
- 2011 seçimlerinde AK Parti kaç almıştı?
- 49.95...
- Şimdi kaç aldı?
- 45.6...
- Puanı düşmüş mü?
- Düşmüş...
- O halde kim daha başarılı bu seçimlerde?.. Tabii ki CHP!..
- Ama kardeşim, bu yerel seçimlerdi. 2009'la karşılaştırılmalı, 2011 değil!..
- Olsun. Bu seçimler genel seçim havasına sokuldu!
- Kim soktu? Gezi'den bu yana Başbakan Tayyip Erdoğan'ın şahsına saldırma hamleleri, onu moda tabirle 'Başbakan 7 düvele karşı' eksenine oturtmadı mı? Bunun sorumlusu Başbakan mı?
- Olsun Başbakan yerel seçim havasından çıkmamalıydı!.. Ayrıca seçimlerde şaibe var... Bazı sandıklarda karışıklık oldu... AA maniplasyon yaptı... Sonra bir iki yerde de olsa elektrikler kesildi. AK Partililer kim bilir o karanlıkta ne numaralar yaptılar... Bu arada seçim sistemi değişti. İşlerine geldiği için kırsal kesimi büyük şehre kattılar... Ankara ve Antalya'da ve daha pek çok yerde kazanmalarının nedeni o...
- Siz niye kırsaldan oy alamıyorsunuz, kardeşim... Partinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk kırsalı Milli Mücadeleye ikna etmişti, seçim ne ki?... Kırsal kesimi AK Parti'ye, Güney Doğu'yu da BDP'ye bıraktığınıza göre tüm ülkenin partisi olmak gibi bir niyetiniz yok anlaşılan.
- Yoo.. O bölgelerde olmasak da biz başarısız değiliz ki. Metropollerde oyları artırdık. Bir de tabii halkı bir anda ikna etmek olmuyor. Seçmene kulak kabartıyoruz, dilimizi o kitlelerin yadırgamayacağı bir şekle dönüştürmeye çabalıyoruz. Ama bir anda ikna etmek mümkün olmuyor. Yavaş yavaş, sindire sindire geliyoruz..
Acaba Sayın CHP Genel Başkanı 'bir anda olmuyor' derken, son 60 yılı mı yoksa son seçim sürecini mi kastetti; anlayamadık tabii...
Bu ve benzer sohbetlere şu sıralarda çok fazla tanık olacağız. Neden yapamadıklarını, arzu ettikleri sonuca ulaşamadıklarını gerekçelendirme konusunda dilbazlıkları 'pes' dedirtecek kadar güçlü olanlar ve öz'e dair tek cümle kullanmadan üste çıkmaya hevesli tutum takınanlarla 'konuşabilmek' zordur.
Samimiyetle olup biteni gören ve gerçeklikleri kabul etme konusunda kompleks içine girmeyenlerle yapılacak sohbetlerin ise tadına doyum olmaz. Seçim sonrasındaki farklı dünya görüşüne sahip insanların bir araya geldikleri sohbet ortamları, irfan sahibi olma hasletinin ortaya çıktığı ender günlerdir ... CHP üst yönetimi ve Sayın Kılıçdaroğlu bu seçimi de, uzun yıllar süren muhalefet tarihlerindeki diğer seçimlerde yaptıklarına benzer biçimde, -yukarıdaki sohbet örneğinde olduğu gibi- 'okurlarsa', Türkiye'de muhalefet sorunu sürecek demektir...
AK Parti'nin ise üslubunu gözden geçirmesi yerinde olur... Başbakan'ın 'Balkon konuşması'nda vurguladığı 'daha fazla demokrasi'nin gözle görülür, elle tutulur biçimde somut olarak hissedilmesi gerekiyor.
Tayyip Bey'in 19 Şubat'ta Ankara'da açıkladığı beş temel başlıktan oluşan 100 sayfalık beyannamede vaat edilen, 'Katılımcı, kültürel, sosyal, çevre dostu ve hizmet' üzerine kurulu belediyeciliğin şehirlere yansıdığını yine AK Parti tüm Türkiye'ye gösterebilirse, müthiş bir rekabet avantajı elde eder.
Tabii bir de muzaffer Osmanlı Paşaları ve Padişahlarının zaferin ertesinde ne yaptıklarını hatırlamakta, yani tarihsel bağları görmekte, okumakta yarar var. Zafer sonrasının kilit sözcükleri şunlardı: Adalet, merhamet, hoşgörü.
Tabii ki, seçim öncesi Başbakan'a ve AK Parti'ye yapılmış olan hayasız saldırı affedilemez. Ancak cezayı kesecek merci hükümet değil adalettir. On küsur yıl önce AK Parti'yi iktidara taşıyan 'maneviyat' duygusunun vereceği teminata ülkenin asıl şimdi ihtiyacı var. Bu güven duygusu tüm ülke sathında ve yurt dışında hissedilmediği sürece iktidar sorununun, seçmen oyları payandasına rağmen bitmediği algısının önüne geçmek kolay değildir. Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, geçen Perşembe Bersay İletişim Enstitüsü'nün panelinde demişti ki:
'Yüzde 80 ile iktidar olunabilir; ancak yüzde 20'yi yönetemezseniz muktedir olamayabilirsiniz.'
Not: Bu akşam 20.00'de TVNet'te bol bol seçim sonrası siyasi iletişimi konuşacağız. Bekleriz.
- 2011'de CHP ne almıştı?
- 25.94...
- Şimdi kaç aldı?
- 29.6...
- Puanını artırmış mı CHP?
- Artırmış...
- 2011 seçimlerinde AK Parti kaç almıştı?
- 49.95...
- Şimdi kaç aldı?
- 45.6...
- Puanı düşmüş mü?
- Düşmüş...
- O halde kim daha başarılı bu seçimlerde?.. Tabii ki CHP!..
- Ama kardeşim, bu yerel seçimlerdi. 2009'la karşılaştırılmalı, 2011 değil!..
- Olsun. Bu seçimler genel seçim havasına sokuldu!
- Kim soktu? Gezi'den bu yana Başbakan Tayyip Erdoğan'ın şahsına saldırma hamleleri, onu moda tabirle 'Başbakan 7 düvele karşı' eksenine oturtmadı mı? Bunun sorumlusu Başbakan mı?
- Olsun Başbakan yerel seçim havasından çıkmamalıydı!.. Ayrıca seçimlerde şaibe var... Bazı sandıklarda karışıklık oldu... AA maniplasyon yaptı... Sonra bir iki yerde de olsa elektrikler kesildi. AK Partililer kim bilir o karanlıkta ne numaralar yaptılar... Bu arada seçim sistemi değişti. İşlerine geldiği için kırsal kesimi büyük şehre kattılar... Ankara ve Antalya'da ve daha pek çok yerde kazanmalarının nedeni o...
- Siz niye kırsaldan oy alamıyorsunuz, kardeşim... Partinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk kırsalı Milli Mücadeleye ikna etmişti, seçim ne ki?... Kırsal kesimi AK Parti'ye, Güney Doğu'yu da BDP'ye bıraktığınıza göre tüm ülkenin partisi olmak gibi bir niyetiniz yok anlaşılan.
- Yoo.. O bölgelerde olmasak da biz başarısız değiliz ki. Metropollerde oyları artırdık. Bir de tabii halkı bir anda ikna etmek olmuyor. Seçmene kulak kabartıyoruz, dilimizi o kitlelerin yadırgamayacağı bir şekle dönüştürmeye çabalıyoruz. Ama bir anda ikna etmek mümkün olmuyor. Yavaş yavaş, sindire sindire geliyoruz..
Acaba Sayın CHP Genel Başkanı 'bir anda olmuyor' derken, son 60 yılı mı yoksa son seçim sürecini mi kastetti; anlayamadık tabii...
Bu ve benzer sohbetlere şu sıralarda çok fazla tanık olacağız. Neden yapamadıklarını, arzu ettikleri sonuca ulaşamadıklarını gerekçelendirme konusunda dilbazlıkları 'pes' dedirtecek kadar güçlü olanlar ve öz'e dair tek cümle kullanmadan üste çıkmaya hevesli tutum takınanlarla 'konuşabilmek' zordur.
Samimiyetle olup biteni gören ve gerçeklikleri kabul etme konusunda kompleks içine girmeyenlerle yapılacak sohbetlerin ise tadına doyum olmaz. Seçim sonrasındaki farklı dünya görüşüne sahip insanların bir araya geldikleri sohbet ortamları, irfan sahibi olma hasletinin ortaya çıktığı ender günlerdir ... CHP üst yönetimi ve Sayın Kılıçdaroğlu bu seçimi de, uzun yıllar süren muhalefet tarihlerindeki diğer seçimlerde yaptıklarına benzer biçimde, -yukarıdaki sohbet örneğinde olduğu gibi- 'okurlarsa', Türkiye'de muhalefet sorunu sürecek demektir...
AK Parti'nin ise üslubunu gözden geçirmesi yerinde olur... Başbakan'ın 'Balkon konuşması'nda vurguladığı 'daha fazla demokrasi'nin gözle görülür, elle tutulur biçimde somut olarak hissedilmesi gerekiyor.
Tayyip Bey'in 19 Şubat'ta Ankara'da açıkladığı beş temel başlıktan oluşan 100 sayfalık beyannamede vaat edilen, 'Katılımcı, kültürel, sosyal, çevre dostu ve hizmet' üzerine kurulu belediyeciliğin şehirlere yansıdığını yine AK Parti tüm Türkiye'ye gösterebilirse, müthiş bir rekabet avantajı elde eder.
Tabii bir de muzaffer Osmanlı Paşaları ve Padişahlarının zaferin ertesinde ne yaptıklarını hatırlamakta, yani tarihsel bağları görmekte, okumakta yarar var. Zafer sonrasının kilit sözcükleri şunlardı: Adalet, merhamet, hoşgörü.
Tabii ki, seçim öncesi Başbakan'a ve AK Parti'ye yapılmış olan hayasız saldırı affedilemez. Ancak cezayı kesecek merci hükümet değil adalettir. On küsur yıl önce AK Parti'yi iktidara taşıyan 'maneviyat' duygusunun vereceği teminata ülkenin asıl şimdi ihtiyacı var. Bu güven duygusu tüm ülke sathında ve yurt dışında hissedilmediği sürece iktidar sorununun, seçmen oyları payandasına rağmen bitmediği algısının önüne geçmek kolay değildir. Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, geçen Perşembe Bersay İletişim Enstitüsü'nün panelinde demişti ki:
'Yüzde 80 ile iktidar olunabilir; ancak yüzde 20'yi yönetemezseniz muktedir olamayabilirsiniz.'
Not: Bu akşam 20.00'de TVNet'te bol bol seçim sonrası siyasi iletişimi konuşacağız. Bekleriz.