Kılıçdaroğlu'nu kim Başkan yapar?
30 Ocak 2009 Akşam Gazetesi
Haklı çıkmaktan bıktım mı? Hayır bıkmadım... Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul'a Başkan olursa, bu Kılıçdaroğlu'nun sadece kendi çabasıyla olmaz. Kemal Bey'i Başkanlık koltuğuna oturturlarsa iki kişi oturtur: Başbakan Tayyip Erdoğan ve Başkan Dr. Kadir Topbaş...
Yıllardır diyoruz ki, 'Liderseniz, hem de açık ara liderseniz, rakibi tabii ki kollayacaksınız; ancak muhatap almayacaksınız, onun sizin üzerinizden iletişim yapmasına izin vermeyeceksiniz!...'
Son 7-8 ayda CHP'nin oyları üç-dört puan arttıysa, Başbakan'ın Baykal'ı muhatap alıp sürekli haşlamasının bunda büyük payı vardır... Her defasında yapmamaları gerektiğini savunduk. 'Sakın TV'de Kılıçdaroğlu'nun karşısına çıkmayın!' dedik, 'Durduk yerde 'Yargılayan'-'Yargılanan' darboğazının içine sokuverirsiniz kendinizi. Türkiye başka ülkelere benzemez. Türkiye'de 'Yargılanan' 1-0 yenik başlar sürece...'
Dilediğiniz anketi yapın ve sorun halkımıza: 'Ahmet Mehmet'i mahkemeye verdi, haberini okuduğunuz zaman, kimin suçlu olduğunu düşünürsünüz?'... Davacının mı, davalının mı?
Aynen dediğimiz oldu. Kılıçdaroğlu, karşısına çıkarılan üç AK Partili'nin üçünü de çıtır çıtır yedi...
Şimdilerde de bu gidişle Kemal Bey'i İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yapacaklar. Oysa CHP'li adayı görmezden gelseler ve İstanbul siyasetlerini şimdiye kadar yaptıkları gibi yürütseler, tüm ölçümlemelerin gösterdiği gibi onlar için 'karada ölüm yok'... İstanbul için Topbaş'ın söyleyeceği o kadar çok şeyi var ki... Kemal Bey'in 'Çaldın çırptın' provokasyonuna gelmenin hiç alemi yok... 'Devletin mahkemeleri var, savcıları var' deyip geçmek, savunmaya girmemek buradaki kilit davranış olmalı.
Göreceğiz. Bakalım Kemal Bey yine zoru başarıp AK Partili pehlivanları kızdırıp meydana çekmeyi başaracak mı?
'Başarı tesadüf değildir'...
Bİr kere Günseli Özen Ocakoğlu'nu başlık için kutluyorum. Kitabının adını 'Başarı rastlantı değildir!' de koyabilirdi. Çevresinde bunu ona önermiş olanların sayılarının az olmadığına adım gibi eminim. Ancak o, 'Tesadüf'te ısrar etmiştir...
Aynı etkiyi yapıyor mu iki kavram? Hayır! Kesinlikle yapmıyor. Biri Osmanlıca'dan geliyor. Diğeri Türkçe'den... Anlamları aynı... Ama ya etkileri?..
Kitapta Ocakoğlu'nun Zaman Gazetesi için 80 başarılı iş insanı ve yöneticiyle yaptığı röportajlar var. Gazeteler birbirlerinin adlarından, işlerinden söz etmeyi pek sevmezler. Bizim Akşam Gazetesi'nin böyle bir kompleksi yoktur. Onun için övgü hak ediliyorsa biz esirgemeyiz. Zaman röportajlarından mükemmel bir başucu kitabı çıkmış... 'Kim nasıl başarmış?' Bunu okumak çok önemli. İş dünyası en iyi pratikte öğreniliyor çünkü...
Kitabın bir tek eksiği var: Ben yokum... Seneye çok çalışıp ben de gireceğim... Şaka bir yana kitap, insanda buna benzer bir duygu uyandırıyor. Uyandırmalı da... Günseli Hanım'ın röportaj yapması için iş insanları sıraya girmeliler. Gazetede 'Çıkmak' kadar, 'Kitaba girmek' için de...
Günseli Hanım'ın 10 parmağında 10 marifet vardır... Pek çok iş dünyası yayınına el atan, benim de köşe yazdığım Marketing Türkiye dergisini yayınlayan Rota Yayınları'nı eşiyle birlikte yönetirler. Çok nitelikli bir de matbaaları vardır: Tor Ofset... Günseli Hanım yeni konsept ve etkinliklere ilk ivmeyi verir (Marketingist), köşe yazar (Zaman), TV programı yapar, ailesine ve dostlarına zaman ayırır (bu sonuncusu en önemlisi)...
Başarının tesadüf olmadığını insan Günseli Özen Ocakoğlu'nu yakından tanıyınca daha iyi anlıyor...
Haklı çıkmaktan bıktım mı? Hayır bıkmadım... Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul'a Başkan olursa, bu Kılıçdaroğlu'nun sadece kendi çabasıyla olmaz. Kemal Bey'i Başkanlık koltuğuna oturturlarsa iki kişi oturtur: Başbakan Tayyip Erdoğan ve Başkan Dr. Kadir Topbaş...
Yıllardır diyoruz ki, 'Liderseniz, hem de açık ara liderseniz, rakibi tabii ki kollayacaksınız; ancak muhatap almayacaksınız, onun sizin üzerinizden iletişim yapmasına izin vermeyeceksiniz!...'
Son 7-8 ayda CHP'nin oyları üç-dört puan arttıysa, Başbakan'ın Baykal'ı muhatap alıp sürekli haşlamasının bunda büyük payı vardır... Her defasında yapmamaları gerektiğini savunduk. 'Sakın TV'de Kılıçdaroğlu'nun karşısına çıkmayın!' dedik, 'Durduk yerde 'Yargılayan'-'Yargılanan' darboğazının içine sokuverirsiniz kendinizi. Türkiye başka ülkelere benzemez. Türkiye'de 'Yargılanan' 1-0 yenik başlar sürece...'
Dilediğiniz anketi yapın ve sorun halkımıza: 'Ahmet Mehmet'i mahkemeye verdi, haberini okuduğunuz zaman, kimin suçlu olduğunu düşünürsünüz?'... Davacının mı, davalının mı?
Aynen dediğimiz oldu. Kılıçdaroğlu, karşısına çıkarılan üç AK Partili'nin üçünü de çıtır çıtır yedi...
Şimdilerde de bu gidişle Kemal Bey'i İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yapacaklar. Oysa CHP'li adayı görmezden gelseler ve İstanbul siyasetlerini şimdiye kadar yaptıkları gibi yürütseler, tüm ölçümlemelerin gösterdiği gibi onlar için 'karada ölüm yok'... İstanbul için Topbaş'ın söyleyeceği o kadar çok şeyi var ki... Kemal Bey'in 'Çaldın çırptın' provokasyonuna gelmenin hiç alemi yok... 'Devletin mahkemeleri var, savcıları var' deyip geçmek, savunmaya girmemek buradaki kilit davranış olmalı.
Göreceğiz. Bakalım Kemal Bey yine zoru başarıp AK Partili pehlivanları kızdırıp meydana çekmeyi başaracak mı?
'Başarı tesadüf değildir'...
Bİr kere Günseli Özen Ocakoğlu'nu başlık için kutluyorum. Kitabının adını 'Başarı rastlantı değildir!' de koyabilirdi. Çevresinde bunu ona önermiş olanların sayılarının az olmadığına adım gibi eminim. Ancak o, 'Tesadüf'te ısrar etmiştir...
Aynı etkiyi yapıyor mu iki kavram? Hayır! Kesinlikle yapmıyor. Biri Osmanlıca'dan geliyor. Diğeri Türkçe'den... Anlamları aynı... Ama ya etkileri?..
Kitapta Ocakoğlu'nun Zaman Gazetesi için 80 başarılı iş insanı ve yöneticiyle yaptığı röportajlar var. Gazeteler birbirlerinin adlarından, işlerinden söz etmeyi pek sevmezler. Bizim Akşam Gazetesi'nin böyle bir kompleksi yoktur. Onun için övgü hak ediliyorsa biz esirgemeyiz. Zaman röportajlarından mükemmel bir başucu kitabı çıkmış... 'Kim nasıl başarmış?' Bunu okumak çok önemli. İş dünyası en iyi pratikte öğreniliyor çünkü...
Kitabın bir tek eksiği var: Ben yokum... Seneye çok çalışıp ben de gireceğim... Şaka bir yana kitap, insanda buna benzer bir duygu uyandırıyor. Uyandırmalı da... Günseli Hanım'ın röportaj yapması için iş insanları sıraya girmeliler. Gazetede 'Çıkmak' kadar, 'Kitaba girmek' için de...
Günseli Hanım'ın 10 parmağında 10 marifet vardır... Pek çok iş dünyası yayınına el atan, benim de köşe yazdığım Marketing Türkiye dergisini yayınlayan Rota Yayınları'nı eşiyle birlikte yönetirler. Çok nitelikli bir de matbaaları vardır: Tor Ofset... Günseli Hanım yeni konsept ve etkinliklere ilk ivmeyi verir (Marketingist), köşe yazar (Zaman), TV programı yapar, ailesine ve dostlarına zaman ayırır (bu sonuncusu en önemlisi)...
Başarının tesadüf olmadığını insan Günseli Özen Ocakoğlu'nu yakından tanıyınca daha iyi anlıyor...