“Verelim kurtulalım”
12 şubat 2022 - Yeni Şafak
Başlıktaki bu sözü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili kelam eden, belki kendileri değil, ancak düşünceleri ihanet içindeki pek çok potansiyel vatan haininden duyduğumu hatırlıyorum.
Bunlar, Haliç’te kokudan geçilmeyen günlerde “Örtün üstünü gitsin” diyorlardı. İçlerinde mebzul miktarda profesör, gazeteci vardı…
Bu sefer de yine bir gazeteci -Hacivat’ın deyimiyle- “Perdeyi yıkıp eyledi viran”… Ayşenur Arslan, CHP’nin yarı resmi yayın organı Halk TV’de kendisinin hazırlayıp sunduğu programda, Kıbrıs Türklerinin en büyük değerlerinden biri olan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) ile ilgili akıllara durgunluk verecek bir hakaret ve aşağılamayı gündeme getirince suyun her iki yanında tüyler diken diken oldu…
"Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı, Ada’da ve yakın hinterlandında suikastlarla bilinen bir illegal diyelim, yarı resmi bir oluşumdu…"
İnsanın “idrak yolları bazen iltihaplanır”… Öyle ki; "Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler” misali, baskılar karşısında Arslan, iletişim kuramlarını altüst eden tarzıyla bakın nasıl özür(!) dilemiş:
"Dostlarım ‘yanlış anlaşıldın ama anlatamadıysan özür dile’ diyor. Bundan gocunmuyorum ve programda da vurguladığımı yineliyorum; sözlerimi Halk TV’yi susturmak için kullananların dışında, hassasiyetini fazlasıyla hissettiğim herkesten özür diliyorum."
Sonra Arslan’ı Halk TV’ye çıkardılar. Kendini aklamak için çok uğraştı. Sözlerindeki “suikastlarla bilinen” kısmına hiç değinmeden, sadece şehit yakınlarından özür dileyerek Halk TV’yi kurtarmaya çalıştı. Bize sorarsanız olmadı…
Turnusol kâğıdı gibi, herkesin rengini belli eden olaylara bir yenisi eklendi… Sınır ötesi operasyon tezkeresi, Azerbaycan’a destek yaklaşımı, Mavi Vatan doktrini ve nihayet TMT’ye yöneltilen saldırı…
TBMM Başkanı Mustafa Şentop’tan başlayarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay olayı şiddetle kınadı… AK Parti, MHP ve BBP, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç duyurusunda bulundu…
Millî Savunma Bakanlığı da sessiz kalmadı. TMT’nin terör örgütü EOKA’nın canice cinayetlerine ve soykırım girişimine karşı Kıbrıs Türkü’nün can ve mal güvenliğini korumak üzere kurulduğu belirttikleri açıklamalarında, "TMT, 100 yıl önce yedi düvele karşı direnişi canlandıran Kuvayımilliye ruhunun bir tezahürüdür" denildi.
En büyük ve en etkili reaksiyon ise tabii ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan geldi: “TMT, Kıbrıs Türkünün Eokacı çetelere karşın örgütlediği, halkımızın namus ve şerefini korumakla mükellef destansı bir direnişin abideleşmesidir. 1974 Kıbrıs Barış Harekatından sonra 1 Ağustos 1976’da Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına dönüştürülmüştür.”
Peki, tepki bir tek nereden gelmedi? Tabii ki CHP ve onun doğal ortağı HDP’den… En azından bu yazının yazıldığı dün saat 16’ya kadar…
İYİ Parti Ankara İl Başkanı Yetkin Öztürk bile dayanamayıp tavrını koydu: "Kıbrıs’ta Rumların Türklere uyguladığı zulmün arşa ulaştığı, bıçağın kemiği kestiği bir zamanda, her haneden çıkan Mücahitlerin, çocuğunu, eşini, vatanını korumak için kurduğu bir kurtuluş teşkilatıdır TMT, çünkü Vatan namustur. Aksini diyen yalan der."
Başta Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan olmak üzere Kıbrıs Türklerini ve Türkiye Cumhuriyeti’ni zayıf düşürecek her türlü yalan ve tahrik karşısında ‘zil takıp oynayan’ Avrupa’nın çeşitli ülkeleri ve onların Türkiye düşmanı medyası mal bulmuş Mağribî gibi sevineceklerdir…
Ayşenur Arslan’ın sözlerini, bu sonucu planlayarak sarf ettiğine inanmak içimden gelmiyor… Ancak bu işler niyetle, istekle olmuyor… İletişim, sonuç odaklı bir meseledir.
Yazımızı, Türk Mukavemet Teşkilatı yemininin giriş bölümüyle bitirelim: “Kıbrıs Türkünün yaşayış ve hürriyetine, canına, malına ve her türlü anane ve mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için kendimi Türk milletine adadım. Ölüm dahi olsa verilen her vazifeyi yapacağım...”
Başlıktaki bu sözü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili kelam eden, belki kendileri değil, ancak düşünceleri ihanet içindeki pek çok potansiyel vatan haininden duyduğumu hatırlıyorum.
Bunlar, Haliç’te kokudan geçilmeyen günlerde “Örtün üstünü gitsin” diyorlardı. İçlerinde mebzul miktarda profesör, gazeteci vardı…
Bu sefer de yine bir gazeteci -Hacivat’ın deyimiyle- “Perdeyi yıkıp eyledi viran”… Ayşenur Arslan, CHP’nin yarı resmi yayın organı Halk TV’de kendisinin hazırlayıp sunduğu programda, Kıbrıs Türklerinin en büyük değerlerinden biri olan Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) ile ilgili akıllara durgunluk verecek bir hakaret ve aşağılamayı gündeme getirince suyun her iki yanında tüyler diken diken oldu…
"Kıbrıs Türk Mukavemet Teşkilatı, Ada’da ve yakın hinterlandında suikastlarla bilinen bir illegal diyelim, yarı resmi bir oluşumdu…"
İnsanın “idrak yolları bazen iltihaplanır”… Öyle ki; "Şecaat arz ederken merd-i kıbtî sirkatin söyler” misali, baskılar karşısında Arslan, iletişim kuramlarını altüst eden tarzıyla bakın nasıl özür(!) dilemiş:
"Dostlarım ‘yanlış anlaşıldın ama anlatamadıysan özür dile’ diyor. Bundan gocunmuyorum ve programda da vurguladığımı yineliyorum; sözlerimi Halk TV’yi susturmak için kullananların dışında, hassasiyetini fazlasıyla hissettiğim herkesten özür diliyorum."
Sonra Arslan’ı Halk TV’ye çıkardılar. Kendini aklamak için çok uğraştı. Sözlerindeki “suikastlarla bilinen” kısmına hiç değinmeden, sadece şehit yakınlarından özür dileyerek Halk TV’yi kurtarmaya çalıştı. Bize sorarsanız olmadı…
Turnusol kâğıdı gibi, herkesin rengini belli eden olaylara bir yenisi eklendi… Sınır ötesi operasyon tezkeresi, Azerbaycan’a destek yaklaşımı, Mavi Vatan doktrini ve nihayet TMT’ye yöneltilen saldırı…
TBMM Başkanı Mustafa Şentop’tan başlayarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay olayı şiddetle kınadı… AK Parti, MHP ve BBP, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nda suç duyurusunda bulundu…
Millî Savunma Bakanlığı da sessiz kalmadı. TMT’nin terör örgütü EOKA’nın canice cinayetlerine ve soykırım girişimine karşı Kıbrıs Türkü’nün can ve mal güvenliğini korumak üzere kurulduğu belirttikleri açıklamalarında, "TMT, 100 yıl önce yedi düvele karşı direnişi canlandıran Kuvayımilliye ruhunun bir tezahürüdür" denildi.
En büyük ve en etkili reaksiyon ise tabii ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan geldi: “TMT, Kıbrıs Türkünün Eokacı çetelere karşın örgütlediği, halkımızın namus ve şerefini korumakla mükellef destansı bir direnişin abideleşmesidir. 1974 Kıbrıs Barış Harekatından sonra 1 Ağustos 1976’da Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığına dönüştürülmüştür.”
Peki, tepki bir tek nereden gelmedi? Tabii ki CHP ve onun doğal ortağı HDP’den… En azından bu yazının yazıldığı dün saat 16’ya kadar…
İYİ Parti Ankara İl Başkanı Yetkin Öztürk bile dayanamayıp tavrını koydu: "Kıbrıs’ta Rumların Türklere uyguladığı zulmün arşa ulaştığı, bıçağın kemiği kestiği bir zamanda, her haneden çıkan Mücahitlerin, çocuğunu, eşini, vatanını korumak için kurduğu bir kurtuluş teşkilatıdır TMT, çünkü Vatan namustur. Aksini diyen yalan der."
Başta Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan olmak üzere Kıbrıs Türklerini ve Türkiye Cumhuriyeti’ni zayıf düşürecek her türlü yalan ve tahrik karşısında ‘zil takıp oynayan’ Avrupa’nın çeşitli ülkeleri ve onların Türkiye düşmanı medyası mal bulmuş Mağribî gibi sevineceklerdir…
Ayşenur Arslan’ın sözlerini, bu sonucu planlayarak sarf ettiğine inanmak içimden gelmiyor… Ancak bu işler niyetle, istekle olmuyor… İletişim, sonuç odaklı bir meseledir.
Yazımızı, Türk Mukavemet Teşkilatı yemininin giriş bölümüyle bitirelim: “Kıbrıs Türkünün yaşayış ve hürriyetine, canına, malına ve her türlü anane ve mukaddesatına, her nereden ve kimden olursa olsun vaki olacak tecavüzlere karşı koymak için kendimi Türk milletine adadım. Ölüm dahi olsa verilen her vazifeyi yapacağım...”