Milliyetçilik aldı başını gidiyor
28 TEMMUZ 2006
Fenerbahçe’nin Fareo adalarından Torshavn takımına karşı yaptığı antrenman maçı arasında konsepti birbirine çok yakın iki reklam vardı. Biri, DYP’nin “Bir başkadır benim memleketim” fonu üzerine “Adam gibi adam” kampanyasının devamı, diğeri Cola Turka’nın Hababam Sınıf’lı yeni reklam filmi. Müzik Göksel’den; “Bi’ seni konuşurum”. Sözler uyarlanmış. “Biz hayatı paylaşmaya bayılırız” diye başlıyor. “Aynı anda susarız” diye bitiyor.
Bu iki, bizce başarılı reklam şu sıra sürmekte olan genel iletişim tonuna uygun. Milli ve manevi duygulara hitap eden Akbank, Petrol Ofisi, Coca-Cola, Vestel, Derby, Turkcell, Pepsi, Efe Rakı, Tadelle, Mavi gibi. Halkın ortak ruhi şekillenmesi yılardır değişmedi ki zaten. Sabancı, kurumsal itibar araştırmalarında sürekli ilk sırada çıkardı. Bu itibar algısının altını kazdınızdı mı da, “milli ve manevi değerlere yakınlık”la karşılaşırdınız.
Bu hafta başında CHP Başkanı Baykal da 6 oku hatırlayıp durduk yerde, damdan düşer gibi de olsa “Milliyetçilik bizim oklarımızdan biridir. Biz de milliyetçiyiz!” demedi mi?..
Aclan Acar dostumuzdan aktarmıştık:“...Biri din, diğeri milliyetçilik. Önce bu iki alanda tavrın olacak. Gerisi içerik. Bu iki öğenin tekelini köktencilere kaptırdın mı, oy değil nasihat alırsın!” Baykal duymuş sanki Acar’ı.. İletişimin olmazsa olmazı ‘yaratıcılık, tutarlılık, süreklilik’ üçlemesinden uzak olmasına, altının dolacağına dair en ufak bir işaret bulunmamasına rağmen, bir adımdır ne de olsa..
Seçimden bu yana yıpranacağına AK Parti az da olsa oylarını artırdı; bunun sorumlusu gelecek tasarımı ve marka vaadini net olarak ortaya koymayan, ittifaklarını kuramayan, sadece ‘cumhuriyet elden gidiyor’ muhabbeti yapan, lider sorunu yaşayan muhalefettir diyoruz ya, CHP Milletvekili Feridun Baloğlu içerlemiş bize. Bir e-posta gönderip azarlamış. Özetle diyor ki: “1. Araştırmalar uydurmadır. 2. Medya Baykal'ın konuşmalarını halktan gizlemekte ya da çarpıtarak vermektedir. 3. CHP'nin AKP karşısındaki laik Cumhuriyetten yana yurtsever ve demokrat dirilişi, sizi neden bu kadar korkutuyor? 4. Baykal'dan kurtulmaya çalışanların kimler olduğunu biliyoruz. 5. Siz en iyisi sahte muhaliflerin arasından kurtulup, AKP'ye üyelik için başvurunuzu yapın!”.. Ne veciz yanıt değil mi?..
Teşbihte hata olmazmış. Koca Ragıp Paşa’nın deyişiyle ‘Şecaat arz ederken merdikıpti sirkatin’ söyler misali, Baloğlu’nun açıklamaları tam da bizim söylemeye çalıştığımızı doğrulamıyor mu?
Kıyım bir işe yaramaz
Bir gün şirkette dolaşıyorum. Fotokopi makinelerinden biri bozulmuş. Servis çağırmışlar. Adam makinenin başında uğraşıyor. Geçerken“Kolay gelsin” diyecek oldum. Adam, “Bunlar zaten yaramaz Ali Bey”, dedi, “Siz iyisi mi şu markayı tercih edin!”..
“Gecikme, THY'nin yönetimsel hatalarından ve personelin eğitimsiz olmasından kaynaklanıyor“ anonsunu yapan pilot hakkında THY’nin disiplin araştırması başlattığını duyunca o servis elemanı geldi aklıma..
Kurumlarda iç iletişimde kullanılan bir kavram vardır. Çalışan Markası..
Anlamı şu: Çalışan kurumunun elçisi olacak. Çünkü en etkili iletişim kanalı odur. Önemli bir satın alma kararı verirken en çok kimin referansına itibar ederiz ki? Eğer çalışan kurumuyla gurur duymuyor, onun ve ürünleri hakkında olumlu konuşmuyorsa, sorun var demektir. İki şey yapmak gerekir: 1. Rekabetçi ortamlarda kurumsal sadakatsizliğin affı yoktur. Gereği neyse yapılır. 2. Dönüp kendine bakarsın. Kurum içinde sadakat, motivasyon ve performans üçgenini neden yönetemiyorum diye sorgularsın. Bir stratejik iç iletişim planı yapar sorunu kısa zamanda çözmeye çalışırsın.. İkincisi yoksa istediğin kadar adam kıy, bir işe yaramaz..
Bu iki, bizce başarılı reklam şu sıra sürmekte olan genel iletişim tonuna uygun. Milli ve manevi duygulara hitap eden Akbank, Petrol Ofisi, Coca-Cola, Vestel, Derby, Turkcell, Pepsi, Efe Rakı, Tadelle, Mavi gibi. Halkın ortak ruhi şekillenmesi yılardır değişmedi ki zaten. Sabancı, kurumsal itibar araştırmalarında sürekli ilk sırada çıkardı. Bu itibar algısının altını kazdınızdı mı da, “milli ve manevi değerlere yakınlık”la karşılaşırdınız.
Bu hafta başında CHP Başkanı Baykal da 6 oku hatırlayıp durduk yerde, damdan düşer gibi de olsa “Milliyetçilik bizim oklarımızdan biridir. Biz de milliyetçiyiz!” demedi mi?..
Aclan Acar dostumuzdan aktarmıştık:“...Biri din, diğeri milliyetçilik. Önce bu iki alanda tavrın olacak. Gerisi içerik. Bu iki öğenin tekelini köktencilere kaptırdın mı, oy değil nasihat alırsın!” Baykal duymuş sanki Acar’ı.. İletişimin olmazsa olmazı ‘yaratıcılık, tutarlılık, süreklilik’ üçlemesinden uzak olmasına, altının dolacağına dair en ufak bir işaret bulunmamasına rağmen, bir adımdır ne de olsa..
Seçimden bu yana yıpranacağına AK Parti az da olsa oylarını artırdı; bunun sorumlusu gelecek tasarımı ve marka vaadini net olarak ortaya koymayan, ittifaklarını kuramayan, sadece ‘cumhuriyet elden gidiyor’ muhabbeti yapan, lider sorunu yaşayan muhalefettir diyoruz ya, CHP Milletvekili Feridun Baloğlu içerlemiş bize. Bir e-posta gönderip azarlamış. Özetle diyor ki: “1. Araştırmalar uydurmadır. 2. Medya Baykal'ın konuşmalarını halktan gizlemekte ya da çarpıtarak vermektedir. 3. CHP'nin AKP karşısındaki laik Cumhuriyetten yana yurtsever ve demokrat dirilişi, sizi neden bu kadar korkutuyor? 4. Baykal'dan kurtulmaya çalışanların kimler olduğunu biliyoruz. 5. Siz en iyisi sahte muhaliflerin arasından kurtulup, AKP'ye üyelik için başvurunuzu yapın!”.. Ne veciz yanıt değil mi?..
Teşbihte hata olmazmış. Koca Ragıp Paşa’nın deyişiyle ‘Şecaat arz ederken merdikıpti sirkatin’ söyler misali, Baloğlu’nun açıklamaları tam da bizim söylemeye çalıştığımızı doğrulamıyor mu?
Kıyım bir işe yaramaz
Bir gün şirkette dolaşıyorum. Fotokopi makinelerinden biri bozulmuş. Servis çağırmışlar. Adam makinenin başında uğraşıyor. Geçerken“Kolay gelsin” diyecek oldum. Adam, “Bunlar zaten yaramaz Ali Bey”, dedi, “Siz iyisi mi şu markayı tercih edin!”..
“Gecikme, THY'nin yönetimsel hatalarından ve personelin eğitimsiz olmasından kaynaklanıyor“ anonsunu yapan pilot hakkında THY’nin disiplin araştırması başlattığını duyunca o servis elemanı geldi aklıma..
Kurumlarda iç iletişimde kullanılan bir kavram vardır. Çalışan Markası..
Anlamı şu: Çalışan kurumunun elçisi olacak. Çünkü en etkili iletişim kanalı odur. Önemli bir satın alma kararı verirken en çok kimin referansına itibar ederiz ki? Eğer çalışan kurumuyla gurur duymuyor, onun ve ürünleri hakkında olumlu konuşmuyorsa, sorun var demektir. İki şey yapmak gerekir: 1. Rekabetçi ortamlarda kurumsal sadakatsizliğin affı yoktur. Gereği neyse yapılır. 2. Dönüp kendine bakarsın. Kurum içinde sadakat, motivasyon ve performans üçgenini neden yönetemiyorum diye sorgularsın. Bir stratejik iç iletişim planı yapar sorunu kısa zamanda çözmeye çalışırsın.. İkincisi yoksa istediğin kadar adam kıy, bir işe yaramaz..