Mükemmel bir ‘Algı Yönetimi’ operasyonuydu!..
17 kasım 2015 yeni şafak
Sizce G20'nin Star'ı kimdi? İlk akla gelen isim tabii ki Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır… Ancak bir kişi daha vardı bizce…
Önce, Türkiye'nin algılanmasını bir nebze olsun düzeltme yolunda muazzam bir stratejik adım olan bu organizasyonun iletişim değerinden söz edelim…
Dün 16.30'dan sonra TV'lerde ABD Başkanı Obama'yı izlemeye başladım. Antalya'da basın toplantısı yapıyordu. Salonda yüzlerce gazeteci vardı. Obama'nın da iki tarafında bayraklar... Toplam 4 adet. 2 tanesi Türk bayrağı. Diğer ikisi ABD… Başkan'ın arkasında büyük puntolarla 'G20 Türkiye' (bizim yeni amblem – logo ile) ve devasa bir yazı: Antalya Summit (Antalya Zirvesi)…
ABD Başkanı'nın ne söylediği pek de önemli değildi. Bizim TV'lere çıkan 'uluslararası ilişkiler uzmanlarının hepsi' gözleri kapalı o açıklamaları yapar; medya mensuplarına üç aşağı beş yukarı aynı yanıtları verebilirlerdi. Önemli olan o görüntünün akıllarda bıraktığı tortuydu…
Bütün dünya TV'lerinin canlı verdiği bu görüntünün tanıtım 'kıymeti' ve Türkiye'nin itibar yönetimi adına oluşturduğu 'değere' paha biçilemez… Geçenlerde TÜRSAB'ın başarılı Başkanı sevgili Başaran Ulusoy bu Kıymet ve Değeri 1 milyar Euro olarak tahmin ettiğini söylemiş; biz de bu kıymet ve değerin ölçülemeyecek kadar yüksek olduğunu yazmıştık… Dünkü Obama basın toplantısında bu gerçekliği bir kez daha gördük… Hadi, bazılarının olumsuzlayarak kullandıkları terminolojiyle söyleyelim: “Mükemmel bir Algı Yönetimi operasyonuydu!”
Gelelim diğer Star'a… Bana sorarsanız Türkiye açısından G20 Zirvesinin en ilginç olayı, dünya liderlerinin orada boy göstermesi ve de Türkiye'nin sıfır hata ve mükemmel bir organizasyon yeteneğiyle bu büyük olayın üstesinden gelmiş olması kadar, hayli sempatik ve uzun yıllar akıllardan çıkmayacak 'hadisesi' olarak, tabii ki Koç Holding'in Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Ali Koç'un o muhteşem açıklamasıydı:
“Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir. Ben en azından eşitsizliğin minimum seviyeye indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gerçek sorun kapitalizmdir.”
Bunu Slavoj Žižek, ya da Noam Chomsky söyleseydi; bugün bizim bütün 'ecnebi aydınlarımız ve medya maydanozlarımız' haldır haldır saatlerce “Acaba ne demek istediler?” diye konunun orasından burasından tutup tartışıyorlardı…
Kendisi de bir 'kapitalist' olan Ali Koç'a mı düşmüştü bu büyük lafları etmek(!)…
Oysa Ali Koç, Koç ailesi içinde en halka yakın olanıdır… Hemen kaynaşıverir her sosyal gruptan kitleyle. Bu yanıyla dedesine benzer. Çalışanlarıyla, geniş kitlelerle de en yakın bağları kurmayı başarır.Harvard dahil çok iyi eğitimlidir. Buna ve Türkiye'nin vergi rekortmenleri arasında yer almasına (Koç ailesi bazıları gibi gizlemezler adlarını) rağmen alçak gönüllüdür.
Takım tutma konusunda kesinlikle anlaşamasak da (biz hasbelkaderGS'liyiz) onun çok iyi bir FB'li olmasına her zaman saygı duyduk. Bir taraftar olarak bir ölçüde BJK'nin Çarşı Grubu'nun özelliklerine sahiptir, denilebilir…
FB'nin başına da geçse takımın ve Türk futbolunun, herhangi bir siyasi partinin başına geçse de ülkenin kaderini değiştirebilecek bir liderlik yapısına sahiptir. Bazıları bir ölçüde, 'önce ateş edip, sonra nişan aldığını' düşünseler de, o tavrı daha çok gençlik yıllarına, kendi çekirdek ailesini henüz kurmadığı, çoluk çocuğa kavuşmadığı dönemlere rastlar.
Siyasi görüşüne katılırsınız katılmazsınız, ancak Ali Koç gibi iyi yetişmiş ve gelişmiş genç öncülerden çok fazla çıkaramayan bir ülkede, onun bu kelamını uluorta eleştirirken iki defa düşünmekte yarar vardır. Benim FB konusunda kendisine katılmadığım gibi, siz de mutabık olmayabilirsiniz dünya görüşüyle, ancak Twitter ortamında bazılarının yaptığı gibi asla küçümsemeyiniz ve hadlerini aşarak “Ben de karşı çıkacağım kapitalizme; ancak o kadar param yok” türünden müstehzi Tweet'ler atanlara asla itibar etmeyiniz… Yoksa siz de, son seçimlerde HDP'yi %20'lerde gören, AK Partinin %38'in altına düşeceğini, CHP ve MHP'nin birlikte koalisyon kurabileceğini tespit eden Twitter araştırmalarına inanıp hesabını ona göre yapmış olanlar gibi, yanılırsınız…
Önce, Türkiye'nin algılanmasını bir nebze olsun düzeltme yolunda muazzam bir stratejik adım olan bu organizasyonun iletişim değerinden söz edelim…
Dün 16.30'dan sonra TV'lerde ABD Başkanı Obama'yı izlemeye başladım. Antalya'da basın toplantısı yapıyordu. Salonda yüzlerce gazeteci vardı. Obama'nın da iki tarafında bayraklar... Toplam 4 adet. 2 tanesi Türk bayrağı. Diğer ikisi ABD… Başkan'ın arkasında büyük puntolarla 'G20 Türkiye' (bizim yeni amblem – logo ile) ve devasa bir yazı: Antalya Summit (Antalya Zirvesi)…
ABD Başkanı'nın ne söylediği pek de önemli değildi. Bizim TV'lere çıkan 'uluslararası ilişkiler uzmanlarının hepsi' gözleri kapalı o açıklamaları yapar; medya mensuplarına üç aşağı beş yukarı aynı yanıtları verebilirlerdi. Önemli olan o görüntünün akıllarda bıraktığı tortuydu…
Bütün dünya TV'lerinin canlı verdiği bu görüntünün tanıtım 'kıymeti' ve Türkiye'nin itibar yönetimi adına oluşturduğu 'değere' paha biçilemez… Geçenlerde TÜRSAB'ın başarılı Başkanı sevgili Başaran Ulusoy bu Kıymet ve Değeri 1 milyar Euro olarak tahmin ettiğini söylemiş; biz de bu kıymet ve değerin ölçülemeyecek kadar yüksek olduğunu yazmıştık… Dünkü Obama basın toplantısında bu gerçekliği bir kez daha gördük… Hadi, bazılarının olumsuzlayarak kullandıkları terminolojiyle söyleyelim: “Mükemmel bir Algı Yönetimi operasyonuydu!”
Gelelim diğer Star'a… Bana sorarsanız Türkiye açısından G20 Zirvesinin en ilginç olayı, dünya liderlerinin orada boy göstermesi ve de Türkiye'nin sıfır hata ve mükemmel bir organizasyon yeteneğiyle bu büyük olayın üstesinden gelmiş olması kadar, hayli sempatik ve uzun yıllar akıllardan çıkmayacak 'hadisesi' olarak, tabii ki Koç Holding'in Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Ali Koç'un o muhteşem açıklamasıydı:
“Eşitsizliğin ortadan kalkması için kapitalizmin ortadan kalkması gerekir. Ben en azından eşitsizliğin minimum seviyeye indirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Gerçek sorun kapitalizmdir.”
Bunu Slavoj Žižek, ya da Noam Chomsky söyleseydi; bugün bizim bütün 'ecnebi aydınlarımız ve medya maydanozlarımız' haldır haldır saatlerce “Acaba ne demek istediler?” diye konunun orasından burasından tutup tartışıyorlardı…
Kendisi de bir 'kapitalist' olan Ali Koç'a mı düşmüştü bu büyük lafları etmek(!)…
Oysa Ali Koç, Koç ailesi içinde en halka yakın olanıdır… Hemen kaynaşıverir her sosyal gruptan kitleyle. Bu yanıyla dedesine benzer. Çalışanlarıyla, geniş kitlelerle de en yakın bağları kurmayı başarır.Harvard dahil çok iyi eğitimlidir. Buna ve Türkiye'nin vergi rekortmenleri arasında yer almasına (Koç ailesi bazıları gibi gizlemezler adlarını) rağmen alçak gönüllüdür.
Takım tutma konusunda kesinlikle anlaşamasak da (biz hasbelkaderGS'liyiz) onun çok iyi bir FB'li olmasına her zaman saygı duyduk. Bir taraftar olarak bir ölçüde BJK'nin Çarşı Grubu'nun özelliklerine sahiptir, denilebilir…
FB'nin başına da geçse takımın ve Türk futbolunun, herhangi bir siyasi partinin başına geçse de ülkenin kaderini değiştirebilecek bir liderlik yapısına sahiptir. Bazıları bir ölçüde, 'önce ateş edip, sonra nişan aldığını' düşünseler de, o tavrı daha çok gençlik yıllarına, kendi çekirdek ailesini henüz kurmadığı, çoluk çocuğa kavuşmadığı dönemlere rastlar.
Siyasi görüşüne katılırsınız katılmazsınız, ancak Ali Koç gibi iyi yetişmiş ve gelişmiş genç öncülerden çok fazla çıkaramayan bir ülkede, onun bu kelamını uluorta eleştirirken iki defa düşünmekte yarar vardır. Benim FB konusunda kendisine katılmadığım gibi, siz de mutabık olmayabilirsiniz dünya görüşüyle, ancak Twitter ortamında bazılarının yaptığı gibi asla küçümsemeyiniz ve hadlerini aşarak “Ben de karşı çıkacağım kapitalizme; ancak o kadar param yok” türünden müstehzi Tweet'ler atanlara asla itibar etmeyiniz… Yoksa siz de, son seçimlerde HDP'yi %20'lerde gören, AK Partinin %38'in altına düşeceğini, CHP ve MHP'nin birlikte koalisyon kurabileceğini tespit eden Twitter araştırmalarına inanıp hesabını ona göre yapmış olanlar gibi, yanılırsınız…