'Okuyabilmek' için bir küçük araç
06 KASIM 2014
İnsanın temel meselelerinden biri bizce 'okuma' meselesidir... Bakma, izleme konusunda üstümüze yoktur da 'içindekinin içindekini' bulup çıkarma, yani 'okuma' konusunda hata oranı düşük bilgelere rastlamak kolay değildir...
Siyasi durumu okuma... Bir filmi okuma... Bir futbol maçını okuma... Niyet okuma... Duyguları okuma... Ve nihayet 'halkı okuma'... CHP'nin 64 yıldır tek başına iktidara gelemeyişinin, solun ve CHP'nin amipler gibi bölünmelerinin temelinde işte bu okuma özürlü olma durumu yatmaktadır.
Zor iştir okumak...
Zor olmasa, Peygamber Efendimiz (S.A.V) sıkça 'Allahım bana eşyayı (şeyleri) olduğu gibi göster' diye yakarır mıydı?..
Okumak için araçlara ihtiyaç vardır... Onları teorik olark keşfetmek yetmez. Pratikte de başarıyla uygulayabilmek gerekir...
Bu araçlar konusunda mükemmel örneklerden birine, 2000 yılında Chicago'da Halkla İlişkiler Dünya Kongresi'nde rastlamıştım. Bugüne kadar dinlediğim en başarılı konuşmacılardan biriydi: Bran Ferren... O yıllarda Walt Disney'in Ar-Ge ve Yaratıcı Teknoloji Bölüm Başkanı ve de ilginç bir şekilde ABD Savunma Bakanlığı Danışmanı'ydı (Kamu Diplomasisi konusuna takılanlar böyle bir rastlantıyı hemen anlayacaklardır). Ferren'in kazandığı ödüller şunlardı: En İyi Teknik Başarı Oscar'ı, Bilim ve Teknik Oscar'ı, Drama Desk En İyi Özel Efekt Ödülü, En İyi Görsel Efekt Akademi Ödülü, BAFTA En İyi Özel Görsel Efekt Ödülü...
Bran Ferren, Pentagon'un general yetiştirme programından bahisle adayların seçilmesi süreci için son derece yalın, fakat bir o kadar da etkili bir yöntem geliştirmiş. Bizde de olduğu gibi her bir şeyi ölçülen Silahlı Kuvvetler personelini özel testlerden geçirerek aldıkları puana göre bir X-Y eksenine yerleştirmiş... Y ekseninde -50'den başlayıp (En düşük zekâ puanı), +50'ye (En yüksek zekâ puanı); X ekseninde de -50'den başlayıp (En düşük çalışkanlık puanı), +50'ye (En yüksek çalışkanlık puanı) göre yerleştirmiş. Adayların dört kadranda toplandıkları görülmüş: 1. Çalışkan Zekiler, 2. Tembel Zekiler 3. Tembel Aptallar, 4. Çalışkan Aptallar...
Ferren, adaylar içinde en tehlikelilerin Çalışkan Aptallar olduğunu, bunlara çok dikkat edilmesi gerektiğini tespit etmiş. Zeki Çalışkanlar karıncalarmış... Onlar her zaman lazımmış. Geniş kitleyi teşkil ederlermiş... Ona göre liderler ise Tembel Zekiler'den çıkarmış. Çünkü onlar delege etmesini ve başkalarını çalıştırmayı bilirlermiş...
Bran Ferren'in teorisinin pratikte gayet iyi çalıştığına sıklıkla tanıklık ettiğimi söyleyebilirim...
Ancak Ferren'in teorisi liderler için geçerliydi... Genel anlamda 'insan okuma' için değil... O gün bugün takmıştık kafayı bu konuya... Sonunda aklımıza yatan bir 'dörtlü kavram' imdadımıza yetişti: Akıl – Zekâ – Vicdan – İrfan...
Zaman zaman karıştırılır bunlar birbirleriyle. Önce karıştırmamayı öğrenmek lazım, sonra da yavaş yavaş çevremizdekileri okumaya çalışmak belki...
İnsanlardan başlamak zordur. Hele de insanın kendisinden başlaması olanaksız gibidir. O nedenle, sinema ve edebiyat imdada yetişebilir. Oradaki oyun kişilerini okumak mesela... İrfanı ve vicdanı keşfetmek zordur... Zeki fakat akılsız, akıllı fakat zekâ düzeyi düşük insanları okumak daha kolaydır. Sonra vicdan eklenebilir bunlara, en son da irfan...
'En tehlikeli tür hangisidir?' dersiniz?.. Tabii ki çok zeki, ancak akılsız ve vicdansız olanlar...
Dördünü aynı anda, aynı kişide bulmak mümkün müdür? Mümkündür... Bulursanız sakın peşini bırakmayın... En zor ayırt edilenler de irfanı ve zekâsı yerinde olup vicdanı eksik olanlardır... Bunların aklı yerinde olanlarından, 'adalet duygusu gelişmemiş' başarılı (!) liderler çıkabilir mesela...
Dev bir konu: İslam ve KSS
Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) meselesi bizde bir türlü Batı'da çalıştığı gibi çalışmaz... Bunun hikmeti üzerine pek kafa yorulduğu da söylenemez... Genellikle üç şey birbirine karıştırılır: 1. Hayır hasenat işleri 2. Sponsorluklar (bu arada çoğunluğu ticarîdir) 3. KSS yatırımları...
Bu işin özü bizden gitmedir aslında Batı'ya... Oradan buraya biçimi değişerek geri dönmüştür; bir pazarlama iletişimi aracı olarak... Ve ne ilginçtir Batı'daki kadar çalışmamakta, etkisi o kadar da yüksek dozda olamamaktadır. Kapitalizmin bizim fıtratımıza, ortak ruhi şekillenmemize ters düşmesinden dolayı olmasın, diye düşündüğüm çok olmuştur... Ancak bir sonuca ulaştığımı söyleyemem...
Bu nedenle, 17 Kasım'da düzenlenen bir etkinliği çok önemsiyorum...
Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Çalışmaları Merkezi (CIES), Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği ve Hollings Center for International Dialogue işbirliğiyle, gelecek Pazartesi Kadir Has Üniversitesi Galata Salonu'nda 'İslam'da Kurumsal Sosyal Sorumluluk' başlıklı etkinlik bizce bir milat olabilir.
Etkinlikte Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta ve Doğu Asya, Avrupa ve ABD'den gelen kurumsal sosyal sorumluluk çalışanlarının bir araya getirilmesi amaçlanıyormuş.
Yetkililer konferansın bir diğer amacının da, İslami ekonomi modeli çerçevesinde kurumsal sosyal sorumluluğun rolünü ele almak olduğunu bildiriyorlar.
Konferans aynı zamanda, ülkeler, kültürler ve dinler arasında güçlü bir ağ yaratarak sürdürülebilir kalkınmaya dair farklı bakış açılarını teşvik etmeyi amaçlıyormuş. Programın detayları ve kayıt bilgisi için: www.csrinislam.org adresine başvurmak yeterli...
Siyasi durumu okuma... Bir filmi okuma... Bir futbol maçını okuma... Niyet okuma... Duyguları okuma... Ve nihayet 'halkı okuma'... CHP'nin 64 yıldır tek başına iktidara gelemeyişinin, solun ve CHP'nin amipler gibi bölünmelerinin temelinde işte bu okuma özürlü olma durumu yatmaktadır.
Zor iştir okumak...
Zor olmasa, Peygamber Efendimiz (S.A.V) sıkça 'Allahım bana eşyayı (şeyleri) olduğu gibi göster' diye yakarır mıydı?..
Okumak için araçlara ihtiyaç vardır... Onları teorik olark keşfetmek yetmez. Pratikte de başarıyla uygulayabilmek gerekir...
Bu araçlar konusunda mükemmel örneklerden birine, 2000 yılında Chicago'da Halkla İlişkiler Dünya Kongresi'nde rastlamıştım. Bugüne kadar dinlediğim en başarılı konuşmacılardan biriydi: Bran Ferren... O yıllarda Walt Disney'in Ar-Ge ve Yaratıcı Teknoloji Bölüm Başkanı ve de ilginç bir şekilde ABD Savunma Bakanlığı Danışmanı'ydı (Kamu Diplomasisi konusuna takılanlar böyle bir rastlantıyı hemen anlayacaklardır). Ferren'in kazandığı ödüller şunlardı: En İyi Teknik Başarı Oscar'ı, Bilim ve Teknik Oscar'ı, Drama Desk En İyi Özel Efekt Ödülü, En İyi Görsel Efekt Akademi Ödülü, BAFTA En İyi Özel Görsel Efekt Ödülü...
Bran Ferren, Pentagon'un general yetiştirme programından bahisle adayların seçilmesi süreci için son derece yalın, fakat bir o kadar da etkili bir yöntem geliştirmiş. Bizde de olduğu gibi her bir şeyi ölçülen Silahlı Kuvvetler personelini özel testlerden geçirerek aldıkları puana göre bir X-Y eksenine yerleştirmiş... Y ekseninde -50'den başlayıp (En düşük zekâ puanı), +50'ye (En yüksek zekâ puanı); X ekseninde de -50'den başlayıp (En düşük çalışkanlık puanı), +50'ye (En yüksek çalışkanlık puanı) göre yerleştirmiş. Adayların dört kadranda toplandıkları görülmüş: 1. Çalışkan Zekiler, 2. Tembel Zekiler 3. Tembel Aptallar, 4. Çalışkan Aptallar...
Ferren, adaylar içinde en tehlikelilerin Çalışkan Aptallar olduğunu, bunlara çok dikkat edilmesi gerektiğini tespit etmiş. Zeki Çalışkanlar karıncalarmış... Onlar her zaman lazımmış. Geniş kitleyi teşkil ederlermiş... Ona göre liderler ise Tembel Zekiler'den çıkarmış. Çünkü onlar delege etmesini ve başkalarını çalıştırmayı bilirlermiş...
Bran Ferren'in teorisinin pratikte gayet iyi çalıştığına sıklıkla tanıklık ettiğimi söyleyebilirim...
Ancak Ferren'in teorisi liderler için geçerliydi... Genel anlamda 'insan okuma' için değil... O gün bugün takmıştık kafayı bu konuya... Sonunda aklımıza yatan bir 'dörtlü kavram' imdadımıza yetişti: Akıl – Zekâ – Vicdan – İrfan...
Zaman zaman karıştırılır bunlar birbirleriyle. Önce karıştırmamayı öğrenmek lazım, sonra da yavaş yavaş çevremizdekileri okumaya çalışmak belki...
İnsanlardan başlamak zordur. Hele de insanın kendisinden başlaması olanaksız gibidir. O nedenle, sinema ve edebiyat imdada yetişebilir. Oradaki oyun kişilerini okumak mesela... İrfanı ve vicdanı keşfetmek zordur... Zeki fakat akılsız, akıllı fakat zekâ düzeyi düşük insanları okumak daha kolaydır. Sonra vicdan eklenebilir bunlara, en son da irfan...
'En tehlikeli tür hangisidir?' dersiniz?.. Tabii ki çok zeki, ancak akılsız ve vicdansız olanlar...
Dördünü aynı anda, aynı kişide bulmak mümkün müdür? Mümkündür... Bulursanız sakın peşini bırakmayın... En zor ayırt edilenler de irfanı ve zekâsı yerinde olup vicdanı eksik olanlardır... Bunların aklı yerinde olanlarından, 'adalet duygusu gelişmemiş' başarılı (!) liderler çıkabilir mesela...
Dev bir konu: İslam ve KSS
Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) meselesi bizde bir türlü Batı'da çalıştığı gibi çalışmaz... Bunun hikmeti üzerine pek kafa yorulduğu da söylenemez... Genellikle üç şey birbirine karıştırılır: 1. Hayır hasenat işleri 2. Sponsorluklar (bu arada çoğunluğu ticarîdir) 3. KSS yatırımları...
Bu işin özü bizden gitmedir aslında Batı'ya... Oradan buraya biçimi değişerek geri dönmüştür; bir pazarlama iletişimi aracı olarak... Ve ne ilginçtir Batı'daki kadar çalışmamakta, etkisi o kadar da yüksek dozda olamamaktadır. Kapitalizmin bizim fıtratımıza, ortak ruhi şekillenmemize ters düşmesinden dolayı olmasın, diye düşündüğüm çok olmuştur... Ancak bir sonuca ulaştığımı söyleyemem...
Bu nedenle, 17 Kasım'da düzenlenen bir etkinliği çok önemsiyorum...
Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Çalışmaları Merkezi (CIES), Türkiye Kurumsal Sosyal Sorumluluk Derneği ve Hollings Center for International Dialogue işbirliğiyle, gelecek Pazartesi Kadir Has Üniversitesi Galata Salonu'nda 'İslam'da Kurumsal Sosyal Sorumluluk' başlıklı etkinlik bizce bir milat olabilir.
Etkinlikte Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta ve Doğu Asya, Avrupa ve ABD'den gelen kurumsal sosyal sorumluluk çalışanlarının bir araya getirilmesi amaçlanıyormuş.
Yetkililer konferansın bir diğer amacının da, İslami ekonomi modeli çerçevesinde kurumsal sosyal sorumluluğun rolünü ele almak olduğunu bildiriyorlar.
Konferans aynı zamanda, ülkeler, kültürler ve dinler arasında güçlü bir ağ yaratarak sürdürülebilir kalkınmaya dair farklı bakış açılarını teşvik etmeyi amaçlıyormuş. Programın detayları ve kayıt bilgisi için: www.csrinislam.org adresine başvurmak yeterli...