Saddam’ın idamı ve kamu vicdanı
31 ARALIK 2006
ABD sonunda bunu da başardı. Çok yakın bir tarihte ABD bu konuda da yalnız kalır, Saddam Hüseyin Irak bağımsızlık savaşının bayrağı haline gelirse hiç şaşmamak gerek...
Terörist başı Öcalan yakalanıp Türkiye’ye getirildiği sırada, pek çok kişi “Şimdi Türkiye’nin başına bela olacak” demişlerdi; “Keşke oralarda işini şu veya bu şekilde bitirselerdi.” Hatta “Kaçarken vuruldu, yanlışlıkla uçaktan düştü...” türünden bahaneler bile uydurulmasını savunanlar çıkmıştı. Sonrasında ise siyasi ileri görüş sahibi herkes Öcalan’ın idamına karşı çıktı... Ardında onca masum insanın kanı bulunan terörist başını bugün assalar ya da kurşuna dizseler ve o sahneyi DVD’ye kaydedip internet aracılığıyla tüm dünyaya yaysalar, pek çok insanın vicdanı sızlar...
Şimdi de sızlıyor... Çocuk, kadın, yaşlı demeden pek çok masum insanı, sivil halkı katletmiş olan Saddam’ın yaşamına keşke yakaladıklarında silahlı çatışma içinde son verselerdi. Ona, buna ders olsun diye düzenlenen o idam sahnesi tam tersine çalışacak ve Saddam Hüseyin pek çok insanın vicdanında yücelecektir. Özellikle de ölçümlere göre tüm dünyada hızla yayılan ABD düşmanlığı varken...
2007’de yaşamınızı anlamlı kılın
1950’ler gençliğin ailenin baskısına, otoritesine karşı çıktığı yıllardı. Müziğinden sinemasına hayatın her alanına bu başkaldırış yayılmıştı. Şu sıra Digiturk’te gösterilen ‘Asi Gençlik’ (Rebell Without a Cause) o dönemin en tipik popüler sanat ürünlerindendi. Görmedinizse mutlaka izleyin. En azından James Dean ve Natalie Wood’’un o dönemi ile tanışmak adına...
Ben tipik bir 68 kuşağı üyesiyim. 60’lar gençliğin toplumun ve siyasi otoritenin baskısına karşı çıktığı yıllardı. Sanatın diğer alanlarını bilmem ama en azından popüler müzikte ‘Golden Sixties’ (Altın Altmışlar) kavramı tam da o dönemin duygu ve düşüncesini ifade eder. Her ne kadar içinden geçerken ‘golden’ olduğunu bilmesek de; kendimizi büyük hedeflerin bir parçası olarak görürdük... Meral Okay, ‘Beynelmilel’ filmi ile ilgili kendisiyle yapılan bir söyleşide, o yılların devrimcileri için “Bebekler kadar temizdiler!” demiş. Ayrıntıyı tartışmaya gerek yok, Golden Sixties müziklerinin sözlerindeki çocuksu saflık bile Meral’i haklı çıkarmaya yeter...
Peki, geçtiğimiz yıl da dahil 2000’in ilk on yılı sizce kültür, sanat ve yaşam stili açısından ne olarak anılacak? 2006 hangi üslubun, hangi ortak kültür ve anlamlayan pratiğin simgesi olarak tarihe geçecek?
2007’de siz, siz olun çevre koşullarının sizin hayatınızı anlamlamasını beklemeyin; siz kendi yaşamınızı anlamlı kılmaya çalışın... Kime göre anlamlı? İşte burası çok önemli. Tabii ki kendinize göre... Olmak istediğiniz ve aslında olabileceğiniz kendinize göre...
Anonim SMS yollamayanlara teşekkürler
Onca yıl yazdıktan ve açık bir şekilde ifade ettikten sonra Bayram ve Yılbaşlarında bana gönderilen ‘fabrika çıkışı’, ‘kopyala yapıştır’, isme hitap etmeyen, ‘all users’ (listedeki herkese aynı anda) gönderilmiş mesajlarda ciddi azalmalar var.
Beni geren ve tüm ruhen ve fikren tekâmül etmiş Müslümanları sinirlendiren şu tür mesajlardan nihayet kurtuldum:“İslam’ın nurlu güneşi kalbinize dolsun, Makamınız Cennet, günleriniz mutluluk, gönlünüz saadetle dolsun. Bayramınız mübarek olsun!”...
Ya da “Bereket kapılarının sonuna kadar açık olduğu, cennet nimetlerinin rahmet olup yağdığı mübarek Bayramınızı tebrik eder, nice gerçek bayramlara yek vücut ulaşmayı Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim.”
Peki ya standart yeni yıl mesajlarına ne demeli: “Yeni yılın size ve ailenize sağlık ve başarı getirmesi dileği ile...”; “Yeni yılınızı kutlar mutluluklar dilerim!”...
Bana ismen hitap edilmemiş, şahsa özel olmayan sıradan elektronik mesaj göndermemiş olan tüm ahbap ve dostlara anlayışları için şükranlarımı sunuyor, hepinizin bayramını ve yeni yılınızı en dileklerimle kutluyorum...
Aytaç’ın ‘kalbî sucukları’ nefis
Daha önce de söz etmiştim. Medya tarafından Yimpaş’a karşı haklı ya da haksız bir cadı kazanı kampanyası yürütülürken, Petrol Ofisi’nin şu sıra yaptığı gibi savunmaya çekilmemiş tersine özellikle de Aytaç ürünleri için Beyaz’ı öne çıkardıkları nefis bir kampanya ile atağa geçmiş olmalarını çok doğru bulduğumu ifade etmiştim.
Aytaç’ın şimdi de Kalder’in bir yıldır sürdürdüğü ve uluslararası kriterlere göre ölçtürdüğü Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi puanlamasında kendi sektöründe aldığı en yüksek dereceyi (85 Puan) tam sayfa bir ilan ve etkili bir grafik düzenleme ile hedef kitlesine sunması son derece akıllı. Kalp şeklindeki sucukları sadece reklam için değil piyasa için de yapsalarmış. Bayram günlerinde çok işe yarayabilirmiş...
Terörist başı Öcalan yakalanıp Türkiye’ye getirildiği sırada, pek çok kişi “Şimdi Türkiye’nin başına bela olacak” demişlerdi; “Keşke oralarda işini şu veya bu şekilde bitirselerdi.” Hatta “Kaçarken vuruldu, yanlışlıkla uçaktan düştü...” türünden bahaneler bile uydurulmasını savunanlar çıkmıştı. Sonrasında ise siyasi ileri görüş sahibi herkes Öcalan’ın idamına karşı çıktı... Ardında onca masum insanın kanı bulunan terörist başını bugün assalar ya da kurşuna dizseler ve o sahneyi DVD’ye kaydedip internet aracılığıyla tüm dünyaya yaysalar, pek çok insanın vicdanı sızlar...
Şimdi de sızlıyor... Çocuk, kadın, yaşlı demeden pek çok masum insanı, sivil halkı katletmiş olan Saddam’ın yaşamına keşke yakaladıklarında silahlı çatışma içinde son verselerdi. Ona, buna ders olsun diye düzenlenen o idam sahnesi tam tersine çalışacak ve Saddam Hüseyin pek çok insanın vicdanında yücelecektir. Özellikle de ölçümlere göre tüm dünyada hızla yayılan ABD düşmanlığı varken...
2007’de yaşamınızı anlamlı kılın
1950’ler gençliğin ailenin baskısına, otoritesine karşı çıktığı yıllardı. Müziğinden sinemasına hayatın her alanına bu başkaldırış yayılmıştı. Şu sıra Digiturk’te gösterilen ‘Asi Gençlik’ (Rebell Without a Cause) o dönemin en tipik popüler sanat ürünlerindendi. Görmedinizse mutlaka izleyin. En azından James Dean ve Natalie Wood’’un o dönemi ile tanışmak adına...
Ben tipik bir 68 kuşağı üyesiyim. 60’lar gençliğin toplumun ve siyasi otoritenin baskısına karşı çıktığı yıllardı. Sanatın diğer alanlarını bilmem ama en azından popüler müzikte ‘Golden Sixties’ (Altın Altmışlar) kavramı tam da o dönemin duygu ve düşüncesini ifade eder. Her ne kadar içinden geçerken ‘golden’ olduğunu bilmesek de; kendimizi büyük hedeflerin bir parçası olarak görürdük... Meral Okay, ‘Beynelmilel’ filmi ile ilgili kendisiyle yapılan bir söyleşide, o yılların devrimcileri için “Bebekler kadar temizdiler!” demiş. Ayrıntıyı tartışmaya gerek yok, Golden Sixties müziklerinin sözlerindeki çocuksu saflık bile Meral’i haklı çıkarmaya yeter...
Peki, geçtiğimiz yıl da dahil 2000’in ilk on yılı sizce kültür, sanat ve yaşam stili açısından ne olarak anılacak? 2006 hangi üslubun, hangi ortak kültür ve anlamlayan pratiğin simgesi olarak tarihe geçecek?
2007’de siz, siz olun çevre koşullarının sizin hayatınızı anlamlamasını beklemeyin; siz kendi yaşamınızı anlamlı kılmaya çalışın... Kime göre anlamlı? İşte burası çok önemli. Tabii ki kendinize göre... Olmak istediğiniz ve aslında olabileceğiniz kendinize göre...
Anonim SMS yollamayanlara teşekkürler
Onca yıl yazdıktan ve açık bir şekilde ifade ettikten sonra Bayram ve Yılbaşlarında bana gönderilen ‘fabrika çıkışı’, ‘kopyala yapıştır’, isme hitap etmeyen, ‘all users’ (listedeki herkese aynı anda) gönderilmiş mesajlarda ciddi azalmalar var.
Beni geren ve tüm ruhen ve fikren tekâmül etmiş Müslümanları sinirlendiren şu tür mesajlardan nihayet kurtuldum:“İslam’ın nurlu güneşi kalbinize dolsun, Makamınız Cennet, günleriniz mutluluk, gönlünüz saadetle dolsun. Bayramınız mübarek olsun!”...
Ya da “Bereket kapılarının sonuna kadar açık olduğu, cennet nimetlerinin rahmet olup yağdığı mübarek Bayramınızı tebrik eder, nice gerçek bayramlara yek vücut ulaşmayı Cenab-ı Allah’tan niyaz ederim.”
Peki ya standart yeni yıl mesajlarına ne demeli: “Yeni yılın size ve ailenize sağlık ve başarı getirmesi dileği ile...”; “Yeni yılınızı kutlar mutluluklar dilerim!”...
Bana ismen hitap edilmemiş, şahsa özel olmayan sıradan elektronik mesaj göndermemiş olan tüm ahbap ve dostlara anlayışları için şükranlarımı sunuyor, hepinizin bayramını ve yeni yılınızı en dileklerimle kutluyorum...
Aytaç’ın ‘kalbî sucukları’ nefis
Daha önce de söz etmiştim. Medya tarafından Yimpaş’a karşı haklı ya da haksız bir cadı kazanı kampanyası yürütülürken, Petrol Ofisi’nin şu sıra yaptığı gibi savunmaya çekilmemiş tersine özellikle de Aytaç ürünleri için Beyaz’ı öne çıkardıkları nefis bir kampanya ile atağa geçmiş olmalarını çok doğru bulduğumu ifade etmiştim.
Aytaç’ın şimdi de Kalder’in bir yıldır sürdürdüğü ve uluslararası kriterlere göre ölçtürdüğü Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi puanlamasında kendi sektöründe aldığı en yüksek dereceyi (85 Puan) tam sayfa bir ilan ve etkili bir grafik düzenleme ile hedef kitlesine sunması son derece akıllı. Kalp şeklindeki sucukları sadece reklam için değil piyasa için de yapsalarmış. Bayram günlerinde çok işe yarayabilirmiş...