Siyasi iletişim adına üç çift laf...
17 Eylül 2015 Yeni Şafak
Ne konuşacağız? Tabii ki seçimi… Türkiye'nin kaderini pek çok yönden etkileyecek olan seçimi…
“Çok az zaman kaldı”, “Nasıl kampanya yapılır bir buçuk ayda?”, “Zaten hazine de yardımı etmiyor!” diye ağlaşan, başarısızlığa bahane aramaya çalışan bazı siyasiler var ya… Onlara işin siyasi iletişim boyutunda üç çift lafımız olabilir…
Önce birinci çift laf:
İletişim bağlamında başarının hafif İngilizce'den tırtıklanmış ancak bizim kültürümüze de mükemmel uyan üç ayağı vardır: İrade, Beceri ve Odaklanma… (Will, Skill, Focus)…
Bana bunu, Management Center Türkiye'nin başarılı yönetici ortağıTanyer Sönmezer kardeşim anlatmıştı. Ben anladığıma göre herkes anlar… Daha da iyi kavrayabilmem için; koyu bir FB'li olduğundan hemen FB'den bir örnek vermiş, Tuncay ile Alex'i bu üç kriterde, 10 üzerinden puanlayarak karşılaştırmıştı. Hemen anlaşılıyordu hangisinin toplamda daha başarılı olduğu…
İkinci çift lafımız:
Birinci çiftte söylediğimiz gereklidir ancak yeterli değildir… İktidara 'demokratik' yollardan gelmenin de ne hikmetse yolu yine bir başka 'üçlemeden' geçer: Büyük Fikir, Büyük Lider, Büyük Teşkilat. Bir de bunların üzerinde şemsiye görevi gören bir unsur vardır ki, demokrasilerde o olmadan iktidar olmak zordur: İttifaklar… İstişare ve İkna'ya dayalı ittifaklar…
Üçüncü çift lafımız:
Birinci ve ikinci çifttekiler Parti'nin hakikati ise; bu hakikatin gerçeklikle (realite) buluşabilmesi için siyasi iletişimde kafası basan, sadece teorisinde değil, pratiğinde de başarılı olan isimlere “Parti ve Meclis'te” ihtiyaç vardır… Edibe Sözen hanımefendi gibi, Zeynep Karahan Uslu hanımefendi gibi…
Çalıştığı kuruluşun adında bile bir hikmet aranabilecek olan iletişim alanında kıymetli bir kardeşimizin de aday adayı olduğunu duydum… AK Parti adına o da bir kazançtır. İttifak Holding Kurumsal İletişim Direktörü Abdullah Ecevit Öksüz. Konya İmam Hatip'li… Anadolu Üniversitesi İşletme mezunu. Yönetim organizasyonu konusunda yüksek lisans yapmış… 1994 yılından bu yana İttifak Holding'te… Yine aynı yıldan beri Türkiye İmam Hatipliler Vakfı üyesi… Varlık sebebi “Özelde İmam Hatipliler, genelde din eğitimi ve gençlik üzerine bilgi, düşünce ve strateji üretmek” olarak ifade edilen Vakfın 2009 yılından bu yana Başkanlığını yürütüyor…
Yukarıda sözünü ettiğim, halkla iletişim boyutunda 'dokunmanın' teori ve pratiğine vâkıf arkadaşlar ve de tanıma fırsatı bulamadığım, aynı yetenekteki diğer aday adayları, bizim ne demek istediğimizi ve özellikle de Salı günkü “AK Parti'nin hakikati ve gerçekliği”başlıklı yazımızda sözünü ettiğimiz dokuz sorununu anlama ve çözüm üretme iradesi, becerisi ve odağı olan uzmanlardır. İnşallah Parti onlardan 'yararlanmayı' ve bir şeyler 'öğrenmeyi' bir 'gurur' meselesi yapıp, 'hakikat' ile 'gerçeklik' arasındaki mevcut uçurumun kapatılmasını geciktirmez…
TİM'den uygulamalı Kamu Diplomasisi dersi…
Gitmekte önce çok nazlandım… Sonra da “İyi ki
TİM Başkanı Sayın Mehmet Büyükekşi'nin ve Yönetim Kurulu'nun davetini kabul edip Trabzon'a gitmişiz” diye düşündüm…
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Dışişleri Bakanlığı'nın desteği ve yerel yönetimlerin büyük katkılarıyla geçen yıl Türkiye'de görev yapan çok sayıda Büyükelçiyi Mardin'e götürmüş, onlarla yerel kültür
ve değerleri paylaşmış.
Bu yıl da Trabzon sıradaymış… Gelecek yıl bildiğim kadarıyla baba sülalemin memleketi Gaziantep hedefte…
Aileleriyle birlikte Ankara'dan özel THY uçağı ile getirilen 70'ten fazla (galiba 74) büyükelçinin pek çoğu ile muhabbet etme fırsatı buldum… Nasıl etkilendiklerini tahmin ve tasavvur edemezsiniz. Hem organizasyondan, hem de gördükleri olağanüstü mekânlardan… Misafirperverliği zirveye taşımış, müthiş bir sessiz güvenlik ortamı yaratmış Sayın Vali Abdil Celil Öz ile elindeki her türlü imkânı sunmuş Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu son gün yaptıkları konuşmalarla da misafirlere Türkiye 'hakikatini' bir nebze olsun gösterdiler.
Programda konuşmalar sadece son gün sabah kahvaltısında idi ve TİM Başkanı'nın Türkiye'nin yeni sloganı 'Discover the Potential' (Potansiyeli Keşfet) olan yeni Türkiye konumlandırmasını ve memleketimizin sunduğu geniş olanakları anlatan sunum dâhil hepsi 1,5 saat sürdü… Büyükelçiler de söz alıp duygularını dile getirdiler… Ben satır aralarında hiç de 'diplomat kibarlığı' sezmedim. Hepsi içten takdir duygusuyla dolu olarak ayrıldı Trabzon'dan.
Bu önemli bir etkinlik midir?… Evet… Hem de çok… Kamu Diplomasisi'nin 'elif ba'sıdır… Kızılderililere ait olduğu söylenen herkesin bir şekilde sahiplenebildiği, benim son derece pragmatik ve yalınlığı nedeniyle hayli sevdiğim bir söz vardır:
“Sen dağları yerinden oynatamazsın. Ama parayı yerinden oynatırsın. Para dağları yerinden oynatır” (You can't move the mountains, but you can move the money and the money moves the mountains)…
Büyükelçiler, Türkiye'nin dışarıdan ve içeriden batırılmak istenen marka değeri ve algısını değiştirecek, olumlu duyguları dünyaya yayabilecek ve dolayısıyla Türkiye'nin ihracat potansiyelini doğrudan etkileyebilecek en güçlü unsurlardır… Başta TİM ve katkısı olan tüm kurumları can-ı gönülden kutluyorum…
“Çok az zaman kaldı”, “Nasıl kampanya yapılır bir buçuk ayda?”, “Zaten hazine de yardımı etmiyor!” diye ağlaşan, başarısızlığa bahane aramaya çalışan bazı siyasiler var ya… Onlara işin siyasi iletişim boyutunda üç çift lafımız olabilir…
Önce birinci çift laf:
İletişim bağlamında başarının hafif İngilizce'den tırtıklanmış ancak bizim kültürümüze de mükemmel uyan üç ayağı vardır: İrade, Beceri ve Odaklanma… (Will, Skill, Focus)…
Bana bunu, Management Center Türkiye'nin başarılı yönetici ortağıTanyer Sönmezer kardeşim anlatmıştı. Ben anladığıma göre herkes anlar… Daha da iyi kavrayabilmem için; koyu bir FB'li olduğundan hemen FB'den bir örnek vermiş, Tuncay ile Alex'i bu üç kriterde, 10 üzerinden puanlayarak karşılaştırmıştı. Hemen anlaşılıyordu hangisinin toplamda daha başarılı olduğu…
İkinci çift lafımız:
Birinci çiftte söylediğimiz gereklidir ancak yeterli değildir… İktidara 'demokratik' yollardan gelmenin de ne hikmetse yolu yine bir başka 'üçlemeden' geçer: Büyük Fikir, Büyük Lider, Büyük Teşkilat. Bir de bunların üzerinde şemsiye görevi gören bir unsur vardır ki, demokrasilerde o olmadan iktidar olmak zordur: İttifaklar… İstişare ve İkna'ya dayalı ittifaklar…
Üçüncü çift lafımız:
Birinci ve ikinci çifttekiler Parti'nin hakikati ise; bu hakikatin gerçeklikle (realite) buluşabilmesi için siyasi iletişimde kafası basan, sadece teorisinde değil, pratiğinde de başarılı olan isimlere “Parti ve Meclis'te” ihtiyaç vardır… Edibe Sözen hanımefendi gibi, Zeynep Karahan Uslu hanımefendi gibi…
Çalıştığı kuruluşun adında bile bir hikmet aranabilecek olan iletişim alanında kıymetli bir kardeşimizin de aday adayı olduğunu duydum… AK Parti adına o da bir kazançtır. İttifak Holding Kurumsal İletişim Direktörü Abdullah Ecevit Öksüz. Konya İmam Hatip'li… Anadolu Üniversitesi İşletme mezunu. Yönetim organizasyonu konusunda yüksek lisans yapmış… 1994 yılından bu yana İttifak Holding'te… Yine aynı yıldan beri Türkiye İmam Hatipliler Vakfı üyesi… Varlık sebebi “Özelde İmam Hatipliler, genelde din eğitimi ve gençlik üzerine bilgi, düşünce ve strateji üretmek” olarak ifade edilen Vakfın 2009 yılından bu yana Başkanlığını yürütüyor…
Yukarıda sözünü ettiğim, halkla iletişim boyutunda 'dokunmanın' teori ve pratiğine vâkıf arkadaşlar ve de tanıma fırsatı bulamadığım, aynı yetenekteki diğer aday adayları, bizim ne demek istediğimizi ve özellikle de Salı günkü “AK Parti'nin hakikati ve gerçekliği”başlıklı yazımızda sözünü ettiğimiz dokuz sorununu anlama ve çözüm üretme iradesi, becerisi ve odağı olan uzmanlardır. İnşallah Parti onlardan 'yararlanmayı' ve bir şeyler 'öğrenmeyi' bir 'gurur' meselesi yapıp, 'hakikat' ile 'gerçeklik' arasındaki mevcut uçurumun kapatılmasını geciktirmez…
TİM'den uygulamalı Kamu Diplomasisi dersi…
Gitmekte önce çok nazlandım… Sonra da “İyi ki
TİM Başkanı Sayın Mehmet Büyükekşi'nin ve Yönetim Kurulu'nun davetini kabul edip Trabzon'a gitmişiz” diye düşündüm…
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Dışişleri Bakanlığı'nın desteği ve yerel yönetimlerin büyük katkılarıyla geçen yıl Türkiye'de görev yapan çok sayıda Büyükelçiyi Mardin'e götürmüş, onlarla yerel kültür
ve değerleri paylaşmış.
Bu yıl da Trabzon sıradaymış… Gelecek yıl bildiğim kadarıyla baba sülalemin memleketi Gaziantep hedefte…
Aileleriyle birlikte Ankara'dan özel THY uçağı ile getirilen 70'ten fazla (galiba 74) büyükelçinin pek çoğu ile muhabbet etme fırsatı buldum… Nasıl etkilendiklerini tahmin ve tasavvur edemezsiniz. Hem organizasyondan, hem de gördükleri olağanüstü mekânlardan… Misafirperverliği zirveye taşımış, müthiş bir sessiz güvenlik ortamı yaratmış Sayın Vali Abdil Celil Öz ile elindeki her türlü imkânı sunmuş Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu son gün yaptıkları konuşmalarla da misafirlere Türkiye 'hakikatini' bir nebze olsun gösterdiler.
Programda konuşmalar sadece son gün sabah kahvaltısında idi ve TİM Başkanı'nın Türkiye'nin yeni sloganı 'Discover the Potential' (Potansiyeli Keşfet) olan yeni Türkiye konumlandırmasını ve memleketimizin sunduğu geniş olanakları anlatan sunum dâhil hepsi 1,5 saat sürdü… Büyükelçiler de söz alıp duygularını dile getirdiler… Ben satır aralarında hiç de 'diplomat kibarlığı' sezmedim. Hepsi içten takdir duygusuyla dolu olarak ayrıldı Trabzon'dan.
Bu önemli bir etkinlik midir?… Evet… Hem de çok… Kamu Diplomasisi'nin 'elif ba'sıdır… Kızılderililere ait olduğu söylenen herkesin bir şekilde sahiplenebildiği, benim son derece pragmatik ve yalınlığı nedeniyle hayli sevdiğim bir söz vardır:
“Sen dağları yerinden oynatamazsın. Ama parayı yerinden oynatırsın. Para dağları yerinden oynatır” (You can't move the mountains, but you can move the money and the money moves the mountains)…
Büyükelçiler, Türkiye'nin dışarıdan ve içeriden batırılmak istenen marka değeri ve algısını değiştirecek, olumlu duyguları dünyaya yayabilecek ve dolayısıyla Türkiye'nin ihracat potansiyelini doğrudan etkileyebilecek en güçlü unsurlardır… Başta TİM ve katkısı olan tüm kurumları can-ı gönülden kutluyorum…