Tarkan'dan beklenen Eurovision yanıtı...
22 Ağustos 2009 Akşam Gazetesi
Bir köşe yazarı için bundan büyük tatmin yoktur. 'Ben demiştim!' diyebilmek... Bu konuda 'finans ve ekonomi' yazarları ile 'futbol' yazarlarının işi en zorudur... İlginçtir ki sık sık çuvallarlar... Fakat çok azının 'Kusura bakmayın, tahminlerde çuvalladım!' dediğine tanık oldum.
Bu kez de 'Ben demiştim' modundayım.
Ne demişiz? (Bence marka yönetimine, özellikle de bireysel olanına, meraklı herkes bizim dünkü yazıya göz atmalı). Şöyle demişiz: 'Eurovision Tarkan'a birkaç numara küçük gelir. Kırk yıl düşünsem, Tarkan'ın Eurovision Şarkı Yarışması'na katılacağı aklıma gelmezdi. Hala da inanasım yok. Kendi ağzından duymadıkça da zor ikna olurum.' Bu görüşümüzün nedenlerini uzun uzun sıralamışız o yazımızda...
Kendi ağzından değil ancak menajerinin ağzından gerekli açıklama gelmiş: 'Tarkan'a TRT'den bir teklif gelmedi -Demek ki, birileri kendi kendilerine gelin güvey olmuşlar- Gelse de bu yıl ve gelecek yıllarda Tarkan Eurovision'a katılmayacak!..'
Biz de öyle tahmin etmiştik... Haklı çıkmamız önemli değil. Tarkan'ın markasını adam gibi yönetmesi önemli... Şöhret ve bireysel marka yönetimi arasındaki farkın anlaşılmasına getirdiği katkı açısından önemli...
(Tabii bu arada Tarkan'ın kendi adını taşıyan erkek losyonunun tanıtım toplantısına gelememiş olmasını unutmuş değiliz...)
Ne kadar çok insanın ayak problemi varmış
ÇarŞamba günü 'Sakın ayaklarınızı ihmal etmeyin!' başlıklı bir yazı yazmış, benim ihmal ettiğim ve yıllarca sadece pedikürcülere teslim ettiğim ayaklarımdan neler çektiğimi anlatmıştım. Batık tırnaklar, mantarlar, yanlış çoraplar, yanlış bakım vb...
Yıllar sonra nihayet Podiatri (Medikal ayak bakımı) konusunda uzman bir kuruluş ve kişinin adresini vermiştim. Yazı şöyle bitiyordu: 'Ve ben hayatımda ilk kez bilgi ile ihtimam bir araya gelince ayak konusunda neler oluyor orada gördüm...'
Çok sayıda e-posta geldi. Bir tane de ek tavsiye. Aynen aktarıyorum.
'Merhaba Ali Bey... Bugün okuduğum köşe yazınıza istinaden size önermek istediğim bir kişi var. Kendisi 40 senedir bu işi yapıyor ve uzun yıllar birçok ünlü tiyatro ve sinema sanatçısı için çalışmış. Gelen müşterilerinin hepsi tırnak batığı şikayeti olan kişiler ya da sporculardır. Kız kardeşimin bundan on sene önce tırnağını bırakın ayağını kurtarmıştır. Eğer Melek Hanım bir kere sizin ayağınıza pedikür yapar ise bir daha bir sorunla karşılaşmayacağınızı temin ederim. Kendisi Nişantaşı'nda çalışıyor ve bazı müşterilerinin istenirse evlerine gidiyor. Size Melek Hanım'ın telefon numarasını vermek istiyorum. Lütfen bir kere pedikür yaptırın: Melek Öcalan 0212 246 48 71Ö Saygılar, Gül Hürgel...'
Teşekkürler Gül Hanım... Şimdilik her şey yolunda... Sorun çıkarsa, mutlaka Melek Hanım'ı arayacağım...
Çarşı hiç değilse kendisine de karşı!
GS'li olmamıza rağmen büyük hayranlıkla izlediğimiz BJK'lı Çarşı Takımı ile 'açılım karşıtları' arasındaki fark nedir, biliyor musunuz? Çarşı'nın 'Kendisine de karşı olmak' gibi muhteşem bir 'mizah ve özgüven' anlayışına sahip olması...
Bizimkiler ise her şeye karşılar, ancak hiçbir zaman kendilerine karşı değiller.
Üçüncü köprüye, tüp geçide, İstanbul'a yapılacak tüm binalara, hükümetin getirdiği tüm kanun tekliflerine, Avrupa Birliği'ne, her türlü yeni öneriye ve tabii ki açılımın her türlüsüne...
Peki, neden yanalar bizimkiler?
Bildiğimizi söylersem, yalan olur...
Keşke birazcık Çarşı Takımı'ndan ders alsalar!..
Not: Mübarek Ramazan ayı hepinize hayır, mutluluk ve esenlik getirsin. Biz Bozcaada'da olacağız. Bekleriz...
Bir köşe yazarı için bundan büyük tatmin yoktur. 'Ben demiştim!' diyebilmek... Bu konuda 'finans ve ekonomi' yazarları ile 'futbol' yazarlarının işi en zorudur... İlginçtir ki sık sık çuvallarlar... Fakat çok azının 'Kusura bakmayın, tahminlerde çuvalladım!' dediğine tanık oldum.
Bu kez de 'Ben demiştim' modundayım.
Ne demişiz? (Bence marka yönetimine, özellikle de bireysel olanına, meraklı herkes bizim dünkü yazıya göz atmalı). Şöyle demişiz: 'Eurovision Tarkan'a birkaç numara küçük gelir. Kırk yıl düşünsem, Tarkan'ın Eurovision Şarkı Yarışması'na katılacağı aklıma gelmezdi. Hala da inanasım yok. Kendi ağzından duymadıkça da zor ikna olurum.' Bu görüşümüzün nedenlerini uzun uzun sıralamışız o yazımızda...
Kendi ağzından değil ancak menajerinin ağzından gerekli açıklama gelmiş: 'Tarkan'a TRT'den bir teklif gelmedi -Demek ki, birileri kendi kendilerine gelin güvey olmuşlar- Gelse de bu yıl ve gelecek yıllarda Tarkan Eurovision'a katılmayacak!..'
Biz de öyle tahmin etmiştik... Haklı çıkmamız önemli değil. Tarkan'ın markasını adam gibi yönetmesi önemli... Şöhret ve bireysel marka yönetimi arasındaki farkın anlaşılmasına getirdiği katkı açısından önemli...
(Tabii bu arada Tarkan'ın kendi adını taşıyan erkek losyonunun tanıtım toplantısına gelememiş olmasını unutmuş değiliz...)
Ne kadar çok insanın ayak problemi varmış
ÇarŞamba günü 'Sakın ayaklarınızı ihmal etmeyin!' başlıklı bir yazı yazmış, benim ihmal ettiğim ve yıllarca sadece pedikürcülere teslim ettiğim ayaklarımdan neler çektiğimi anlatmıştım. Batık tırnaklar, mantarlar, yanlış çoraplar, yanlış bakım vb...
Yıllar sonra nihayet Podiatri (Medikal ayak bakımı) konusunda uzman bir kuruluş ve kişinin adresini vermiştim. Yazı şöyle bitiyordu: 'Ve ben hayatımda ilk kez bilgi ile ihtimam bir araya gelince ayak konusunda neler oluyor orada gördüm...'
Çok sayıda e-posta geldi. Bir tane de ek tavsiye. Aynen aktarıyorum.
'Merhaba Ali Bey... Bugün okuduğum köşe yazınıza istinaden size önermek istediğim bir kişi var. Kendisi 40 senedir bu işi yapıyor ve uzun yıllar birçok ünlü tiyatro ve sinema sanatçısı için çalışmış. Gelen müşterilerinin hepsi tırnak batığı şikayeti olan kişiler ya da sporculardır. Kız kardeşimin bundan on sene önce tırnağını bırakın ayağını kurtarmıştır. Eğer Melek Hanım bir kere sizin ayağınıza pedikür yapar ise bir daha bir sorunla karşılaşmayacağınızı temin ederim. Kendisi Nişantaşı'nda çalışıyor ve bazı müşterilerinin istenirse evlerine gidiyor. Size Melek Hanım'ın telefon numarasını vermek istiyorum. Lütfen bir kere pedikür yaptırın: Melek Öcalan 0212 246 48 71Ö Saygılar, Gül Hürgel...'
Teşekkürler Gül Hanım... Şimdilik her şey yolunda... Sorun çıkarsa, mutlaka Melek Hanım'ı arayacağım...
Çarşı hiç değilse kendisine de karşı!
GS'li olmamıza rağmen büyük hayranlıkla izlediğimiz BJK'lı Çarşı Takımı ile 'açılım karşıtları' arasındaki fark nedir, biliyor musunuz? Çarşı'nın 'Kendisine de karşı olmak' gibi muhteşem bir 'mizah ve özgüven' anlayışına sahip olması...
Bizimkiler ise her şeye karşılar, ancak hiçbir zaman kendilerine karşı değiller.
Üçüncü köprüye, tüp geçide, İstanbul'a yapılacak tüm binalara, hükümetin getirdiği tüm kanun tekliflerine, Avrupa Birliği'ne, her türlü yeni öneriye ve tabii ki açılımın her türlüsüne...
Peki, neden yanalar bizimkiler?
Bildiğimizi söylersem, yalan olur...
Keşke birazcık Çarşı Takımı'ndan ders alsalar!..
Not: Mübarek Ramazan ayı hepinize hayır, mutluluk ve esenlik getirsin. Biz Bozcaada'da olacağız. Bekleriz...