Teyelleri görünen niyetler...
27 KASIM 2012
'Gazze saldırıları Batı Şeria'yı unutturmamalı. Çünkü Filistin demek Batı Şeria ve Gazze demektir.'
Bölgeyi gayet iyi tanıyan Mete Çubukçu, dünkü Yenişafak'ta Murat Aksoy'un sorularını yanıtlarken böyle demiş ve şu saptamasını da eklemiş:
'Başbakan Erdoğan, gerek Mısır'da gerekse farklı zeminlerde İsrail'i eleştirirken daha büyük resime göndermelerde bulundu. Uzun süredir devam eden yerleşik dünya düzenine itiraz ederken haklı. 2. Dünya Savaşı'nda galiplerin kurduğu ve kendilerine göre çizdiği bu düzenin artık değişmesi gerekir.'
'Küresel vicdan'dan sözedebilen tek dünya lideri olarak Başbakan'ın dünyaya ve dünyanın geleceğe bakışındaki iç tutarlılığı gözlemlemek ve ifade etmek için Ak Partili olmak gerekmediğinin temiz bir örneği olarak okudum bu söyleşiyi. Çünkü şu günlerde gazetelerin birinci sayfaya taşan Gazze haberlerinde ve yorumlarında Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın ateşkesteki inkar edilemeyecek çabalarının görmezden gelinmesinde belirgin bir tuhaflık olduğunu görmemek için kör ve sağır olmak lazım. Hava saldırıları devam ederken Sayın Davutoğlu'nun, Gazze'de 'Başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devleti kurulana kadar desteğimiz devam edecektir' diye açıklama yaptığı yoğun diplomatik trafiğin adım adım ilerleyerek ateşkes sağlandığı süreçten hangi sonuçlar çıkarılmalı? Olan bitenin özeti olarak 'Mısır'ın kazançlı çıktığı' vurgusunun yapıldığı ve hemen ardından bizim Dışişlerimizin İsrail'le görüştüğü haberini kinayeli bir üslupla sunmakla, 'habercilik'ten çok 'teyelleri görünen' niyetler ortaya konulmuştur.
Ateşkes ilan edilmiş midir? Edilmiştir. Mısır ön plana çıksa ne olur çıkmasa ne olur? Batı Şeria ve Gazze'de özgür bir Filistin devleti kurulması ne kadar umurlarındaysa, Mısır'ın öne çıkmış olup olmaması da o kadar umurlarında, diye düşünmeden edemiyor insan.
Mete Çubukçu gibi 'Türkiye'nin itirazı dünya düzenine' diyebilmek bu kadar mı zor?
İkinci bir 'Gangnam Style' olmayacak
Ortalığı kasıp kavuran şu Gangnam Style parçasıyla ilgili sıkıntımı yazmaya adeta çekinir oldum. Kimle konuşsam 'Ama çok önemli!', 'Baksana Madonna ile bile sahneye çıktı!', 'Ban Ki-Moon onu baş tacı etti!' deyip beni azarlıyor.
Ağzımı açıp 'Kardeşim, isterse Papa kucağına alsın. Benim gözümde Ciguli, Bayhan, Kaynana Semra, Ajdar çizgisinden öte bir şey değil. Popüler kültür bu kadar çıtırbom, sabun köpüğü işlere bırakılamaz. Hiç değilse bir miktar sürdürülebilir olması lazım. Tersi kapitalizme aykırı' diyeceğim; diyemiyorum. 'Ama 800 küsur milyon kere videosu tıklanmış!' diye susturuyorlar beni.
Hepsi zamanın birer popüler sanat oyuncusu olan Beatles'ın, Mozart'ın, Verdi'nin, Shakespeare'in kemikleri sızlıyordur. Pek çok eseleri 'pop klasikleri' arasına giren Sezen Aksu'nun, Tarkan'ın içi burkuluyordur…
Lütfen biraz itidal!
Bir iş adamı olması hasebiyle projesine bir 'yatırım' gibi baktığı söylenen PSY'nin ikinci bir parçayla bu kadar büyük popülarite yakalaması halinde tüm söylediklerimin hepsini geri almaya hazırım. Olayı bir popüler kültür şahaseri olarak değil günümüzün iletişim ortamını ustaca kullanan ve bir anda parlayıp sönecek bir girişim olarak değerlendirenlerle meselem yok. Ancak her parçası bir öncekinden daha büyük bir hit olan yukarda sözünü ettiğim türden popüler sanatçılara hakaret anlamı taşıyan yorumlara da müsaade buyurun biraz itirazım olsun...
İkinci bir Gangnam Style olmayacak, ikinci bir 'Çalgıcı karısı Binnaz', 'Çikita Muz' olamadığı gibi…
Taklit edilmişin de taklidi...
Tartışmalara zihinlerde nokta koyabilecek yetkinlikte bir değerlendirme yapar mı acaba, diye beklerken Kültür Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay, 'Çamlıca'ya Ak Mescit'i önerdim' diyerek, taklit ya da benzerlerinden sakınılması gerektiğinin altını çizen kültür adamlarıyla en ufak bir ortak noktada buluşmadığını ortaya koymuş oldu. Kültür Bakanımız kültür dünyamızın hatırı sayılır isimleriyle sadece şu ifadesiyle aynı düşünceleri paylaşıyor:
'Çamlıca'ya mücevher gibi bir cami yapalım.'
Peki bu mücevherin orijinali nerede? Kırım'da... Taklidi nerede? Kendisinden dinliyoruz: 'Tataristan'ın Bulgar kentinde...'
İkinci taklidi de bizde olsun diye geçmiş içinden Bakanımızın... Suyunun suyunun suyu...
Dün Kiler Perakende Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda TOBB'un İstanbul Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Ümit Kiler Bey ile sohbet ediyorduk. O da Çamlıca tepesine camii yapılmasına 'kafadan' karşı çıkanlarla mutabık olmadığının altını çizerek bedii olanın aranması gerektiğini vurguluyordu. Ümit Bey bir adım daha atarak neyin olmaması gerektiğinin yanı sıra olması gerekene de bir örnekle işaret etti.
Geçenlerde Giresun'a yaptıkları bir gezi sırasında kendisini henüz inşaatı devam eden Eynesil'deki Yeşil Camii'ye götürmüşler. Bana da İnternet'ten sayfasını açıp gösterdi. (http://yesilcamii.com) Tamamı kesme taştan yapılmış. Selçuklu - Osmanlı sanatının incelikleri ustaca sentezlenmiş. Bu sentezlenme işi, her ne kadar belli parçalar kültür mirasımızın içindeki zirve örneklerin uygulaması da olsa bütünün duygusu özgünlüğe işaret ediyor. En azından benim amatör gözümün algıladığı bu. Proje sahiplerinin bir dizi ödül alacaklarına inançları da bundan olsa gerek.
Hükümetin temel siyasi konseptini simgeleyen 'modern – muhafazakâr' kavramlarına da uygun bir mili kültür politikası ve yaklaşımı oturtulmadaninşa edilecek, her toplumun tamamını ilgilendiren yapıda bu tür tartışmaların çıkması kaçınılmazdır.
Bölgeyi gayet iyi tanıyan Mete Çubukçu, dünkü Yenişafak'ta Murat Aksoy'un sorularını yanıtlarken böyle demiş ve şu saptamasını da eklemiş:
'Başbakan Erdoğan, gerek Mısır'da gerekse farklı zeminlerde İsrail'i eleştirirken daha büyük resime göndermelerde bulundu. Uzun süredir devam eden yerleşik dünya düzenine itiraz ederken haklı. 2. Dünya Savaşı'nda galiplerin kurduğu ve kendilerine göre çizdiği bu düzenin artık değişmesi gerekir.'
'Küresel vicdan'dan sözedebilen tek dünya lideri olarak Başbakan'ın dünyaya ve dünyanın geleceğe bakışındaki iç tutarlılığı gözlemlemek ve ifade etmek için Ak Partili olmak gerekmediğinin temiz bir örneği olarak okudum bu söyleşiyi. Çünkü şu günlerde gazetelerin birinci sayfaya taşan Gazze haberlerinde ve yorumlarında Başbakan ve Dışişleri Bakanı'nın ateşkesteki inkar edilemeyecek çabalarının görmezden gelinmesinde belirgin bir tuhaflık olduğunu görmemek için kör ve sağır olmak lazım. Hava saldırıları devam ederken Sayın Davutoğlu'nun, Gazze'de 'Başkenti Kudüs olan bağımsız Filistin devleti kurulana kadar desteğimiz devam edecektir' diye açıklama yaptığı yoğun diplomatik trafiğin adım adım ilerleyerek ateşkes sağlandığı süreçten hangi sonuçlar çıkarılmalı? Olan bitenin özeti olarak 'Mısır'ın kazançlı çıktığı' vurgusunun yapıldığı ve hemen ardından bizim Dışişlerimizin İsrail'le görüştüğü haberini kinayeli bir üslupla sunmakla, 'habercilik'ten çok 'teyelleri görünen' niyetler ortaya konulmuştur.
Ateşkes ilan edilmiş midir? Edilmiştir. Mısır ön plana çıksa ne olur çıkmasa ne olur? Batı Şeria ve Gazze'de özgür bir Filistin devleti kurulması ne kadar umurlarındaysa, Mısır'ın öne çıkmış olup olmaması da o kadar umurlarında, diye düşünmeden edemiyor insan.
Mete Çubukçu gibi 'Türkiye'nin itirazı dünya düzenine' diyebilmek bu kadar mı zor?
İkinci bir 'Gangnam Style' olmayacak
Ortalığı kasıp kavuran şu Gangnam Style parçasıyla ilgili sıkıntımı yazmaya adeta çekinir oldum. Kimle konuşsam 'Ama çok önemli!', 'Baksana Madonna ile bile sahneye çıktı!', 'Ban Ki-Moon onu baş tacı etti!' deyip beni azarlıyor.
Ağzımı açıp 'Kardeşim, isterse Papa kucağına alsın. Benim gözümde Ciguli, Bayhan, Kaynana Semra, Ajdar çizgisinden öte bir şey değil. Popüler kültür bu kadar çıtırbom, sabun köpüğü işlere bırakılamaz. Hiç değilse bir miktar sürdürülebilir olması lazım. Tersi kapitalizme aykırı' diyeceğim; diyemiyorum. 'Ama 800 küsur milyon kere videosu tıklanmış!' diye susturuyorlar beni.
Hepsi zamanın birer popüler sanat oyuncusu olan Beatles'ın, Mozart'ın, Verdi'nin, Shakespeare'in kemikleri sızlıyordur. Pek çok eseleri 'pop klasikleri' arasına giren Sezen Aksu'nun, Tarkan'ın içi burkuluyordur…
Lütfen biraz itidal!
Bir iş adamı olması hasebiyle projesine bir 'yatırım' gibi baktığı söylenen PSY'nin ikinci bir parçayla bu kadar büyük popülarite yakalaması halinde tüm söylediklerimin hepsini geri almaya hazırım. Olayı bir popüler kültür şahaseri olarak değil günümüzün iletişim ortamını ustaca kullanan ve bir anda parlayıp sönecek bir girişim olarak değerlendirenlerle meselem yok. Ancak her parçası bir öncekinden daha büyük bir hit olan yukarda sözünü ettiğim türden popüler sanatçılara hakaret anlamı taşıyan yorumlara da müsaade buyurun biraz itirazım olsun...
İkinci bir Gangnam Style olmayacak, ikinci bir 'Çalgıcı karısı Binnaz', 'Çikita Muz' olamadığı gibi…
Taklit edilmişin de taklidi...
Tartışmalara zihinlerde nokta koyabilecek yetkinlikte bir değerlendirme yapar mı acaba, diye beklerken Kültür Bakanımız Sayın Ertuğrul Günay, 'Çamlıca'ya Ak Mescit'i önerdim' diyerek, taklit ya da benzerlerinden sakınılması gerektiğinin altını çizen kültür adamlarıyla en ufak bir ortak noktada buluşmadığını ortaya koymuş oldu. Kültür Bakanımız kültür dünyamızın hatırı sayılır isimleriyle sadece şu ifadesiyle aynı düşünceleri paylaşıyor:
'Çamlıca'ya mücevher gibi bir cami yapalım.'
Peki bu mücevherin orijinali nerede? Kırım'da... Taklidi nerede? Kendisinden dinliyoruz: 'Tataristan'ın Bulgar kentinde...'
İkinci taklidi de bizde olsun diye geçmiş içinden Bakanımızın... Suyunun suyunun suyu...
Dün Kiler Perakende Grubu Yönetim Kurulu Başkanı ve aynı zamanda TOBB'un İstanbul Genç Girişimciler Kurulu Başkanı Ümit Kiler Bey ile sohbet ediyorduk. O da Çamlıca tepesine camii yapılmasına 'kafadan' karşı çıkanlarla mutabık olmadığının altını çizerek bedii olanın aranması gerektiğini vurguluyordu. Ümit Bey bir adım daha atarak neyin olmaması gerektiğinin yanı sıra olması gerekene de bir örnekle işaret etti.
Geçenlerde Giresun'a yaptıkları bir gezi sırasında kendisini henüz inşaatı devam eden Eynesil'deki Yeşil Camii'ye götürmüşler. Bana da İnternet'ten sayfasını açıp gösterdi. (http://yesilcamii.com) Tamamı kesme taştan yapılmış. Selçuklu - Osmanlı sanatının incelikleri ustaca sentezlenmiş. Bu sentezlenme işi, her ne kadar belli parçalar kültür mirasımızın içindeki zirve örneklerin uygulaması da olsa bütünün duygusu özgünlüğe işaret ediyor. En azından benim amatör gözümün algıladığı bu. Proje sahiplerinin bir dizi ödül alacaklarına inançları da bundan olsa gerek.
Hükümetin temel siyasi konseptini simgeleyen 'modern – muhafazakâr' kavramlarına da uygun bir mili kültür politikası ve yaklaşımı oturtulmadaninşa edilecek, her toplumun tamamını ilgilendiren yapıda bu tür tartışmaların çıkması kaçınılmazdır.