"Tıp okusam mutlaka bunlara katılırdım"
29.10.2013 - Yeni Şafak Gazetesi
Bu hayli sübjektif dileği pek çok gençten duymuşumdur... Sınır Tanımayan Doktorlar veya Yeryüzü Doktorları ile ilgili haber okuyup ya da film (Angelina Jolie ile Clive Owen'ın oynadıkları Beyond Borders) seyrettiklerinde neler hissettiklerini anlayabiliyorum... Toplumsallık Duygusu (Alfred Adler) o yaşlarda gelişmeyecek de ne zaman gelişecek ki...
Yeryüzü Doktorları'nın Kurban Bayramı etkinliklerinin boyutundan Lorby PR şirketinin yolladığı basın bülteni ile haberdar oldum. Gazetelerde veya TV'lerde ise pek rastlayamadım konuya. Şiddet yok, desise yok, melanet yok.. O zaman ne işi var Yeryüzü Doktorları'nın bizim 'ana akım' medyada?..
Oysa dünyada Türkiye algısı, bir yandan Türkiye'den çıkan markalarla gelişecekse, diğer yandan da Türkiye'nin ülke olarak ortaya koyacağı 'kurumsal vatandaşlık' çalışmalarıyla iz bırakacaktır.
Yapılan kurban bağışları sayesinde dernek, Afrika'da Kurban Bayramı süresince Somali, Gana, DR Kongo, Kenya, Sierra Leone ve Nijer'in 38 şehrindeki noktalarda bağışçıların kurbanlarını (11.172 hisse) kesmiş, 291 bölgede ihtiyaç sahiplerine dağıtmış. Açlık ve kuraklığın hüküm sürdüğü bu bölgede 100 bin aileye ulaşılmış.
Nijer ve Sierra Leone'ye giden Yeryüzü Doktorları Gönüllü Sağlık Ekipleri, çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 1.830 hastaya sağlık hizmeti sunmuş. 3 dahili branş uzmanı doktor ve 1 eczacıdan oluşan ekipler Nijer'in Maradi ve Sierra Leone'nin Dibia bölgeleri ve çevresindeki köylerde yürüttükleri sağlık kampı ile sağlık erişimi çok sınırlı olan insanlara hizmet vermiş.
Yeryüzü Doktorları Başkanı Dr. Kerem Kınık, bağışçıların desteğiyle Afrika'da adeta çifte bayram yaşandığını belirterek şöyle demiş:
'2013 Afrika Kurban Organizasyonu'yla, beslenme yetersizliği yaşayan çocuklara bir umut olmayı hedefledik. Kurbanda esas olan paylaşmaktır. Bu sebeple 'Sen Payını Ayır, O Sahibini Bulur' mesajı ile başlattığımız kampanyamızda bizler kurban paylarımızı ayırırken gönüllü hekimlerimiz de emeklerinin, ilimlerinin paylarını ayırdılar.'
'Merhamet duygusu'nun suistimal edilmeyeceği başından belli olan her aksiyon, kendisini kanıtladığı ölçüde saygınlık kazanmıyor mu? Türkiye'nin Afrika'daki algısı, Batı'nın önce kolonyalizm, sonrasında da emperyalizm odaklı çağrışımında çok farklı bir boyutta gelişmesinde bu tür etkinliklerin rolü büyüktür.
Türkiye bugün 90'ıncı yılını kutladığımız Cumhuriyet'in kuruluşu ve inşa süreci ile pek çok gelişmekte olan, emperyalizme karşı direnen ülkeye örnek olmuştu. Bu 'benchmark' vasfını, insanlık adına ortaya koyduğu irfan ve adalet duygusunu her dem taze tutarak sürdürüyor. Bu düşünceler içinde Cumhuriyet Bayramınızı en içten, sürdürülebilir istikrar, güven, özgürlük, insan hakları, barış içinde ekonomik kalkınma, adil paylaşım temennileriyle kutluyorum.
'Batı Evrensel Emperyalizmden vazgeçmeli!..'
Ford'un geliştirdiği sistemle şoför koltuğu üzerinden kalp atışları ve glikoz seviyesi takibi yapılabilecekmiş. Ne zaman? Yeni modeller 2014'ün 3. çeyreğinde dünya ile birlikte Türkiye'de yollara çıkacakmış.
Şoförün şekeri düşünce veya yükselince, sistem 'kenara çekip biraz dinlenin' diye uyarı verecekmiş.
Teknolojide bu türden gelişmelere, yeniliklere şaşırmıyoruz. 'A ne hoş!' tarzında tepkiler veriyoruz. Ancak dünyanın eski dünya olmadığını, sistemler tahterevallisindeki dengelerin hızlı değişiminden, bir zamanların tartışmasız lider ülke konumlarının artık tartışılır hale gelmesinden, örneğin üstünlüğün Asya'ya kaymasından anlıyoruz.
Frankfurter Allgemeine gazetesinde 7 Ekim günü Prof. Dr. Volker Steinkamp imzası ile yayınlanmış bir yazının alt başlığı şöyle: 'Batı'nın 'Üniversal Emperyalizm'den vazgeçme zamanı geldi. Batı artık kendini kanıtlamayan çalışan dünyanın arta kalan kesimi ile ilişkisini gözden geçirmeli. Dünyanın her yerine batı değerlerini dikte etmekten vazgeçmek, gerçekçi yaklaşımın bir göstergesi olabilir'...
Değişen dünya koşullarının bir göstergesi de hiçbir şeyin gizli kalamamasıdır. Önce Holland sonra Merkel, telefon dinlenme kriziyle ilgili olarak Obama'dan açıklama istiyor. Merkel, 'Dostlara yönelik casusluk hiçbir şekilde kabul edilemez' derken, Obama da Merkel'e, 'Seni dinlemedik' diyor. Ama ortalık da bir türlü durulmuyor. Bu konuda Alman kamuoyu da tatmin olmuş değil. Diğer yandan NATO Genel Sekreteri Rasmussen, Türkiye'nin Çin'den füze savunma sistemi alacaksa, NATO ile uyumlu olması gerektiğini söylüyor. Başbakan Erdoğan, 'Bizim bağımsızlık anlayışımızı kimsenin gölgelemeye hakkı yoktur' açıklamasını yapıyor.
Irak'la ilişkilerimizde yeni bir dönemin açılacağının ilk işaretlerini almaya başlıyoruz.
ABD Genelkurmay Başkanı General Ray Odierno, bütçe kesintileri nedeniyle altı aylık eğitimden vazgeçmek zorunda kaldıklarını, bu yüzden ABD ordusunun halihazırda sadece iki tugay tam eğitimli askeri olduğunu söylüyor. (ABD ordusunun bir tugayında 3 bin 500 ile 5 bin arasında asker bulunuyormuş.)
Merkel, AB konusunda Türkiye'ye yeşil ışık yakmasının hemen ardından Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso da Bild gazetesine yaptığı açıklamada 'Türkiye, ekonomik ve jeopolitik olarak büyük bir ülke. Türkiye ile müzakereleri sürdürmek isteriz' diyor.
Evet, sadece şu son günlerdeki sıradışı gelişmelerin hızıyla başımız dönebilir.
Türkiye'de seçimlere hazırlanan siyasiler, Profesör Steinlamp'ın çizdiği tabloda nasıl bir dünya görüşü ve çözüm önerisiyle yer alacaklarını bilmeliler.
Bu hayli sübjektif dileği pek çok gençten duymuşumdur... Sınır Tanımayan Doktorlar veya Yeryüzü Doktorları ile ilgili haber okuyup ya da film (Angelina Jolie ile Clive Owen'ın oynadıkları Beyond Borders) seyrettiklerinde neler hissettiklerini anlayabiliyorum... Toplumsallık Duygusu (Alfred Adler) o yaşlarda gelişmeyecek de ne zaman gelişecek ki...
Yeryüzü Doktorları'nın Kurban Bayramı etkinliklerinin boyutundan Lorby PR şirketinin yolladığı basın bülteni ile haberdar oldum. Gazetelerde veya TV'lerde ise pek rastlayamadım konuya. Şiddet yok, desise yok, melanet yok.. O zaman ne işi var Yeryüzü Doktorları'nın bizim 'ana akım' medyada?..
Oysa dünyada Türkiye algısı, bir yandan Türkiye'den çıkan markalarla gelişecekse, diğer yandan da Türkiye'nin ülke olarak ortaya koyacağı 'kurumsal vatandaşlık' çalışmalarıyla iz bırakacaktır.
Yapılan kurban bağışları sayesinde dernek, Afrika'da Kurban Bayramı süresince Somali, Gana, DR Kongo, Kenya, Sierra Leone ve Nijer'in 38 şehrindeki noktalarda bağışçıların kurbanlarını (11.172 hisse) kesmiş, 291 bölgede ihtiyaç sahiplerine dağıtmış. Açlık ve kuraklığın hüküm sürdüğü bu bölgede 100 bin aileye ulaşılmış.
Nijer ve Sierra Leone'ye giden Yeryüzü Doktorları Gönüllü Sağlık Ekipleri, çoğunluğunu kadın ve çocukların oluşturduğu 1.830 hastaya sağlık hizmeti sunmuş. 3 dahili branş uzmanı doktor ve 1 eczacıdan oluşan ekipler Nijer'in Maradi ve Sierra Leone'nin Dibia bölgeleri ve çevresindeki köylerde yürüttükleri sağlık kampı ile sağlık erişimi çok sınırlı olan insanlara hizmet vermiş.
Yeryüzü Doktorları Başkanı Dr. Kerem Kınık, bağışçıların desteğiyle Afrika'da adeta çifte bayram yaşandığını belirterek şöyle demiş:
'2013 Afrika Kurban Organizasyonu'yla, beslenme yetersizliği yaşayan çocuklara bir umut olmayı hedefledik. Kurbanda esas olan paylaşmaktır. Bu sebeple 'Sen Payını Ayır, O Sahibini Bulur' mesajı ile başlattığımız kampanyamızda bizler kurban paylarımızı ayırırken gönüllü hekimlerimiz de emeklerinin, ilimlerinin paylarını ayırdılar.'
'Merhamet duygusu'nun suistimal edilmeyeceği başından belli olan her aksiyon, kendisini kanıtladığı ölçüde saygınlık kazanmıyor mu? Türkiye'nin Afrika'daki algısı, Batı'nın önce kolonyalizm, sonrasında da emperyalizm odaklı çağrışımında çok farklı bir boyutta gelişmesinde bu tür etkinliklerin rolü büyüktür.
Türkiye bugün 90'ıncı yılını kutladığımız Cumhuriyet'in kuruluşu ve inşa süreci ile pek çok gelişmekte olan, emperyalizme karşı direnen ülkeye örnek olmuştu. Bu 'benchmark' vasfını, insanlık adına ortaya koyduğu irfan ve adalet duygusunu her dem taze tutarak sürdürüyor. Bu düşünceler içinde Cumhuriyet Bayramınızı en içten, sürdürülebilir istikrar, güven, özgürlük, insan hakları, barış içinde ekonomik kalkınma, adil paylaşım temennileriyle kutluyorum.
'Batı Evrensel Emperyalizmden vazgeçmeli!..'
Ford'un geliştirdiği sistemle şoför koltuğu üzerinden kalp atışları ve glikoz seviyesi takibi yapılabilecekmiş. Ne zaman? Yeni modeller 2014'ün 3. çeyreğinde dünya ile birlikte Türkiye'de yollara çıkacakmış.
Şoförün şekeri düşünce veya yükselince, sistem 'kenara çekip biraz dinlenin' diye uyarı verecekmiş.
Teknolojide bu türden gelişmelere, yeniliklere şaşırmıyoruz. 'A ne hoş!' tarzında tepkiler veriyoruz. Ancak dünyanın eski dünya olmadığını, sistemler tahterevallisindeki dengelerin hızlı değişiminden, bir zamanların tartışmasız lider ülke konumlarının artık tartışılır hale gelmesinden, örneğin üstünlüğün Asya'ya kaymasından anlıyoruz.
Frankfurter Allgemeine gazetesinde 7 Ekim günü Prof. Dr. Volker Steinkamp imzası ile yayınlanmış bir yazının alt başlığı şöyle: 'Batı'nın 'Üniversal Emperyalizm'den vazgeçme zamanı geldi. Batı artık kendini kanıtlamayan çalışan dünyanın arta kalan kesimi ile ilişkisini gözden geçirmeli. Dünyanın her yerine batı değerlerini dikte etmekten vazgeçmek, gerçekçi yaklaşımın bir göstergesi olabilir'...
Değişen dünya koşullarının bir göstergesi de hiçbir şeyin gizli kalamamasıdır. Önce Holland sonra Merkel, telefon dinlenme kriziyle ilgili olarak Obama'dan açıklama istiyor. Merkel, 'Dostlara yönelik casusluk hiçbir şekilde kabul edilemez' derken, Obama da Merkel'e, 'Seni dinlemedik' diyor. Ama ortalık da bir türlü durulmuyor. Bu konuda Alman kamuoyu da tatmin olmuş değil. Diğer yandan NATO Genel Sekreteri Rasmussen, Türkiye'nin Çin'den füze savunma sistemi alacaksa, NATO ile uyumlu olması gerektiğini söylüyor. Başbakan Erdoğan, 'Bizim bağımsızlık anlayışımızı kimsenin gölgelemeye hakkı yoktur' açıklamasını yapıyor.
Irak'la ilişkilerimizde yeni bir dönemin açılacağının ilk işaretlerini almaya başlıyoruz.
ABD Genelkurmay Başkanı General Ray Odierno, bütçe kesintileri nedeniyle altı aylık eğitimden vazgeçmek zorunda kaldıklarını, bu yüzden ABD ordusunun halihazırda sadece iki tugay tam eğitimli askeri olduğunu söylüyor. (ABD ordusunun bir tugayında 3 bin 500 ile 5 bin arasında asker bulunuyormuş.)
Merkel, AB konusunda Türkiye'ye yeşil ışık yakmasının hemen ardından Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso da Bild gazetesine yaptığı açıklamada 'Türkiye, ekonomik ve jeopolitik olarak büyük bir ülke. Türkiye ile müzakereleri sürdürmek isteriz' diyor.
Evet, sadece şu son günlerdeki sıradışı gelişmelerin hızıyla başımız dönebilir.
Türkiye'de seçimlere hazırlanan siyasiler, Profesör Steinlamp'ın çizdiği tabloda nasıl bir dünya görüşü ve çözüm önerisiyle yer alacaklarını bilmeliler.