TRT zoru başarıyor
29 Mart 2016 Yeni Şafak
Her gün terör, ihanet, içi bomboş parlamenter gevezelik ve iletişim kazaları yazacak değiliz. Bugün de 'soft power' (yumuşak güç) meselemizin bir başka boyutuna değineceğiz…
Kamu hizmeti gören bir devlet TV'si için en zor iş, hem varoluş nedenine uygun işler çıkarmak, hem de yüksek rating almak ve bu şekilde yüksek reklam gelirlerine ulaşmaktır…
Çünkü kamu hizmeti gören bir TV, varoluş nedeni gereği millî kültür ve değerlerden asla taviz veremez, hangi dilde yayın yapıyorsa, sunucuları o dili, en mükemmel telaffuz ve en zengin kelime hazinesi ile konuşmak zorundadırlar… Rating adına bu duruşlarından vazgeçemez, örneğin başından sonuna kadar 'bip'lenecek Recep İvedik filmlerini yayınlayamazlar. Rating'ten taviz vermek bahasına çıtayı yukarıda tutmak zorundadırlar…
Örneğin 'yüksek çıta gerektiren' Türk Sanat Musikisi hâlâ yaşıyor ve yayılıyorsa, bunu büyük ölçüde TRT'ye borçluyuz.
İşte TRT, birbiriyle çelişiyormuş gibi görünen, ancak biraz özen ve dikkatle yakalanması başarılabilecek iki hedefi birden ele geçirmiş gibi: Varoluş nedenine uygun, nitelikli, milli kültür ve değerlerimize ters düşmeyen, ancak aynı zamanda yüksek izlenme oranlarına ulaşan TV dizilerine imza atmak…
Örneğin, birisi Filinta diğeri de Diriliş “Ertuğrul”.
Diriliş “Ertuğrul” Osmanlı'nın kuruluşunu ele alıyor ve herkesin sahip çıktığı ortak tarihimizi başarıyla ekrana yansıtıyor. Hikâyenin kökeni sağlam, oyuncular ve yapım harika, bu nedenle rating'i bol. Dizi her Çarşamba her segmentte her sosyo-ekonomik statü grubunda açık ara bir numara.
Filinta ise Osmanlı'nın çok daha tartışmalı bir dönemini anlatıyor.
Bu dönem ayrıntısı, gelişimi, doğurduğu sonuçları, gençlerimize belletilmiş bazı yanlışlar yüzünden 'hayli tartışmalı' olarak kayıtlara geçmiş bir tarih evremizdir.
Ertuğrul gibi dünya standartlarında bir prodüksiyon ile göz kamaştıran Filinta, son bölümlerinde, Abdülhamit Han dönemini anlatmaya başladı ve ilgiyi doruklara taşıdı.
İlginç olan şu ki; bu kadar tartışmalı bir dönemi yansıtma riskini almış olan Filinta, seyirci çekmek için klasik dizi numaralarına da itibar etmiyor ve buna rağmen hayli iyi bir rating'e ulaşıyor.
Halkımız iddia edildiği gibi, yalnızca sade suya tirit işlere rağbet etmiyor demek ki.
Diriliş “Ertuğrul” ve “Filinta” bu gerçeğin en iyi örnekleri.
Filinta, cuma günü gibi rekabetin yoğun ve acımasız olduğu bir günde, AB ses grubunda en çok izlenen ikinci dizi olmayı başarmış. Filintanın izleyici profili daha çok 40 yaş ve üstü. Diriliş “Ertuğrul” un yelpazesi ise biraz daha geniş. Buna rağmen TRT'nin iki lokomotifi olmalarında dizilerin halka hitap ederken entelektüel derinliği ve yüksek kaliteyi elden bırakmamalarının payı büyük.
Tarih bilincimizin restorasyonuna ve günümüzü doğru anlamaya, hatırı sayılır katkılarda bulunan iki dizinin hiç mi eksikleri yok? Tabii ki vardır. Onu da ülkedeki her iyi ve güzel şeyi çemkirerek eleştirmeyi kendisine marifet belleyenlere bırakıyoruz.
Bir sonraki sezonunu heyecanla bekleten House of the Cards, Homeland, Scandal gibi yapımlardan çok daha fazla ihraç edilme şansı var aslında her iki dizinin de. Her ülke almaz tabii. Ancak alan ülkeler bile işin Kamu Diplomasisi boyutu açısından yeterli olabilir…
Başta benzer bir anlayışla İngilizce yayın yapan TRT WORLD'ü hayata geçiren TRT'yi zoru başardıkları ve ülkenin 'smart power'ına (akıllı gücüne) katma değer getirdikleri için tüm kahraman çalışanlarıyla birlikte kutluyoruz…
Kamu hizmeti gören bir devlet TV'si için en zor iş, hem varoluş nedenine uygun işler çıkarmak, hem de yüksek rating almak ve bu şekilde yüksek reklam gelirlerine ulaşmaktır…
Çünkü kamu hizmeti gören bir TV, varoluş nedeni gereği millî kültür ve değerlerden asla taviz veremez, hangi dilde yayın yapıyorsa, sunucuları o dili, en mükemmel telaffuz ve en zengin kelime hazinesi ile konuşmak zorundadırlar… Rating adına bu duruşlarından vazgeçemez, örneğin başından sonuna kadar 'bip'lenecek Recep İvedik filmlerini yayınlayamazlar. Rating'ten taviz vermek bahasına çıtayı yukarıda tutmak zorundadırlar…
Örneğin 'yüksek çıta gerektiren' Türk Sanat Musikisi hâlâ yaşıyor ve yayılıyorsa, bunu büyük ölçüde TRT'ye borçluyuz.
İşte TRT, birbiriyle çelişiyormuş gibi görünen, ancak biraz özen ve dikkatle yakalanması başarılabilecek iki hedefi birden ele geçirmiş gibi: Varoluş nedenine uygun, nitelikli, milli kültür ve değerlerimize ters düşmeyen, ancak aynı zamanda yüksek izlenme oranlarına ulaşan TV dizilerine imza atmak…
Örneğin, birisi Filinta diğeri de Diriliş “Ertuğrul”.
Diriliş “Ertuğrul” Osmanlı'nın kuruluşunu ele alıyor ve herkesin sahip çıktığı ortak tarihimizi başarıyla ekrana yansıtıyor. Hikâyenin kökeni sağlam, oyuncular ve yapım harika, bu nedenle rating'i bol. Dizi her Çarşamba her segmentte her sosyo-ekonomik statü grubunda açık ara bir numara.
Filinta ise Osmanlı'nın çok daha tartışmalı bir dönemini anlatıyor.
Bu dönem ayrıntısı, gelişimi, doğurduğu sonuçları, gençlerimize belletilmiş bazı yanlışlar yüzünden 'hayli tartışmalı' olarak kayıtlara geçmiş bir tarih evremizdir.
Ertuğrul gibi dünya standartlarında bir prodüksiyon ile göz kamaştıran Filinta, son bölümlerinde, Abdülhamit Han dönemini anlatmaya başladı ve ilgiyi doruklara taşıdı.
İlginç olan şu ki; bu kadar tartışmalı bir dönemi yansıtma riskini almış olan Filinta, seyirci çekmek için klasik dizi numaralarına da itibar etmiyor ve buna rağmen hayli iyi bir rating'e ulaşıyor.
Halkımız iddia edildiği gibi, yalnızca sade suya tirit işlere rağbet etmiyor demek ki.
Diriliş “Ertuğrul” ve “Filinta” bu gerçeğin en iyi örnekleri.
Filinta, cuma günü gibi rekabetin yoğun ve acımasız olduğu bir günde, AB ses grubunda en çok izlenen ikinci dizi olmayı başarmış. Filintanın izleyici profili daha çok 40 yaş ve üstü. Diriliş “Ertuğrul” un yelpazesi ise biraz daha geniş. Buna rağmen TRT'nin iki lokomotifi olmalarında dizilerin halka hitap ederken entelektüel derinliği ve yüksek kaliteyi elden bırakmamalarının payı büyük.
Tarih bilincimizin restorasyonuna ve günümüzü doğru anlamaya, hatırı sayılır katkılarda bulunan iki dizinin hiç mi eksikleri yok? Tabii ki vardır. Onu da ülkedeki her iyi ve güzel şeyi çemkirerek eleştirmeyi kendisine marifet belleyenlere bırakıyoruz.
Bir sonraki sezonunu heyecanla bekleten House of the Cards, Homeland, Scandal gibi yapımlardan çok daha fazla ihraç edilme şansı var aslında her iki dizinin de. Her ülke almaz tabii. Ancak alan ülkeler bile işin Kamu Diplomasisi boyutu açısından yeterli olabilir…
Başta benzer bir anlayışla İngilizce yayın yapan TRT WORLD'ü hayata geçiren TRT'yi zoru başardıkları ve ülkenin 'smart power'ına (akıllı gücüne) katma değer getirdikleri için tüm kahraman çalışanlarıyla birlikte kutluyoruz…