Türkiye koalisyona gidiyor (!)...
12 mart 2015 yeni şafak
En ilginç bulduğum araştırma şirketlerinden biri bana sorarsanız hiç şüphesiz Sonar’dır... Dün T-24 haber portalında bu nadide araştırma şirketimizle ilgili şu yorum yer aldı: “2011 Genel Seçim sonuçlarını ve geçen yılki Cumhurbaşkanlığı seçimini en doğru tahmin eden SONAR Araştırma Şirketi...”
T-24’ün bu nitelemeyi yapmasının vesilesi, Sonar’ın seçmen davranışları üzerine yeni araştırmasını yayınlaması. Buna göre... AK Parti iktidardan düşüyor ve Türkiye’yi bir koalisyon yönetiyor... AK Parti – HDP mi dersiniz, AK Parti – CHP mi dersiniz, AK Parti – MHP mi dersiniz; yoksa aslanlar gibi bir CHP – MHP – HDP koalisyonu mu istersiniz; yoksa AK Parti azınlık hükümeti mi?... Beğenin beğendiğinizi!..
Şaka değil... Sonar’ın son anket sonuçları yüzdeleri şöyle:
AK Parti 40, CHP 27.1, MHP 18, HDP 10.1, Vatan Partisi 2.8, diğer 1.8. Bu sonuçlara göre partilerin çıkaracakları milletvekili sayıları da şöyle gerçekleşecekmiş:
AK Parti 243, CHP 133, MHP 116 ve HDP de 58 milletvekili çıkarıyor. Yani AK Parti tek başına iktidar kurmak için 276’yı bulamayacakmış...
Görünen o ki, Sonar genelde şöyle yapıyor: Önden AK Parti’yi zayıf gösteren bir sonuç buluyor. Sonra da seçimler yaklaşınca, rakamları daha gerçekçi boyutlar kazanmış ve diğer yaklaşık 8 araştırma şirketinin ortalaması doğrultusunda anket sonuçlarını açıklıyor...
Biz de genelde en az 9 araştırma şirketinin sonuçlarını takip etmeye çalışıyoruz. Tabii ki aralarında Sonar da var. İlk açıklanan rakamları koyduğumuz da oluyor doğal olarak... Örneğin yukarıdaki gibi...
T-24’ün çeşitli seçim sonuçlarını ‘doğru’ bildiğine tanıklık ettiği Sonar’ın patronu, seçimlere bir ay kala AK Parti’yi %45-46 ve tek başına iktidar gösteren yeni bir anket sonucu yayınlayıp, benim bu yazıyı yazmış olmamdan dolayı arayıp pekalâ üzüntülerini bildirebilir...
Biz Sonar’ın kendi yaptığı açıklamalara bakarak, internette ve medyada yer verilen haberlere dayanarak yaptığımız bir kıyaslamayı dikkatinize sunmakla yetinelim şimdilik... Çünkü eminiz, Hakan bey yakında bu rakamları ‘normalize’ edecektir:
TDK çapraz ateşte...
“Darbe” kelimesinin karşılığı değiştirilmişmiş, ‘sivil darbeyi’ çağrıştıran bir ek yapılmışmış... (Çetin Altan üstattan alıntı yapılmış olması da sakinleştirmemiş iddia sahiplerini.) İddia öyle veriliyor ki, sanırsınız sadece iki karşılık var Türk Dil Kurumu’nda, biri de hani şu “sivil darbe ekli” olan... Oysa ‘Darbe’ kelimesinin karşılığı aynen şöyle siyah yazılı olan yer eklenmişmiş:
“1. Vuruş, çarpış: Başına şiddetli bir darbe indirerek hayvanı sersemletti. -O. C. Kaygılı. 2. Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi: Partisinin hükûmet darbesi yapacağına dair haber aldığını söylediğini, açık açık belirtmişti. -Ç. Altan. 3. mec. Birini kötü duruma düşüren, sarsan olay: Bu, nereden ve kimden geldiği belli olmayan darbe son kalkınma ümitlerini de silip süpürmüştü. -E. E. Talu”.
İkinci hücum ise TDK’de ‘müsait’ kelimesinin karşılığı ile ilgili... Neymiş ‘flörte müsait kadın’ diye tanımlanıyormuş kelime...
El insaf 1. Kelimenin TDK’de tam karşılığı şöyle:
“1. Uygun, elverişli: Asla hissîliğe, ılık ve yumuşak duygulara müsait değiliz.-N. F. Kısakürek. 2. tkz. Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın).”
El insaf 2. TDK kafasına göre takılmaz. Halkın kullanımını esas alır; edebiyata, romana, şiire bakar. Kelimeyi önerir, tutmazsa da kaldırır zaten... Halk dilinde ‘müsait’in bu ikinci anlamı var mıdır yok mudur? Tabii ki vardır. TDK ne yapsın...
El insaf 3. Türkçede ‘kadın üzerinden’ ifadesini bulan pek çok kavram vardır ne yazık ki... Sayalım bazılarını: “Yollu, pas atmak, pas vermek, serbest, rahat, hafif meşrep”...
Bu durum, yani bazı kavramların kadın üzerinden ve ‘cinsel göndermeli’ anlam kazanmaları TDK’nın suçu değil, toplumun değer sistemini geliştiren üst yapı kurumlarını zaafa uğratanlar, bu alana yatırım yapmayanlardır... Bizdeki küfürlerin pek çoğunun aynı bağlama odaklanmasının nedeni de bu üst yapı meselelerindeki geri kalmışlıktır...
Tüm bunlardan, görevi bir milletin kullandığı yaşayan dili sözlüklerine yansıtmak olan TDK sorumlu olabilir mi?...
Hadi kaldırın bu kelimeleri TDK sözlüklerinden... Halkın kullanımından da kaldırabilecek misiniz? Aslolan hangisidir? Eğer ikincisiyse, bu ülkemizin milli kültür ve değerler politikasının meselesidir; TDK’nın değil...
T-24’ün bu nitelemeyi yapmasının vesilesi, Sonar’ın seçmen davranışları üzerine yeni araştırmasını yayınlaması. Buna göre... AK Parti iktidardan düşüyor ve Türkiye’yi bir koalisyon yönetiyor... AK Parti – HDP mi dersiniz, AK Parti – CHP mi dersiniz, AK Parti – MHP mi dersiniz; yoksa aslanlar gibi bir CHP – MHP – HDP koalisyonu mu istersiniz; yoksa AK Parti azınlık hükümeti mi?... Beğenin beğendiğinizi!..
Şaka değil... Sonar’ın son anket sonuçları yüzdeleri şöyle:
AK Parti 40, CHP 27.1, MHP 18, HDP 10.1, Vatan Partisi 2.8, diğer 1.8. Bu sonuçlara göre partilerin çıkaracakları milletvekili sayıları da şöyle gerçekleşecekmiş:
AK Parti 243, CHP 133, MHP 116 ve HDP de 58 milletvekili çıkarıyor. Yani AK Parti tek başına iktidar kurmak için 276’yı bulamayacakmış...
Görünen o ki, Sonar genelde şöyle yapıyor: Önden AK Parti’yi zayıf gösteren bir sonuç buluyor. Sonra da seçimler yaklaşınca, rakamları daha gerçekçi boyutlar kazanmış ve diğer yaklaşık 8 araştırma şirketinin ortalaması doğrultusunda anket sonuçlarını açıklıyor...
Biz de genelde en az 9 araştırma şirketinin sonuçlarını takip etmeye çalışıyoruz. Tabii ki aralarında Sonar da var. İlk açıklanan rakamları koyduğumuz da oluyor doğal olarak... Örneğin yukarıdaki gibi...
T-24’ün çeşitli seçim sonuçlarını ‘doğru’ bildiğine tanıklık ettiği Sonar’ın patronu, seçimlere bir ay kala AK Parti’yi %45-46 ve tek başına iktidar gösteren yeni bir anket sonucu yayınlayıp, benim bu yazıyı yazmış olmamdan dolayı arayıp pekalâ üzüntülerini bildirebilir...
Biz Sonar’ın kendi yaptığı açıklamalara bakarak, internette ve medyada yer verilen haberlere dayanarak yaptığımız bir kıyaslamayı dikkatinize sunmakla yetinelim şimdilik... Çünkü eminiz, Hakan bey yakında bu rakamları ‘normalize’ edecektir:
TDK çapraz ateşte...
“Darbe” kelimesinin karşılığı değiştirilmişmiş, ‘sivil darbeyi’ çağrıştıran bir ek yapılmışmış... (Çetin Altan üstattan alıntı yapılmış olması da sakinleştirmemiş iddia sahiplerini.) İddia öyle veriliyor ki, sanırsınız sadece iki karşılık var Türk Dil Kurumu’nda, biri de hani şu “sivil darbe ekli” olan... Oysa ‘Darbe’ kelimesinin karşılığı aynen şöyle siyah yazılı olan yer eklenmişmiş:
“1. Vuruş, çarpış: Başına şiddetli bir darbe indirerek hayvanı sersemletti. -O. C. Kaygılı. 2. Bir ülkede baskı kurarak, zor kullanarak veya demokratik yollardan yararlanarak hükûmeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi: Partisinin hükûmet darbesi yapacağına dair haber aldığını söylediğini, açık açık belirtmişti. -Ç. Altan. 3. mec. Birini kötü duruma düşüren, sarsan olay: Bu, nereden ve kimden geldiği belli olmayan darbe son kalkınma ümitlerini de silip süpürmüştü. -E. E. Talu”.
İkinci hücum ise TDK’de ‘müsait’ kelimesinin karşılığı ile ilgili... Neymiş ‘flörte müsait kadın’ diye tanımlanıyormuş kelime...
El insaf 1. Kelimenin TDK’de tam karşılığı şöyle:
“1. Uygun, elverişli: Asla hissîliğe, ılık ve yumuşak duygulara müsait değiliz.-N. F. Kısakürek. 2. tkz. Flört etmeye hazır olan, kolayca flört edebilen (kadın).”
El insaf 2. TDK kafasına göre takılmaz. Halkın kullanımını esas alır; edebiyata, romana, şiire bakar. Kelimeyi önerir, tutmazsa da kaldırır zaten... Halk dilinde ‘müsait’in bu ikinci anlamı var mıdır yok mudur? Tabii ki vardır. TDK ne yapsın...
El insaf 3. Türkçede ‘kadın üzerinden’ ifadesini bulan pek çok kavram vardır ne yazık ki... Sayalım bazılarını: “Yollu, pas atmak, pas vermek, serbest, rahat, hafif meşrep”...
Bu durum, yani bazı kavramların kadın üzerinden ve ‘cinsel göndermeli’ anlam kazanmaları TDK’nın suçu değil, toplumun değer sistemini geliştiren üst yapı kurumlarını zaafa uğratanlar, bu alana yatırım yapmayanlardır... Bizdeki küfürlerin pek çoğunun aynı bağlama odaklanmasının nedeni de bu üst yapı meselelerindeki geri kalmışlıktır...
Tüm bunlardan, görevi bir milletin kullandığı yaşayan dili sözlüklerine yansıtmak olan TDK sorumlu olabilir mi?...
Hadi kaldırın bu kelimeleri TDK sözlüklerinden... Halkın kullanımından da kaldırabilecek misiniz? Aslolan hangisidir? Eğer ikincisiyse, bu ülkemizin milli kültür ve değerler politikasının meselesidir; TDK’nın değil...