Türkiye markası için olumlu adımlar
10 KASIM 2007
Bu tartışma ve planlanan yeni adımlar son derece sağlıklıdır. Dış Ticaret Müsteşarlığı, dolayısıyla İstanbul Tekstil Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB), dolayısıyla İstanbul Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) dolayısıyla Deri Tanıtım Grubu’nun (DTG) sözcülüğünü yapan Erdal Matraş’ın geçenlerde açıkladığı gibi, sektör Türk derisinin tercih edilmesini sağlayacak bir kampanya hazırlığında. Uzakdoğu’dan ithal edilen ‘sözde’ deri ürünlerinin çok sayıda kanserojen madde içerdiğini açıkladıkları toplantı ile kamuoyunu bilinçlendirme sürecini başlattılar.
Bunu uluslararası tasarım ustası Chermayev’in DTG için hazırladığı etiket kampanyası izleyecek. DTG’nin koordinasyonunda, belli nitelikte üretim yapanlara kullanım hakkı verilecek olan bu etiket sayesinde ciddi bir satın alma davranış değişikliği bekleniyor...
Benzer bir tartışma da zeytinyağcıların arasında yürüyormuş. “Vatan haini - Palavra milliyetçi” türünden, düzeyi sorgulanabilir tartışmalar sırasında “Ucuz İspanyol ham yağı getirip kendi markamızla dünyaya satalım” diyen ihracatçılarla yerli ham yağ üreticileri kapışıyorlarmış.
Türkiye İhracatçılar Meclisi ile Türkiye Şişe ve Cam Fabrikalarının getirdikleri öneri ise DTG’nin başlattığı akımla bire bir buluşuyor: “Türk zeytinyağı için özel şişe tasarımı yaptırıp dünyaya öyle pazarlayalım!”...
Türkiye markası işte böyle pazarlanır. Turizm pazarlamasından medet umarak değil... Turizm pazarlamasının hedefi başkadır, Türkiye markasının pazarlanması başka. Bugün dericiler, yarın zeytinyağcılar, bir sonraki gün tekstilciler... Birileri işin ucunu tutmaya başlamış.
‘Konu yönetimi’ böyle yapılır
Önümde bir kitap duruyor. Uluslararası terminolojide Hard cover dedikleri sert kapaklı, güzel baskılı, her tarafı prestij kokan bir kitap. Yayınlayan bir banka. Lichtenstein’dan HYPO Investbank adında bir yatırım bankası. Kitabın adı şu: Kara Para Aklama Şüphesi... Alt başlık şöyle devam ediyor: Uluslar-arası İtina Yükümlülüklerinin Çapraz Ateşinde Lichtenstein - Avusturya - Almanya - İsviçre...
Kitabın kapak resminde ise paraları yıkadıktan sonra (aklamak adına) kurutmak üzere ipe mandallar asan bir orta Avrupalı karikatürü var...
Ne var bunda, diyeceksiniz. Çok şey var...
İş ve iletişim yönetiminin kara kaplı defterinde, Konu Yönetimi başlığında altında diyor ki: “Günün birinde gol yiyebileceğin, senin adına kriz çıkmasına neden olabilecek konulara sen sahip çık, onların üstüne git”...
Lichtenstein’lı HYPO Investbank bundan daha iyi bir konu yönetimi örneği veremezdi. Kara para aklamanın anavatanı olarak bilinen o bölge ülkelerini de içine alan bir bilgilendirme kitabı hazırlamak, ancak yüksek iletişim bilincinin ürünü olabilir... (Bkz. İsviçre Daha Beyaz Yıkar adlı kitap, Jean Ziegler, Cenevre Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü ve eski milletvekili)...
Camel sigaralarının yönettiği ve Camel Trophy yarışması ile zirve yaptığı doğal ve vahşi hayatta esenlik bulma konusu da bu çerçevede örnek gösterilebilir. Tabii ki bir farkla: Camel kansere neden olurken, HYPO nasıl kara para aklamadığının altını çiziyor...
Not: Bugün Habertürk’te saat 21.00’de Özlem Gürses’in sunduğu ve benim daimi konuk olarak eşlik ettiğim Bildiğin Gibi Değil programının bu sezonki ilk bölümü yayınlanıyor. Programımız bundan böyle Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi prodüksiyonu olacak. İlk konuğumuz Ata Demirer. Beklerim...
Bunu uluslararası tasarım ustası Chermayev’in DTG için hazırladığı etiket kampanyası izleyecek. DTG’nin koordinasyonunda, belli nitelikte üretim yapanlara kullanım hakkı verilecek olan bu etiket sayesinde ciddi bir satın alma davranış değişikliği bekleniyor...
Benzer bir tartışma da zeytinyağcıların arasında yürüyormuş. “Vatan haini - Palavra milliyetçi” türünden, düzeyi sorgulanabilir tartışmalar sırasında “Ucuz İspanyol ham yağı getirip kendi markamızla dünyaya satalım” diyen ihracatçılarla yerli ham yağ üreticileri kapışıyorlarmış.
Türkiye İhracatçılar Meclisi ile Türkiye Şişe ve Cam Fabrikalarının getirdikleri öneri ise DTG’nin başlattığı akımla bire bir buluşuyor: “Türk zeytinyağı için özel şişe tasarımı yaptırıp dünyaya öyle pazarlayalım!”...
Türkiye markası işte böyle pazarlanır. Turizm pazarlamasından medet umarak değil... Turizm pazarlamasının hedefi başkadır, Türkiye markasının pazarlanması başka. Bugün dericiler, yarın zeytinyağcılar, bir sonraki gün tekstilciler... Birileri işin ucunu tutmaya başlamış.
‘Konu yönetimi’ böyle yapılır
Önümde bir kitap duruyor. Uluslararası terminolojide Hard cover dedikleri sert kapaklı, güzel baskılı, her tarafı prestij kokan bir kitap. Yayınlayan bir banka. Lichtenstein’dan HYPO Investbank adında bir yatırım bankası. Kitabın adı şu: Kara Para Aklama Şüphesi... Alt başlık şöyle devam ediyor: Uluslar-arası İtina Yükümlülüklerinin Çapraz Ateşinde Lichtenstein - Avusturya - Almanya - İsviçre...
Kitabın kapak resminde ise paraları yıkadıktan sonra (aklamak adına) kurutmak üzere ipe mandallar asan bir orta Avrupalı karikatürü var...
Ne var bunda, diyeceksiniz. Çok şey var...
İş ve iletişim yönetiminin kara kaplı defterinde, Konu Yönetimi başlığında altında diyor ki: “Günün birinde gol yiyebileceğin, senin adına kriz çıkmasına neden olabilecek konulara sen sahip çık, onların üstüne git”...
Lichtenstein’lı HYPO Investbank bundan daha iyi bir konu yönetimi örneği veremezdi. Kara para aklamanın anavatanı olarak bilinen o bölge ülkelerini de içine alan bir bilgilendirme kitabı hazırlamak, ancak yüksek iletişim bilincinin ürünü olabilir... (Bkz. İsviçre Daha Beyaz Yıkar adlı kitap, Jean Ziegler, Cenevre Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü ve eski milletvekili)...
Camel sigaralarının yönettiği ve Camel Trophy yarışması ile zirve yaptığı doğal ve vahşi hayatta esenlik bulma konusu da bu çerçevede örnek gösterilebilir. Tabii ki bir farkla: Camel kansere neden olurken, HYPO nasıl kara para aklamadığının altını çiziyor...
Not: Bugün Habertürk’te saat 21.00’de Özlem Gürses’in sunduğu ve benim daimi konuk olarak eşlik ettiğim Bildiğin Gibi Değil programının bu sezonki ilk bölümü yayınlanıyor. Programımız bundan böyle Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi prodüksiyonu olacak. İlk konuğumuz Ata Demirer. Beklerim...