Ülke Çapında Kriz İletişimi Yönetilmeli ...
10 Eylül 2015
Türkiye'de şu günlerde bir kriz ortamından söz edilebilir mi?
Herhalde edilebilir… Sadece gemi azıya almış terör ve teröre karşı verilen amansız mücadele nedeniyle değil. Türkiye'nin bu vahim durumun yanısıra ekonomik ve siyasî boyutta da bir kriz içinden geçiyor olması da bir rastlantı değildir. Hükümetin, koalisyonların kurulamaması, ekonominin durumu, dövizin hareketi, reel piyasalardaki durgunluk… Saymakla bitecek gibi değil…
Türkiye buna rağmen dimdik ayakta duruyorsa; bunu hayli sağlam finans disiplinine borçlu olduğunu bilmeyen yok… Yoksa 15 sene öncesinde, bunca çelişkinin bir araya gelmesine bile gerek yoktu.Avrupa, ABD ya da herhangi bir büyük ekonomi hapşırsa, biz zaten anında zatürre olurduk…
Ancak bu, geçmişe oranla nispeten olumlu durum, ülkenin şu an bir kriz ortamından geçmekte olduğu gerçeğini değiştirmez…
Bu krizin bizatihi kendisinin nasıl yönetilebileceği konusunda, bizim de en azından sokaktaki adam kadar bir fikrimiz var tabii ki… Ancak bunu kesinlikle hiçbir medya ortamında dile getirmemeye çalışıyoruz… Çünkü uzmanlığımız o alanda değil. Ayrıca medyamaydanozluğunun da bir âlemi yok bizim için…
Ancak krizle ilgili bir başka alanda kelam etmezsek mesleğimize saygısızlık etmiş oluruz. Krizin iletişiminin nasıl yönetilmesi gerektiği…
Nasıl yönetilmemesi gerektiği çok belli: Şu anda yönetildiği gibi…
Ortada bir Kriz İletişim Planı olduğunu sanmıyorum… Kriz İletişiminin kimin liderliğinde yürütüldüğü konusunda da kesin bir işaret göremiyorum. Tüm sosyal paydaşların aralarında bulunduğu bir kriz masasının varlığından da bihaberim…
Algılamalardaki hasar durumu üzerine bir araştırma sistematiği yürütülüyor mu acaba? Hangi ittifaklar kuruldu ve bu nasıl bir koordinasyonla hareket ediyor, bir bilen ya da hisseden var mı?..
Belirsizlikleri ortadan kaldıracak, medyaya doğru bilginin doğru kanalda akmasını sağlayacak bir yapılanma var mı?
Bunlar yoksa, kriz iletişimi yok demektir. O zaman medya ortalıkta dilediği gibi at koşturur. Halk kitleleri kriz iletişiminin merkezinde, tamamen dilediğince at koşturan ve atı başı bozuk bir şekilde bilinçsizce oradan oraya süren medyanın hareketine teslim olmuş vaziyettedir. Hele de yönetilmeyen sosyal medya… Kafaların karıştırılması için birebirdir… Bilimsel olarak yönetilen bir kriz iletişiminde sosyal medyanın yönetimi konusunda kritik başarı faktörü 'birilerine' kalkıp “Hadi, siz birkaç tane tweet atın!” demek değildir…
Bilinçli ve planlı bir şekilde yönetilmeyen kriz iletişimi, krizin soğumasına engel olacağı gibi, tam tersine kaostan beslenenlerin önünü açar…
Durum bu kadar vahim midir? Evet o kadar vahimdir…
'Birlik ve beraberlik' demekle birlik ve beraberlik sağlanamıyor. Herkes ayrı telden iletişimi yürüttükçe, belirsizliğin ve kaosun iletişimini yapıyorsunuz demektir, krizin iletişimini yönetiyor değil…
Bunun parayla pulla alakası yoktur… Bilinç, bilgi, tecrübe, geleceği soyutlayabilme yetisi, iş disiplini ile ilişkisi vardır. Onbinler gönüllü olarak silaha sarılmak üzere askere başvuracak kadar fedakârlık yapabiliyorsa, Krizi, iletişimi yönetecek liderin bir işareti üzerine profesyonel iletişim dünyasının tamamı, bu konuda gönüllü olarak 'devlete' hizmet vermeye hazırdır. Bu olağanüstü etkili gücü mobilize etmek atla deve değildir, yeter ki, Krizin İletişimi konusundaki tespitlerde mutabık kalabilebilelim, kendi ayağımıza sıkmaya devam etmeyelim, herkesin kafasındaki, başta 1 Kasım seçimleri yapılabilecek mi, sorusunun yanıtı dahil, insanların zihinlerinde pek çok konuda oluşmuş müphemiyeti ortadan kaldıralım…
Herhalde edilebilir… Sadece gemi azıya almış terör ve teröre karşı verilen amansız mücadele nedeniyle değil. Türkiye'nin bu vahim durumun yanısıra ekonomik ve siyasî boyutta da bir kriz içinden geçiyor olması da bir rastlantı değildir. Hükümetin, koalisyonların kurulamaması, ekonominin durumu, dövizin hareketi, reel piyasalardaki durgunluk… Saymakla bitecek gibi değil…
Türkiye buna rağmen dimdik ayakta duruyorsa; bunu hayli sağlam finans disiplinine borçlu olduğunu bilmeyen yok… Yoksa 15 sene öncesinde, bunca çelişkinin bir araya gelmesine bile gerek yoktu.Avrupa, ABD ya da herhangi bir büyük ekonomi hapşırsa, biz zaten anında zatürre olurduk…
Ancak bu, geçmişe oranla nispeten olumlu durum, ülkenin şu an bir kriz ortamından geçmekte olduğu gerçeğini değiştirmez…
Bu krizin bizatihi kendisinin nasıl yönetilebileceği konusunda, bizim de en azından sokaktaki adam kadar bir fikrimiz var tabii ki… Ancak bunu kesinlikle hiçbir medya ortamında dile getirmemeye çalışıyoruz… Çünkü uzmanlığımız o alanda değil. Ayrıca medyamaydanozluğunun da bir âlemi yok bizim için…
Ancak krizle ilgili bir başka alanda kelam etmezsek mesleğimize saygısızlık etmiş oluruz. Krizin iletişiminin nasıl yönetilmesi gerektiği…
Nasıl yönetilmemesi gerektiği çok belli: Şu anda yönetildiği gibi…
Ortada bir Kriz İletişim Planı olduğunu sanmıyorum… Kriz İletişiminin kimin liderliğinde yürütüldüğü konusunda da kesin bir işaret göremiyorum. Tüm sosyal paydaşların aralarında bulunduğu bir kriz masasının varlığından da bihaberim…
Algılamalardaki hasar durumu üzerine bir araştırma sistematiği yürütülüyor mu acaba? Hangi ittifaklar kuruldu ve bu nasıl bir koordinasyonla hareket ediyor, bir bilen ya da hisseden var mı?..
Belirsizlikleri ortadan kaldıracak, medyaya doğru bilginin doğru kanalda akmasını sağlayacak bir yapılanma var mı?
Bunlar yoksa, kriz iletişimi yok demektir. O zaman medya ortalıkta dilediği gibi at koşturur. Halk kitleleri kriz iletişiminin merkezinde, tamamen dilediğince at koşturan ve atı başı bozuk bir şekilde bilinçsizce oradan oraya süren medyanın hareketine teslim olmuş vaziyettedir. Hele de yönetilmeyen sosyal medya… Kafaların karıştırılması için birebirdir… Bilimsel olarak yönetilen bir kriz iletişiminde sosyal medyanın yönetimi konusunda kritik başarı faktörü 'birilerine' kalkıp “Hadi, siz birkaç tane tweet atın!” demek değildir…
Bilinçli ve planlı bir şekilde yönetilmeyen kriz iletişimi, krizin soğumasına engel olacağı gibi, tam tersine kaostan beslenenlerin önünü açar…
Durum bu kadar vahim midir? Evet o kadar vahimdir…
'Birlik ve beraberlik' demekle birlik ve beraberlik sağlanamıyor. Herkes ayrı telden iletişimi yürüttükçe, belirsizliğin ve kaosun iletişimini yapıyorsunuz demektir, krizin iletişimini yönetiyor değil…
Bunun parayla pulla alakası yoktur… Bilinç, bilgi, tecrübe, geleceği soyutlayabilme yetisi, iş disiplini ile ilişkisi vardır. Onbinler gönüllü olarak silaha sarılmak üzere askere başvuracak kadar fedakârlık yapabiliyorsa, Krizi, iletişimi yönetecek liderin bir işareti üzerine profesyonel iletişim dünyasının tamamı, bu konuda gönüllü olarak 'devlete' hizmet vermeye hazırdır. Bu olağanüstü etkili gücü mobilize etmek atla deve değildir, yeter ki, Krizin İletişimi konusundaki tespitlerde mutabık kalabilebilelim, kendi ayağımıza sıkmaya devam etmeyelim, herkesin kafasındaki, başta 1 Kasım seçimleri yapılabilecek mi, sorusunun yanıtı dahil, insanların zihinlerinde pek çok konuda oluşmuş müphemiyeti ortadan kaldıralım…