'Var' olmak ile 'Varlık' olmak arasındaki ince çizgi...
25 Eylül 2009 Akşam Gazetesi
Avrupa'nın neredeyse her ülkesinde asırlık kuruluşlara rastlarsınız. Kapısında, mönüsünde Almancasıyla 'Seit', İnglizcesiyle 'Since'('den beri) yazan restoran sayısı az değildir... Kuruluşların antetli kağıtlarında 'gegründet...', 'established...' (...tarihinde kurulmuştur) notunu görmek ciddi bir itibar unsurudur...
Ne yazık ki kültürel zenginliği ve derinliği bir hayli eskiye dayanan ülkemizde bu tür itibar işaretlerine rastlamak zordur... Genç Cumhuriyet, geçmişiyle hesaplaşırken Fransızlar, İtalyanlar, İngilizler, Almanlar gibi davranamamış...
Hele Almanlar!.. Üzerlerinden iki dünya savaşının mağlubiyeti geçmiş. Taş taş üstünde kalmamış; yer ile yeksan olmuş bu ülkede geleneksel kurumlar dimdik ayakta kalmış... Buna zamanında Hitler'in Nazi rejimiyle işbirliği ve iş yapmış olan bugünün devasa kuruluşları da dahildir...
Ondokuzuncu yüzyıldan, ya da daha öncesinden kalma kaç kurum tanıyorsunuz Türkiye'de? Darülziyafe mi?.. Yoksa Rahmi M. Koç'un girişimiyle Vehbi Koç Vakfı tarafından İstanbul'a kazandırılmış olan Zeyrekhane mi? Yavuz İskenderoğlu'nun marka haline getirmek için çırpındığı 'Kebapçı İskender' mi? Pandeli Usta'nın yeri kaç yıllıktı?
Marka yönetimini kavramak için öncelikle 'sürdürebilirlik', 'gelenek oluşturma' meselesini iyice anlamak gerekir...
Elimdeki dergiye bu duygularla bakıyordum. Babam okurdu... Ben de okurdum. Çocukluğumuzda aile dostlarımızın imzalı yazılarını görmek bir garip gelirdi... Bizim Salim Rıza amca... Koskoca Salim Rıza Kırkpınar... Ne ki?.. Benim ilkokuldan sınıf arkadaşım Yıldız'ın babası canım... Ya da babamın briç arkadaşı Salih Murat Amca... Atatürk'ün himayesindeki büyük Profesör Salih Murat Uzdilek...
Varlık Dergisi...
Künyeye bakıyorum... Aylık edebiyat ve kültür dergisi, 77. Yıl, sayı 1224 (Yani binikiyüzyirmidört aydır çıkıyormuş), 1 Eylül 2009... Dikkatinizi çekerim 'Eylül 2009 değil '1 Eylül 2009'... Yani net vaat var: 'Ayın birinde çıkarım, herhangi bir gününde değil...'
Künyeye devam edelim... ISSN 1300-1728, Yayın türü: Yerel süreli yayın. Kurucusu: Yaşar Nabi Nayır. Sahibi: Varlık Yayınları AŞ adına Ekin Nayır (Yaşar Nabi Bey'in kızına koyduğu ad da ilginç: 'Ekin', yani Kültür...) Yazı İşleri Yönetmeni: Filiz Nayır Deniztekin...
Türkiye'de herhangi bir markayı sıfırdan yaratmak ve yaşatmak isteyenlere tavsiyem gidip Varlık Dergisi'ni incelemeleri. Ekin ve Filiz Hanım'larla konuşmaları ve pek çok yayınevi sahibinin don değiştirir gibi onu açıp bunu kapattığı bir dönemde 77 yıl bir dergi markasını sürdürmenin neme nem bir şey olduğunu öğrenmeye çalışmaları...
Derginin yıllık abone bedeli 80 TL... Rakamın anlaşılması için küçük bir karşılaştırma: Alaçatı'da bir şişe 'Corvus Blend No: 3'ün restoranlarda fiyatı 180 TL. (İstanbul Şans Restaurant'ta 125 TL, Internet'te 55.09)...
Hemen abone oldum... Okumasak da Cumhuriyet almak gibi bir şey. Ayrıca her ikisinde de okunacak bir sürü şey var...
Varlık da Cumhuriyet gibidir... Ülkenin yayın hayatında en değerli markalarıdır bunlar. Pek çok işadamının yıllardır Cumhuriyet'e sulanmalarının nedeni de markanın itibarından kaynaklanmaktadır... Varlık ve Cumhuriyet belki 'kıymetli' (asset) değillerdir ama çok 'değerlidirler' (value)...
'Var olmak' ve 'varlık' iki ayrı kavramdır. Her varlık var olamaz... Marka olmak için her ikisini de aynı anda yaşayabilmek ve yaşatabilmek gerekir. Bu çerçeveden bakıldığında Varlık'ın hem 'var olduğunu' hem de 'varlık' olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz (İnternet ortamında bazılarının Varlık'ın varlık olma yolunda iyi yönetilmediğini iddia etmelerine inat...)
Varlık'a ve Nayır ailesine 77 kere maşallah... Nice 77 yıllara...
Avrupa'nın neredeyse her ülkesinde asırlık kuruluşlara rastlarsınız. Kapısında, mönüsünde Almancasıyla 'Seit', İnglizcesiyle 'Since'('den beri) yazan restoran sayısı az değildir... Kuruluşların antetli kağıtlarında 'gegründet...', 'established...' (...tarihinde kurulmuştur) notunu görmek ciddi bir itibar unsurudur...
Ne yazık ki kültürel zenginliği ve derinliği bir hayli eskiye dayanan ülkemizde bu tür itibar işaretlerine rastlamak zordur... Genç Cumhuriyet, geçmişiyle hesaplaşırken Fransızlar, İtalyanlar, İngilizler, Almanlar gibi davranamamış...
Hele Almanlar!.. Üzerlerinden iki dünya savaşının mağlubiyeti geçmiş. Taş taş üstünde kalmamış; yer ile yeksan olmuş bu ülkede geleneksel kurumlar dimdik ayakta kalmış... Buna zamanında Hitler'in Nazi rejimiyle işbirliği ve iş yapmış olan bugünün devasa kuruluşları da dahildir...
Ondokuzuncu yüzyıldan, ya da daha öncesinden kalma kaç kurum tanıyorsunuz Türkiye'de? Darülziyafe mi?.. Yoksa Rahmi M. Koç'un girişimiyle Vehbi Koç Vakfı tarafından İstanbul'a kazandırılmış olan Zeyrekhane mi? Yavuz İskenderoğlu'nun marka haline getirmek için çırpındığı 'Kebapçı İskender' mi? Pandeli Usta'nın yeri kaç yıllıktı?
Marka yönetimini kavramak için öncelikle 'sürdürebilirlik', 'gelenek oluşturma' meselesini iyice anlamak gerekir...
Elimdeki dergiye bu duygularla bakıyordum. Babam okurdu... Ben de okurdum. Çocukluğumuzda aile dostlarımızın imzalı yazılarını görmek bir garip gelirdi... Bizim Salim Rıza amca... Koskoca Salim Rıza Kırkpınar... Ne ki?.. Benim ilkokuldan sınıf arkadaşım Yıldız'ın babası canım... Ya da babamın briç arkadaşı Salih Murat Amca... Atatürk'ün himayesindeki büyük Profesör Salih Murat Uzdilek...
Varlık Dergisi...
Künyeye bakıyorum... Aylık edebiyat ve kültür dergisi, 77. Yıl, sayı 1224 (Yani binikiyüzyirmidört aydır çıkıyormuş), 1 Eylül 2009... Dikkatinizi çekerim 'Eylül 2009 değil '1 Eylül 2009'... Yani net vaat var: 'Ayın birinde çıkarım, herhangi bir gününde değil...'
Künyeye devam edelim... ISSN 1300-1728, Yayın türü: Yerel süreli yayın. Kurucusu: Yaşar Nabi Nayır. Sahibi: Varlık Yayınları AŞ adına Ekin Nayır (Yaşar Nabi Bey'in kızına koyduğu ad da ilginç: 'Ekin', yani Kültür...) Yazı İşleri Yönetmeni: Filiz Nayır Deniztekin...
Türkiye'de herhangi bir markayı sıfırdan yaratmak ve yaşatmak isteyenlere tavsiyem gidip Varlık Dergisi'ni incelemeleri. Ekin ve Filiz Hanım'larla konuşmaları ve pek çok yayınevi sahibinin don değiştirir gibi onu açıp bunu kapattığı bir dönemde 77 yıl bir dergi markasını sürdürmenin neme nem bir şey olduğunu öğrenmeye çalışmaları...
Derginin yıllık abone bedeli 80 TL... Rakamın anlaşılması için küçük bir karşılaştırma: Alaçatı'da bir şişe 'Corvus Blend No: 3'ün restoranlarda fiyatı 180 TL. (İstanbul Şans Restaurant'ta 125 TL, Internet'te 55.09)...
Hemen abone oldum... Okumasak da Cumhuriyet almak gibi bir şey. Ayrıca her ikisinde de okunacak bir sürü şey var...
Varlık da Cumhuriyet gibidir... Ülkenin yayın hayatında en değerli markalarıdır bunlar. Pek çok işadamının yıllardır Cumhuriyet'e sulanmalarının nedeni de markanın itibarından kaynaklanmaktadır... Varlık ve Cumhuriyet belki 'kıymetli' (asset) değillerdir ama çok 'değerlidirler' (value)...
'Var olmak' ve 'varlık' iki ayrı kavramdır. Her varlık var olamaz... Marka olmak için her ikisini de aynı anda yaşayabilmek ve yaşatabilmek gerekir. Bu çerçeveden bakıldığında Varlık'ın hem 'var olduğunu' hem de 'varlık' olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz (İnternet ortamında bazılarının Varlık'ın varlık olma yolunda iyi yönetilmediğini iddia etmelerine inat...)
Varlık'a ve Nayır ailesine 77 kere maşallah... Nice 77 yıllara...