‘Vazgeçmek özgürlüktür’…
12 mayıs 2015 yeni şafak
Yukarıdaki başlık, bizim kitaplarımızdan birinin adı… Vazgeçmek, ilişki ve iletişim yönetiminde bazen çok etkili bir araç olarak ortaya çıkar… Hele de 'Sabah Ülkelerinde'… Bildiğiniz üzere Hıristiyan Batı'daki ülkeler 'Akşam Ülkeleri' (Abendland), Müslüman, Doğu Hint, Şinto, Budizm gibi din ve kültürlerin egemen olduğu Doğu memleketleri ise Sabah Ülkeleri (Morgenland) olarak anılır…
İşte o Morgenland ülkelerinde 'Vazgeçmek' genel insanlık vicdanında ve o kişinin vicdani muhasebesinde ciddi bir 'üstünlük' sağlar…
Şimdi gelin bugün biraz uçalım… Yani reel dünyadan, günlük politik itiş kakıştan iyice uzaklaşalım ve pek de gerçekçi olmayan varsayımlardan yola çıkarak bazı tablolar çizmeyi deneyelim…
Varsayalım ki, Cumhurbaşkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan bir 'ulusa sesleniş' programı düzenliyor, tarihi bir açıklama yapıyor ve diyor ki:
“Başkanlık sistemi halkın iradesiyle kabul edilecek olursa, ben şahsen Başkanlığa aday olmayacağım!”
Olacak iş değil ya, bir an için böyle bir çıkış yaptığını düşünelim…
Peki, ne olur sizce?..
Herkes önce şöyle bir susup, önünü ilikler mi?.. İlikler…
Gerekli Anayasa değişikliği; Başkanlık sistemi 2024'ten geçerli olmak üzere yapılabilir mi?.. Yapılabilir…
Peki, bu yaklaşım ve davranış Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elini kolunu sallaya sallaya ikinci 5 yıllık dönem için de Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlar mı? Kamu vicdanı bu 'vazgeçişi' unutmaz ve gereğini yapar. Ciddi bir majör hata yapılmazsa Erdoğan'ı daha da büyük bir oranla devletin başında tutar…
Yeni Başkan da 2024'te işbaşına gelir…
Muhalefeti bir anda susturacak, Erdoğan'ın 9 yıllık Cumhurbaşkanlığını garanti altına alacak ve sosyal barışı tesis edebilecek bu senaryo çok mu gerçek dışıdır?..
Bizce hayır…
Çünkü bizim kültür ve değerlerimizde 'Vazgeçmek' kamu vicdanında her zaman bir 'yücelme' vesilesidir…
Herkese kazandıran şampiyonluk
Firmaların aslında ticari anlamda spor takımlarını desteklemeleri ve onlara isimlerini vermeleri kapitalizmin gelişmesiyle giderek güçlenmiş bir pazarlama iletişimi uygulamasıdır. Eğer bu iş doğru dürüst yapılırsa tam bir 'kazan-kazan ilişkisi' ortaya çıkabilir. Efes, Ülker, Banvit, Pınar, Torku, Çaykur, Medicana, Vakıfbank ve Tofaş gibi firmalar içinde bu işi en iyi yapanlardan biri de hiç şüphesiz Eczacıbaşı'dır. Türkiye'de gençlere voleybolu sevdirecek kadar üst üste şampiyonluklar kazanmış, Eczacıbaşı Vitra Takımı (kadın voleybol) CEV Denizbank Kadınlar Voleybol Şampiyonlar Ligi şampiyonu olduktan sonra şimdi de Dünya Şampiyonluğu'nu aldı. Hem Türkiye kazandı hem Eczacıbaşı marka değerine değer katarak kazandı. Hem voleybolcular transfer ücretlerini artırarak kazandılar, hem medya manşetlere taşıyacak konu bulduğu için kazandı. Hem de voleybola gönül veren tüm sporseverler kazandılar.
Bu yıl 20. başarılı senesini kutlayan Türkiye Bilişim Vakfı'nın kuruluşundan beri birlikte olduğumuz değerli başkanı ve Eczacıbaşı Spor Kulübü'nün de başkanlığını yürüten Faruk Eczacıbaşı başta olmak üzere takıma emeği geçen herkesi ve Eczacıbaşı Ailesi'ni gönülden kutluyoruz.
Darısı tüm firma kulüplerimizin başına . . .
İşte o Morgenland ülkelerinde 'Vazgeçmek' genel insanlık vicdanında ve o kişinin vicdani muhasebesinde ciddi bir 'üstünlük' sağlar…
Şimdi gelin bugün biraz uçalım… Yani reel dünyadan, günlük politik itiş kakıştan iyice uzaklaşalım ve pek de gerçekçi olmayan varsayımlardan yola çıkarak bazı tablolar çizmeyi deneyelim…
Varsayalım ki, Cumhurbaşkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan bir 'ulusa sesleniş' programı düzenliyor, tarihi bir açıklama yapıyor ve diyor ki:
“Başkanlık sistemi halkın iradesiyle kabul edilecek olursa, ben şahsen Başkanlığa aday olmayacağım!”
Olacak iş değil ya, bir an için böyle bir çıkış yaptığını düşünelim…
Peki, ne olur sizce?..
Herkes önce şöyle bir susup, önünü ilikler mi?.. İlikler…
Gerekli Anayasa değişikliği; Başkanlık sistemi 2024'ten geçerli olmak üzere yapılabilir mi?.. Yapılabilir…
Peki, bu yaklaşım ve davranış Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın elini kolunu sallaya sallaya ikinci 5 yıllık dönem için de Cumhurbaşkanı seçilmesini sağlar mı? Kamu vicdanı bu 'vazgeçişi' unutmaz ve gereğini yapar. Ciddi bir majör hata yapılmazsa Erdoğan'ı daha da büyük bir oranla devletin başında tutar…
Yeni Başkan da 2024'te işbaşına gelir…
Muhalefeti bir anda susturacak, Erdoğan'ın 9 yıllık Cumhurbaşkanlığını garanti altına alacak ve sosyal barışı tesis edebilecek bu senaryo çok mu gerçek dışıdır?..
Bizce hayır…
Çünkü bizim kültür ve değerlerimizde 'Vazgeçmek' kamu vicdanında her zaman bir 'yücelme' vesilesidir…
Herkese kazandıran şampiyonluk
Firmaların aslında ticari anlamda spor takımlarını desteklemeleri ve onlara isimlerini vermeleri kapitalizmin gelişmesiyle giderek güçlenmiş bir pazarlama iletişimi uygulamasıdır. Eğer bu iş doğru dürüst yapılırsa tam bir 'kazan-kazan ilişkisi' ortaya çıkabilir. Efes, Ülker, Banvit, Pınar, Torku, Çaykur, Medicana, Vakıfbank ve Tofaş gibi firmalar içinde bu işi en iyi yapanlardan biri de hiç şüphesiz Eczacıbaşı'dır. Türkiye'de gençlere voleybolu sevdirecek kadar üst üste şampiyonluklar kazanmış, Eczacıbaşı Vitra Takımı (kadın voleybol) CEV Denizbank Kadınlar Voleybol Şampiyonlar Ligi şampiyonu olduktan sonra şimdi de Dünya Şampiyonluğu'nu aldı. Hem Türkiye kazandı hem Eczacıbaşı marka değerine değer katarak kazandı. Hem voleybolcular transfer ücretlerini artırarak kazandılar, hem medya manşetlere taşıyacak konu bulduğu için kazandı. Hem de voleybola gönül veren tüm sporseverler kazandılar.
Bu yıl 20. başarılı senesini kutlayan Türkiye Bilişim Vakfı'nın kuruluşundan beri birlikte olduğumuz değerli başkanı ve Eczacıbaşı Spor Kulübü'nün de başkanlığını yürüten Faruk Eczacıbaşı başta olmak üzere takıma emeği geçen herkesi ve Eczacıbaşı Ailesi'ni gönülden kutluyoruz.
Darısı tüm firma kulüplerimizin başına . . .