Ne zaman içimizden bir ‘Ohh!’ demek gelecek?..
01 aralık 2015 Derin Ekonomi
Ne zaman içimizden bir ‘Ohh!’ demek gelecek?..
Çocukluk yıllarında babamların aile dostlarıyla biraraya geldiklerindeki sohbetlerinden kulağıma ne tür tespitler takılmışsa; onlar hâlâ geçerliliğini koruyor sanki... “Efendim, memleketin üstünde kara bulutlar dolaşıyor!..”
Ne zaman dolaşmamıştı ki?..
Memleket ne zaman biraz huzur bulmaya yeltense, mutlaka bir çelişki patlar…
Ne zamandan beri?..
Bana sorarsanız Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgede gücünü ve kontrolünü yitirmeye başladığından bu yana. O ne zaman başlamış? Osmanlı’nın bir gün bile itibar etmediği Hıristiyan Batı’nın ‘sömürgecilik’ ekonomisinin filizlenmesi; yaşadığımız bölgede petrolün ve diğer fosil enerji kaynaklarının ortaya çıkması ve de sanayi devrimine akıl almaz bir hız veren ‘patlamalı motorların’ bulunmasıyla…
Yoksa, bulunduğumuz bölgede ABD, Rusya, Çin, İran, Fransız askeri birliklerinin ne işi var dersiniz?
Çocukluğumdan kulağımda takılı kalan bir başka tespit de İstanbul Erkek Lisesi’nden sınıf arkadaşım 40 yıllık Derimod’un kurucu ortaklarından iş adamı Ümit Zaim’in de sıklıkla alay konusu yaptığı o ünlü ‘umut ışığı cümlesi’dir: “Bu yılı bir atlatalım, gelecek yıl karada ölüm yok!”
Ümit, “Ben bu cümleyi her yıl değişik kişilerden duyarım” der. Aynı şey benim için de geçerlidir. Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Eğer terör ve şiddeti engellemek istiyorsanız, biraz daha az kazanın, yoksullarla paylaşın!” dediği zaman; kendisini fazla ciddiye almayanlar, Sayın Ali Koç’un kapitalizmin kaderi üzerine ettiği laflara da gülüp geçtiler belki…
Rahmetli Halit Refiğ üstadım, uzun yürüyüşlerimizden birinde yaklaşık 30 yıl önce, yani daha Sovyetler çökmemişken, demişti ki:”Temel çelişki, isçi sınıfı ile burjuvazi arasında değil, zengin Kuzey ile fakir Güney arasında oluşacak. Bir de canlılığın sürdürülebilirliği konusu insanlığı en önemli meselesi haline gelecek…”
Tanıklar ve ustanın yazdıkları olmasa, bu kadar isabetli tahmin yapılması, inandırıcı bulunmayabilirdi. Bugün göçmen meselesine bakın ve de küresel ısınma ile iklim değişikliğine, hele de bölgemizdeki huzursuzluğa…
Sonra da Credit Suisse kuruluşunun bu yıl altıncısını yaptırdığı araştırma sonucu ortaya çıkan Dünyadaki Zenginlik Tablosuna bir göz atın… Dünyanın nereye doğru gittiğini anlamak mümkün olacaktır…
Listede açık ara ile birinci sırada kişi başına 567 bin dolarlık ortalama servete sahip olan İsviçreliler geliyor. İkincilik 400 bin dolarlık servet ile Yeni Zelandalılar’da. Onları 365 bin dolar ile Avustralyalılar izliyor. Sonra 353 bin dolarla ABD geliyor. Bu sıralamaya en yakın olan AB ülkesi ise 262 bin dolar ile Fransızlar. Bir sonraki ülke olan Belçika’da ise kişi başına ortalama servet 259 bin dolar.
Raporda yer alan grafiklerden bazıları dünyadaki zenginlik dağılımındaki duruma hemen ışık tutuyor. İlk grafik pastasında dolar milyonerlerinin sayısının ülkelere göre orantısal dağılımı verilmiş. Milyonerlerin %88’i 13 ülkede toplanırken, dünyanın geri kalan tüm ülkelerine %12’si düşmüş (!):
Çocukluk yıllarında babamların aile dostlarıyla biraraya geldiklerindeki sohbetlerinden kulağıma ne tür tespitler takılmışsa; onlar hâlâ geçerliliğini koruyor sanki... “Efendim, memleketin üstünde kara bulutlar dolaşıyor!..”
Ne zaman dolaşmamıştı ki?..
Memleket ne zaman biraz huzur bulmaya yeltense, mutlaka bir çelişki patlar…
Ne zamandan beri?..
Bana sorarsanız Osmanlı İmparatorluğu’nun bölgede gücünü ve kontrolünü yitirmeye başladığından bu yana. O ne zaman başlamış? Osmanlı’nın bir gün bile itibar etmediği Hıristiyan Batı’nın ‘sömürgecilik’ ekonomisinin filizlenmesi; yaşadığımız bölgede petrolün ve diğer fosil enerji kaynaklarının ortaya çıkması ve de sanayi devrimine akıl almaz bir hız veren ‘patlamalı motorların’ bulunmasıyla…
Yoksa, bulunduğumuz bölgede ABD, Rusya, Çin, İran, Fransız askeri birliklerinin ne işi var dersiniz?
Çocukluğumdan kulağımda takılı kalan bir başka tespit de İstanbul Erkek Lisesi’nden sınıf arkadaşım 40 yıllık Derimod’un kurucu ortaklarından iş adamı Ümit Zaim’in de sıklıkla alay konusu yaptığı o ünlü ‘umut ışığı cümlesi’dir: “Bu yılı bir atlatalım, gelecek yıl karada ölüm yok!”
Ümit, “Ben bu cümleyi her yıl değişik kişilerden duyarım” der. Aynı şey benim için de geçerlidir. Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Eğer terör ve şiddeti engellemek istiyorsanız, biraz daha az kazanın, yoksullarla paylaşın!” dediği zaman; kendisini fazla ciddiye almayanlar, Sayın Ali Koç’un kapitalizmin kaderi üzerine ettiği laflara da gülüp geçtiler belki…
Rahmetli Halit Refiğ üstadım, uzun yürüyüşlerimizden birinde yaklaşık 30 yıl önce, yani daha Sovyetler çökmemişken, demişti ki:”Temel çelişki, isçi sınıfı ile burjuvazi arasında değil, zengin Kuzey ile fakir Güney arasında oluşacak. Bir de canlılığın sürdürülebilirliği konusu insanlığı en önemli meselesi haline gelecek…”
Tanıklar ve ustanın yazdıkları olmasa, bu kadar isabetli tahmin yapılması, inandırıcı bulunmayabilirdi. Bugün göçmen meselesine bakın ve de küresel ısınma ile iklim değişikliğine, hele de bölgemizdeki huzursuzluğa…
Sonra da Credit Suisse kuruluşunun bu yıl altıncısını yaptırdığı araştırma sonucu ortaya çıkan Dünyadaki Zenginlik Tablosuna bir göz atın… Dünyanın nereye doğru gittiğini anlamak mümkün olacaktır…
Listede açık ara ile birinci sırada kişi başına 567 bin dolarlık ortalama servete sahip olan İsviçreliler geliyor. İkincilik 400 bin dolarlık servet ile Yeni Zelandalılar’da. Onları 365 bin dolar ile Avustralyalılar izliyor. Sonra 353 bin dolarla ABD geliyor. Bu sıralamaya en yakın olan AB ülkesi ise 262 bin dolar ile Fransızlar. Bir sonraki ülke olan Belçika’da ise kişi başına ortalama servet 259 bin dolar.
Raporda yer alan grafiklerden bazıları dünyadaki zenginlik dağılımındaki duruma hemen ışık tutuyor. İlk grafik pastasında dolar milyonerlerinin sayısının ülkelere göre orantısal dağılımı verilmiş. Milyonerlerin %88’i 13 ülkede toplanırken, dünyanın geri kalan tüm ülkelerine %12’si düşmüş (!):
Bir de ilk 20 ülkede 50 milyon – 100 milyonluk servetten başlayıp 1 milyara kadar nasıl dağıldığını gösteren tablo da şöyle:
Bir başka ilk 20’de de ülkelerdeki 2015 yılında tespit edilen milyoner sayısı ile 2020 için tahmin edilen milyoner sayısı arasındaki değişim yansıtılmış:
Bütün bu gerçeklik içinde bir güzel “Ohh!” çekeceğimiz bir dönemi en azından benim kuşağın göreceğine pek inanamıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’nın tavsiyesine içinde yaşadığımız bu sistemde birilerinin uyacağına inanan varsa tabii onu bilemem… Yoksa Romalı komik tiyatro yazarı Titus Maccius Plautus’un ilk kez bir oyununda kullandığı o Latin sözü, geçerliliğini yitirdi de bizim mi haberimiz yok: “Homo homini lupus” (İnsan insanın kurdudur)…