Ağlaşmayalım...
06 ağustos 2024 yeni şafak
Savaşların, küresel veya yerel çatışma koşullarının oluşturduğu belirsizlik ortamları, iletişim konusunda da kaosu, bir başka deyişle ‘düzensizliğin düzeni’ni tetikler...
Bilindiği üzere devletin ahlakı değil, adabı (etik) olur... Yukarıda ifade etmeye çalıştımız koşullar çerçevesinde bu adap, çok ciddi esnemelere maruz kalır... Bu durumda devlet, millet adına ortaya koyduğu çıkarları için Makyavelist bir anlayışla, hedeflere yönelen her yolu mubah kabul eder.
Instagram’a erişimin ülkemizden engellenmesini biraz da bu bakış açısıyla ele almak yanlış olmaz... Sürecin nasıl ilerlediğini, 4 Ağustos Pazar günkü yazısında refikimiz Ersin Çelik ayrıntısıyla dile getirmiş. Ne olmuşu, nasıl olmuşu anlamak için mutlaka göz atmakta yarar var.
Biz ise çatışma ortamlarında iletişimin her türlü melanet (kötülük) için kullanılması, devletlerin, çıkar çevrelerinin, başta sosyal medya olmak üzere iletişim kanallarını tezvirat (karalama) ve dezenformasyon (yanıltıcı, yanlış bilgilendirme) için devreye alması karşısında ne yapılması gerektiğini vurgulamaya çalışalım...
Önce, nelerin işe yaramadığına bakalım:
Bunları dikkate almadığımız sürece, biz daha çok ağlaşırız...
Günün sözü
“Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir...”
Ziya Paşa
İletişim Aklı 51
İletişim Aklı, müphemiyet durumlarında yorganın altına saklanmaz. Çünkü bilir ki, algılama ve itibar en çok böyle zamanlarda korunmalıdır. Aksi, yalnızca geleceği değil, geçmişin birikimini de yerle bir edebilir.
Gözümüze takılanlar…
Bilindiği üzere devletin ahlakı değil, adabı (etik) olur... Yukarıda ifade etmeye çalıştımız koşullar çerçevesinde bu adap, çok ciddi esnemelere maruz kalır... Bu durumda devlet, millet adına ortaya koyduğu çıkarları için Makyavelist bir anlayışla, hedeflere yönelen her yolu mubah kabul eder.
Instagram’a erişimin ülkemizden engellenmesini biraz da bu bakış açısıyla ele almak yanlış olmaz... Sürecin nasıl ilerlediğini, 4 Ağustos Pazar günkü yazısında refikimiz Ersin Çelik ayrıntısıyla dile getirmiş. Ne olmuşu, nasıl olmuşu anlamak için mutlaka göz atmakta yarar var.
Biz ise çatışma ortamlarında iletişimin her türlü melanet (kötülük) için kullanılması, devletlerin, çıkar çevrelerinin, başta sosyal medya olmak üzere iletişim kanallarını tezvirat (karalama) ve dezenformasyon (yanıltıcı, yanlış bilgilendirme) için devreye alması karşısında ne yapılması gerektiğini vurgulamaya çalışalım...
Önce, nelerin işe yaramadığına bakalım:
- Kınama mesajları. (Muhataplarının bir kulağından girer, öteki kulağından çıkar)
- Her türden yasak ve engel. (VPN teknolojisiyle bunları aşmak çocuk oyuncağı)
- Yeni yasal düzenlemeler, cezaların artırılması (Cezaların caydırıcılığa pek hizmet etmediği insanlık tarihi boyunca bilinir)
- Önce ‘anlayış’ değişikliği: PKK ile mücadelede başarıyı getiren nasıl ki asimetrik savaşa karşı düzenli ordu sisteminin yerine, ‘asimetriğe karşı asimetrik’ yaklaşımı olduysa; sosyal medya platformları hususundaki temel fikriyatı benzer şekilde, yani asimetrik bir saldırıya göre pozisyon alarak yenilemek yerinde bir tavırdır.
- İstihbarat çalışmalarında olduğu gibi, casuslukla mücadelede nasıl ki ‘karşı casusluk’ sistemleri kurmak, ekipleri yetiştirmek, birimleri hazırlamak, uygun bütçeyi tahsis etmek gerekiyorsa ve ülkemiz bunu başarıyla uyguluyorsa; benzer bir sistemin her türden iletişim kanalı için ‘asimetrik’ anlayışla tesis edilmesi şarttır.
- Dünyaya sesimizi duyuracak, her türden tezvirata, melanete ve dezenformasyon hak ettiği biçimde cevap veren, içerik üreten, reaktif olmakla yetinmeyip proaktif davranan, alternatif, saygın ve daha da popüler dijital ve analog birkaç kanalla rekabete orta yerinden dalınmalıdır...
Bunları dikkate almadığımız sürece, biz daha çok ağlaşırız...
Günün sözü
“Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir...”
Ziya Paşa
İletişim Aklı 51
İletişim Aklı, müphemiyet durumlarında yorganın altına saklanmaz. Çünkü bilir ki, algılama ve itibar en çok böyle zamanlarda korunmalıdır. Aksi, yalnızca geleceği değil, geçmişin birikimini de yerle bir edebilir.
Gözümüze takılanlar…
- Altın Küre Ödülleri sinemada uluslararası kapsayıcılığı teşvik etmek amacıyla, bu yıl ilk kez vereceği “Uluslararası İkon Ödülü” törenini ABD dışında yapma kararı almıştı. GAİN Medya sponsorluğunda Bodrum’da düzenlenen töreni oyuncular Büşra Pekin ve Kerem Bürsin sunmuş. Sharon Stone’un ödül aldığı etkinliğe, Altın Küre Yönetim Kurulu Başkanı Helen Hoehne de katılmış (İpek İzci, Weber Shandwick). Uluslararası, hele ki bu denli tanınmış, takip edilen ve itibarlı organizasyonlara ev sahipliği yapmak, onunla yan yana gelen markalar için tanıtımdan öte, çeşitli fırsatlar barındırır. Bunlardan en önemlisi de ‘ilişki yönetimi’ alanında olanlardır. Çeşitli ortaklıklara, iş birliklerine ya da ilişkide olunan/olunması gereken çevrelere erişim imkânı sağlayan bu türden iletişim aksiyonlarının misafir ağırlamanın ötesinde faydaları ve işlevleri olduğu unutulmamalıdır…
- Sarp Apak, Lipton Ice Tea ile anlaşmış. Demet Evgar, Selpak’ın marka yüzü olmuş. Adidas, “Team Türkiye” koleksiyonunu Cem Yılmaz’la çektiği film serisiyle tanıtıyormuş. Yağmur Tanrısevsin, Oral-B iletişim kampanyalarında yer alacakmış. Marka-şöhret (celebrity) iş birlikleri iki taraf için de çok ciddi fırsatlar barındırdığı için “kârlı işler” gibi algılanırlar. Ancak, bu iş birliklerinin aynı zamanda büyük riskler taşıdıkları çoğunlukla göz ardı edilir. Şöhretler açısından, her iş birliği biraz aşınmayı da beraberinde getirir, kontrollü davranılmazsa geriye hiçbir şey kalmaz… Markalar açısından ise şöhretlerin insani her zaafı bağlayıcı olacaktır. O nedenle iki tarafın da kendini en üst düzeyde güvenceye alması elzemdir (Bkz. Icardi ve eşi Nara’nın rol aldığı reklam).
- Sokak hayvanları ile ilgili düzenlemeler içeren 17 maddelik “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Şimdi top, Yasa’yı uygulayacak belediyelerde ve onları kontrol edecek olan halkımızla, medyamızda. Yasa nasıl işliyor, nasıl uygulanıyor, ne kadar zamanda kaç hayvan, hangi nedenle -iddia edildiği gibi- katlediliyor? Bilmek hepimizin hakkı, değil mi?!..