Babaoğlu'ndan marka dersi
02 Şubat 2009 Akşam Gazetesi
İş ve iletişim yönetimine meraklıysanız (değilseniz zaten iş ve yönetim meselelerinden uzak durun), Haşmet Babaoğlu'nun 26 Ocak Pazartesi günü yayınlanan yazısını internetten bulup mutlaka okuyun...
Yazının başlığı şu: 'Ligimizin marka değeri varmış.. mış.. mış..'
Haşmet Babaoğlu futbolla ilgili üst düzey yöneticilerin 'Ligin marka değerini düşürmeyin!' şeklindeki mesajlarını irdeliyor ve soruyor: 'Bu ligin gerçek bir 'marka değeri' var mı?'
Yazının ilerleyen bölümlerden dikkatimi çeken önemli tespitler şöyle:
'Bu kadar kolay mı bu iş?'
'Ürünün para getirmesinin markayla ve marka değeriyle aynı şey olmadığını nasıl göremiyorsunuz?'
'Modern anlamda marka demek ürün ile müşteri arasındaki geleceğe uzanan bir ilişki; bir 'vaat' demektir.'
'Yüksek bir marka değeri bağımlılık yaratmakla mümkündür.'
'Şirket değeriyle marka değeri aynı şey değildir.'
'Kulüplerin bu kadar kötü yönetildiği bir ligin marka değeri olabilir mi ki, medya kalkıp onu aşağı çekiyor olsun?'
Haşmet Babaoğlu, pazarlama iletişimi uzmanı değil. Hayatını marka yönetiminden de kazanmıyor. Ama kafası çalışıyor... Bu konuyla ilgili tespitlerini, mutlaka dikkatle okumalıyız. Özellikle Türkiye'de neyin marka olup neyin olmadığını bir türlü anlamayan profesyonel yöneticilerimiz bu satırları okuyup tartışmalı...
Aklınıza sağlık Haşmet Bey...
125. yılda kutlama yarışı
Konu futbol olunca okuyucu tepkisi ne hikmetse misliyle artıyor... İstanbul Erkek Lisesi'nin 125. Kuruluş Yılı ile ilgili yazımda, Fenerbahçe Futbol Takımı'nın Bursaspor ile yapacağı Fortis Kupası maçına 125. Yılı kutlayan bir pankart ile çıkacağını, Galatasaray Kulübü'nden ise henüz olumlu bir yanıt çıkmadığını, Fenerbahçe Kulübü'nün her zamanki kurumsallaşma ve hızlı hareket etme konusunda bir adım önde olduğunu yazmıştık.
Liseden kardeşim Prof. Dr. Atilla Altop kardeşim bir düzeltme mesajı göndermiş; demiş ki: 'Sanırım gözünüzden kaçmış olacak. Bu konuda öncülüğü -çoğu zaman olduğu gibi- Beşiktaş Kulübü yapmıştır ve daha Fenerbahçe Kulübü'nden yanıt gelmemişken, Beşiktaş Futbol Takımı 24.01.2009 tarihinde Denizlispor ile yaptığı lig maçına İstanbul Erkek Lisesi'nin 125. Kuruluş Yılı'nı kutlayan bir pankart ile çıkmıştır. Bu hususu hatırlatmak istedim.'
Hocam ve Beşiktaşlılar bağışlasınlar; hata bilgi eksikliğinden kaynaklanmış...
Bir başka küçük hata daha yapacakken arkadaşlarımız uyardı...
Bu kez konu Fenerbahçelilerin çıkardıkları devasa 'Asr-ı Fener' kitabı... Taşımak için yanınızda bir 'Portör' bulundurmanız gereken kitabın içeriğini bilemem ancak olayın kendisi, Fenerbahçelilerin ticari anlamda 'işbilir' projelerinin bir yenisi olarak örnek teşkil ediyor... Daha ilk adımda 5 milyon 325 bin Euro toplamışlar... 2007 adet basılıp numaralandırılmış olan eseri alanlar mutlaka anlamlı bir bağlantı kuruyorlar... Örneğin Fener'in de sponsoru olan Avea, 555 No'lu kitabı satın almış... O ekipten arkadaşlarla konuşurken uyardılar: 'Bu proje ile kıyaslanmayacak kadar mütevazı boyutta da olsa, diğer kulüpler de yapmışlar benzer kitaplar. 'İlk Fener yaptı' denince alınıyorlar...'
Alınacaklarına işin ticari boyutunu Fener gibi yönetmeye, her işe bir 'proje olarak' bakmaya çalışsalar...
İş ve iletişim yönetimine meraklıysanız (değilseniz zaten iş ve yönetim meselelerinden uzak durun), Haşmet Babaoğlu'nun 26 Ocak Pazartesi günü yayınlanan yazısını internetten bulup mutlaka okuyun...
Yazının başlığı şu: 'Ligimizin marka değeri varmış.. mış.. mış..'
Haşmet Babaoğlu futbolla ilgili üst düzey yöneticilerin 'Ligin marka değerini düşürmeyin!' şeklindeki mesajlarını irdeliyor ve soruyor: 'Bu ligin gerçek bir 'marka değeri' var mı?'
Yazının ilerleyen bölümlerden dikkatimi çeken önemli tespitler şöyle:
'Bu kadar kolay mı bu iş?'
'Ürünün para getirmesinin markayla ve marka değeriyle aynı şey olmadığını nasıl göremiyorsunuz?'
'Modern anlamda marka demek ürün ile müşteri arasındaki geleceğe uzanan bir ilişki; bir 'vaat' demektir.'
'Yüksek bir marka değeri bağımlılık yaratmakla mümkündür.'
'Şirket değeriyle marka değeri aynı şey değildir.'
'Kulüplerin bu kadar kötü yönetildiği bir ligin marka değeri olabilir mi ki, medya kalkıp onu aşağı çekiyor olsun?'
Haşmet Babaoğlu, pazarlama iletişimi uzmanı değil. Hayatını marka yönetiminden de kazanmıyor. Ama kafası çalışıyor... Bu konuyla ilgili tespitlerini, mutlaka dikkatle okumalıyız. Özellikle Türkiye'de neyin marka olup neyin olmadığını bir türlü anlamayan profesyonel yöneticilerimiz bu satırları okuyup tartışmalı...
Aklınıza sağlık Haşmet Bey...
125. yılda kutlama yarışı
Konu futbol olunca okuyucu tepkisi ne hikmetse misliyle artıyor... İstanbul Erkek Lisesi'nin 125. Kuruluş Yılı ile ilgili yazımda, Fenerbahçe Futbol Takımı'nın Bursaspor ile yapacağı Fortis Kupası maçına 125. Yılı kutlayan bir pankart ile çıkacağını, Galatasaray Kulübü'nden ise henüz olumlu bir yanıt çıkmadığını, Fenerbahçe Kulübü'nün her zamanki kurumsallaşma ve hızlı hareket etme konusunda bir adım önde olduğunu yazmıştık.
Liseden kardeşim Prof. Dr. Atilla Altop kardeşim bir düzeltme mesajı göndermiş; demiş ki: 'Sanırım gözünüzden kaçmış olacak. Bu konuda öncülüğü -çoğu zaman olduğu gibi- Beşiktaş Kulübü yapmıştır ve daha Fenerbahçe Kulübü'nden yanıt gelmemişken, Beşiktaş Futbol Takımı 24.01.2009 tarihinde Denizlispor ile yaptığı lig maçına İstanbul Erkek Lisesi'nin 125. Kuruluş Yılı'nı kutlayan bir pankart ile çıkmıştır. Bu hususu hatırlatmak istedim.'
Hocam ve Beşiktaşlılar bağışlasınlar; hata bilgi eksikliğinden kaynaklanmış...
Bir başka küçük hata daha yapacakken arkadaşlarımız uyardı...
Bu kez konu Fenerbahçelilerin çıkardıkları devasa 'Asr-ı Fener' kitabı... Taşımak için yanınızda bir 'Portör' bulundurmanız gereken kitabın içeriğini bilemem ancak olayın kendisi, Fenerbahçelilerin ticari anlamda 'işbilir' projelerinin bir yenisi olarak örnek teşkil ediyor... Daha ilk adımda 5 milyon 325 bin Euro toplamışlar... 2007 adet basılıp numaralandırılmış olan eseri alanlar mutlaka anlamlı bir bağlantı kuruyorlar... Örneğin Fener'in de sponsoru olan Avea, 555 No'lu kitabı satın almış... O ekipten arkadaşlarla konuşurken uyardılar: 'Bu proje ile kıyaslanmayacak kadar mütevazı boyutta da olsa, diğer kulüpler de yapmışlar benzer kitaplar. 'İlk Fener yaptı' denince alınıyorlar...'
Alınacaklarına işin ticari boyutunu Fener gibi yönetmeye, her işe bir 'proje olarak' bakmaya çalışsalar...