Başarının ‘gizli olmayan’ formülünü açıklıyoruz
27 haziran 2024 yeni şafak
Ölçümleme, değerlendirme, iyileştirme… Özel hayat da dâhil olmak üzere yaşamın her alanında gelişim ve başarı için anahtar bu kavramlarda gizli… Kişiler, kurum ya da kuruluşlar için bazen içinden çıkılmaz gibi görünebilen “Ne yapmalıyım” sorusunun yanıtı işte bu: Önce bir etrafına bakmalısın… Neler oluyor, neler düşünülüyor, nasıl algılanıyorsun…
Araştırma şirketi AREDA’nın 5 yıldır düzenli olarak kamuoyuna sunduğu “Sosyometre” adlı çalışması; Türkiye gündeminin yanı sıra, toplumsal değerlere, normlara, kurumlara, ilişkilere, algılara, beklentilere ve tutumlara odaklanıyor ve aylık periyotlarda 5 ana başlıkta yayınlanıyor.
Mayıs ayı Sosyometre’sine göre, gündemin ‘sıcak konuları’ ile ilgili Türk halkı şunları ifade etmiş:
1. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ölümünün dış ülkeler tarafından yapılan bir suikast (41,8) olduğunu düşünüyor ve helikopter enkazını İHA’ların bulmasından dolayı gurur duyuyor (55,2).
2. İsrail ile yapılan ticari faaliyetlerin askıya alınmasını (90,2) ve İsrail aleyhine Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne müdahil olmasını destekliyor (89,5).
3. Hükûmetin aldığı tasarruf tedbirlerinin etkili olmayacağını (73,2) düşünüyor.
4. Öğretmen atamalarında mülakat sınavını desteklemiyor (76,1).
5. Türkiye’nin Eurovision’a katılmama kararını doğru (54,7) buluyor.
6. Suriyeli göçmenleri kendi güvenliği için tehdit (73,4) olarak görüyor ve ekonomiye katkıdan çok zarar (79) verdiğini düşünüyor.
7. Akıllı telefonların kişisel güvenliği tehdit (68) ettiğini düşünüyor.
8. Düşen doğurganlık oranıyla başa çıkmak için hükûmetin politikalar geliştirmesi gerektiğini düşünüyor (79,8).
9. Çalışan kadınların doğum sonrası izni 1 yıla uzatılırsa nüfus artış hızının olumlu yönde etkileneceğini düşünüyor (52,6).
10. Belediyelerin kadınlara verdiği hizmetleri yetersiz (76,3) buluyor ve belediyelerin kadınlara, Kreş (34,7) ve Mesleki eğitim alanında (32,9) destek vermesi gerektiğini düşünüyor.
11. Müsavat Dervişoğlu yönetiminde İYİ Parti’nin daha kötüye (59,1) gideceğini düşünüyor.
12. Yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu düşünüyor (52,6).
13. Erdoğan’ın 28 Şubat komutanlarını affetmesini doğru (60) buluyor.
14. Türkiye’de ekonominin olumsuz (69,1) yönde seyrettiğini düşünüyor.
Her biri ayrı bir yazı, tartışma konusu olacak ağırlık taşıyan tespitler… “Bence” ile başlayan ve rahmetli Ömer Lütfi Mete’nin kıymetli analiziyle, “Bir fikri değil, insanın ruh hâlini” bildiren cümlelere, ‘yankı odaları’nın yanıltıcı, kışkırtıcı tutumuna rağmen hakikate yaklaşmak, halkı, hedef kitleyi doğru okumak ve buna uygun pozisyon almak, strateji ve taktik geliştirmek için ihtiyaç duyulabilecek ‘başlangıç noktası’ budur… Bu kadar açık, bu kadar ortadadır…
Günün sözü
“Anlamak masraflı iştir; emek ister, gayret ister, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa; biraz kötü niyet, biraz da cahillik kâfidir.”
Sezai Karakoç
İletişim Aklı 34
İletişim Aklı, doğru zamanda doğru mesajı doğru kişi veya kitleye iletmenin iletişim sürecinde karşılaşılabilecek hataları ve anlaşmazlıkları önlemeye yardımcı olabileceğini özümsemiştir.
Gözümüze takılanlar…
Araştırma şirketi AREDA’nın 5 yıldır düzenli olarak kamuoyuna sunduğu “Sosyometre” adlı çalışması; Türkiye gündeminin yanı sıra, toplumsal değerlere, normlara, kurumlara, ilişkilere, algılara, beklentilere ve tutumlara odaklanıyor ve aylık periyotlarda 5 ana başlıkta yayınlanıyor.
Mayıs ayı Sosyometre’sine göre, gündemin ‘sıcak konuları’ ile ilgili Türk halkı şunları ifade etmiş:
1. İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ölümünün dış ülkeler tarafından yapılan bir suikast (41,8) olduğunu düşünüyor ve helikopter enkazını İHA’ların bulmasından dolayı gurur duyuyor (55,2).
2. İsrail ile yapılan ticari faaliyetlerin askıya alınmasını (90,2) ve İsrail aleyhine Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne müdahil olmasını destekliyor (89,5).
3. Hükûmetin aldığı tasarruf tedbirlerinin etkili olmayacağını (73,2) düşünüyor.
4. Öğretmen atamalarında mülakat sınavını desteklemiyor (76,1).
5. Türkiye’nin Eurovision’a katılmama kararını doğru (54,7) buluyor.
6. Suriyeli göçmenleri kendi güvenliği için tehdit (73,4) olarak görüyor ve ekonomiye katkıdan çok zarar (79) verdiğini düşünüyor.
7. Akıllı telefonların kişisel güvenliği tehdit (68) ettiğini düşünüyor.
8. Düşen doğurganlık oranıyla başa çıkmak için hükûmetin politikalar geliştirmesi gerektiğini düşünüyor (79,8).
9. Çalışan kadınların doğum sonrası izni 1 yıla uzatılırsa nüfus artış hızının olumlu yönde etkileneceğini düşünüyor (52,6).
10. Belediyelerin kadınlara verdiği hizmetleri yetersiz (76,3) buluyor ve belediyelerin kadınlara, Kreş (34,7) ve Mesleki eğitim alanında (32,9) destek vermesi gerektiğini düşünüyor.
11. Müsavat Dervişoğlu yönetiminde İYİ Parti’nin daha kötüye (59,1) gideceğini düşünüyor.
12. Yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu düşünüyor (52,6).
13. Erdoğan’ın 28 Şubat komutanlarını affetmesini doğru (60) buluyor.
14. Türkiye’de ekonominin olumsuz (69,1) yönde seyrettiğini düşünüyor.
Her biri ayrı bir yazı, tartışma konusu olacak ağırlık taşıyan tespitler… “Bence” ile başlayan ve rahmetli Ömer Lütfi Mete’nin kıymetli analiziyle, “Bir fikri değil, insanın ruh hâlini” bildiren cümlelere, ‘yankı odaları’nın yanıltıcı, kışkırtıcı tutumuna rağmen hakikate yaklaşmak, halkı, hedef kitleyi doğru okumak ve buna uygun pozisyon almak, strateji ve taktik geliştirmek için ihtiyaç duyulabilecek ‘başlangıç noktası’ budur… Bu kadar açık, bu kadar ortadadır…
Günün sözü
“Anlamak masraflı iştir; emek ister, gayret ister, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa; biraz kötü niyet, biraz da cahillik kâfidir.”
Sezai Karakoç
İletişim Aklı 34
İletişim Aklı, doğru zamanda doğru mesajı doğru kişi veya kitleye iletmenin iletişim sürecinde karşılaşılabilecek hataları ve anlaşmazlıkları önlemeye yardımcı olabileceğini özümsemiştir.
Gözümüze takılanlar…
- İstanbul’un hem içinde hem de dışında olabilme keyfini bir süredir çıkarmak üzere yarı zamanlı da olsa Büyükada’ya yerleşme şansını elde ettik… Faytonların kalkması bir ölçüde iyi olmuştu (Keşke tenezzüh için New York’taki gibi birkaç tane bakımlısından bıraksalarmış)… Öte yandan Ada, atların dışkı kokularından kurtarıldı… Ulaşım için 13 kişi alan elektrikli minibüsler ile taksileri hizmete soktular. Ancak, geçen haftalarda bir de bakıldı ki bu sefer halkın “Azmanbüs” adını verdiği, büyük ama sadece 12 kişi alan midibüsler devreye sokulmuş. Adalılar haklı olarak ‘isyan bayrağını’ açtılar. Durumdan vazife çıkarmak, krizi fırsata çevirmek isteyen İBB Başkanı İmamoğlu hemşehrileriyle hiçbir zaman karşı karşıya gelmek istemediğini belirterek Adalılar’a seslendiği videoda, sorunun kaynağı olarak mevcut araçlara ruhsat veremeyen Karayolları’nın mevzuatını gösterdi. Biz de Ulaştırma Bakanı Sayın Abdülkadir Uraloğlu’na işin aslını sorduk. Sağ olsun, Bakan’ın iletişimden sorumlu danışmanı Osman Bekâr aracılığıyla şu notu iletti: “Toplu ulaşım taşımacılığı yalnızca tescilli araçlarla yapılabilir. Adalarda faytonlar kalktıktan sonra İBB, UKOME’den geçici olarak tescilsiz araçlarla taşımacılık yapılabilmesi için bir sene süreyle izin talep etti. Ancak bir senelik süreç içerisinde araçları temin edemedikleri için ilave süre talepleri oldu. Yaklaşık dört sene boyunca tescilsiz araçlarla adalarda taşımacılık yapıldı. Seçimden sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi adalara minibüs koydu. Bu konu ile ilgili KGM ve UKOME’nin hiçbir dahli yoktur. Ancak konulan minibüsler Ada halkı tarafından tepkiyle karşılanınca böyle bir açıklama geldi sanırım. Ne Bakanlığımızın ne de Karayolları Genel Müdürlüğümüzün konuyla ilgili bir yetkisi yok. Adalar ilçemizde Karayolları Genel Müdürlüğümüzün sorumluluk ağına giren yol veya hat yoktur. Buradaki inisiyatif tamamen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ndedir. Bu arada tescilsiz araçlarda yolcu sigortası yapılamıyor. Dolayısıyla meydana gelebilecek bir kazada sorumluluk tamamen taşımacı İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait olacaktır.” Tahmin ettiğimiz gibi… Artık alıştık, İmamoğlu’nun her sorunda karşımıza çıkardığı ‘günah keçisi’ yine gündemde… Bu kez Karayolları’nı işaret etmiş. Aman canım, zaten hakikat kimin umurunda…