Belki şimdi anlarlar…
30 kasım 2024 yeni şafak
Belki şimdi anlarlar…
CHP’li Eyüpsultan Belediyesi’nin borcuna karşılık mezarlık arazisini alacaklısına teklif ettiğine dair iddia birkaç gündür gündemde… Basında da yer bulmuştu… Başkanlık bir açıklama göndermiş; “Durum öyle değil” demiş. Konu şuymuş:
Moment Medya Reklam Organizasyon ve Bilişim, alacağını tahsil edemediği için Eyüpsultan Belediye Başkanlığı aleyhine ilamsız icra takibi başlatmış. Belediye de yasal yükümlülüğü gereği mal beyanında bulunmuş.
Yani, alacaklıya mezarlık yeri verilmesi söz konusu olmadığı gibi, mal beyanında bulunulması ise tüm icra takip işlemlerindeki rutin bir süreçmiş. Başkanlık, gerçeğe aykırı iddialara karşı mahkemeye başvuracaklarını da duyurmuş.
Yıllardır yazılarımıza, konuşmalarımıza “Çamur at izi kalsın” yaklaşımıyla ortaya konan ‘muhalefet tarzı’nı konu eder, iftiraya uğrayan iktidarın, devlet kurumlarının durduk yere ‘kirlenmiş’ gibi algılandığından, sonra da onu temizlemek için nasıl uğraştıklarından bahsederiz…
Bu kez benzer bir durum CHP’li belediyenin başına gelmiş gibi görünüyor… Kendilerinin sürekli başvurduğu bu yolun ne kadar can acıttığını belki şimdi anlarlar…
Yine de pek emin değiliz. Nitekim dün ve ondan önceki gün, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, iddianamesi tam ortaya çıkmamış, gizli tanığın ifadesi henüz bilinmeyen PKK iltisaklı iddiasıyla yargılanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’i pirüpak, suçsuz, haksızlığa uğramış, başarılı bir bilim adamı olarak ilan edip, sonra da “Gücünü diplomasından değil, sahiplerinden, talimat vericilerinden” alan bir “aparat” olarak nitelediği Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e tezvirat dolu sözlerle ve suçlamalarla saldırmadı mı?!
Muhallebiciden öğrenelim…
“Sonbaharın taptaze meyve ve sebzeleri, Emirgan Sütiş’in mutfağında geleneksel tatlılara dönüştü…” Tam da bir tatlıcıdan duymak istediğimiz bu sözler, firmanın basın bültenin ilk cümlesi… Mevsime, tazeliğe, gelenekselliğe ve kendine has mutfağına vurgu yapıyor. İçerik, doğallık, sağlık ve lezzet temalarıyla gayet dozunda devam ediyor.
İletişim çalışmalarının ‘Ürün Performansı’ olarak adlandırdığımız kategorisine giren bu türden aksiyonları toparlamak, yazıya dökmek, hedef kitlenin “Bana ne bundan” sorusuna cevap vermek çok kolay iş değildir.
Muhallebici, bunu hayli başarılı biçimde yapmakla kalmamış, koca koca şirketlerin susup başkalarının kendileri adına konuşmalarına izin verdiği ortamda iletişimini bir güzel yönetmiş.
Koçtaş, Kasım ayında web sitesi üzerinden yapılacak alışverişler için yüzde 30 ile yüzde 50 arasında değişen indirimler uyguluyormuş. Firma, Yapı Kredi World ile de anlaşmış ve peşin fiyatına 7 taksit kolaylığı sağlamış. Bizim için en önemlisi de bu kampanyası için “Harikasım” adını seçmiş…
Sonunda! Yok efendim “Black November”… Utanmadan, Müslüman ülkede yaşadığını unutup bir de “Black Friday”, o tepki alınca “Şahane/Efsane Cuma” diye diye yıllardır Batı’dan ‘kopyala-yapıştır’ sloganlarla, isimlerle anılan yıl sonu indirim dönemi sonunda birkaç bakımdan son derece ‘doğru’ bir ada kavuşmuş...
“Harikasım”, kelime oyunu içerdiği için dikkat çeken, pozitif bir gönderme içeren, hedef kitlenin kültür ve değerleriyle çelişmeyen, çatışmayan bir isim olmuş… Kutlarız…
Her ünlü ‘marka’ olamaz…
Magazin dünyasından bir isim, Şeyma Subaşı ile ortağı Melissa Gizem, Sassy Go adlı kozmetik markasını lanse etmiş. Sosyal medya dünyasından bolca ‘influencer’ın katıldığı tanıtımda firmanın mottosu “Canlı, Sağlıklı ve Işıltılı Bir Cilt Herkesin Hakkı” olarak açıklanmış. Gerisi pek çok bilindik laf; bilim, teknoloji, inovasyon vs.
Şeyma Hanım’ın markasının çok uzun ömürlü olacağını düşünmüyoruz… Çünkü, bir kişi ne kadar şöhretli olursa olsun, marka vaadi ve güven tesis edilmedikçe anlamı yoktur… İlk birkaç ay satar, ancak uzun vadede tutmaz...
Marka olmak, adını bir şirkete teslim etmek demek değildir. Önce, bu işi bilmediğini bilmen, işi de ehline teslim etmen, en az 25-30 kişilik bir marka yönetim ekibi kurman gerekir… Yoksa sonun Hülya Avşar markalı tişörtler, Ajda Pekkan markalı nevresim takımları ya da Tarkan markalı parfüm gibi olur…
İletişim ‘uzun soluklu’ bir iştir…
Bireysel emeklilik ve hayat sigortası sektöründe faaliyet gösteren AgeSA, Türkiye’nin yaşlanma konulu ilk ve tek Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) projesini hayata geçirdiğini açıklamış. 5 yıldır süren “Her Yaşta” kampanyası için bu kez “Türkiye Nasıl Yaşlanıyor?” araştırmasının sonuçlarını duyurmuşlar.
35-55 yaş arasındaki orta yaş grubunun yaşlanmaya bakış açısı, yaşlılık dönemine dair hazırlıkları ve gelecekteki yaşlılık deneyimlerinin bugünkü yaşlılara kıyasla nasıl farklılık göstereceği ele alınmış.
Sonuçlara göre Türkiye’de orta yaş grubu; yaşlılığa kendini hazır hissetmiyor ve hazırlanmıyormuş. Yaşlılığa ilişkin en büyük kaygılar sağlık, hareketlilik ve zihinsel zindelikle ilgiliymiş. Emekliliğe, finansal ve sosyal açıdan yeterli hazırlık yapmıyorlarmış. Yaşlılıkla ilgili belirgin bir hayalleri yokmuş ve kendi ebeveynlerinden farklı bir yaşlılık hayal etmiyorlarmış. Yaşlılıkta sakin bir hayat isteseler de büyük şehir olanaklarından da vazgeçmiyorlarmış.
Orta yaş grubuna, ihtiyaçlarına ve gelecek trendlerine dair önemli veriler sunan araştırmanın bir başka yanı daha var. AgeSA’nın ‘konu yönetimi’ni son derece başarıyla sürdürmesinin bir göstergesi oluşu… Firmanın 2022 yılında yayınlamaya başladığı “Büyüyünce ne olacaksın?” reklam filmi, iletişime, tam da olması gerektiği gibi ‘mana katan’ bir iş, çok doğru bir ‘mesaj taşıyıcısı’ idi. Araştırma ve KSS gibi diğer aksiyonlarla iletişimi başarıyla yönetmeye devam etmeleri, konuyu ne denli ciddiye aldıklarını gösteriyor.
CHP’li Eyüpsultan Belediyesi’nin borcuna karşılık mezarlık arazisini alacaklısına teklif ettiğine dair iddia birkaç gündür gündemde… Basında da yer bulmuştu… Başkanlık bir açıklama göndermiş; “Durum öyle değil” demiş. Konu şuymuş:
Moment Medya Reklam Organizasyon ve Bilişim, alacağını tahsil edemediği için Eyüpsultan Belediye Başkanlığı aleyhine ilamsız icra takibi başlatmış. Belediye de yasal yükümlülüğü gereği mal beyanında bulunmuş.
Yani, alacaklıya mezarlık yeri verilmesi söz konusu olmadığı gibi, mal beyanında bulunulması ise tüm icra takip işlemlerindeki rutin bir süreçmiş. Başkanlık, gerçeğe aykırı iddialara karşı mahkemeye başvuracaklarını da duyurmuş.
Yıllardır yazılarımıza, konuşmalarımıza “Çamur at izi kalsın” yaklaşımıyla ortaya konan ‘muhalefet tarzı’nı konu eder, iftiraya uğrayan iktidarın, devlet kurumlarının durduk yere ‘kirlenmiş’ gibi algılandığından, sonra da onu temizlemek için nasıl uğraştıklarından bahsederiz…
Bu kez benzer bir durum CHP’li belediyenin başına gelmiş gibi görünüyor… Kendilerinin sürekli başvurduğu bu yolun ne kadar can acıttığını belki şimdi anlarlar…
Yine de pek emin değiliz. Nitekim dün ve ondan önceki gün, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, iddianamesi tam ortaya çıkmamış, gizli tanığın ifadesi henüz bilinmeyen PKK iltisaklı iddiasıyla yargılanan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’i pirüpak, suçsuz, haksızlığa uğramış, başarılı bir bilim adamı olarak ilan edip, sonra da “Gücünü diplomasından değil, sahiplerinden, talimat vericilerinden” alan bir “aparat” olarak nitelediği Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e tezvirat dolu sözlerle ve suçlamalarla saldırmadı mı?!
Muhallebiciden öğrenelim…
“Sonbaharın taptaze meyve ve sebzeleri, Emirgan Sütiş’in mutfağında geleneksel tatlılara dönüştü…” Tam da bir tatlıcıdan duymak istediğimiz bu sözler, firmanın basın bültenin ilk cümlesi… Mevsime, tazeliğe, gelenekselliğe ve kendine has mutfağına vurgu yapıyor. İçerik, doğallık, sağlık ve lezzet temalarıyla gayet dozunda devam ediyor.
İletişim çalışmalarının ‘Ürün Performansı’ olarak adlandırdığımız kategorisine giren bu türden aksiyonları toparlamak, yazıya dökmek, hedef kitlenin “Bana ne bundan” sorusuna cevap vermek çok kolay iş değildir.
Muhallebici, bunu hayli başarılı biçimde yapmakla kalmamış, koca koca şirketlerin susup başkalarının kendileri adına konuşmalarına izin verdiği ortamda iletişimini bir güzel yönetmiş.
Koçtaş, Kasım ayında web sitesi üzerinden yapılacak alışverişler için yüzde 30 ile yüzde 50 arasında değişen indirimler uyguluyormuş. Firma, Yapı Kredi World ile de anlaşmış ve peşin fiyatına 7 taksit kolaylığı sağlamış. Bizim için en önemlisi de bu kampanyası için “Harikasım” adını seçmiş…
Sonunda! Yok efendim “Black November”… Utanmadan, Müslüman ülkede yaşadığını unutup bir de “Black Friday”, o tepki alınca “Şahane/Efsane Cuma” diye diye yıllardır Batı’dan ‘kopyala-yapıştır’ sloganlarla, isimlerle anılan yıl sonu indirim dönemi sonunda birkaç bakımdan son derece ‘doğru’ bir ada kavuşmuş...
“Harikasım”, kelime oyunu içerdiği için dikkat çeken, pozitif bir gönderme içeren, hedef kitlenin kültür ve değerleriyle çelişmeyen, çatışmayan bir isim olmuş… Kutlarız…
Her ünlü ‘marka’ olamaz…
Magazin dünyasından bir isim, Şeyma Subaşı ile ortağı Melissa Gizem, Sassy Go adlı kozmetik markasını lanse etmiş. Sosyal medya dünyasından bolca ‘influencer’ın katıldığı tanıtımda firmanın mottosu “Canlı, Sağlıklı ve Işıltılı Bir Cilt Herkesin Hakkı” olarak açıklanmış. Gerisi pek çok bilindik laf; bilim, teknoloji, inovasyon vs.
Şeyma Hanım’ın markasının çok uzun ömürlü olacağını düşünmüyoruz… Çünkü, bir kişi ne kadar şöhretli olursa olsun, marka vaadi ve güven tesis edilmedikçe anlamı yoktur… İlk birkaç ay satar, ancak uzun vadede tutmaz...
Marka olmak, adını bir şirkete teslim etmek demek değildir. Önce, bu işi bilmediğini bilmen, işi de ehline teslim etmen, en az 25-30 kişilik bir marka yönetim ekibi kurman gerekir… Yoksa sonun Hülya Avşar markalı tişörtler, Ajda Pekkan markalı nevresim takımları ya da Tarkan markalı parfüm gibi olur…
İletişim ‘uzun soluklu’ bir iştir…
Bireysel emeklilik ve hayat sigortası sektöründe faaliyet gösteren AgeSA, Türkiye’nin yaşlanma konulu ilk ve tek Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) projesini hayata geçirdiğini açıklamış. 5 yıldır süren “Her Yaşta” kampanyası için bu kez “Türkiye Nasıl Yaşlanıyor?” araştırmasının sonuçlarını duyurmuşlar.
35-55 yaş arasındaki orta yaş grubunun yaşlanmaya bakış açısı, yaşlılık dönemine dair hazırlıkları ve gelecekteki yaşlılık deneyimlerinin bugünkü yaşlılara kıyasla nasıl farklılık göstereceği ele alınmış.
Sonuçlara göre Türkiye’de orta yaş grubu; yaşlılığa kendini hazır hissetmiyor ve hazırlanmıyormuş. Yaşlılığa ilişkin en büyük kaygılar sağlık, hareketlilik ve zihinsel zindelikle ilgiliymiş. Emekliliğe, finansal ve sosyal açıdan yeterli hazırlık yapmıyorlarmış. Yaşlılıkla ilgili belirgin bir hayalleri yokmuş ve kendi ebeveynlerinden farklı bir yaşlılık hayal etmiyorlarmış. Yaşlılıkta sakin bir hayat isteseler de büyük şehir olanaklarından da vazgeçmiyorlarmış.
Orta yaş grubuna, ihtiyaçlarına ve gelecek trendlerine dair önemli veriler sunan araştırmanın bir başka yanı daha var. AgeSA’nın ‘konu yönetimi’ni son derece başarıyla sürdürmesinin bir göstergesi oluşu… Firmanın 2022 yılında yayınlamaya başladığı “Büyüyünce ne olacaksın?” reklam filmi, iletişime, tam da olması gerektiği gibi ‘mana katan’ bir iş, çok doğru bir ‘mesaj taşıyıcısı’ idi. Araştırma ve KSS gibi diğer aksiyonlarla iletişimi başarıyla yönetmeye devam etmeleri, konuyu ne denli ciddiye aldıklarını gösteriyor.