Bunu yayınlamalısınız!
08 EYLÜL 2006
İstanbul’da her hafta onlarca panel olur. Ama bu başka. Bugün Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi’nde düzenlenen panel, Türkiye’nin hem geleceğini hem de bugününü ilgilendiriyor: “TV’de Şiddet ve Sorumluluklarımız”...
Geleceği bugünden, doğru inşa etmenin yollarının arandığı bu panelin belki tamamını değil ama geniş bir özetini yayınlayacak olan TV kanalının alnından öpeceğim... Çünkü bu kadar önemli bir meselede, bu kadar çok işkembeden laf edilen bir konuda, ilk defa bu kadar derinlik kazanma fırsatı var. Ama ne yazık ki derinlik bizim TV’lerin itibar ettiği bir özellik değil..
Katılımcılara bir göz atmakta yarar var: Nimet Çubukçu (Bakan), Doç. Dr. Uğur Çağlı (TV İzleme ve Araştırma Kurulu), Nuri Çolakoğlu (TV Yayıncıları Derneği Bşk.), Zahid Akman (RTÜK Bşk.), Prof. Dr. Zuhal Baltaş (İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fak.), Prof. Dr. Acar Baltaş (Baltaş&Baltaş Danışmanlık), Doç. Dr. Ayşen Gürcan (Aile ve Sosyal Araştırmalar Gn. Md. Yrd.), Yrd. Doç. Dr. Berrin Yanıkkaya (Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi), Fatih Edipoğlu (Star TV Gn. Yay. Yön.) Osman Sınav (Yapımcı Yönetmen), Ozana Ural (Marmara Üniversitesi), Saner Ayar (Show TV Gn. Md.), Tomris Giritlioğlu (Yapımcı Yönetmen).
Fırsatını bulursanız sabah erkenden Boğaziçi Üniversitesi’nin yolunu tutun, yoksa bu paneli yayınlayacak bir babayiğidin çıkmasını, ya da en azından RVD’nin çıkaracağı DVD’yi bekleyin...
Belki o zaman her şeyi şiddet gibi görmekten, ya da hiçbir şeyi şiddet gibi görmemekten kurtuluruz...
Haydi bisikletlere!
Bu işi nasıl becermişler doğrusu şaştım kaldım. Mavi Bisiklet projesi herşeyi ile mükemmel bir PR işi... Roche’u da onun PR şirketi Zarakol’u da kutluyorum.*
Geçmişte yakından tanıma fırsatı bulmuştum; Roche iletişim konusunda, çok zor manevra yapabilen devasa tankerlere benzerdi. Karar alma süreci uzundu. Uygulama süreci daha da uzun. Her eski ve köklü şirkette bulunan dezavantaj ve avantajlar Roche’da da mevcuttu. Geçmişte SSK krizinin bu kadar büyümüş olmasının nedeni de biraz iletişim süreçlerinin ağır çalışmasıydı...
Oysa bu sefer her şey hallolmuş gibi sanki. Kendisini savunmaktan ifade etmeye fırsat bulamayan Roche’un SSK ile ilgili yargılama süreci devam ederken böyle bir projeye imza atması son derece doğru. Bunun yargılamanın sunucu ile hiçbir ilişkisi yok.
Yarın Taksim meydanında startı verilecek Mavi Bisiklet ‘Kanserde Erken Tanı İçin Yol-a-çık’ projesinde Türkiye Bisiklet Federasyonu ve Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanlığı ile birlikte çalışılmış. Amaç, Başkanlığın uygun göreceği yerlerde meme kanserini teşhis edecek ünitelerin kurulması için fon oluşturmak.
Bunun için Milli Bisikletçilerimiz 9-23 Eylül tarihleri arasında 14 il ve ilçede 2.000 km yol koşacaklar. Bu etaplara halk da katılacak. İsteyen kendi bisikleti ile dileyen Roche’un vereceği mavi bisikletlerle katılacak. Etkinliğin tamamını finanse edecek Roche her katılımcı için fona 50 YTL yatıracak. Bir de TIR dolaşacakmış bu etapta.. Kapıları açılınca seminer salonları ortaya çıkan bir TIR. İşte bu mini salonlarda uzmanlar kanser ve erken teşhis konusunda konuşacaklarmış. Ayrıntılı bilgi şu adreste: http://www.mavibisiklet.com
İlk etap, 10 Eylül Pazar günü, Saat 09.00 Ali Sami Yen Stadı’nın önünde başlayacakmış. Bakalım Roche kaç kişiyi harekete geçirebilecek. Bakalım kaç kişi bu önemli meselede sorumluluğu paylaşacak?
*Meraklısına küçük bir not: Yazılarımda övgüyle söz ettiğim PR şirketleri ve reklam ajanslarıyla ticari ilişkimin olduğuna ilişkin paranoyaya düşmüş olan akıl fukaralarını rahatlatalım: Hiçbiriyle hiçbir ticari ilişkim yoktur. Patronu olduğum üç şirket vardır. Bunların da adı 4 yıldır yazdığım köşe yazılarının hiçbirinde bir kere olsun geçmemiştir. Peki danışmanlık hizmeti verdiğim ya da onlara rakip olan şirketlerin adı geçmez mi? Tabii ki geçer; anılmayı aslanlar gibi hak ettikleri zaman geçer. Medyada bir konuda kelam edebilmek için, o işin içinde olmak ve pratikte mutlaka başarılı işler gerekir. Hekimlik yapmayanlara sağlık yazıları, finans ve ekonomide uygulamadan bihaber olanlara iş dünyasına ilişkin yorum yazdırmak abestir. Bizim iş de biraz buna benzer...
Geleceği bugünden, doğru inşa etmenin yollarının arandığı bu panelin belki tamamını değil ama geniş bir özetini yayınlayacak olan TV kanalının alnından öpeceğim... Çünkü bu kadar önemli bir meselede, bu kadar çok işkembeden laf edilen bir konuda, ilk defa bu kadar derinlik kazanma fırsatı var. Ama ne yazık ki derinlik bizim TV’lerin itibar ettiği bir özellik değil..
Katılımcılara bir göz atmakta yarar var: Nimet Çubukçu (Bakan), Doç. Dr. Uğur Çağlı (TV İzleme ve Araştırma Kurulu), Nuri Çolakoğlu (TV Yayıncıları Derneği Bşk.), Zahid Akman (RTÜK Bşk.), Prof. Dr. Zuhal Baltaş (İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fak.), Prof. Dr. Acar Baltaş (Baltaş&Baltaş Danışmanlık), Doç. Dr. Ayşen Gürcan (Aile ve Sosyal Araştırmalar Gn. Md. Yrd.), Yrd. Doç. Dr. Berrin Yanıkkaya (Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi), Fatih Edipoğlu (Star TV Gn. Yay. Yön.) Osman Sınav (Yapımcı Yönetmen), Ozana Ural (Marmara Üniversitesi), Saner Ayar (Show TV Gn. Md.), Tomris Giritlioğlu (Yapımcı Yönetmen).
Fırsatını bulursanız sabah erkenden Boğaziçi Üniversitesi’nin yolunu tutun, yoksa bu paneli yayınlayacak bir babayiğidin çıkmasını, ya da en azından RVD’nin çıkaracağı DVD’yi bekleyin...
Belki o zaman her şeyi şiddet gibi görmekten, ya da hiçbir şeyi şiddet gibi görmemekten kurtuluruz...
Haydi bisikletlere!
Bu işi nasıl becermişler doğrusu şaştım kaldım. Mavi Bisiklet projesi herşeyi ile mükemmel bir PR işi... Roche’u da onun PR şirketi Zarakol’u da kutluyorum.*
Geçmişte yakından tanıma fırsatı bulmuştum; Roche iletişim konusunda, çok zor manevra yapabilen devasa tankerlere benzerdi. Karar alma süreci uzundu. Uygulama süreci daha da uzun. Her eski ve köklü şirkette bulunan dezavantaj ve avantajlar Roche’da da mevcuttu. Geçmişte SSK krizinin bu kadar büyümüş olmasının nedeni de biraz iletişim süreçlerinin ağır çalışmasıydı...
Oysa bu sefer her şey hallolmuş gibi sanki. Kendisini savunmaktan ifade etmeye fırsat bulamayan Roche’un SSK ile ilgili yargılama süreci devam ederken böyle bir projeye imza atması son derece doğru. Bunun yargılamanın sunucu ile hiçbir ilişkisi yok.
Yarın Taksim meydanında startı verilecek Mavi Bisiklet ‘Kanserde Erken Tanı İçin Yol-a-çık’ projesinde Türkiye Bisiklet Federasyonu ve Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Daire Başkanlığı ile birlikte çalışılmış. Amaç, Başkanlığın uygun göreceği yerlerde meme kanserini teşhis edecek ünitelerin kurulması için fon oluşturmak.
Bunun için Milli Bisikletçilerimiz 9-23 Eylül tarihleri arasında 14 il ve ilçede 2.000 km yol koşacaklar. Bu etaplara halk da katılacak. İsteyen kendi bisikleti ile dileyen Roche’un vereceği mavi bisikletlerle katılacak. Etkinliğin tamamını finanse edecek Roche her katılımcı için fona 50 YTL yatıracak. Bir de TIR dolaşacakmış bu etapta.. Kapıları açılınca seminer salonları ortaya çıkan bir TIR. İşte bu mini salonlarda uzmanlar kanser ve erken teşhis konusunda konuşacaklarmış. Ayrıntılı bilgi şu adreste: http://www.mavibisiklet.com
İlk etap, 10 Eylül Pazar günü, Saat 09.00 Ali Sami Yen Stadı’nın önünde başlayacakmış. Bakalım Roche kaç kişiyi harekete geçirebilecek. Bakalım kaç kişi bu önemli meselede sorumluluğu paylaşacak?
*Meraklısına küçük bir not: Yazılarımda övgüyle söz ettiğim PR şirketleri ve reklam ajanslarıyla ticari ilişkimin olduğuna ilişkin paranoyaya düşmüş olan akıl fukaralarını rahatlatalım: Hiçbiriyle hiçbir ticari ilişkim yoktur. Patronu olduğum üç şirket vardır. Bunların da adı 4 yıldır yazdığım köşe yazılarının hiçbirinde bir kere olsun geçmemiştir. Peki danışmanlık hizmeti verdiğim ya da onlara rakip olan şirketlerin adı geçmez mi? Tabii ki geçer; anılmayı aslanlar gibi hak ettikleri zaman geçer. Medyada bir konuda kelam edebilmek için, o işin içinde olmak ve pratikte mutlaka başarılı işler gerekir. Hekimlik yapmayanlara sağlık yazıları, finans ve ekonomide uygulamadan bihaber olanlara iş dünyasına ilişkin yorum yazdırmak abestir. Bizim iş de biraz buna benzer...