Dezenformasyonun ilacı nedir…
14 eylül 2024 yeni şafak
Tıp ve eczacılık dünyasının efsane ismi, İnsan Biokimyası adlı eserin yazarı Prof. Dr. Mutahhar Yenson’un ünlü sözünü kendisine düstur edinmiş olanlar arasında kendimi de rahatlıkla sayabilirim… Hoca, “İlim karışık değildir çocuklar; onu karıştıran kafası karışık insanlardır” dermiş…
Bir de Almanların çok şey ifade eden bir deyişleri vardır: “Warum einfach, wenn es acu kompliziert geht”… (İşi karmaşıklaştırmak varken, neden yalın olsun ki…)İşte bu bağlamda iletişim sorunlarına bakıldığında bazen sorunu anlamak çok kolaylaşabiliyor…
Narin kızımızın hunharca katledildiği olaya bir bakın… Spekülasyonun, yalanın, dolanın, tezviratın haddi hesabı yok… Her kafadan bir ses çıkıyor değil mi? Amiyane tabirle ağzı olan konuşuyor. Hem de ne konuşma… İşin 5 boyutu üzerine herkesin söyleyecek lafı var…
1. Kriminal boyut, 2. Hukuki boyut, 3. Sarsıldığı iddia edilen adalete güven boyutu, 4. Siyasi boyut, 5. Etnik boyut… Bunların hepsinin üzerinde ise İnsani Boyut…Bu 5 boyutun 5’inde de dibine kadar dezenformasyon ve tezvirat olduğunu tespit etmek için iletişim âlimi olmaya gerek yok…
FETÖ’cüler sosyal medyadan mesaj bombardımanını sürdürüyorlar: “Devlet cinayeti örtbas etmeye çalışıyor!”… PKK/DEM sazı ellerine almış en agresif tavırlarıyla çalıyorlar: “HüdaPar kollanıyor!”… Her meslek grubu kendine göre bir şeyler uyduruyor... Senaryonun bini bir para… Eski polis şefleri, güvenlik uzmanları, TV muhabirleri, her şeyi bilen yıllanmış medya maydanozları konuşuyorlar da konuşuyorlar… Onları dinliyoruz…
Neden onları dinliyoruz? Çünkü konuşması gerekenler konuşmuyorlar da ondan…
Gelin şimdi olaya Yenson Hoca açısından bakalım ve çözüm yolu için en yalın önerimizi tartışalım: Dezenformasyonla mücadelenin en etkili yolu Enformasyondur…
Her kafadan ses çıkmasını engellemek istiyorsanız, tek kafadan düzenli ve sistematik ses çıkaracaksınız… Burada kriz iletişiminin en yalın örnekleri devreye girer… Olayın toplumda yarattığı algıya göre saat başı bilgilendirme… Her şeyi açıklamaya kalkma değil… Ancak devletin olaya hâkim olduğu, adalet duygusunun zedelenmesine müsaade etmeyeceği şekilde, hiçbir şey söylenmese bile bir iletişim yönetim merkezi tesis edip orada herkesin karşısına geçip her adımı anlatmak tek ve en yalın çözümdür…Peki, kim konuşacak… Bakın, para ve maliye konularında iletişim nasıl yönetiliyor… Ya da millî savunma konularında… Aynen öyle… Belki frekans biraz daha farklı… Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Hazine ve Maliye Bakanı, Merkez Bankası Başkanı, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı… Ortalığı boş bırakmıyorlar… Sürekli raporlar, araştırmalar yayınlıyorlar… En son yayınlanan ve çok önemli analizler içeren Eylül 2024 Piyasa Katılımcıları Anketi ya da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın OVP açıklamaları gibi…
Öte yandan bürokrat falan demeden bir tuğamiral çıkıyor ve millî savunma alanında olan biteni nasıl anlatıyorsa öyle… Millî Savunma Bakanı ya da Genel Kurmay Başkanı değil, Bakanlık sözcüsü bir tuğamiral…
Her şeyi İçişleri Bakanı’nın kucağına bırakmadan, mesela, bir kere konuşup sonra susan jandarma bölge komutanı gibi, il emniyet müdürü hatta yardımcısı, başsavcı… Hepsi konuşabilir… İşte o zaman başka kimsenin ne dediğine pek itibar edilmez.
Doğa gibi iletişim de boşluğu sevmez… Siz doldurmazsanız başkaları gelir doldurur o boşluğu… Size de “Neden böyle oluyor?” diye hayıflanmak kalır…
Günün sözü“Bir işi bilen yapar, az bilen akıl verir, bilmeyen eleştirir, yapamayan çamur atar.”
Konfüçyüs
Gözümüze takılanlar… Vodafone yeni kampanya haberini duyurmuş. RED tarifelerinde sınırsız TikTok uygulaması eklenmiş. Buna göre, Vodafone Red’e numarasını taşıyarak veya yeni hat alarak gelen müşteriler TikTok bağlantısı için internet paketlerini harcamayacaklar.
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin açıklamasında “Red müşterilerimiz, WhatsApp’tan Instagram’a, YouTube’dan Netflix’e, en popüler uygulamaları internetlerinden yemeden kullanabiliyor. Şimdi de sınırlı süreyle TikTok’u da sınırsız kullanılabilecekler” demiş.
BBC Three’nin yaptığı bir araştırmaya göre TikTok, antisosyal davranışı teşvik eden çılgınlıkları çevrimiçi ortamda körüklüyor. Araştırma, TikTok’un algoritmasıyla kimi içeriklerin öne çıkarılmasının gündelik hayatta da düzensizliğe yol açtığını ortaya çıkarıyor. Bu kadar şaibeli, hükümetimizin de sıkça gündeme getirdiği ve ailelerin tepkilerini çeken bu platformun bu kadar teşvik edici bir şekilde pazarlanması biraz düşündürücü. Vodafone inşallah “Kaş yapayım derken göz çıkarmaz”…
33 dilde çeviri imkânı sunan DeepL, hukuki içeriklerin tercümesinde pek çok avantaj sağladığını içeren bir açıklama yapmış. Açıklamada, küreselleşmenin hız kazanmasıyla birlikte, hukuki çeviri hizmetlerine olan ihtiyacın dünya genelinde hızla arttığı bildiriliyor. Orbis Research’ün 2024 raporuna göre, global hukuki çeviri pazarı, 2030 yılına kadar yıllık yüzde 6,2 oranında büyüme gösterecekmiş. Bilindiği üzere, çevirinin hatasız olması için öncelikle çevirmenin doğal konuşmacı seviyesinde dile hâkim olması zorunludur. Bunun yanı sıra, dil bilgisine ve dilin genel kalıplarına olan hâkimiyet de çok önemlidir. Bu durumda redaksiyon düzeyinde bile olsa insan eli değmeden sağlıklı sonuç alınamıyor. Anlaşılan bir süre daha çevirmenler para kazanmaya devam edecekler. Ayrıca bilindiği gibi bu dil programlarının Türkçe ile ciddi sorunları var.
TÜMOSAN İstanbul Genel Merkezi, LÖSEV ve LSV Dükkân’ın katkılarıyla anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yapmış. LSV Dükkân’da lösemili çocukların anneleri tarafından sevgi ve alın teri ile üretilen el yapımı ürünler satışa sunulmuş. Katılımcılar oyuncaklar, yastıklar, fincanlar ve birçok hediyelik eşya satın alarak sadece çocukların tedavi ve eğitim giderlerine destek olmakla kalmamış; aynı zamanda aileler de birbirlerine kenetlenmişler. Aynı gün düzenlenen “LÖSEV Farkındalık Semineri” ile TÜMOSAN çalışanlarının da katılımı sağlanmış. Çalışan Markası üzerine kafa yoranların örnek alacakları bir iletişim faaliyeti.
Bir de Almanların çok şey ifade eden bir deyişleri vardır: “Warum einfach, wenn es acu kompliziert geht”… (İşi karmaşıklaştırmak varken, neden yalın olsun ki…)İşte bu bağlamda iletişim sorunlarına bakıldığında bazen sorunu anlamak çok kolaylaşabiliyor…
Narin kızımızın hunharca katledildiği olaya bir bakın… Spekülasyonun, yalanın, dolanın, tezviratın haddi hesabı yok… Her kafadan bir ses çıkıyor değil mi? Amiyane tabirle ağzı olan konuşuyor. Hem de ne konuşma… İşin 5 boyutu üzerine herkesin söyleyecek lafı var…
1. Kriminal boyut, 2. Hukuki boyut, 3. Sarsıldığı iddia edilen adalete güven boyutu, 4. Siyasi boyut, 5. Etnik boyut… Bunların hepsinin üzerinde ise İnsani Boyut…Bu 5 boyutun 5’inde de dibine kadar dezenformasyon ve tezvirat olduğunu tespit etmek için iletişim âlimi olmaya gerek yok…
FETÖ’cüler sosyal medyadan mesaj bombardımanını sürdürüyorlar: “Devlet cinayeti örtbas etmeye çalışıyor!”… PKK/DEM sazı ellerine almış en agresif tavırlarıyla çalıyorlar: “HüdaPar kollanıyor!”… Her meslek grubu kendine göre bir şeyler uyduruyor... Senaryonun bini bir para… Eski polis şefleri, güvenlik uzmanları, TV muhabirleri, her şeyi bilen yıllanmış medya maydanozları konuşuyorlar da konuşuyorlar… Onları dinliyoruz…
Neden onları dinliyoruz? Çünkü konuşması gerekenler konuşmuyorlar da ondan…
Gelin şimdi olaya Yenson Hoca açısından bakalım ve çözüm yolu için en yalın önerimizi tartışalım: Dezenformasyonla mücadelenin en etkili yolu Enformasyondur…
Her kafadan ses çıkmasını engellemek istiyorsanız, tek kafadan düzenli ve sistematik ses çıkaracaksınız… Burada kriz iletişiminin en yalın örnekleri devreye girer… Olayın toplumda yarattığı algıya göre saat başı bilgilendirme… Her şeyi açıklamaya kalkma değil… Ancak devletin olaya hâkim olduğu, adalet duygusunun zedelenmesine müsaade etmeyeceği şekilde, hiçbir şey söylenmese bile bir iletişim yönetim merkezi tesis edip orada herkesin karşısına geçip her adımı anlatmak tek ve en yalın çözümdür…Peki, kim konuşacak… Bakın, para ve maliye konularında iletişim nasıl yönetiliyor… Ya da millî savunma konularında… Aynen öyle… Belki frekans biraz daha farklı… Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Hazine ve Maliye Bakanı, Merkez Bankası Başkanı, Merkez Bankası Başkan Yardımcısı… Ortalığı boş bırakmıyorlar… Sürekli raporlar, araştırmalar yayınlıyorlar… En son yayınlanan ve çok önemli analizler içeren Eylül 2024 Piyasa Katılımcıları Anketi ya da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın OVP açıklamaları gibi…
Öte yandan bürokrat falan demeden bir tuğamiral çıkıyor ve millî savunma alanında olan biteni nasıl anlatıyorsa öyle… Millî Savunma Bakanı ya da Genel Kurmay Başkanı değil, Bakanlık sözcüsü bir tuğamiral…
Her şeyi İçişleri Bakanı’nın kucağına bırakmadan, mesela, bir kere konuşup sonra susan jandarma bölge komutanı gibi, il emniyet müdürü hatta yardımcısı, başsavcı… Hepsi konuşabilir… İşte o zaman başka kimsenin ne dediğine pek itibar edilmez.
Doğa gibi iletişim de boşluğu sevmez… Siz doldurmazsanız başkaları gelir doldurur o boşluğu… Size de “Neden böyle oluyor?” diye hayıflanmak kalır…
Günün sözü“Bir işi bilen yapar, az bilen akıl verir, bilmeyen eleştirir, yapamayan çamur atar.”
Konfüçyüs
Gözümüze takılanlar… Vodafone yeni kampanya haberini duyurmuş. RED tarifelerinde sınırsız TikTok uygulaması eklenmiş. Buna göre, Vodafone Red’e numarasını taşıyarak veya yeni hat alarak gelen müşteriler TikTok bağlantısı için internet paketlerini harcamayacaklar.
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Meltem Bakiler Şahin açıklamasında “Red müşterilerimiz, WhatsApp’tan Instagram’a, YouTube’dan Netflix’e, en popüler uygulamaları internetlerinden yemeden kullanabiliyor. Şimdi de sınırlı süreyle TikTok’u da sınırsız kullanılabilecekler” demiş.
BBC Three’nin yaptığı bir araştırmaya göre TikTok, antisosyal davranışı teşvik eden çılgınlıkları çevrimiçi ortamda körüklüyor. Araştırma, TikTok’un algoritmasıyla kimi içeriklerin öne çıkarılmasının gündelik hayatta da düzensizliğe yol açtığını ortaya çıkarıyor. Bu kadar şaibeli, hükümetimizin de sıkça gündeme getirdiği ve ailelerin tepkilerini çeken bu platformun bu kadar teşvik edici bir şekilde pazarlanması biraz düşündürücü. Vodafone inşallah “Kaş yapayım derken göz çıkarmaz”…
33 dilde çeviri imkânı sunan DeepL, hukuki içeriklerin tercümesinde pek çok avantaj sağladığını içeren bir açıklama yapmış. Açıklamada, küreselleşmenin hız kazanmasıyla birlikte, hukuki çeviri hizmetlerine olan ihtiyacın dünya genelinde hızla arttığı bildiriliyor. Orbis Research’ün 2024 raporuna göre, global hukuki çeviri pazarı, 2030 yılına kadar yıllık yüzde 6,2 oranında büyüme gösterecekmiş. Bilindiği üzere, çevirinin hatasız olması için öncelikle çevirmenin doğal konuşmacı seviyesinde dile hâkim olması zorunludur. Bunun yanı sıra, dil bilgisine ve dilin genel kalıplarına olan hâkimiyet de çok önemlidir. Bu durumda redaksiyon düzeyinde bile olsa insan eli değmeden sağlıklı sonuç alınamıyor. Anlaşılan bir süre daha çevirmenler para kazanmaya devam edecekler. Ayrıca bilindiği gibi bu dil programlarının Türkçe ile ciddi sorunları var.
TÜMOSAN İstanbul Genel Merkezi, LÖSEV ve LSV Dükkân’ın katkılarıyla anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yapmış. LSV Dükkân’da lösemili çocukların anneleri tarafından sevgi ve alın teri ile üretilen el yapımı ürünler satışa sunulmuş. Katılımcılar oyuncaklar, yastıklar, fincanlar ve birçok hediyelik eşya satın alarak sadece çocukların tedavi ve eğitim giderlerine destek olmakla kalmamış; aynı zamanda aileler de birbirlerine kenetlenmişler. Aynı gün düzenlenen “LÖSEV Farkındalık Semineri” ile TÜMOSAN çalışanlarının da katılımı sağlanmış. Çalışan Markası üzerine kafa yoranların örnek alacakları bir iletişim faaliyeti.