Ey iletişim!..
27 temmuz 2024 yeni şafak
ABŞ’nin (Amerika Birleşik Şirketleri) ‘özgürlük, barış ve demokrasi’ havarisi olduğuna inanan son dangalaklar da Gazze katliamından sorumlu İsrail Başbakanı Netanyahu’nun ABŞ Kongresi tarafından ayakta alkışlanarak büyük bir şevkle bağra basılması karşısında şaşkınlıklarını gizleyemediler.
Oysa Gazze kasabı, ‘ABŞ-İsrail ilişkileri’ konusunda ne durumda olunduğunu gayet net cümlelerle ifade etti. Özetle formül şudur: ABŞ = İsrail…
Soykıran Netanyahu bunu söylerken, sırtını, tabii ki uluslararası Amerikan şirketlerine ve silah sanayisine yaslıyordu… “İsrail düşerse, ABD de düşer” derken bunu kastediyordu…
ABŞ’nin simgesi hâline gelmiş markalar elbette Gazze katliamı karşısında İsrail’in yanında yer alıyorlar, bu yüzden yedikleri boykotu aşmak için türlü-çeşitli ‘iletişim numaralarına’ başvuruyorlar. Yılda 4-5 milyar dolarını reklama harcadığı bilinen Coca-Cola, bu yoldaki en başarılardan biri…
Ülkemizde kısa süre önce yapılan bir araştırmada; “Ramazan ayıyla en çok bütünleşen marka” sorusuna verilen cevaplarda ayran, pide, hurma, baklava hatta su markalarını bile açık ara sollayan bu içecek, kendisini takip eden ilk 6 markanın toplamından fazla puan alarak yüzde 33’le başı çekmişti (içecek markaları sıralamasındaysa %64 almıştı). Bu sonuçta, Ramazan ayı boyunca büyük yoğunlukla bastığı, çok iyi yapılmış reklam filmlerinin rolü büyüktü… Amerika’nın simgesi olduğunu bilmeseniz, sanırdınız ki hissedarlarının kahir çoğunluğu Müslümanlardan oluşan, İslami kültür ve değerlerle yetişmiş bir ülkenin reklam filmidir…
Bir başka ‘ABŞ simgesi’ fast-food zinciri McDonald’s da aynı yolu izliyor. Olimpiyatlara katılan Kadın Voleybol Millî Takımımızın sponsorluğunu üstlenmiş olan firma, “voleyburger” adındaki yeni çıkardığı ürünü temel alarak, duygulara damardan giren, Türk bayrağıyla başlayıp, yine onunla biten, kültürümüzün önemli taşıyıcılarından MFÖ’nün “Ele Güne Karşı” şarkısına yazılmış yeni sözlerle bir reklam filmi yapmış. TV’lerde yüksek frekansta gösterip duruyorlar…
Bu arada McDonald’s, İsrail’de 225 restoranını işleten ve 5 bin kişi istihdam eden Alonyal şirketiyle anlaşmasını feshettiğini ve operasyonları devraldığını duyurdu. Alonyal’ın İsrailli askerlere binlerce bedava yiyecek dağıtmasından sonra McDonald’s eleştiri almış, boykot çağrısı ile karşılaşmıştı.
ABD’li şirket, restoranların, faaliyetlerin ve çalışanların “aynı koşullarda” muhafaza edileceğini “İsrail pazarına bağlılıklarının sürdüğünü” belirtmişti.
Kuveyt, Malezya ve Pakistan gibi çoğunluğu Müslüman ülkelerde yönetimler, İsrail’e destek verdiği algısı nedeniyle McDonald’s ile aralarına mesafe koymuşlardı. Ocak ayında şirket, savaşın “Fransa’daki işlerine anlamlı bir etkisi olduğunu” Endonezya ve Malezya’da satışların etkilendiğini ve en çok da Orta Doğu’daki satışlarda olumsuzluk yaşadıklarını açıklamıştı.
Ülkemizde ise bu iki ABD’li şirketin ciddi bir itibar ve satış sorunu yaşadığına dair somut bir bilgi yok…
Ey iletişim, sen doğru yapıldığında nelere kadirsin!
Günün sözü
“Karakter ağaç gibidir, itibar ise gölge. Gölge, olduğunu sandığımız şeydir; ağaç ise gerçekte olan.”
Abraham Lincoln
İletişim Aklı 47
İletişim Aklı, sadece beğeni düzeyini artırmayı değil, kendini korumayı da başardığı ölçüde tercih edilen olmanın mümkün kazanacağını telkin eder. Burada düğümü atacak ya da çözecek; publicity’dir (medyada görünürlük). Dozu yanlış ayarlandı mı bütün emekler boşa gidebilir…
Gözümüze takılanlar…
Oysa Gazze kasabı, ‘ABŞ-İsrail ilişkileri’ konusunda ne durumda olunduğunu gayet net cümlelerle ifade etti. Özetle formül şudur: ABŞ = İsrail…
Soykıran Netanyahu bunu söylerken, sırtını, tabii ki uluslararası Amerikan şirketlerine ve silah sanayisine yaslıyordu… “İsrail düşerse, ABD de düşer” derken bunu kastediyordu…
ABŞ’nin simgesi hâline gelmiş markalar elbette Gazze katliamı karşısında İsrail’in yanında yer alıyorlar, bu yüzden yedikleri boykotu aşmak için türlü-çeşitli ‘iletişim numaralarına’ başvuruyorlar. Yılda 4-5 milyar dolarını reklama harcadığı bilinen Coca-Cola, bu yoldaki en başarılardan biri…
Ülkemizde kısa süre önce yapılan bir araştırmada; “Ramazan ayıyla en çok bütünleşen marka” sorusuna verilen cevaplarda ayran, pide, hurma, baklava hatta su markalarını bile açık ara sollayan bu içecek, kendisini takip eden ilk 6 markanın toplamından fazla puan alarak yüzde 33’le başı çekmişti (içecek markaları sıralamasındaysa %64 almıştı). Bu sonuçta, Ramazan ayı boyunca büyük yoğunlukla bastığı, çok iyi yapılmış reklam filmlerinin rolü büyüktü… Amerika’nın simgesi olduğunu bilmeseniz, sanırdınız ki hissedarlarının kahir çoğunluğu Müslümanlardan oluşan, İslami kültür ve değerlerle yetişmiş bir ülkenin reklam filmidir…
Bir başka ‘ABŞ simgesi’ fast-food zinciri McDonald’s da aynı yolu izliyor. Olimpiyatlara katılan Kadın Voleybol Millî Takımımızın sponsorluğunu üstlenmiş olan firma, “voleyburger” adındaki yeni çıkardığı ürünü temel alarak, duygulara damardan giren, Türk bayrağıyla başlayıp, yine onunla biten, kültürümüzün önemli taşıyıcılarından MFÖ’nün “Ele Güne Karşı” şarkısına yazılmış yeni sözlerle bir reklam filmi yapmış. TV’lerde yüksek frekansta gösterip duruyorlar…
Bu arada McDonald’s, İsrail’de 225 restoranını işleten ve 5 bin kişi istihdam eden Alonyal şirketiyle anlaşmasını feshettiğini ve operasyonları devraldığını duyurdu. Alonyal’ın İsrailli askerlere binlerce bedava yiyecek dağıtmasından sonra McDonald’s eleştiri almış, boykot çağrısı ile karşılaşmıştı.
ABD’li şirket, restoranların, faaliyetlerin ve çalışanların “aynı koşullarda” muhafaza edileceğini “İsrail pazarına bağlılıklarının sürdüğünü” belirtmişti.
Kuveyt, Malezya ve Pakistan gibi çoğunluğu Müslüman ülkelerde yönetimler, İsrail’e destek verdiği algısı nedeniyle McDonald’s ile aralarına mesafe koymuşlardı. Ocak ayında şirket, savaşın “Fransa’daki işlerine anlamlı bir etkisi olduğunu” Endonezya ve Malezya’da satışların etkilendiğini ve en çok da Orta Doğu’daki satışlarda olumsuzluk yaşadıklarını açıklamıştı.
Ülkemizde ise bu iki ABD’li şirketin ciddi bir itibar ve satış sorunu yaşadığına dair somut bir bilgi yok…
Ey iletişim, sen doğru yapıldığında nelere kadirsin!
Günün sözü
“Karakter ağaç gibidir, itibar ise gölge. Gölge, olduğunu sandığımız şeydir; ağaç ise gerçekte olan.”
Abraham Lincoln
İletişim Aklı 47
İletişim Aklı, sadece beğeni düzeyini artırmayı değil, kendini korumayı da başardığı ölçüde tercih edilen olmanın mümkün kazanacağını telkin eder. Burada düğümü atacak ya da çözecek; publicity’dir (medyada görünürlük). Dozu yanlış ayarlandı mı bütün emekler boşa gidebilir…
Gözümüze takılanlar…
- Şirket birleşmeleri ve satın almaları (merger&acquisation) aslında son derece sorunlu işlerdir. Birbirlerinden farklı iki yapının kültür ve değerlerini uyumlu hâle getirmek, ortak performans kriterlerini yakalamak, yerleşik düzenden vazgeçilip yeni bir sisteme adapte olunmasını sağlamak netameli iştir… İki şirket için bu kadar zorken, hele bir de üç şirketin birleşmesi söz konusuysa varsa, iş daha da zorlaşır… Ancak öyle olmadı… Halkbank, Ziraat Bankası ve Vakıfbank’ın sigorta şirketlerinin birleşmesiyle kurulan Türkiye Sigorta ve Türkiye Hayat Emeklilik, bu sene hedeflerini fersah fersah aşarak ilk 6 ayın sonunda rekor bir kâra imza atmış: Net 11,2 milyar lira… CEO Taha Çakmak demiş ki; “Ülkemizin stratejik varlıklarına verdiğimiz güvencelerle hem kurumsal hem de bireysel sigorta alanında büyümemizi sürdürüyoruz. Sürdürülebilir kârlılığı destekleyen büyüme performansımızı koruyarak yıl sonuna kadar hem bireysel hem de ticari müşterilere yönelik hizmet ağımızı genişleterek güçlenmeye devam edeceğiz.”
- BAREM’in global ortağı WIN International, 39 ülkeden 33.866 katılımcıyla yaptığı ‘iklim değişikliği’ araştırması, küresel ısınmada hem suçun hem de sorumluluğun insanda olduğunun (%41) global bir gerçek olarak kabul edildiğini ortaya koymuş. İnsan faktörünü %33 ile endüstri, %16 ile doğal sebepler izlemiş. Türkiye’de katılımcıların %39’u insan davranışlarının, %35’i endüstrilerin, %17’si ise doğal sebeplerin küresel ısınmada payı olduğunu söylemiş (Seda Kal). Strateji hazırlamanın ilk adımı “Nereden başlıyoruz” sorusunu doğru cevaplamaktır. Ancak yetmez; nereye varmak istiyoruz, oraya nasıl gideceğiz ve oraya yaklaştığımızı nasıl anlayacağız sorularının cevaplarına da haiz olmak gerekir. Araştırma ilk adımı ortaya koymuş, peki diğer adımlar nasıl atılacak?
- AVİTA Çalışan Destek Programı’nın ZENNA Danışmanlık iş birliğiyle Türkiye’den 1.210 beyaz ve mavi yakalının katılımıyla yaptığı “Çalışma Hayatı Analizi ve İyi Oluş Gereksinimleri Araştırması”nın sonuçlarına göre; çalışanların önemli bir kesimi hafta sonları, izin ve tatil dönemlerinde genellikle evde uyuyarak veya uzanarak dinlenmeyi (%49,5), televizyon izlemeyi (%47,3) ve sosyal medyaya (%42,9) vakit ayırmayı tercih ediyormuş (Mehmet Yücesan, Remed). Fazla söze gerek olduğunu hiç sanmıyoruz; yata yata ancak kavun, karpuz büyür…