Geriye “üç nalla bir at kaldı”
11 0cak 2025 yeni şafak
Perşembe günü Ankara’daydık… Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından “Türkiye Yüzyılı: İletişimin Yüzyılı” temasıyla düzenlenen 2. İletişim Şurası Hazırlık Çalıştayı’na katıldık…
İletişim Başkanlığı çok büyük ve önemli bir işe kalkışmış…
Bir kere organizasyonu ‘tereyağından kıl çeker gibi’ halletmişler… Bizim eve 4 kişi yemeğe gelse, eşimle benim elimiz ayağımız birbirine karışıyor… 420 kişinin Ankara’ya gelişini, gidişini, transferini, konaklamasını, ağırlamasını, yemesini, içmesini, konuşmalarını, grup çalışma odalarının hazırlığını, toplantı yöneticilerinin tespitini en ufak aksaklığa izin vermeden bir güzel planlamışlar…
Katılımcıların listesini iletisimsurasi.com adresinden görebilirsiniz… Hepsi, alanlarında uzman akademisyen ve profesyoneller…
Çalışma grupları için belirlenmiş konu başlıkları da son derece zengindi: Stratejik İletişim, Medya ve Dezenformasyon, Kamu Diplomasisi, Siyasal İletişim, Halkla İlişkiler ve Kurumsal İletişim, Türkiye’de İletişim Eğitimi, Afet ve Kriz İletişimi, Yerel Medya, Radyo ve TV Yayıncılığı, Haber Üretimi ve Vatandaş Gazeteciliği, İletişim Sektörü ve Çalışma Şartları, Dijital Platformlar, SM ve YZ, Markalaşma, Türkiye Markası ve İtibar Yönetimi, Film ve Sinema, Dijital Çağda Birey ve Toplum, İletişim Hukuku…
Bu başlıkların tümünü sıralamamızın bir nedeni var elbette… İletişimi, sadece ‘ana başlıklar’ altında incelemeye kalktığımızda nelerle iştigal etmemiz gerektiğini kabaca anlatmak için… Alt kırılımlardan, disiplinler arası çalışmalardan bahsetmiyoruz bile…
İletişimi, sadece ‘imaj cilalamak’ zanneden, “ortaya sansasyonel bir laf atarım, herkes beni konuşur” düşüncesiyle hareket eden, assolistlerin ‘çantacıları’ kılıklı adamları yanında iletişimci diye taşıyınca süreci yöneteceğim yanılgısında olanlar da şu listeye yakından baksalar iyi olur…
Öte yandan ülkemizde iletişim konusuna ciddi bir katma değer getirmek için ilk adım bu hazırlık çalıştayı ile atılmış oldu. Hiç de kolay olmadığını, büyük emekler, zihinsel, entelektüel sermaye ve uygulama için adanmışlık gerektiğini de hatırlatalım…
Halk deyişiyle, “Geriye üç nalla bir at kaldı” diye bakılmaması için sonraki aşamaların ve bunların takibinin nasıl olacağının şimdiden ifade edilmesinde yarar vardır…
Hedef kitleye ulaşmak ‘refleks’ gerektirir
Dijital pazarlama ajansı Boosmart’ın Kurucu Ortağı Harun Ünlüsoy, İstanbul Ticaret Üniversitesi’ndeki gençlere e-ticarette ilk adımın kurallarını anlatmış. Satılması düşünülen ürünün, müşteri ihtiyaçlarına ve pazar talebine uygun olması gerektiğini hatırlatan Ünlüsoy, “Hedef kitlenizi iyi tanımadan başarılı bir strateji geliştiremezsiniz… E-ticarette hedef kitleye göre ürün seçerek strateji belirlemek ilk kuraldır” demiş. Bir de ipucu vermiş; Türkiye’de kapıda ödeme sistemlerinin yaygın olarak kullanıldığını, ayrıca kredi kartı ve dijital cüzdan gibi seçeneklerin tüketiciye güven verdiğini belirtmiş…
Dijital ortamda ticaret, sanal ortamda sanat, geleneksel pazarlarda alışveriş… Hiç fark etmez… Hiç fark etmiyor… Önce hedef kitleyi anlamak gerek…
Fakat bazı şeyler, konular, sorular, durumlar son derece basit, yalın ya da gayet açık olsalar da haklarında binlerce makale, yazı yazılmış, durum tespiti yapılmış olsa da bir türlü oturmaz, refleks hâline gelmez…
Bu da öyle bir şey işte… Bir işe girişmeden önce hedef kitleyi, ihtiyaç ve beklentilerini, tutum ve davranışlarını, kültür ve değerlerini anlamak ve ona göre strateji geliştirmek için kaç kurum, kaç şirket girişimde bulunuyor acaba?..
Marka rüyaları neden gerçek olmasın…
Allianz Türkiye ile Porsche Türkiye bir iş birliğine imza atmış ve Porsche araç sahiplerine özel avantajlar içeren P Kasko hizmete sunulmuş.
Geçen yıl ülkemizde 1203 adet Porsche marka otomobil satılmış; bu rakam 2023 yılında 1158 imiş. Bir sigorta şirketinin tane satışından çok prestij ve itibara verdiği önemle markasına değer katmaya çalışması riskli, ancak çok etkili bir iletişim aracı olabilir…
O hâlde burada sigorta firmasının kazancının maddi olmayacağı bellidir herhâlde. Burada amaç manevidir…
Marka iş birlikleri, ‘iletişim hedefleri’nden bağımsız düşünülmemelidir. Çünkü sonuçlar mutlaka itibara etki edecektir, bu da zaten finansallara yansıyacaktır.
İki markanın iş birliği söz konusu olduğunda dikkat edilmesi gereken hususlardan biri ‘karşı tarafın’ itibarıdır… Denge unsuru, başka bir deyişle kimsenin sizi aşağı çekmemesi kritik önemdedir. Tabii en iyi senaryo, itibarı dünya çapında bir markayla iş birliği yaparak onun sizi de yukarı çekmesidir. Doğru özelliklere sahipseniz, neden olmasın…
Depozito, harçlıkların bereketidir
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, atık ambalajların çevre kirliliğine neden olmasının önüne geçmek için tüm il ve ilçelerde depozito iade makinelerinin 2025’te devreye gireceğini açıklamış. Pilot uygulama Sakarya’da başlayacakmış.
Yakın zamana kadar vardı, uygulanırdı… Mesela 40 yaşındakiler gayet iyi hatırlarlar… Maden suyu ya da cam su şişelerini bakkala, markete geri götürür, depozitosunu alırdık. Hatta çocuklar bu işle yakından ilgilenir, kendilerine harçlık çıkarırlardı… Yani bir taşla iki kuş vurulurdu… Hem geri dönüşüme hem de genç yaştakilerin çevre ve tasarruf bilincine katkı…
Sonra bu uygulama kalkmış, bir daha da geri dönememişti… Ta ki 2025’e kadar… Son derece faydalı ve sevindirici bir gelişme olmuş. Emeği geçenleri ve harçlıkları için yeni kaynak bulan çocuklarımızı kutlarız…
İletişim Başkanlığı çok büyük ve önemli bir işe kalkışmış…
Bir kere organizasyonu ‘tereyağından kıl çeker gibi’ halletmişler… Bizim eve 4 kişi yemeğe gelse, eşimle benim elimiz ayağımız birbirine karışıyor… 420 kişinin Ankara’ya gelişini, gidişini, transferini, konaklamasını, ağırlamasını, yemesini, içmesini, konuşmalarını, grup çalışma odalarının hazırlığını, toplantı yöneticilerinin tespitini en ufak aksaklığa izin vermeden bir güzel planlamışlar…
Katılımcıların listesini iletisimsurasi.com adresinden görebilirsiniz… Hepsi, alanlarında uzman akademisyen ve profesyoneller…
Çalışma grupları için belirlenmiş konu başlıkları da son derece zengindi: Stratejik İletişim, Medya ve Dezenformasyon, Kamu Diplomasisi, Siyasal İletişim, Halkla İlişkiler ve Kurumsal İletişim, Türkiye’de İletişim Eğitimi, Afet ve Kriz İletişimi, Yerel Medya, Radyo ve TV Yayıncılığı, Haber Üretimi ve Vatandaş Gazeteciliği, İletişim Sektörü ve Çalışma Şartları, Dijital Platformlar, SM ve YZ, Markalaşma, Türkiye Markası ve İtibar Yönetimi, Film ve Sinema, Dijital Çağda Birey ve Toplum, İletişim Hukuku…
Bu başlıkların tümünü sıralamamızın bir nedeni var elbette… İletişimi, sadece ‘ana başlıklar’ altında incelemeye kalktığımızda nelerle iştigal etmemiz gerektiğini kabaca anlatmak için… Alt kırılımlardan, disiplinler arası çalışmalardan bahsetmiyoruz bile…
İletişimi, sadece ‘imaj cilalamak’ zanneden, “ortaya sansasyonel bir laf atarım, herkes beni konuşur” düşüncesiyle hareket eden, assolistlerin ‘çantacıları’ kılıklı adamları yanında iletişimci diye taşıyınca süreci yöneteceğim yanılgısında olanlar da şu listeye yakından baksalar iyi olur…
Öte yandan ülkemizde iletişim konusuna ciddi bir katma değer getirmek için ilk adım bu hazırlık çalıştayı ile atılmış oldu. Hiç de kolay olmadığını, büyük emekler, zihinsel, entelektüel sermaye ve uygulama için adanmışlık gerektiğini de hatırlatalım…
Halk deyişiyle, “Geriye üç nalla bir at kaldı” diye bakılmaması için sonraki aşamaların ve bunların takibinin nasıl olacağının şimdiden ifade edilmesinde yarar vardır…
Hedef kitleye ulaşmak ‘refleks’ gerektirir
Dijital pazarlama ajansı Boosmart’ın Kurucu Ortağı Harun Ünlüsoy, İstanbul Ticaret Üniversitesi’ndeki gençlere e-ticarette ilk adımın kurallarını anlatmış. Satılması düşünülen ürünün, müşteri ihtiyaçlarına ve pazar talebine uygun olması gerektiğini hatırlatan Ünlüsoy, “Hedef kitlenizi iyi tanımadan başarılı bir strateji geliştiremezsiniz… E-ticarette hedef kitleye göre ürün seçerek strateji belirlemek ilk kuraldır” demiş. Bir de ipucu vermiş; Türkiye’de kapıda ödeme sistemlerinin yaygın olarak kullanıldığını, ayrıca kredi kartı ve dijital cüzdan gibi seçeneklerin tüketiciye güven verdiğini belirtmiş…
Dijital ortamda ticaret, sanal ortamda sanat, geleneksel pazarlarda alışveriş… Hiç fark etmez… Hiç fark etmiyor… Önce hedef kitleyi anlamak gerek…
Fakat bazı şeyler, konular, sorular, durumlar son derece basit, yalın ya da gayet açık olsalar da haklarında binlerce makale, yazı yazılmış, durum tespiti yapılmış olsa da bir türlü oturmaz, refleks hâline gelmez…
Bu da öyle bir şey işte… Bir işe girişmeden önce hedef kitleyi, ihtiyaç ve beklentilerini, tutum ve davranışlarını, kültür ve değerlerini anlamak ve ona göre strateji geliştirmek için kaç kurum, kaç şirket girişimde bulunuyor acaba?..
Marka rüyaları neden gerçek olmasın…
Allianz Türkiye ile Porsche Türkiye bir iş birliğine imza atmış ve Porsche araç sahiplerine özel avantajlar içeren P Kasko hizmete sunulmuş.
Geçen yıl ülkemizde 1203 adet Porsche marka otomobil satılmış; bu rakam 2023 yılında 1158 imiş. Bir sigorta şirketinin tane satışından çok prestij ve itibara verdiği önemle markasına değer katmaya çalışması riskli, ancak çok etkili bir iletişim aracı olabilir…
O hâlde burada sigorta firmasının kazancının maddi olmayacağı bellidir herhâlde. Burada amaç manevidir…
Marka iş birlikleri, ‘iletişim hedefleri’nden bağımsız düşünülmemelidir. Çünkü sonuçlar mutlaka itibara etki edecektir, bu da zaten finansallara yansıyacaktır.
İki markanın iş birliği söz konusu olduğunda dikkat edilmesi gereken hususlardan biri ‘karşı tarafın’ itibarıdır… Denge unsuru, başka bir deyişle kimsenin sizi aşağı çekmemesi kritik önemdedir. Tabii en iyi senaryo, itibarı dünya çapında bir markayla iş birliği yaparak onun sizi de yukarı çekmesidir. Doğru özelliklere sahipseniz, neden olmasın…
Depozito, harçlıkların bereketidir
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, atık ambalajların çevre kirliliğine neden olmasının önüne geçmek için tüm il ve ilçelerde depozito iade makinelerinin 2025’te devreye gireceğini açıklamış. Pilot uygulama Sakarya’da başlayacakmış.
Yakın zamana kadar vardı, uygulanırdı… Mesela 40 yaşındakiler gayet iyi hatırlarlar… Maden suyu ya da cam su şişelerini bakkala, markete geri götürür, depozitosunu alırdık. Hatta çocuklar bu işle yakından ilgilenir, kendilerine harçlık çıkarırlardı… Yani bir taşla iki kuş vurulurdu… Hem geri dönüşüme hem de genç yaştakilerin çevre ve tasarruf bilincine katkı…
Sonra bu uygulama kalkmış, bir daha da geri dönememişti… Ta ki 2025’e kadar… Son derece faydalı ve sevindirici bir gelişme olmuş. Emeği geçenleri ve harçlıkları için yeni kaynak bulan çocuklarımızı kutlarız…