Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
07 mayıs 2024 yeni şafak
Yaşama Sanatı üzerine 30 Nisan Salı günü kaleme aldığımız yazımız ile Sayın Dücane Cündioğlu’nun daveti üzerine yürüttüğümüz “Yaşama Sanatı ve Sinema” başlıklı, şu sıra YouTube üzerinden ulaşılabilen söyleşi bir hayli ses getirdi. Konunun sanki biraz daha açılması gerekiyor…
Sinema ile yaşam arasında pek çok bağ vardır. Bu fenomenlerin ortak yanlarının en önemlisiyse, ikisinin de biçim ve içeriğinde kurgunun çok önemli bir rol üstlenmesidir.
Kurguyu çözümleme kabiliyeti, sinemayı ve hayatı okuma işinin olmazsa olmazıdır… İleride ele alacağımız pek çok çözümleme yöntemlerinden bizce tartışılması öncelikli olan yaklaşım biçimi, hakikat ile gerçeklik arasındaki farktır. Araştırmak isteyenler için İngilizcesini de belirtelim: “Truth” ve “reality”…
Bu iki kavram arasındaki farkı örneklerle anlatmaya çalışalım…
Hakikat: Verilen sözleri tutmak bir erdemdir. Tutmazsanız, hayat size bedel ödetir. Gerçeklik: Yerel seçimler öncesinde Sayın Ekrem İmamoğlu’nun birkaç TV programında verdiği sözlerin çoğunu tutmadığı kanıtlandı. Fakat kendisi, siyasi hiçbir bedel ödemediği gibi tersine, rakibine 11 puan fark atarak İstanbul’un gelecek 5 yılını daha şekillendirme yetkisiyle ödüllendirildi.
Hakikat: Eşyanın tabiatı gereği ‘liderlik’ tektir. Zaman zaman kapitalist entelijansiyanın ortaya attığı, hedeflenen cirolara ulaşıldıktan sonra da yok olup gitmeye mahkûm (TQM, ISO, sürdürülebilirlik, işveren/çalışan markası) kavramlar gibi ‘kolektif liderlik’ de yok olup gitmiştir. Gerçeklik: CHP’de, eş başkanlar Özel ile İmamoğlu’nun yönetimi bal gibi de yürümektedir…
Hakikat: Yalan söylemeyeceksin. Gerçeklik: Hayatında hiç yalan söylememiş birine rastlamak çok zordur. Hatta, yalanları derecelendirip onlara pembe, beyaz gibi çeşitli renkler verildiği de bir vakadır… Siyasilerin ve diplomatların bu konuda ustalığı tartışılmaz, ülkelerin güvenliği söz konusu olduğunda tartışılmamalıdır bile… Bilindiği üzere dezenformasyon yani ‘yalanın daniskası’, kamu diplomasisinin realitesidir.
Hakikat: Algı operasyonu yapmak, yalanın allanıp pullanmış hâlidir. Gerçeklik: Reklam ve halkla ilişkilerin yaptığı ve üstlenmesi gereken görev, algı yönetimidir. Çünkü iletişimin temel görevi, hedef kitle ve paydaşları ikna etmek ve onları markanın hedefleri doğrultusunda davranış değişikliğine yönlendirmektir. Sen algılamanı, değerlerini öne çıkaracak biçimde yönetmezsen, başkaları senin algını en kötü yönlerini ortaya çıkararak, hatta köpürterek sadece onlardan ibaretmişsin gibi yönetir…
Hakikat: Kendini rakibinle, reddiyenle ifade etmelisin. Yani, müzakere değil, mücadele etmelisin. Gerçeklik: Bazı durumlarda ret ve kabul aynı anda yönetilir, denge sağlanır; kazan-kazan ilişkisi oluşturulursa hedefe daha kolay ulaşılır.
Hakikatten çok, ‘somut durumun somut analizi’ neticesinde oluşan gerçekliğe göre hareket etmek, toplumsal hayatın başarı kriteri gibi konumlanmıştır.
Tüm bu örnekler, hayat pratikleri bize bir şeyi anlatır… Yaşama sanatı, hakikat değil, gerçeklik üzerinde kuruludur… Kişinin ve pek tabii toplumların tekamülü hakikatle mümkündür, ancak yaşama hizmet eden, bu tekamülün etkisiyle şekillenmiş gerçekliklerdir.
Günün sözü
‘‘Beni bende, deme, bende değilim / Bir ben vardır bende, benden içeri.”
Yunus Emre
Gözümüze takılanlar…
Sinema ile yaşam arasında pek çok bağ vardır. Bu fenomenlerin ortak yanlarının en önemlisiyse, ikisinin de biçim ve içeriğinde kurgunun çok önemli bir rol üstlenmesidir.
Kurguyu çözümleme kabiliyeti, sinemayı ve hayatı okuma işinin olmazsa olmazıdır… İleride ele alacağımız pek çok çözümleme yöntemlerinden bizce tartışılması öncelikli olan yaklaşım biçimi, hakikat ile gerçeklik arasındaki farktır. Araştırmak isteyenler için İngilizcesini de belirtelim: “Truth” ve “reality”…
Bu iki kavram arasındaki farkı örneklerle anlatmaya çalışalım…
Hakikat: Verilen sözleri tutmak bir erdemdir. Tutmazsanız, hayat size bedel ödetir. Gerçeklik: Yerel seçimler öncesinde Sayın Ekrem İmamoğlu’nun birkaç TV programında verdiği sözlerin çoğunu tutmadığı kanıtlandı. Fakat kendisi, siyasi hiçbir bedel ödemediği gibi tersine, rakibine 11 puan fark atarak İstanbul’un gelecek 5 yılını daha şekillendirme yetkisiyle ödüllendirildi.
Hakikat: Eşyanın tabiatı gereği ‘liderlik’ tektir. Zaman zaman kapitalist entelijansiyanın ortaya attığı, hedeflenen cirolara ulaşıldıktan sonra da yok olup gitmeye mahkûm (TQM, ISO, sürdürülebilirlik, işveren/çalışan markası) kavramlar gibi ‘kolektif liderlik’ de yok olup gitmiştir. Gerçeklik: CHP’de, eş başkanlar Özel ile İmamoğlu’nun yönetimi bal gibi de yürümektedir…
Hakikat: Yalan söylemeyeceksin. Gerçeklik: Hayatında hiç yalan söylememiş birine rastlamak çok zordur. Hatta, yalanları derecelendirip onlara pembe, beyaz gibi çeşitli renkler verildiği de bir vakadır… Siyasilerin ve diplomatların bu konuda ustalığı tartışılmaz, ülkelerin güvenliği söz konusu olduğunda tartışılmamalıdır bile… Bilindiği üzere dezenformasyon yani ‘yalanın daniskası’, kamu diplomasisinin realitesidir.
Hakikat: Algı operasyonu yapmak, yalanın allanıp pullanmış hâlidir. Gerçeklik: Reklam ve halkla ilişkilerin yaptığı ve üstlenmesi gereken görev, algı yönetimidir. Çünkü iletişimin temel görevi, hedef kitle ve paydaşları ikna etmek ve onları markanın hedefleri doğrultusunda davranış değişikliğine yönlendirmektir. Sen algılamanı, değerlerini öne çıkaracak biçimde yönetmezsen, başkaları senin algını en kötü yönlerini ortaya çıkararak, hatta köpürterek sadece onlardan ibaretmişsin gibi yönetir…
Hakikat: Kendini rakibinle, reddiyenle ifade etmelisin. Yani, müzakere değil, mücadele etmelisin. Gerçeklik: Bazı durumlarda ret ve kabul aynı anda yönetilir, denge sağlanır; kazan-kazan ilişkisi oluşturulursa hedefe daha kolay ulaşılır.
Hakikatten çok, ‘somut durumun somut analizi’ neticesinde oluşan gerçekliğe göre hareket etmek, toplumsal hayatın başarı kriteri gibi konumlanmıştır.
Tüm bu örnekler, hayat pratikleri bize bir şeyi anlatır… Yaşama sanatı, hakikat değil, gerçeklik üzerinde kuruludur… Kişinin ve pek tabii toplumların tekamülü hakikatle mümkündür, ancak yaşama hizmet eden, bu tekamülün etkisiyle şekillenmiş gerçekliklerdir.
Günün sözü
‘‘Beni bende, deme, bende değilim / Bir ben vardır bende, benden içeri.”
Yunus Emre
Gözümüze takılanlar…
- Laykon Bilişim Teknolojileri hazırladığı basın bülteniyle önemli bir sorun olan ‘telefon dolandırıcılığını’ tespit etmenin yollarını paylaşmış. 1. Güvenmediğiniz numaralardan arayan kişilere, asla kişisel veya finansal bilgilerinizi vermeyin. 2. Herhangi bir bilgi vermeden önce arayanın kimliğini doğrulayın. 3. Akıllı telefonunuzda bilinmeyen numaraları sessize alın. 4. Bilinen dolandırıcılık numaralarını tespit etmek için operatörünüzün spam engelleyici uygulamasını kullanın. 5. Kısa süreli arama yapıp kapatan numaraları geri aramayın. 6. Şüphelendiğiniz kişilere uzaktan cihaz erişimi izni vermeyin veya istenmeyen arayanlardan gelen herhangi bir talebi kabul etmeyin (Mustafa Boran, OMG Medya). Bir tavsiye de bizden; kısa yoldan kazanca tamah edilmemeli ve “Sahtekâr ile tamahkâr birbirini çabuk bulur” sözünü hep akılda tutulmalı.
- Şaka değil… İngiliz-İtalyan erkek giyim markası Jordanluca, kasık bölgesinde koyu lekeler olan ve kullanıcıların ‘altına kaçırdığı’ izlenimi veren kot pantolonları satışa sunmuş. Koyu renkli pantolonlar tamamen tükenmiş, açık renkli versiyonu ise 811 dolardan satışa çıkmış, indirimli fiyatı ise 608 dolar imiş. Bu ‘vaka’yı yalnızca mide bulandırıcı olarak tanımlamak hata olur. İletişim çalışmaları açısından değerlendirildiğinde ‘ilginçlik’ ögesine tutunmaya çalışılması pek sık rastladığımız bir durumdur. İnsanlardaki merak duygusunu tetiklediği için tercih edilir. Ancak unutulmamalıdır ki en ilginç şeyleri bulup insanın önüne seren ve onu baştan çıkarmaya çalışan Şeytan’ın ta kendisidir.
- Konservatuar mezunu öğrencilere istihdam sağlamak amacıyla kurulan Olten Filarmoni Orkestrası, ‘askıda bilet’ uygulamasıyla sanatsever öğrencilere destek olmanın da yolunu açmış. Bugüne kadar 5000’e yakın öğrenciye davetiye vererek klasik müzikle buluşturan Orkestra’nın ‘askıda bilet’ kampanyasına [email protected] veya bilet.oltensanat.com adreslerinden bilet satın alarak destek olmak mümkünmüş (Gülçin Ertunç, Brand İstanbul).
- 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında şehit düşen, gazetemizin foto muhabiri Mustafa Cambaz adına düzenlenen fotoğraf yarışmasının üçüncüsü için başvurular başladı. Dört kategorideki ödüllerin yanı sıra bu yıl bir de başvuru olmaksızın Yeni Şafak gazetesi tarafından seçilecek Gazze ödülü de verilecek. 14 kişiye toplam 800 bin TL ödülün dağıtılacağı yarışmanın ödül töreni Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nda düzenlenecek. Rahmetli Mustafa kardeşimizin ve tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun.